53 ♛ Aventurin, Kule ve Gerçek I

Öncelikle soruma yanıt verin lütfen. Ak Kraliçe mi yoksa Kara Kraliçe mi?

♛ 

♛ 53. Bölüm ♛

AVENTURİN, KULE VE GERÇEK I

Batı Denizi ve Kuzey Denizi Sınırı, Işık Kule

Varis Prenses Faelenis, sarayda kalıp yönetimi devralmıştı. Aiolis ise Kraliçe Sendaras ile birlikte Işık Kule'ye gitmişti. Savaş, sınırdaki kulelerden yönetiliyordu ve Işık Kule'de hiçbir hanedan üyesi yoktu. Aiolis'in diğer kardeşleri, Madeinos'ta yani diğer kulede görevliydiler.

Tam da bu sırada savaşın Kuzey Denizi tarafındaki Siren Prensi Daeren de artık Işık'ın karşısında olan Karanlık Kule'de görev alıyordu. Siren Prensesi Laerienne ise saraydaydı, ülkeyi yönetiyordu. Kara Kraliçe'nin ona olan yardımı çok işe yaramıştı. Kara Kraliçe ordusundan birçok yaratığı bir süreliğine savaşı kesmek üzere Laerienne'e göndermişti. En azından o süre içerisinde deniz insanları kuleleri geçmezdi ve Laerienne halkını toparlamanın bir yolunu bulurdu.

Aiolis endişeliydi. Ablası Sendaras birkaç komutanla konuşurken o kulenin su yüzeyinde olan kısmına çıkmıştı. Bir şeyler görmeyi umuyordu. Fakat aynı zamanda bunu istemiyordu da.

Aiolis'in gördükleri hiç de hoşuna gitmedi. Vakit gündüzdü fakat Batı Denizi ile Kuzey Denizi'nin birleştiği yer onu ürkütüyordu. Batı Denizi'nin suları açık maviydi, Kuzey Denizi'nin ise normalde mavi veya griydi. Fakat bu sefer sınıra yakın bir mesafeye kadar tüm Kuzey Denizi kapkara sulara sahipti. Gökyüzü bile farklıydı. Aiolis'in bulunduğu yerin göğü maviyken, uzaklara göz attığında gök koyu griydi. Aiolis endişelenmeye başladı. Birkaç saniye içinde içini korku kapladı. Ne yapacağını bilemeden hemen kuleye geri döndü.

"Senda!" diye bağırdı hızla yüzerek. Karşısına çıkan bir muhafıza çarpması bir oldu bu sırada. "Sendaras'ı gördün mü?" diye sordu karşısındaki genç adama.

Deniz insanı yanıt verdi. "Kraliçe Sendaras'ı mı soruyorsunuz, Prenses Aiolis?" diye sordu, Aiolis'in bakışlarını gördüğü anda da yanıt verdi. "Az önce toplantı odasından uzaklaştı sanırsam ordunun bulunduğu alana doğru ilerliyor."

Aiolis adama teşekkür bile etmeden hızla yüzerek koridorları geçti. Kara Ülke'de bir şeyler oluyordu ve bu olanlar Aiolis'in hiç de hoşuna gitmemişti. Sendaras'ı tam da kuleden ayrılmak üzereyken yakaladı. Sendaras daha neler olduğunu anlayamadan Aiolis konuşmaya başladı. "Senda!"

"Kraliçe Sendaras." diye düzeltti Sendaras kızgın bir sesle. "Ben artık kraliçeyim yoksa unuttun mu?"

Nasıl unutabilirim ki... diye geçirdi içinden Aiolis. Her daim hatırlatıyorsun.

"Her neyse." dedi hızla yanıt vererek. "Kara Ülke'de bir şeyler oluyor, Send-Kraliçe Sendaras. Sirenler bir şeylerin peşinde. Ak Kraliçe'den bir haber var mı?"

"Bugün haber gönderecekti." dedi Sendaras. Ordularıyla konuşmaya hazırdı fakat Aiolis ona sadece boş şeyler söylüyordu. "Şimdi izninle, küçük kardeşim. Yapılacak işlerim var. Bir ülkeyi yönetmek ve savaşa yön vermek gibi."

"Dur, Sendaras." dedi Aiolis emir veren bir ses tonuyla. "Lütfen bir kere olsun beni dinle. Geçen sefer kim haklıydı hatırlamıyor musun?"

"Konuş, Aiolis. Fakat acele et."

"Bir gün daha bekleyelim. Ak Kraliçe'den haber gelene kadar bekleyelim, Kraliçe." dedi Aiolis. Ardından Sendaras konuşmaya başlamadan onu durdurdu. "Bu sırada kuvvetlerimizi toparlayalım. Sirenlerin bölgesi daha önce hiç olmadığı kadar koyu bir renge sahip. Kara Kraliçe onlara yardım ediyor olabilir."

Sendaras kaşlarını çattı. Açık sarı saçları suda dalgalanıyordu ve sırtında bir mızrak asılıydı. "Faelenis'in bize haber vermesi gerekiyordu şimdiye kadar. Bir şeyler dönüyor olmalı."

"Aynen." diyerek onayladı Aiolis. "Silahları kontrol et, toplantı yap, komutanlarınla konuş, abla. Fakat saldırıya geçmeden önce karşındakinin neler planladığını öğren."

Sendaras hızla başını salladı. Aiolis gelene kadar savaşa hazırdı fakat şimdi küçük kardeşinin haklı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Aiolis daha 15 yaşındaydı fakat zeki olduğunun herkes farkındaydı.


Prenses Laerienne'in gelişi Karanlık Kule'de büyük bir yankı uyandırmıştı. Prens Daeren toplantıyı yarıda bırakıp kardeşini görmeye gitmişti. Laerienne önemli bir şey olmadığı sürece sarayı terk etmezdi.

"Laerienne?" Prens'in tüm korkusu kardeşinin iyi olduğunu görünce gitmişti. Üstelik Siren Prensesi gülümsüyordu. "Neler oluyor?"

"Kara Kraliçe isteğimizi kabul etti. Savaşı karaya da taşıyacak ayırca bize silah ve-"

"Sen ne yaptın, Laerinne?" diye sordu Daeren hızla. "Kara Kraliçe asla nedensiz yere bize yardım etmeyi kabul etmez."

"Etmedi zaten. Fakat olan her şey bizim lehimize. Kara Kraliçe, Siren Adaları'nda yaşayan yaratıkları uyandırdı. Bir kısmı büyülü sirendi ve ordularımıza katılmak için hazırlar, kardeşim."

"Peki ya ne istedi?" diye sordu Daeren şüpheyle.

"Savaşı kazanacağız, Daeren! Bunu düşün! Sadece bunu! Nedenini boş ver çünkü bu savaşı kaybettiğimizde hem halkımızı hem de yurdumuzu kaybedeceğiz. Fakat Kara Kraliçe'nin gücü ile yenilmez olacağız. Sonraki saldırı ne zaman? Yardımcılarım zırhımı hazırlıyorlar."

"Bir süre çatışmaya ara verdik, Kraliçe Sendaras'tan saldırı bekliyoruz ve savunmaya geçeceğiz."

"Artık buna gerek kalmayacak, kardeşim."

"Dinlenmen gerek, Laerienne. Birkaç gün daha sabredelim. Sen hazır olunca-"

"Ben her daim hazırım, kardeşim. Annemizin ölümüne sebep olan kadının çocuklarını öldürmeyi istiyorum."


Aiolis, Sendaras'ın onu çağırması ile birlikte onun odasına gitmişti. Sendaras endişeliydi. Ak Kraliçe'nin mesajını az önce okumuştu. "Aiolis? Kardeşim? Yanıma gel ve anlatacaklarımı dinle."

Aiolis, ablasının daha önce hiç bu kadar endişeli olduğunu hatırlamıyordu. "Evet, abla."

"Kara Kraliçe, eski sirenlerin de dahil olduğu bir efsanevi yaratık ordusunu uyandırmış, Aiolis." dedi Sendaras. Aiolis yanıt vermeyince de konuşmaya devam etti. "Savaşı kazanacaklar, Aiolis. Ak Kraliçe bize yardım edemez, o şu anda kendi savaşını veriyor."

"Hayır!" diye bağırdı Aiolis hızla. "Kazanamayacaklar, Zümrüt Kraliçe."

"Silahlarımız karaya yardım için gönderildi. Bizim-"

"Sadece sualtı altını o yaratıkları öldürebilir. Ve biz de onlara sahibiz. Sadece en güçlü kraliçe ve en güçlü yandaşları o yaratıkları öldürebilir. Biz ona ve yandaşlarına sahibiz. Faelenis'e haber gönder, abla. Saraydan ayrılmasın, ne olursa olsun Mercan Saray'ı korumasını söyle."

"Bize saldıracaklar, Aiolis!" diye bağırdı Sendaras. "Kazanıyorduk, anlamıyorsun. Bu savaş bizim lehimizeydi ve biz bu savaşı kazanacaktık. Fakat o yaratıklar her şeyi berbat ettiler."

"Tam üç bin yıldır biz bu denize hakimiz." dedi Aiolis kendinden emin bir sesle. "Ve şu an yalnız değilsin. Madeinos'ta görevli kardeşlerimiz, sarayı yöneten bir kardeşimiz ve bir de ben varım. Sen sadece bu savaşı kazanmayı düşün, Zümrüt Kraliçe. En iyi yaptığın şeyi yap ve savaş. Kalanını bize bırak."

"Size güveniyorum." dedi Sendaras, yeşil renkli gözleriyle kardeşine bakarak. "Fakat bu savaşı kazanacağımı sanmıyorum, Aiolis."

"Ben de savaşacağım, tam yanında olacağım." dedi Aiolis, kardeşine güven veren bir sesle. Sendaras, en sevdiği kardeşi değildi, yıllardır pek çok konuştukları söylenmezdi. Fakat Sendaras'ı saymasa bile burada Aiolis'in ülkesi de söz konusuydu. Kraliçe Karelia'nın çocukları söz konusuydu. "Buraya sana yardım etmeye geldim ve ben sana yardım edeceğim, Senda."

Sendaras hüzünlü bir şekilde gülümsedi. Odasının kapısının çalınması ile dikkatini kardeşinden içeriye gelen lidere verdi. "Evet, Vorenn?"

"Sirenler saldırıya geçtiler, kraliçem." dedi Lider Vorenn. "Savunmaya geçmemiz gerekiyor."

"Ben hazırım." dedi Sendaras oturduğu koltuktan kalkarak. Yüzerek ilerledi ve duvara asılı silahlarını kemerine yerleştirdi. Sırtındaki yaba ve mızrağı onun en önemli silahlarıydılar. "Kardeşim?" diye sordu Aiolis'e dönerek.

Aiolis başını olumlu anlamında sallayıp konuşmaya başladı. "Biz bu savaşı kazacağız."


Sizce kim kazanacak? Siz kimin tarafındasınız? Deniz Savaşlarını bir sonraki bölümde görmeye hazır mısınız?

11.05.2016, 19.30

117893, 11560, 4.8k

Düzenlenme Tarihi: 14.09.2016

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top