24 ♛ Hatıra ve Yakut
♛ 24. Bölüm ♛
HATIRA VE YAKUT*
Buz Diyarı, Linnea
Gün doğdu.
Kaldıkları evin çevresini saran beyaz ağaçlar gün ışığıyla parıldadı. Saatlerdir balkonda güneşi izleyen Kızıl Kraliçe kapının açılmasıyla arkasını döndü.
"Büyücü Auramos'tan haber var." dedi Kairos.
"İçeri geliyorum." dedi Kraliçe güneşe son bir kez bakarak. Burada doğan güneş bile gümüşü andırıyordu. Gücünün ait olduğu Güneş Dağları aklına gelince adımlarını hızlandırıp içeri girdi.
Günlerdir Buz Diyarı'nda halen Ak Kraliçe'yi destekleyen, şu an burada olmayan bir ailenin evinde kalıyorlardı. Evin bulunduğu kasaba kalabalık değildi. Ay Dağları'nın ve Buz Ormanı'nın kesiştiği yerde olan kasaba, adını melez bir büyücü olan Linnea'dan alıyordu.
Buz Diyarı'nda ateş büyüleri yapılamıyordu. İkisinin büyü gücü evi biraz ısıtmaya yetmişti ama yeterli değildi. Kristal Saray'ın zindanlarında kaldıkları uzun süre onları etkilemişti. İkisi de bu kadar soğuğa alışkın değildi. Kar Kraliçesi'nin muhafızları, Buz Diyarı'nın her yeri gibi buraya da onları aramak için gelmişlerdi. Fakat Beyaz Ay Alsrea'da bu soğuk kasabada bulunmalarını pek düşünmemiş olacaklar ki, kasabalılarla görüşmeleri kısa sürmüştü. Yılın yarısı boş kalan bu evin yakınlarından geçtilerse de Temsilci Kairos'un koruma büyüleri onları engellemişti.
Mysania kenardaki battaniyelerden birini üzerine alıp şöminenin karşısına geçti. "Auramos ne diyor?"
"Yerimizden ayrılmamamızı istiyor. Rhdenya ona haber göndermiş. Salirhenia, Buz Diyarı'nın çevresini saran büyülü duvarı güçlendirmiş, muhafızları sınırlarda nöbetteymiş." Elinde tuttuğu kadehi ona uzattı.
Mysania içtiği karışımda şifalı otların, güneyden gelen baharatların ve balın tadını aldı. Elbet biraz büyü vardı. Güçlerini toparlamaları gerekliydi. "Çok geçmeden bu kasabaya tekrar birilerini gönderecektir."
"Benim kafama takılan bu değil." dedi Kairos onun yanına gelerek. "Auramos ve Rhdenya'yı bize gönderenin Aiolis olmadığını tahmin ediyorum."
Mysania onu başıyla onayladı, bunu o da düşünmüştü. "Başka ne demiş?"
"Auramos bu ay bitmeden bizimle buluşmak istediklerini yazmış. Rhdenya ona katılacakmış." Elindeki mektubu ona uzattı. "Neler oluyor, Mysia?"
Mysania, bir mum ışığında oluştuğunu tahmin ettiği, kenarları yanmış kağıdı inceledi. "Aiolis kurtulmamıza yardım etti fakat bu fikrin sahibi o değil. Auramos ve Rhdenya bize yardım etmeye çalışıyorlar... Rhdenya'yı bilmem ama Auramos, Rhadenis'in akrabası olduğu için sarayda uzun süre ortadan kaybolmasının göze çarpmaması imkansız. Bunu planlayan ablam."
Kairos şaşırmıştı. "Kraliçe Dymentsia mı?"
Mysania gülümsemesini gizleyemedi. "Ondan nefret ettiğini biliyorum. Ben de onu çok sevmiyorum."
Kairos ayağa kalktı. Öfkeliydi. "Seni sürgüne gönderen o. Saraydan çıkmamanı sağladı. Güneş Dağları'na ait olduğun yere gelmemeni sağladı. Sahip olduğun hanedan haklarını elinden aldı. Şimdi seni neden kurtarsın?"
"Dymen böyledir." dedi Mysania çok belirgin bir şeymiş gibi. Omuz silkti. "Canı istediğini yapar."
"Buz Diyarı'na karışma hakkı yok. Bizi kurtardığı için ona minnettarım ama... bunu yaptığı duyulursa ortalık karışır. Salirhenia'nın hükmünün sınırları onunla alakasız." Kaşlarını çatmıştı.
"Biliyorum. Bunun için Auramos'tan haberi olmadığını düşünüyorum. Muhtemelen Rhadenis'le konuştu ve ne yaparsan yap dedi." Ayağa kalktı ve Kairos'un karşısında durdu. "Şu anki plan Auramos'a ait. Kendini tehlikeye atıyor. Dymen asla kendi halkından birini tehlikeye atmaz. Auramos'un güçlü bir kara büyücü ve en yakın dostunun yeğeni olmasını da umursayacaktır elbette. Ona kızacağını sanıyorum. İstediği sadece oradan çıkmamızdı. Auramos fazlasını istiyor olmalı. Rhdenya da fazlasını istiyor."
"Peki ya Nmerysa?"
"Salirhenia'nın yaptığı kanunlara aykırı. Ama Salirhenia'nın bölgesine girme hakkı yok, ne yaparsa yapsın onu tahttan indiremez. Eğer buna kalkışırsa iç savaş çıkar. Bir tür çıkmazdayız." Kadehindeki karışımı bitirip kadehi kenara koydu. "Hemen gitmeliyiz. Bir yolunu bulup buradan gitmeliyiz. Salirhenia bunu fark ederse savaş çıkar. Bunu umursamasa bile bizi araması bitmeyecek."
"Bana birkaç saat ver." dedi Kairos. "Yolda karşılaşacağımız tehlikelere karşı kalkanı oluşturayım."
♛
Yakutmuş gibi yağan karlar...
Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi'nin aklından bu sözler bir türlü çıkmıyordu. Mysania bunu hissedebiliyordu.
"Burada dinlenelim." dedi Kızıl Kraliçe birkaç adım arkasında yürüyen Temsilci'ye dönerek. Kasabadan uzaklaşmışlardı, aradan saatler geçmişti ve akşam olmak üzereydi. Bunu onu düşünerek söyleşmişti, kendisi için değil. Kairos kendini iyileştirmeye başlasa da yaralı ve yorgun olmalıydı.
"Hayır, Mysia." dedi Kairos kararlı bir ses ile. "Benim yüzümden seni yakalamalarına izin veremem."
"Ben de hayatımı kurtaran ve hayatını kurtardığım birinin ölmesine izin veremem, Kairos." dedi Mysania en az Kairos kadar kararlı bir sesle. Kairos'un yanıt vermesini bile beklemeyip birkaç adım ilerideki bir ağacın önüne oturup dizlerini karnına çekti. "İstersen kendin gidebilirsin, Temsilci." dedi meydan okuyarak.
Temsilci yanıt vermedi sadece Mysania'nın birkaç adım ötesindeki bir ağacın önüne oturdu. "Ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu.
"Şu an için tek düşünebildiğim Salirhenia'dan kurtulmak istediğim."
"Peki ya sonra, Mysia?"
"Buzlarla lanetlenmiş bu ormandan çıkmak." diye yanıt verdi Kızıl Kraliçe. "Bir süre ortalardan kaybolmak. Bir şey daha, Temsilci. Bir yemin ettim. Kristal Saray'a geri döneceğim. Fakat bu seferki amacım buraya hükmetmek olacak. İntikamımı alacağım."
Bunları derken kahverengi gözleri kızıla parıldıyordu.
♛
*Bu bölümün içeriği ve yeri değişmiştir.
~Kızıl Kraliçe hakkında ne düşünüyorsunuz?
~Mysania ve Kairos kurtulabilecekler mi?
27.01.2016, 16.34, -19
24.597, 2973, 1.8
Düzenlenme Tarihleri: 28.07.2016 - 02.04.2018
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top