25 ♛ Denge ve Safir I

♛ 25. Bölüm ♛

DENGE VE SAFİR I

Batı Denizi, İnci

Mercan Saray'daki herkes Kızıl Kraliçe'nin Buz Diyarı'ndaki esaretinden kurtulduğunu duymuştu. Fakat buradaki hiç kimse bunu yapanın Batı Denizi'nin en küçük ve en önemsiz hanedan üyesi olduğunu düşünmemişti.

Temsilci Rhadenis, Aiolis'e bir kara büyücüden bahsetmişti, Kara Ülke'den onlarla birlikte çıkan ama onlarla birlikte dönmeyen birinden. Kara Büyücü Auramos, Aiolis'in karadaki tanıdıklarından biriydi. Bir diğeri, Muhafız Rhdenya'ydı. Melez bir dostuyla Rhdenya'ya haber vermesi için anlaşmıştı, Batı Denizi'nde rahatlıkla yaşamasına izin verdiği iki dostunu Ak Üke'ye göndermişti. Büyücü Duave, Auramos'a incileri; Melez Büyücü Celius, Rhdenya'ya kılıçları vermişti. Batı Denizi'nde büyücülük, Diyar'ın diğer aydınlık bölgelerinde olduğu gibi, tamamen yasal değildi, büyücü deniz insanları sadece hanedan üyelerinin izniyle eğitim alabilirler ve yeteneklerini geliştirebilirlerdi. Duave ve Celius bunun için Aiolis'e söz vermişlerdi.

Aiolis verdiği sözleri ve ona verilen sözleri unutmazdı.

Düşüncelere dalmışken ince parmaklarıyla altın kuyruğuna dolanan iplerle oynuyordu. Saraydaki dairesinde, şehri izliyordu. Sarı saçları suda dalgalanıyordu.

Kapının çalınmadan açılmasıyla düşüncelerinden uzaklaşıp arkasını döndü. Bilge Eilasa çok sinirliydi. "Kral Madeinos düşüncemi umursamadı, Prenses. Kral bizi konseyine davet etmedi."

Aiolis'in şaşkınlıktan dili tutulmuştu. "Faelenis... Faelen'le konuşmalıyız, Bilge."

"Sen konuş, Prenses." dedi bilge kadın. "Ben Kral'ın hatasını anlamasını bekleyeceğim."

Bilge Eilasa'nın sözlerinden geri dönmeyeceğini bilen Aiolis hızla dairesinden ayrıldı. En büyük ikinci ablası olan Faelenis her zaman konseye en son gelen olurdu. Onunla konuşabilirdi. Faelenis'i herkes dinlerdi. Faelenis'in hatasını anlamış olacağını umuyordu.

Faelenis, Bilge Prenses olarak anılırdı.

Aiolis ablasının odasının olduğu koridora doğru yüzerken duyduğu seslerle birlikte donup kaldı. En büyük iki ablası Sendaras ve Faelenis konuşuyorlardı.

"Savaşacağımızı söyledim, Faelenis!" diye bağırıyordu Sendaras. Aiolis'in görüş alanında olmadığı için Aiolis onu göremiyordu. "Bizim yanımızda olacağını söylemiştin!"

"Yanınızdayım, Senda." diye yanıt verdi Faelenis. Sendaras'dan farklı olarak sesi kontrolden çıkmamıştı ve sakindi. "Sadece size şu an olmaz diyorum. Babamı buna ikna etmeliyiz. O her zaman ikimizi dinledi ve yine dinlemeli."

"Artık seni dinlemeyeceğim." dedi sinirle Sendaras. "Sanıldığı kadar görüşleri umursanacak biri değilsin. Kral Madeinos savaşmamıza karar verdi."

"Ben kesin bir karar alındığını duymadım." dedi Aiolis araya girerek. Yüzerek Sendaras ve Faelenis'in konuştuğu yere geldi.

"Bilgen sana haber vermedi mi, küçük kardeşim?" diye sordu Sendaras alaycılıkla. "Artık Deniz Konseyi'nin bir üyesi değilsin."

Aiolis tüm her şeyi yerle bir eden şeyi kendisinin yaptığını söylemek istedi. Önemsiz biri olmadığını söylemek istedi. O Kızıl Kraliçe'yi kurtaran kişiydi.

Prenses Faelenis duyduklarına şaşırdı. "Aiolis konseyde bulunmayacak mı?" Kahverengi saçlarının üzerinde yakut taşıyla süslenen, mercanlardan yapılmış bir taç vardı.

Aiolis gülerek yanıt verdi. "Ben de ne zaman fark edeceğinizi merak ediyordum. Son zamanlarda hiçbiriniz beni önemsemiyorsunuz."

Sendaras'ın yeşil gözlerinde kıvılcımlar oluştu. Bir şeylerin döndüğünü anladı ama ağzını açmadı.

Aiolis konuşmaya devam etti. "Kral Madeinos'a söyleyin. Konsey umurumda değil. Umurumda olan bu savaşın bizi yerle bir edeceği."

"Sirenler-"

"Saçmalamayı kes, Sendaras." diye itiraf etti Faelenis. "Aiolis haklı. Sirenler Kara Ülke'ye bağlılar. Aydınlık sirenlerle anlaştığımız doğru, onlar zaten bizimle yaşıyorlar. Sirenlere bağlanarak bu savaşı kazanamayız."

"Korkuyorsunuz." dedi Sendaras. "Savaşmaktan korkuyorsunuz."

"Asıl korkak olan bam ve sen, abla. Kızıl Kraliçe'den korkuyorsunuz. Kahinlerimiz kehaneti söylüyor. Deniz insanlarının asıl korkusu o." Aiolis bunları söyleyince diğer iki kardeşinin de dikkati ona yöneldi.

Faelenis kahverengi gözlerini küçük kardeşinden kaçırdı. Sendaras konuşmaya başladı. "Sen bunları nereden biliyorsun?"

"Salirhenia ile olan işbirliğinizi biliyorum. Kral'ın asıl korkusu Salirhenia'nın ona suç atması. Kızıl Kraliçe'yi kaçırmak için ona sualtını altınını siz verdiniz."

Faelenis kardeşinin kolundan tutup hızla odasına çekti. Sendaras arkalarından gelip kapıyı kapattı.

Faelenis endişeyle konuşmaya başladı. "Bundan kimseye bahsetme. Kimseye. Duyan var mı bizi Sendaras? Git ve kontrol et."

Sendaras hızla odadan çıktı.

"Bunu kaç kişi biliyor?" diye sordu Aiolis kardeşine.

"Babam, Bilge, Sendaras, ben ve sen." diye yanıt verdi Faelenis. Endişeli gözleri kırmızı mercanlarla bezeli odasındaydı. "Babam senin bildiğini öğrenince bize kızar. Bilge yemin etmişti."

"Bilge'nin bana söylediğini de nereden çıkardın? Kendim öğrendim."

Sendaras kapıyı açıp içeri girdi ve kapıyı arkasından kilitledi. "Kimse yok."

"Bunu nasıl öğrendin?" diye sordu Sendaras kardeşine. Faelenis odasının pencerelerini kontrol ediyordu.

"Tahmin etmek pek zor değil. Turkuaz Saray'a sadece sualtı altınından yapılmış silahlarla girilebilir." Kardeşleri Aiolis'i hafife almışlardı.

Aiolis ona verilen dersleri iyi dinliyordu. Güçlü kalkan ve mühürlerle sahip saraylar sıradan silahlara karşı dayanıklı olurlardı.

"Konsey zamanı geldi kardeşlerim. Kralımız sizleri bekliyor olmalı."  

Haklıydı. Sendaras ve Faelenis, Deniz Konseyi'nin liderleri sayılırlardı. Geç kalmaları hoş karşılanmazdı.

"Hala zamanımız var, bize tüm bildiklerini anlat. Yoksa sırrını herkes öğrenir."

"Ne sırrı, Sendaras?" diye sordu Faelenis merakla.

Aiolis da bunu merak ediyordu. "Neyden bahsediyorsun?"

"Kraliçe Salirhenia bizi suçluyor. Biri Ak Ülke'den, diğeri Kara Ülke'den iki kişi kurtarmış Kızıl Kraliçe'yi. Kim oldukları bilinmiyor. Asıl mesele de onların kim olduğu değil, onlara kimin bunu yaptırdığı."

"Aiolis mi? Kızıl Kraliçe Mysania'yı serbest bıraktıran Aiolis mi?" dedi dehşet içinde olan Faelenis.

"Sözümü bitirmeme izin ver, Faelenis." dedi Sendaras. Aiolis duygusuzca ona bakıyordu. "Bir kar muhafızı, Kızıl Kraliçe'nin elinde altından bir kılıç olduğunu görmüş. Kızıl Kraliçe bu kılıçla başka biz muhafızı gözünü bile kırpmadan öldürmeye kalkmış."

"Bunlardan neden kimseye bahsetmedin, Sendaras?" diye sordu Faelenis. Sorunun cevabını biliyordu.

"Çünkü bize suç atacaklar. Saraya ilerleyecekler. Babamın bundan haberi yok. Lider Vorenn ile her şeyin üstünü örttük. Kristal Saray'daki dostlarımız sayesinde o kar muhafızı öldü. Salirhenia'nın haberi olmadı."

"Beni hafife alarak siz hata ettiniz, Senda." dedi Aiolis gülümseyerek. "Şimdi istersen babamıza söyle. O da kendine saklayacaktır. Bana zarar veremezsiniz. Batı Denizi'nde Deniz Ejderi'nin gücünü taşıyan soydan olan herkes dokunulmazdır." Çenesini kaldırdı. "Bana zarar verirseniz halk size düşman olur."

"İkiniz de beni dinleyin." dedi Faelenis. "Hiç kimse zarar görmeyecek. Hiç kimse, kimseye bir şey söylemeyecek. Bu sadece üçümüzün arasında kalacak."

"Sadece üçünüz mü?" diye sordu başka bir ses. Sesin nereden geldiğini başta anlayamadılar. "Artık dört kişiyiz, kardeşlerim."


29.01.2016, 20.52

26.435, 3173, 1.9

Düzenleme Tarihi: 28.07.2016 - 08.04.2018

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top