53 ♛ Aventurin, Kule ve Gerçek II

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum *-* Büyük bir savaş sizi bekliyor! 

İyi okumalar! Ayrıca yazması kadar okuması da zor bir bölüm olabilir.

♛ 53. Bölüm ♛

AVENTURİN, KULE VE GERÇEK II

Aiolis hazırdı. Altın rengi saçları ablasının saçlarından daha koyuydu ve altın kaplamaları olan miğferinden dışarı çıkıyordu. Miğfer takmayı sevmezdi fakat ablası eğer savaşa katılmayı istiyorsa bunun gerekli olduğunu söylemişti. Aiolis'in tıpkı saçları gibi olan altın renkli gözleri miğferinin altından parıldıyordu. Sualtı altınının koruyucu büyülerine sahip zırhı üzerindeydi, belindeki kında kılıç ve sırtında da mızrağı vardı. Aiolis tıpkı ablası gibi ordunun en önündeydi. Karşısındaki ordunun kulelere saldırmasını bekleyen Zümrüt Kraliçe'nin yeşil gözleri yeniden savaşma isteği ile dolmuştu. En iyi yaptığı şeyi yapacaktı ve savaşı kazanacaktı. Aiolis ve savaşçılar, Kraliçe'den gelecek olan işareti bekliyorlardı. Sendaras'ın gözleri ise ilerideydi. İlk olarak karşısına kimin çıkacağını merak ediyordu. Liderlerden Vorenn, Kraliçe'nin ve Prenses'in yanında yer alıyordu.

Kraliçe Sendaras, suyun altında ona doğru gelen ordunun sesini duyduğu anda sırtına asılı olan yabayı hızla yerinden çekmişti. Yabanın üç ucunda zümrüt taşları parıldıyordu. Yabayı havaya kaldırarak orduya hazır olmalarını söyledi. Zümrüt silahı indirmeden yanında duran lidere döndü. "Kardeşimi geride tut, Lider Vorenn."

"Hayır!" dedi Aiolis yüksek bir sesle. "Senin yanında olacağım."

"Senin yerin burası değil, Aiolis." dedi Sendaras yabayı indirerek. Savaşmaya hazırdı. "Vorenn onu ordunun gerisine taşı ve güvende olmasını sağla! Kraliçen olarak emrediyorum, en küçük kardeşimi güvende tut. Yoksa sonuçlarına katlanırsın."

"Benimle geliyorsunuz, Altın Prenses." dedi Lider Vorenn. Lider Vorenn'in koyu kahverengi saçları ve aynı renkte gözleri vardı. Aiolis birkaç saniye ne yapacağını bilemedi. Ablasının yanında savaşmayı her şeyden çok istiyordu. Fakat Sendaras'ın emirlerine karşı çıkmak ve savaştaki dikkatini dağıtmanın uygun olmayacağını da biliyordu.

"Tamam." diye mırıldanarak Lider'i takip etti. Ordunun arasından yüzerek geçerken sirenlerin seslerini duyuyordu. Ablası Sendaras'ın sesi ile onların da orduları saldırıya geçti ve hızla karşılarındaki orduya doğru ilerlemeye başladılar.

Aiolis ise hızla ileriye doğru giden savaşçıların arasından tam tersi yöne gitmeye çalışıyordu. Vorenn onun kolundan tutarak savaşçıların bulunduğu alanın üstüne çekti. Burada sirenler tarafından görüleceklerdi fakat çok daha hızlı hareket edebilirlerdi. Fakat Aiolis'in altın rengi ağır zırhı onun hızlı yüzmesini zorlaştırıyordu. Geriye doğru baktığında savaşın çoktan başlamış olduğunu gördü. Ablasının zümrüt yabasının parıltısını görebiliyordu. Çok geçmeden denizin mavi rengini deniz insanlarının su yeşili ve siren insanlarının koyu gri kanı kaplamaya başlamıştı. Aiolis hareket edemiyordu. Suyun rengi giderek halkının kanı olan yeşil rengine dönüyordu.

"Geri dönmeliyiz, Lider Vorenn. Orada olmalıyım." dedi yerinden kımıldamayarak.

"Ablanız sizi güvende tutmamı istedi, Prenses Aiolis." dedi Vorenn sanki Aiolis bunu bilmiyormuş gibi.

Aiolis'in eli daha farkında bile olmadan belindeki kılıcın kabzasındaydı. Orada olmayı istiyordu. Ablasına yardım etmeyi istiyordu. Ülkesi için savaşmayı istiyordu. Aiolis kılıcının kabzasını daha da sıkı tutarken gözleri miğferinin ardından yeşile parıldamaya başlamıştı. Bu sefer konuşmaya başladığında ses tonu daha farklıydı. "Sendaras'ın bize ihtiyacı var. Hemen gitmemiz gerekiyor."

"Hayır..." dedi Lider Vorenn. Gözlerini savaş meydanından yanındaki kıza çevirdi. Prenses'in gözlerinin altın rengi olduğunu hatırlıyordu fakat şimdi yeşile parıldıyorlardı. Genç kızın yeşile parıldayan gözleri hiç de normale benzemiyordu. Karada bulunan aventurin ve akuamarin taşlarının sualtında bulunan birleşimi gibiydi. "Prenses Aiolis? Gözleriniz..."

Aiolis onu duyamamıştı. "Hemen." dedi ikna edici bir ses tonuyla. "Şimdi onun yanına gitmemiz gerekiyor. İkimize de ihtiyacı olacak."

Vorenn'in dikkati hala karşısındaki kızın yeşil rengi gözlerindeydi. Aiolis'in dediklerini anlamıyordu. Aiolis ise adamın bu halinin farkında bile değildi. Aiolis, Vorenn'in yanıt vermesini bile beklemeden kılıcını kınından çıkardı ve az öncekinden çok daha hızlı yüzerek savaş alanına doğru ilerlemeye başladı. Lider Vorenn ise ne yapacağını bilemez halde kıza yetişmeye çalışıyordu. Aiolis savaşın tam ortasına yani Kraliçe Sendaras ve Prens Daeren'in savaştığı noktaya doğru yüzüyordu. Daha kendisi bile fark etmeden dakikalar içinde onlarca metreyi geçmişti. Kraliçe Sendaras'ın tüm dikkati rakibindeydi.

Aiolis o anda bir gerçeği fark etti. Kraliçe Sendaras hilesiz bir dövüşün eğitimini almıştı. Fakat bu rakiplerinin umurunda değildi. Prens Daeren'in yanında saniyeler içinde ortaya çıkan Prenses Laerienne de Kraliçe'ye saldırmaya başladı. Aiolis birkaç saniye içinde onların yanına ulaştı. Sendaras daha olanların farkına varamadan Aiolis kılıcıyla Laereinne'in hamlesini engelledi. Prenses Laerienne karşısındaki Kraliçe bir başkasıyla savaşırken Kraliçe'ye arkadan saldırmayı planlıyordu. Sendaras birkaç saniye sonra olanların farkına varıp arkasını döndü fakat kardeşinin geldiğini görünce tek kelime etmeden az önce savaştığı rakibine döndü.

Aiolis'in rakibinin siyah saçları gümüş miğferinin arkasından suyun içinde savruluyordu. Mavi renkli gözleri karşısındaki rakibin yeşil gözlerindeydi. Aiolis dakikalar içinde Laerienne'i etkisiz hale getirmişti. Fakat asıl sorun o değildi.

Aiolis'le beraber gelen Vorenn yine Kraliçe'ye saldırmaya çalışan bir başka yaratıkla dövüşüyordu. Aiolis'in gördüğü yaratık normal değildi. Karşısındaki şey efsanelerden fırlamış gibi görülen bir sirendi.

Korkunç bir yüzü vardı, teni griydi. İki kuyruğu Aiolis'in daha önce hiç görmediği bir uzunluğa sahipti. Elinde Aiolis'in tam iki katı bir mızrak vardı ve garip yaratığın boyu ve cüssesinin de ondan bir farkı yoktu. Aiolis'in yeşile parıldayan gözleri dehşet verici bir şekilde açılmıştı. Korkuyordu. Lider Vorenn'in onunla yeni çarpışmaya başladığı her halinden belliydi fakat adam birkaç dakika içinde bile yara bere içinde kalmıştı. Mızrağı ikiye ayrılmıştı. Artık sadece kılıcıyla dövüşmeye çalışıyordu.

"Lider Vorenn!" diye bağırdı Aiolis korku dolu bir sesle. "Benimle yer değişin!"

Kraliçe Sendaras olanları duymuştu. Fakat karşısındaki rakip onu bırakmıyordu. Prens Daeren, Sendaras'tan tam beş yaş daha büyüktü. Varislik onun hakkıydı fakat o küçük kardeşi Laerienne ile birlikte ülkeyi yönetmeyi tercih etmişti. Aiolis, ablasının gücünü biliyordu. Savaşçı Kraliçe'ydi o. Kraliçe Karelia ve Kral Madeinos'un en büyük kızıydı.

"Aiolis!" diye bağırdı Kraliçe Sendaras dehşet verici bir ses tonuyla. "Sana geri çekilmeni emrediyorum!"

"Ve ben, kardeşim," dedi Aiolis sırtına asılı olan mızrağını çekerken, "kimseden emir almıyorum."

Lider Vorenn'in ve sirenin yanına doğru ilerledi. Lider Vorenn yaralanmıştı ve daha fazla dövüşecek hali yoktu. Aiolis hızla onun önüne geçti. Lider ise hala yorgun olmasına rağmen Prenses Laerienne'in karşısına geçti.

Aiolis ne yapacağını bilemez halde altın mızrağını karşısındaki sirene doğru savurdu. Karşısındaki yaratık tüm gücüyle elindeki devasa silaha yüklendi ve Aiolis'in mızrağına vurdu. Aiolis'in mızrağı kırılmadı fakat genç kız metrelerce öteye savrularak, savaşmakta olan iki kişiye çarptı. Aiolis dengesini sağlamaya çalışarak yüzmeye başladı. Mızrağını yeniden karşısındaki sirene doğru doğrulttu.

Siren, zekiydi. Tıpkı diğer efsanevi yaratıklar gibi en az yaşayan ırklar kadar zekiydi. Gri renkli yüzündeki siyah gözleri parıldıyordu. Elindeki mızrağı obsidiyenden yapılmıştı ve en az sualtı altını kadar büyülü ve güçlüydü. Obsidiyen taşı artık Kuzey Denizi'nde çıkarılmıyordu.

Aiolis'in korkusunun bir kısmı sirenin sesiydi. Konuşmaya başlamasından korkuyordu. Siren sesine karşı yapacağı hiçbir şey yoktu. Gerçi Aiolis sirenin sesine ihtiyacının olduğunu da düşünmüyordu. Yaratık zaten dehşet verici bir güce sahipti.

Bu sefer ilk hamleyi yapan yaratık olmuştu. Aiolis, hamlenin mızrağına gelmesini bekleyerek mızrağı tüm gücüyle tıpkı kalkan gibi önünde tutuyordu. Fakat sirenin silahı Aiolis'in yüzüne savruldu. Aiolis'in miğferinin sol tarafına çarpan silahın ucu miğferin bir kısmını paramparça etti. Aiolis, miğferin parçalarının yüzüne batmasını engellemek üzere geriye doğru yüzerek miğferi yüzünden çıkarmaya çalışıyordu. Siren ise bir sonraki hamlesi için hazırlık yapıyordu. Aiolis'in miğferi kafasından çıkardığı an acıyı hissetmesi gerekirdi. Yüzünün sol yanı kanlar içindeydi. Yeşil renkli kanı etrafına savruluyor ve en az gözlerinin rengi kadar parıldıyordu.

Fakat Aiolis acıyı hissetmiyordu. Altın miğferi uzağa fırlattı. Diğer eli hala mızrağını tutuyordu.

Bu sırada Lider Vorenn, Siren Prensesi'nin savaştan bir süreliğine uzak kalmasını sağlamıştı. Yaralı olmasına rağmen Kraliçe'ye yardıma gitmişti.

Kraliçe Sendaras iyi bir durumda değildi. Prens Daeren en güçlü muhafızlarından ikisini de yanına çağırmıştı. Sendaras gururu sayesinde muhafızlarından birkaçını çağıramıyordu ve üç kişiye karşı tek başına karşı çıkmaya çalışıyordu.

Lider Vorenn yetiştiğinde muhafızlardan birini de anında öldürmüştü. Kraliçe Sendaras'a güven veren bir ifadeyle bakarken dikkatinin bir kısmı da Prenses Aiolis'teydi.

Aiolis az öncekinden çok daha iyi bir haldeydi. En sonunda karşısındaki sireni yaralamayı başarmıştı. Sirenin koyu renkli kanı suya karışıyordu. Fakat bu sadece yaratığı daha da sinirlendirdi. Aiolis'in mızrağına doğru yaptığı hamle ile Aiolis'in mızrağı ortadan ikiye ayrıldı. Aiolis kılıcına davrandığı sırada kılıcı da bir başkasının hamlesiyle uzaklara savruldu.

Prenses Laerienne de sirenin yanında ortaya çıkarak konuşmaya başladı. Ses tonu büyülüydü. Aiolis silahsız halde karşısındayken o kılıcını kıza doğru tutuyordu. Boş olan eliyle yanındaki yaratığa durmasını işaret etmişti.

Aiolis bu halde öleceğine inanamıyordu. En azından kendisini bu hale getiren yaratık tarafından öldürülmeyi istiyordu. Silahsız bir halde birden bire ortaya çıkan bir kız tarafından değil.

"Anneni kim öldürdü biliyor musun, Prenses?" diye sordu etkileyici bir ses tonuyla. Aiolis yerinden kımıldayamıyordu. "Kraliçe Laeren'in ölmesinin nedeni oydu. Annenin öldürülmesi benimkinin ölme nedeniydi. Gök Kraliçe'ye kimse karşı çıkamamıştı."

Aiolis konuşamıyordu. Konuşma yetisini kaybetmişti.

"Babamın isteği tüm denizlere hakim olmaktı. Fakat başarılı olamadı çünkü annen Kraliçe Karelias bunu Gök Kraliçe'ye haber etti."

Aiolis günler önce aklında olan sorulara en sonunda yanıt bulabilmişti. Fakat bu halde bulacağını bilemezdi.

"Ardından ne oldu biliyor musun, Prenses Aiolis?" diye sordu Laerienne hızla. Tam da bu sırada Kraliçe Sendaras ile çarpışmakta olan Prens Daeren konuşmaya başladı.

"Yeter, Laerienne!" diye bağırdı adam. "Bu kadarı yeter!"

Onun bu halinden yararlanan Zümrüt Kraliçe, Siren Prensi'ne karşı saldırısını daha da hızlandırdı. Prens Daeren'in tüm dikkati artık Sendaras'taydı.

"Babam, Kraliçe Karelias'ı öldürdü." diye itiraf etti Prenses Laerienne. Ardından kardeşine döndü. "Ölmeden önce bunu bilmeye hakları var, Daeren!"

Sendaras, Siren Prensesi'nin dediklerini duymuştu. Fakat kardeşini koruyamıyordu.

"Gök Kraliçe bunun cezası olarak annemi öldürdü! Kendi elleriyle Siren Kraliçesi'ni öldürdü ve kral ve kraliçelik unvanını çocuklarından aldı! Bunu deniz insanlarından ilk bilen sensin, Aiolis. En azından bunu bilmeye hakkın var."

Sendaras konuşmaya başladı. Etrafındakilerin dikkatlerini dağıtmayı planlıyordu. "Bizimle müttefik oldunuz! Hiç mi vicdanınız yoktu?"

"Bizler karanlık yaratığız, Kraliçe." dedi Prenses Laerienne. "Bizim vicdanımız yok. Biz sadece karanlığa hizmet ederiz. Gücümüze ve hırsımıza güveniriz. Hakimiyetimiz için her şeyi yaparız."

Kraliçe Sendaras, bir eliyle yabasını tutarken diğer eliyle sırtındaki mızrağı aldı ve saniyeler içinde kardeşine fırlattı.

Aiolis mızrağı yakaladı ve karşısındaki Prenses'e savurdu. Prenses Laerienne geri çekilerek arkasındaki yaratığa savaşmasını söylemeye çalıştı. Fakat başarılı olamadı.

Aiolis'in gözleri tamamen yeşile parıldıyordu. Mızrağını karşısındaki siyah saçlı kıza bir kez daha savurdu ve en sonunda onu yaralamayı başardı. Bu sırada yaratık da saldırıya geçmişti, bir başka muhafızı daha öldüren Lider Vorenn de yaratığa karşı Aiolis'i savunmak üzere kızın yanına gelmişti.

Lider Vorenn yaratıkla savaşırken, Prenses Aiolis ise karşısındaki Laerienne'i öldürmeye çalışıyordu. Aiolis'in mızrağı karşısındaki kızın zırhını deldi. Son hamlesini yapacakken siren yaratık, Prenses Laerienne'i tutarak geriye çekti. Prenses bir başka muhafızın da yardımıyla oradan hızla uzaklaştı.

Prens Daeren kardeşinin durumunu görünce Sendaras'ı bırakıp onun peşinden gitmek üzere arkasını döndü. Kraliçe Sendaras adamın arkasından gidecekken kardeşinin durumunu hatırladı ve uzağında olan yaratığa doğru harekete geçti. Yaralanmıştı fakat hiçbir şey hissetmiyordu.

Siren yaratığı Kraliçe'yi gördüğü an ona doğru döndü ve mızrağını Kraliçe'ye doğru savurdu. Aiolis farkında olmadan bir çığlık attı.

Sendaras mızrak ona doğru gelirken koluyla yüzünü kapattı. Hiçbir şeyi görmek istemiyordu. Fakat gözlerini açtığında önüne geçen birinin olduğunu fark etti.

Aiolis başta ablasının öldüğünü sandı fakat hemen ardından mızrağın saplandığı zırhın yeşil değil gümüş rengi olduğunu fark etti. Ölen Lider Vorenn'di. Ablasının yüzündeki acıyı gören Aiolis ne yapacağını bilememişti.

Sendaras bağırmaya başladı. Aiolis hiçbir şey anlamıyordu, Vorenn'in sadece bir muhafız lideri olduğunu sanıyordu. Fakat ablasının bu halini görünce yanıldığını anlamıştı. Sendaras hızla önündeki adama doğru yüzdü. Siren çoktan mızrağını geri çekmişti. Birkaç muhafız Kraliçe ve Prenses'i savunmak üzere sirene saldırıya geçti.

"Hayır!" diye bağırdı Sendaras, Vorenn kendini kaybeden önce ona sarılarak. "Hayır, Vorenn!"

Aiolis ne yapacağını bilemez halde kardeşini izliyordu. Savaş başlamadan önce olanlar geldi aklına, Kraliçe Sendaras liderin de oradan uzaklaşmasını istemişti.

Sendaras'ın gözyaşları suya karışırken, zümrütlerle kaplı yabası elinden fırlamıştı.

Aiolis fısıltıyla konuşmaya başladı. "Senda..."

"Sen Deniz Kraliçesi'sin." dedi Vorenn. Yeşil renkli kanı suya karışıyordu. "Devam etmek zorundasın. Savaşmak zorundasın, Sendaras."

Sendaras'ın zümrüt rengi gözleri siren yaratığı arıyordu. "İntikamını alacağım, Lider Vorenn."

"Bekliyor olacağım." Lider Vorenn'in son sözleri bunlardı.

Kraliçe Sendaras sarıldığı bedeni bıraktı. Lider Vorenn'in ruhu az önce onu terk etmişti. Sendaras bir yemin etmişti. Karşısındaki yaratığa baktı. Aiolis ise ablasının gözlerinin baktığı yere baktı. Siren yaratık muhafızların hepsini öldürmüştü, karşısındaki deniz insanlarını izliyor ve dehşet verici bir şekilde gülümsüyordu.

Sendaras yabasını eline aldı. Aiolis kardeşinin gözlerine baktığında geriye güç ve savaş isteğinden başka hiçbir şeyin kalmadığını gördü.

Sendaras elindeki silahı hazırda tutup yaratığa doğru ilerledi. Aiolis de onun yanında yer aldı. Sendaras son bir kez kardeşine baktı. Kardeşinin altın rengi gözlerini görmeyi umuyordu. Fakat onun yerine su yeşili rengine sahip gözler görmüştü. Aiolis'in miğferi başından çıkmıştı ve yüzünün sol tarafındaki yara artık kanamasa da kötü bir görüntü oluşturuyordu.

Aiolis'in bir şey yapmasına gerek kalmadan Sendaras saniyeler içinde yabasını karşısındaki sirene saplamıştı. Siren siyah dumana dönüştü ve siyah duman mavi renkli suya karıştı.

Sendaras karşısındaki orduya baktı. Tek bir siren bile kalmamıştı. Tüm ordu geri çekilmişti. Aiolis ablasına bakıyordu. Sendaras'ın düşüncelerinden korkuyordu.

"Batı'yı mı istiyorlar?" diye sordu Kraliçe kendi kendine. "Deniz insanlarının ölümünü mü istiyorlar?"

Aiolis cümlelerin devamını duymayı istemiyordu.

"Yaratıkların bize karşı bir işe yarayacağını mı düşünüyorlar?" diye sordu Sendaras bir kez daha. "Batı Denizi'ne hükmedeceklerini mi düşünüyorlar!?" Ses tonu giderek yükseliyordu. "İstedikleri olmayacak, kardeşim. Ben kraliçe olduğum sürece kulelerimizin ötesine hiç kimse geçemeyecek. Ve ben kraliçe olduğum sürece ortada tek bir siren bile kalmayacak."

~Batı Denizi hakkında bu kitaptaki son yorumlarınız neler?

~Aiolis, Sendaras, deniz halkları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Sizce Kraliçe Sendaras'ın dedikleri olacak mı? Bu arada uzunluk rekoru bu bölüme ait. Ama final her şeyi değiştirebilir elbet :D

Not: 60. Bölüm final olacak.

14.05.2016, 18.15

121.017, 11873, 4.9k

Düzenlenme Tarihi: 16.09.2016

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top