44 ♛ Gurur ve Harabe
♛ 44. Bölüm ♛
GURUR VE HARABE
Kara Ülke ve Ak Ülke Sınırı, Altın
Rhdenya, Auramos'u düşünüyordu. Birkaç gündür onunla doğru düzgün konuşamıyordu. Hayatının son üç ayını onunla beraber geçirmişti ama düşüncelerinin ve duygularının sadece bununla kalmadığını biliyordu.
Rhdenya karanlıktan nefret ederdi.
Rhdenya büyüden nefret ederdi.
Rhdenya Kara Ülke'den, Kara Ejderha'dan, ölümcül ve saldırgan kara büyüden, yıllar önce Eleiana'nın Sarayı'nı mahveden kara büyücülerin soyundan gelen kara büyücülerden nefret ederdi. Nefret ettiği şey onu bulmuştu... Tüm bunlara rağmen Auramos hakkında kötü hiçbir şey düşünemiyordu. Rhdenya son zamanlarda Auramos ile doğru düzgün konuşamıyordu, hislerinin onu ele geçirmesinden korkuyordu.
Rhdenya elflerin en güçlü soylarından birinden geliyordu. Bir Elerante'ydi. Annesi, babası, kardeşi, kuzeni ve birçok akrabası saray veya şehir muhafızıydı. Bu savaşabilen ak elfler için yüksek mertebeydi ve Rhdenya onlardan biriydi. Rhdenya'nın kendisi gibi hisleri de güçlüydü ve Auramos'un hislerini de anlayabiliyordu.
Rhdenya neredeyse zorunlulukla Prenses Aiolis'in isteğini kabul etmişti çünkü Prenses'e yemini ile bağlıydı. Auramos ise ne olduğunu bile bilmeden sadece Aiolis istedi diye tüm her şeyini bırakıp Ak Ülke'ye geçmişti. Aiolis'ten bahsetti diye Rhdenya'ya güvenip onu Buz Diyarı'na kadar takip etmişti. Belki bu yüzden hala onun yanındaydı.
Rhdenya'nın düşünceleri ve hisleri bir anlığına da olsa dağıldı.
♛
Sitrin Saray'a girmeyi denemişlerdi ama bu imkansızdı. Sadece bir hükümdar bir sarayın mührünü bozabilirdi. Auramos'un büyüleri bile buna yetmezdi. Diğer saraylar gibi bu saray da iki surdan oluşuyordu. İlk suru aşmayı başarmışlardı. Harabe halinde kışlalar ve evler vardı. Auramos ve Rhdenya burada Kızıl Kraliçe ve Temsilci'yi beklemeye karar vermişlerdi.
"Rhdenya?" Auramos, Rhdenya'daki değişimi fark etmişti. Bazen kara büyücü, genç kadının eski davranışlarını özlüyordu. O an da bunlardandı.
"Evet, Auramos?" dedi Rhdenya Sitrin Saray'ı izlerken. Sitrin Saray, artık Harabe Kale olarak adlandırılıyordu. İsminin nedeni gözlerinin önündeydi.
Büyük bir kısmı yıkılmıştı, ancak dokunulmamış kuleleri hala vardı. Sarayın kuleleri gece siyahı olan gökyüzüne doğru uzanıyordu, en yüksek olanın tepesinde burayı yıkan büyücülerin bayrağı asılıydı. Siyah bayrağın ortasında çevresi gümüş gölgelerle ve mavi dumanlarla sarılı bir asa vardı. Hiç kimse o bayrağı oradan almaya cesaret edememişti, saray yok edilirken burada olan Altın Kraliçe Eleiana'nın kızı Gök Kraliçe Rhenial bile bunu yapmamıştı. Sitrin Saray tüm bunlara rağmen hala etrafa altın rengi parıltılar saçıyordu.
Auramos, Rhdenya'nın yanına doğru ilerlerdi. Bir zamanların ak muhafızı, en büyük yıkımın olduğu evlerden birinin önünde bir taşın üzerine oturmuştu. Surların yıkılmış olan tarafından sarayı görebiliyordu.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Büyücü.
Rhdenya söyleyip söylememek arasında kararsız kaldı, ardından kısık sesle de olsa konuşmaya başladı. "Büyücülerin saraya ilk adımlarını attıkları yer burası, Auramos. Annem bizim soyumuzun ismini aldığı Komutan Elerante'nin, Eleiana'yı korumak isterken burada öldüğünden bahseder."
Auramos yanıt vermedi. Rhdenya ile arasında bir sınır daha eklenmişti: Geçmiş.
"Ben Ak Kraliçe için hayatımı vermeye hazırdım, tıpkı onlar gibi. Diğerlerinin aksine Gök Kraliçe'yi hatırlamıyorum bile. Benim yerim Sedef Saray'dı, Auramos."
"Benimki de Kuzgun Tepesi'ydi, Kara Kale'ydi." dedi Auramos, Rhdenya gibi geçmiş zamanı kullanarak. "Tıpkı Rhadenis gibi bir temsilci olmak isterdim."
Ak Elf kaşlarını çattı. Auramos onun yine Sitrin Saray'ı ve Kraliçe Eleiana'yı düşündüğünü sandı. "Kraliçe Eleiana'nın annesi, tıpkı benim hizmetinde olduğum Kraliçe Nmerysa gibi bir ak kraliçeydi."
"Biliyorum." dedi Auramos. Rhdenya'nın ne yapmaya çalıştığını anlayamadı. "Zalim Vinedria, kuzeylilerin geleneklerini ve kültürünü yok saydı. İsyana neden oldu."
Rhdenya bir şeyler daha söylemek üzereyken durdu. Bütün bunların Auramos ile alakası neydi sanki? Bunları düşünmek hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. "Kızıl Kraliçe'ye bir şey olmasından korkuyorum." dedi sessizlikten sonra. "Buraya gelmeleri bu kadar uzun sürmemeliydi." Düşünceleri arasında Auramos için endişelendiği de vardı. Gözlerini kapattı.
"Neyin var?"
"Önemli değil, Auramos. Ben... sanırım artık uyumalıyım." dedi Rhdenya başını iki yana sallayarak. "Sedef Saray'ın ak büyücülerinin büyülediği kalkan bizi karanlıktan, şu an gördüğümüz siyah gökyüzünden ve kara büyüden korurdu. Kendimi bildim bileli orada yaşadığım için, karanlığı görmek ve hissetmek bana farklı ve kötü geliyor sadece."
Sitrin Saray'ın atmosferine karanlık ve gölgeler hakimdi. Auramos buna alışkındı fakat Rhdenya değildi.
"Farklı olmasını anlıyorum fakat karanlık kötü bir şey değil, Rhdenya. Benim zamanımı geçirdiğim Kuzgun Tepesi ise sadece geceden ve koyu renkli ağaçlardan ibaretti. Gündüzleri gökyüzünün rengi genelde bulutlardan ötürü koyu griydi fakat ağaçların rengi zümrüt yeşiline dönerdi."
Rhdenya endişeyle Auramos'a baktı.
"Burada fazla kalmayacağımızı biliyorsun, Rhdenya. Ak Ülke savaşın içerisinde. Kızıl Kraliçe, Kara Ülke'ye gitmemizi söyleyecektir."
"Karanlığa alışmam gerekecek." dedi Rhdenya ve duyulmayacak kadar kısık sesle ekledi. "Ve kara büyüye."
♛
Rhdenya sonraki sabah, günlerdir alıştığı sessizliği bozan gürültüyle kalktı. Odasından çıkması dakikalar sürmemişti ve elinde kılıcı da hazırdı. Ondan birkaç oda ötede olan Auramos'u da odasından çıktığı gibi gördü. Aynı anda merdivenlerden aşağıya doğru indiler.
Evden çıktıkları anda nal sesleri yükselmeye başladı. Rhdenya tek bir atlının yaklaşmakta olduğunu anladı ve her ihtimale karşı savaşmaya hazırlandı. Gelenin yeni doğan güneşin ışığıyla parıldayan kızıl saçlarını fark ettiği gibi kılıcını indirdi. Kızıl Kraliçe onlara yaklaştığında Rhdenya onu gördüğüne sevindi ama Auramos'u duyduğu anda kafası karıştı.
"Temsilci nerede?"
Kızıl Kraliçe atından indiği gibi yanıt verdi. "Onu bıraktığımda Buz Kristallerinden biri ile savaşıyordu."
"Yakında gelecek mi peki?" diye sordu Rhdenya.
Kızıl Kraliçe derin bir nefes alarak yanıt verdi. "Bilmiyorum, Rhdenya."
"Yaralanmışsın." dedi Rhdenya, onun kolundaki kanı göstererek. "Neler oldu, Kraliçe?"
"Bana Mysania de, Rhdenya." dedi Kızıl Kraliçe. "Olaylar tahminimizden farklı gelişti. Birkaç gün burada Kairos'u bekleyeceğim, eğer gelmezse biz Kara Ülke'ye gideceğiz."
"İçeri geçelim, yarana bakalım, Mysania." dedi Rhdenya ne diyeceğini bilemeyerek. "Orada bize her şeyi anlatırsın."
♛
Medyadaki afiş çalışması için Pen_Queen'e çok teşekkür ederim <3
Soru: Siz hangilerini tutuyorsunuz?
Auramos ve Aiolis mi? (Auralis)
Auramos ve Rhdenya mı? (Aurenya)
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
23.04.2016, 23.48
98.046, 10.087, 4.3
Düzenlenme Tarihi: 31.08.2016 - 27.12.2018
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top