46 ♛ Kayıp ve Kraliçe

♛ 46. Bölüm ♛

KAYIP VE KRALİÇE

Batı Denizi, İnci

Aiolis, annesinin ölümünü düşünmekten bir süreliğine vazgeçmişti. Çünkü o anda babasının yaşamı, daha değerliydi.

Sendaras endişeliydi. Deniz halkına hükmetmek onun doğuştan beri eğitildiği şeydi ama hala bunun için genç olduğunu düşünüyordu. İyi olduğundan emin olduğu şey savaşmaktı. Kardeşi Faelenis'in her daim yanında olmasını istiyordu.

Faelenis sıkılmıştı, Sendaras'ın tahtta hakkının olmadığını düşünmeye başlamıştı. Sendaras sadece savaş planları yapıyordu. Faelenis ise Mercan Saray'ın ve Deniz Şehirlerinin yönetimini sağlıyordu.

İki deniz prensesi kulelerde sirenlerden gelecek saldırılara karşı plan yapıyorlardı.

Melez Prenses kayıptı.

Batı Denizi ve yönetici hanedanı zor durumdaydı.

  ♛  

Aiolis, Auramos ve Rhdenya'ın artık iyi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Büyücü de elf de kendi başlarının çaresine bakabilirdi.

Melez Prenses Hyrelia günlerdir kayıptı. Aiolis onun için endişeleniyordu. Ona ne olduğunu merak ediyordu. Sarayda dolaşan dedikodular hayra alamet değillerdi, kimileri Hyrelia'nın efsane melezler gibi karaya çıktığını ve bir kara insanı olduğunu düşünüyorlardı.

Aiolis'in odasının kapısı hızla açıldı. Altın Prenses ne olduğunu anlamadan kapıya bakakaldı. Ablası Sendaras kapıda kapıda yeşil tacıyla bekliyordu. "Kral hepimizi görmek istiyormuş, Aiolis."

"Geliyorum, Senda." dedi Aiolis hızla yüzüp kapıya doğru ilerleyerek. Korkmaya başlamıştı, Sendaras'ı ilk defa bu kadar kötü durumda görüyordu. Koridordan geçerken onunla konuşmaya çalışmış, başarılı olamamıştı.

Kral Madeinos'un odasında sarayda yaşayan tüm yüksek deniz insanları bulunuyordu. Bilge Eilasa da bunlardan biriydi, yaşlı kadın bu sarayda sevdiği nadir insanlardan biri olan Prenses Aiolis'in yanına geçti.

Kral konuşmaya başladı, koyu yeşil gözleri endişeyle etrafını tarıyordu. "Diğer kardeşleriniz nerede, Senda?"

"Savaş için hazırlanıyorlar, kralım." diye yanıt verdi Sendaras. Aiolis'in yanından ayrılıp Kral'ın oturduğu yatağa doğru ilerleyerek. "Sirenlerle savaştayız, unuttun mu?"

"Sizi buraya birçok sebeple çağırdım. Konuşmamız gereken meseleler çok önemli ve yıllardır bekliyor."

"Kendini yorma." dedi Sendaras. Madeinos'un en büyük çocuğu ve varisiydi. Kral'a en bağlı olan ve en çok benzeyen oydu.

"Aiolis." dedi Kral. Aiolis ne yapacağını bilemeden o tarafa doğru yüzdü. "Bilge bana Kraliçe'yi araştırdığını söyledi bu doğru mu?"

"Evet, kralım." diye yanıt verdi Altın Prenses Aiolis.

"Kızım..." dedi Madeinos elini ona uzatarak. Yeşil gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. "Ona çok benziyorsun."

Aiolis gülümsedi. Madeinos onun yanağını okşadı. "Baba."

Madeinos elini çekti. Biraz geriye yaslandı. "Karelia... beni çok uğraştırmıştı, biliyor musun? Sen de tıpkı onun gibi istediğinin peşindesin, asla vazgeçmiyorsun. Onun ölümünü araştırmaktan da asla vazgeçme, Aiolis. Karelia yalnız bizim kraliçemiz değildi. O, Eski Sonsuz Deniz'in gelmiş geçmiş en güçlü isyancılarından biriydi."

Aiolis onu başıyla onayladı. Sormak istediği birçok soru vardı, ancak Madeinos onu beklemeden diğer kızına döndü. "Faelenis?"

"Buradayım." dedi Yakut Prenses.

"Kardeşlerinin yanında ol, onların senin bilgine ihtiyaçları olacak."

Faelenis bunu bekliyor olmalıydı.

Madeinos, o an onun yerine ülkeyi yöneten Sendaras'a baktı. Sendaras onun yanındaydı. "Varis Prenses?"

Zümrüt Prenses, hastalığı sesinden bile anlaşılan Deniz Kralı'na başıyla selam verdi.

"Artık varis değilsin, kızım."

Odadaki herkes, bunun ne anlama geldiğinin farkındaydı.

"Artık Deniz Kraliçesi'sin. Batı Denizi'nin Hükümdarı ve deniz insanlarının liderisin. Benim günlerim henüz sona ermese de hükmüm sona erdi. Kraliçe Sendaras, ülkemin tam yönetimini artık sana veriyorum. Ülkemizi iyi yöneteceğini biliyorum. Ailemizin başı da sensin, ailemizi de yöneteceksin. Kardeşlerini hep dinle, yönetim hepinizin elinde olsun. Asla birbirinizden ayrılmayın." Madeinos, sessizliğin hakim olduğu odada bir kızını daha aradı. "Hyrelia? O nerede?"

"Haftalar önce kayboldu." diye yanıt verdi Aiolis.

"Demek istediğimi yerine getirecek." dedi Kral Madeinos gülümseyerek. Saray halkı birbirlerine merak dolu bakışlar atıyorlardı. "Hyrelia'yı aramayın, karaya çıktı. Annesini bulmaya."

Hyrelia'nın annesinin kim olduğunu hiç kimse bilmiyordu. Kral konuşmaya devam etti. "Eğer geri gelirse onu asla geri çevirmeyin ve öz kardeşiniz gibi davranın. Diğer kardeşlerinize de söyleyin. Artık Batı Denizi'nin Hükümdarı Kraliçe Sendaras."

Sendaras konuşmaya başladı. "Ben hazır değilim." dedi kısık bir sesle. Bunu duyan herkes şaşırmıştı. "Batı Denizi'nin Hükümdarı hala sen olmalısın."

"Şifacılarla konuştum, Sendaras. Hastalığım daha da kötüleşmeden beni Okyanus'un Gölgesi'ne götürecekler. Oradaki şifacılar bana daha çok yardımcı olabilecekler. Biliyorsun, orası bizim ailemize en iyi gelen bölge. Ak Kraliçe kabul etti, hekimlerini ve ak büyücülerini gönderecek. Ben bu halde halkımı yönetemem."

"Her zaman yanında olacağım, Senda." dedi Aiolis hızla.

"Kardeşlerin sana yardım edecektir, Kraliçe Sendaras."


Kral Madeinos'un Okyanus'un Gölgesi bölgesinin yakınlarındaki Gölge Kule'ye gidişinden iki gün sonra Kraliçe Sendaras'ın taç giyme töreni yapılacaktı. Onunla beraber sarayda olan kardeşlerinin de saraydaki statüleri yükselecekti. Prenses Faelenis ve Prenses Aiolis artık yönetimde daha çok hak sahibi olacaklardı, bunun sembolü olarak yeni taçlar onlara verilecekti.

Kral Madeinos'u bir daha görüp göremeyeceklerini hiçbirisi bilemiyordu, fakat umutları vardı. İşte o anda hepsi Umut Kraliçesi olan Nmerysa'nın bölgesinde yaşadıklarını yeniden hatırlamışlardı. Ak Kraliçe'nin varlığı bile onlara umut veriyordu. Kral Madeinos, Kraliçe'ye başkaldırdığına pişman olmuştu, ayrıca Kraliçe Nmerysa onların sirenlerle olan savaşına karşı çıkmamıştı. Deniz Halkının özgürlüklerini kısıtlamayı istemiyordu.

Deniz prenseslerinin diğer kardeşleri halen sirenlerle savaş halindeydiler. Belki de tam o anda düşmanlarla çarpışıyorlardı. Saraya gelememişlerdi çünkü yönetmeleri gereken orduları vardı.

Batı Denizi'ni yöneten hükümdarların hemen hepsi, eşlerine kendilerine eşit hakları vermişlerdi. Bu nedenle taht odasında bir değil iki taht vardı. Bazen hanedanın diğer üyelerine, özellikle en büyük çocuğa da bir taht ayrılırdı. Kardeşleri de yönetimde önemliydi.

İki tahtın görüntüsü farklıydı, temsil ettikleri aynıydı, sadece biri daha eskiydi. Hükümdarlar istedikleri tahta oturabilirlerdi.

Eski olan taht, çok kısa bir süre öncesine kadar Kral Madeinos'a aitti. Her hükümdar değişiminde olduğu gibi tahta yine eklemeler ve değişimler yapılmıştı. Taht, mercan bir iskeletten, deniz kabuğu süslerden oluşuyordu. Sırtında ve kollarında değerli taşlardan süslemeler vardı, bu süslemeler yeni gelen hükümdarlarla değişiyordu. Tahtın sırtında Batı Denizi'nin sembollerinden biri vardı. Safir taşından deniz dalgalarının önünde sualtı altınından yapılmış üç dişli bir mızrak vardı. Mızrağın dişlerindeki taşlar değişmemişti, yine zümrüt ve altındandı. Sendaras, babası gibi zümrütle temsil ediliyordu. Sembolün üstünde, hükümdarları temsil eden taşlar, mercanlara ve deniz kabuklarına takılmışlardı. Birçok boş yer vardı, ve her hükümdarda olduğu gibi tahtın sırtına yeni mercanlar eklenmiş, tahtın sırtı yükseltilmişti. En üstteki sembol, Karelias'a, onun yanındaki ise Madeinos'a aitti. Karelias'ın sembolü olarak altın, Madeinos'un sembolü olarak zümrüt vardı. Sendaras buraya gelince bir zümrüt daha eklenecekti.

Yanındaki taht, neredeyse eşitti. Eski tahta eş hükümdarların ikisi de oturabilirdi. Yeniye ise o an konuşulan meselede geri planda olan hükümdar veya varis otururdu. Varisler yeni tahta oturabilir fakat eski tahta oturamazlardı. Bu taht, o anda Varis Prenses Faelenis'e aitti. Eğer Sendaras'ın bir çocuğu olursa varis o olurdu, ancak Faelenis'in yakut süsleri tahtta kalırdı. Buradaki değerli taşlar daha çok, fakat daha küçüktü.

İlk önce Sendaras halkının yanından geçip tahtına doğru ilerledi. Yeşil renkli kuyruğuyla aynı renkte suda yüzen bir pelerin takmıştı, üzerinde yine zırhı vardı. Tacı ise altın ve zümrütten yapılmıştı. Sendaras tahtına oturdu. Hükümdarlar, kendilerine tacı uzatacak olan kişiyi seçme hakkına sahiplerdi. Sendaras, komutanlardan biri olan Vorenn'i tercih etmişti.

Kahverengi saçları suda dalgalanan adam, saray görevlilerinin ona uzattığı tacı eline aldı. Sarayda ve orduda önemli biriydi. Kraliçe'y tacını uzatırken kendi adını söylemedi. 

"Sizi, Deniz İnsanlarının Hükümdarı, Batı Denizi'nin ve Deniz Şehirlerinin Koruyucusu, Deniz Hanedanı'nın Varisi olarak kabul ediyorum, Kraliçe Karelias ve Kral Madeinos'un kızı Kraliçe Sendaras. Savaşçı Kraliçe ve Zümrüt Kraliçe."

Varis Prenses Faelenis'in tacı yakutlarla süslenmiş mercandı, Aiolis ise büyülü sualtı altınından yapılmış bir taca sahipti.

Batı Denizi'nin taç giyme törenleri eğer bir evlilik değilse genelde mutsuz olurdu. O gün de öyleydi. Sendaras günün birinde bir hükümdar olacağını bilse de bu kadarını tahmin edemezdi.

Aydınlık ve Karanlık olarak ikiye bölünmüş Diyar'a bağlıydı, bağlı oldukları aydınlığın temsilcisi olan kraliçeye isyan etmişti. Karanlığa bağlı sirenlerle ise savaş halindeydi.


Veee bir kraliçe daha eklendi! Kraliçe Sendaras!

Yorumlarınızı bekliyorum, lütfen unutmayın yorum yapmayı. Bu arada 100bin okunma olmuş! Okuyan herkese teşekkürler :')

27.04.2016, 15.32

(Okula gitmeyip bölüm yazdım)

101.453, 10.394, 4.3

Düzenlenme Tarihi: 01.09.2016 - 30.12.2018

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top