48 ♛ Altın, Gölge ve Alev
♛ 48. Bölüm ♛
ALTIN, GÖLGE VE ALEV
Kara Ülke ve Ak Ülke Sınırı, Altın
Kızıl Kraliçe, Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi'ni orada yalnız başına bırakmamalıydı. Temsilci haftalar geçmesine rağmen gelmemişti. En güçlü büyücülerden biriydi, artık dönmesi gerekiyordu.
Peki ya Hayalet? Mysania, Kristallerin doğuşunu gözleriyle görmüştü. Birbirinden farklı yüzlerce ve hatta binlerce buz yaratığı, Donmuş Boğaz'ın buzlarını tıpkı bir cam gibi parçalayarak yüzeye çıkmışlardı. Hayalet de onlardan biriydi, Mysania görünmez yaratığın soğuk nefesini sanki hala ensesinde hissediyor gibiydi.
"Kızıl Kraliçe?"
Mysania başta sesi tanıyamadı, daha sonra bunun Kara Ülke'nin büyücülerinden biri olan Auramos olduğunu anladı. Alevlere bakmayı kesip, büyücüye döndü. "Evet, Auramos?"
"Rhdenya endişeleniyor. Bir şeyler duyduğunu söylüyor." dedi Auramos. "Ona söylemedim fakat Sitrin Saray'ın kuzeyinde kara büyüyü ve savaşçılar tarafından sarıldığını hissediyorum."
"Artık zamanı geldi mi?" diye sordu Mysania.
"Haftalar geçti geçti, Mysania." dedi Auramos, Kraliçe'ye adıyla seslenmek hala ona garip geliyordu. "Elbet biri şimdiye kadar yerimizi keşfetmiştir."
Kızıl Kraliçe, Kara Büyücü'nün haklı olduğunu biliyordu. "Birkaç gün daha beklemeliyiz, Auramos. Kairos için."
"Onu senin kadar biz de bekliyoruz, kraliçem." dedi Auramos, sesinden Temsilci'ye saygı duyduğu anlaşılıyordu. "Fakat Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi bizi Sitrin Saray'da bulamadıysa, peşimizden Kara Ülke'ye gelecektir."
"O zamana kadar saray tamamen çevrelenmiş olur." dedi Mysania. "Kairos bile o kadar kişiyle başa çıkamaz."
"İşte tam da bu yüzden gitmeliyiz." dedi Auramos, Kraliçe'yi ikna etmeye çalışarak. Burada ölen insanları hissetmeye başlamıştı. Rhdenya ve Mysania sarayda kalırken o dışarıda kalıyordu. Nöbet tutması gerektiğini söylüyordu, Mysania bazen Rhdenya'nın da onun yanına gittiğini görüyordu. "Temsilci Kairos, bu sarayda sıkışıp ölmemizi istemez."
"Evet." dedi Mysania. "Haklısın. Auramos... bir gün daha bekleyelim. Bir günden bir şey olmaz öyle değil mi? Sedef Saray'a buradakilerin haber iletmesi en az dört günü alır, onların toplanması ve buraya gelmesi de bir o kadar zamanı alacaktır."
"Nasıl istersen." dedi Auramos. Kızıl Kraliçe'nin kaldığı odadan ayrıldı. Mysania, Auramos'un haklı olduğunu adı gibi biliyordu. Kairos olmadan buradan gidemeyeceğini de biliyordu.
Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi, ona kendini bildi bileli destek olmuştu. Kairos'u bırakmayı istemiyordu, onun yaşadığını biliyordu, onun yaşadığını hissediyordu ve buna taşıtığı hükümdar kanı üzerine bile yemin edebilirdi.
Mysania Rhegiona Asia, o anda Sitrin Saray'ın altın renkli duvarları olan odalarından birinde, şöminede yanan ateşi izlerken belki de ilk defa Cesaretin Kraliçesi olduğunu hissediyordu. Aynı zamanda içinde hırsı, umudu, adaleti, bilgiyi hatta savaşı ve büyüyü bile hissedebiliyordu. Daha önce doğru düzgün sevgiyi hissettiğini düşünmüyordu. Kairos'u düşünürken sevgiyi de korkuyu da aynı anda hissediyordu.
Cesaretin Kraliçesi korkuyordu. Alevleri yansıtan kızıl saçları ve kızıl kanatları güneş ve yakutu andırıyordu.
♛
Sitrin Saray'dan ayrılmayı istemiyordu, atalarının yaşadığı bu saray ona en az Turkuaz Saray kadar tanıdık ve huzur verici geliyordu. Turkuaz Saray Buz Halkı tarafından yıkılmıştı, Sitrin Saray ise Karanlık Halk tarafından.
Sitrin Saray'ın altın rengi koridorları vardı, yakut ve safirden yapılma kaplamaları, gün batımında kan kırmızıya bürünen surları. Fakat hepsinden öte diğer adını da karşılıyordu, Harabe Kale'yi. Sitrin Saray çoğu kişi için sadece altın renkli bir harabeden ibaretti.
Turkuaz Saray, Sitrin Saray'dan sonra en çok kullanılan saray olmuştu bunca zamandır, oysa şu anda tıpkı Sitrin Saray'ın çoğu yerinde gezen siyah gölgeler gibi onda da buzlar vardı. Mysania oradayken en son saraydaki taht odasındaki kraliçe tahtının ve etrafındaki sütunların buzlarla kaplı olmasını görmüştü. Sitrin Saray'ın taht odası ise küle dönüşmüştü, yüzlerce yıllık taht kara büyüyle donatılmıştı ve orada yaşayan son kraliçenin altın rengi tacı hala tahtın bulunduğu platformun basamaklarında duruyordu. Kara büyüyle çevrelenmiş taca Auramos bile dokunamamıştı.
Mysania birkaç gün daha orada kalırsa, kara büyüyle donatılmış sarayın gücünü hissedecekti. Kara büyü, tüm kötülüklerin ve tehlikelerin başlangıcıydı. Mysania, Buz Kristallerinden daha güçlü olan nadir şeylerden birinin artık iyice görünmeye başlayan siyah gölgeler olduğunu biliyordu. Artık sarayın koridorlarında altın renginden çok, koridorlarda dolaşan gölgeler dikkat çekiyordu.
Rhdenya, Mysania'nın tanıdığı en güçlü ve korkusuz muhafızlardan biri, korkuyordu. Auramos, Kara Ejderha'nın Temsilcisi olmak için eğitim alan bir kara büyücü, hiçbir şey yapamıyordu.
Mysania ise hala Kairos'u düşünüyordu.
♛
Bir sonraki gece hepsi saraydan dışarıya çıkmışlardı. Büyüyü daha da fazla hissetmeye başlamışlardı. Rhdenya, Kızıl Kraliçe'ye söyleyemese de oradan hemen ayrılmayı istiyordu.
Hava aydınlanmaya başlarken, Mysania artık Harabe Kale'nin altın ve kızıla parlamasından çok sarayın etrafına kadar çıkan kara gölgeleri görüyordu. Soğuktan daha da kötü bir şeyi hissetmeye başlamıştı.
Korku ve tehlikeyi hissediyordu.
"Bugün burada ayrılacağız." dedi yanındaki Ak Elf ve Kara Büyücü'ye. "Auramos, senden Kara Ülke'nin bildiğin yerlerinin haritasını çıkarmanı istemiştim, çıkardın mı?"
Auramos başını salladı ve haritayı kraliçeye uzattı. Mysania haritada bulunan çoğu yeri biliyordu fakat birkaç yer, sadece Karanlık Halk tarafından biliniyordu. Auramos da onlardan biriydi. "Kuzeyde liderler olacak, en kuzeye gidemeyiz." diye düşünmeye başladı Kızıl Kraliçe. "Batı savaş içinde olacaktır, Kara ve Ak Ülke'nin savaşı olacaksa bile tam olarak batı bölgemizde, her iki ülkenin de kesiştiği yerde ve sarayların birbirine en yakın olduğu yerde olacaktır. Çünkü ordularınız Zümrüt ve Kalsedon'da."
"Artık bizim ordularımız değiller, Mysania." dedi Rhdenya düzelterek.
"Evet." dedi Mysania haritaya yeniden göz gezdirerek. "Doğuya mı gideceğiz? Devlerin, cücelerin ve bilge elflerin diyarına mı?" diye sordu kendi kendine. "Ya da doğunun da doğusu, hala anneme bağlı olan Orman Şehirlerine mi?"
"Prenses Dalla ve Prenses Larsa bizi kabul edeceklerdir, kraliçem." diye fikrini belirtti Auramos.
"Belki de güney? Benim diyarım ve kızıl büyücülerin Güneş Dağları'ndaki bölgeleri?"
"Buradan çıktığımız sürece her yer olur, Mysania." dedi Rhdenya. "Sadece lütfen fazla kalmayalım."
"Kuzey olmaz, batı da öyle. Güneye gitmemiz de ablalarım tarafından en tahmin edilebilecek olan yer." dedi Mysania. Kara Ülke'nin haritasına bakarken, aklından da Diyar'ın diğer şehirlerinin bulunduğu yerler geçiyordu.
"Doğuya gideceğiz." dedi bir ses.
Mysania başını aniden haritadan kaldırdı. "Kairos?" Mysania'nın dikkati o kadar dağılmıştı ki elindeki haritayı bırakıvermişti. Arkasını döndüğünde karşısında Kairos'u buldu Kızıl Kraliçe. Saniyeler içinde de kendini ona sarılırken bulmuştu.
"Neler oldu, Kairos?" diye sordu ondan ayrıldıktan sonra, Mysania'nın gözleri yine kırmızıya dönmüştü fakat bu sefer bunun nedeni öncekilerden daha farklıydı.
"Hayalet'i yenmem tahminimden de uzun sürdü, Mysia." diye açıklamaya başladı Kairos. "Kar Kraliçesi onu gölgelere bile dayanıklı hale getirmiş."
Mysania birkaç adım ötesindeki Rhdenya'nın gölgeleri duyduğunda korktuğunu hissetmişti. Elf muhafızının korkması hala onu endişelendiriyordu. "Buna bir çözüm bulmamız gerekecek, Kar Kraliçesi bizi asla rahat bırakmayacaktır."
"Ateş onların en güçlü düşmanı." dedi Kairos.
"Üç yüz yıldır Diyar'da bir Ateş Büyücüsü görünmedi, Kairos." dedi Auramos.
"Güneş Dağları'ndaki dostlarım hala bunun için çalışıyorlar fakat başarılı olamayacaklardır." dedi Kairos.
"Neden?" diye sordu Rhdenya.
"Çünkü bu güce sadece bir Kızıl Büyücü sahip olabilir ve o kişi de sadece yüz yılda bir gelir." diye açıkladı Mysania. "O kişi de yanımızda duruyor."
Hepsi Diyar'daki hiçbir büyücünün son üç yüz yıldır sahip olamadığı güce sahip olan Kairos'a bakıyordu.
♛
Medya: Ejderha'nın Öfkesi için yaptığım ilk tam kapak
*Bu da Mysania*
Kitap sona yaklaşmaya başladı, hem de bayağı yaklaştık. Bundan önceki bölümler bu kitapta bulunan yan karakterlere ve asıl olayların gerçekleşmediği yerlerin son olarak aklınızda iyi bir şekilde kalması ve soru işareti bırakmaması içindi. Aklımdan başka bir şey geçmediği sürece(ki geçebilir) bundan sonraki bölümler çoğunlukla kraliçelerin gözüyle anlatılacak. Kitap tahminen mayıs ya da haziran gibi bitecek.
(Wattpad'de en çok okunmaya sahip olarak biten kitabımın sadece 30bin okunması vardı, Ejderha'nın Öfkesi yeni rekorum, hala bitmese de bitmeden önce bile bu kadar okunmaya sahip olan bir kitabım olmadı ya da yoruma sahip olan.)
102.578, 10.494, 4.4k
28.04.2016, 15.23
Düzenlenme Tarihi: 06.09.2016
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top