49 ♛ Zümrüt, Siren ve Güç I
♛ 49. Bölüm ♛
ZÜMRÜT, SİREN VE GÜÇ I
Kara Ülke, Siren Adaları Yakınları
Dymentsia olanlara inanamıyordu. Haberler Kara Ülke'nin kuzeyine geç geliyordu fakat bu kadarını da beklemiyordu.
Rhadenis bile Dymentsia'yı sakinleştiremiyordu. Kara Kraliçe, Ak Ülke'nin ikiye ayrıldığını öğrendiği anda delirmişti. Kehaneti araştırmayı bırakmıştı, halkını düşünmeyi bırakmıştı, gözleri bile yeşile dönmeyi unutmuştu.
Nmerysa ile konuşması gerekiyordu. Haftalardır görüşmediği kardeşiyle görüşmesi gerekiyordu fakat ondan önce sirenlerle yapması gereken bir görüşme vardı.
♛
Siren Prensesi Laerienne onu bekliyordu. Kraliçe'yi daha önce sadece bir kez görmüştü. Dareise'nin Uçurumu'nun yakınında olan dört ada, sirenlerin karaya çıkabildiği tek yerdi. Oraya kara insanlarının hiçbiri geçemezdi tıpkı sirenlerin de Kraliçe Vinerysa döneminden itibaren başka bir karaya çıkamadıkları gibi.
Dört ada, koyu gri sularda kapkara kayaları andırıyordu. Adaların ardından uçsuz bucaksız Kuzey Denizi uzanıyordu. Kuzey Denizi'nin sularının yüzeyine doğru siyah gölgeler görünüyordu, suların üzerinde de koyu renkli sisler yüzüyordu fakat bunlara rağmen denizin ötesi Diyar'a bağlı olmayan bölgeyi neredeyse gösterebilecek nitelikteydi.
Dareise'nin Uçurumu bile o adaların yakınındaki yerlerden görülebiliyordu. Bir kara büyücünün gri sulara atlayıp intihar ettiği yerdi orası. Atlayan büyücünün ismi unutulmuştu fakat Dareise ismi kara büyücü elflerine denildiğinden elf olduğu tahmin ediliyordu. Uçurumun altındaki karanlık kayalara gri denizin dalgaları çarpıyordu.
"Kraliçe Dymentsia." dedi siren kız başını eğerek selam verdikten sonra. Kraliçe'yi gördüğü gibi yanındaki muhafızlarına uzaklaşmalarını emretti. İki kuyruğu olan deniz insanları yüzerek Siren Adaları'na doğru gittiler. Kara Kraliçe, Rhadenis hariç kimseyi yanına almadan kıza doğru ilerlerdi. Kuzey Denizi'nin yöneticisi o ve kardeşi Daeren olmasına rağmen unvanları prenses ve prens olarak kalmıştı. Gök Kraliçe, onların ailesinden kral ve kraliçelik unvanını almıştı. Kara Kraliçe nedenini bilmiyordu fakat Gök Kraliçe'nin bunu yapmak için önemli bir sebebi olduğunu biliyordu.
"Prenses Laerienne." dedi Dymentsia kıza doğru ilerleyerek. Siren kızın siyah saçlarının hala ıslak olması onun burada çok da uzun zamandır beklemediğinin kanıtıydı. Başında siyah incilerden ve koyu renkli mercanlarla deniz kabuklarından yapılmış bir taç vardı. Deniz madenlerinin en önemlileri Ak Ülke'ye bağlı olan Batı Denizi'ndeydi. Laerienne'in kara insanlarının bacaklarının yerine olan iki kuyruğu koyu yeşil ve altın renklerinin karışımıydı. Üzerinde koyu renkli bir deniz metalinden yapılan zırhı vardı. Laerienne, Dymentsia'dan sadece birkaç yaş küçüktü fakat ondan daha uzun süredir hükümdardı. "Prens Daeren yok mu?"
"Kraliçe Laeren Kulesi'nde deniz insanları ile olan savaşımızı yönetiyor, kraliçem." diye açıkladı, Prenses. "Buraya sizi bize yardım etmeniz için çağırdım."
"Denize karışamayız, Prenses Laerienne." dedi Kraliçe Dymentsia, Karanlık Ordu onun hükmü altındaydı ve hepsi Ak Ülke'yle yapılacak olan savaş için hazırlıktaydı. Kara Kraliçe, ne zaman kardeşiyle savacağını bilmiyordu fakat er geç tüm Diyar'ı yöneteceğini hissediyordu. "Diyar'ın ilk hükümdarlarından Kara Kraliçe Xeinasa ve Siren Kralı Leirnas tarafından imzalanmış, süresi sonsuzluk olan bir anlaşmadan sonra deniz savaşları artık Diyar'ın dışında kalan konular arasında. Benim asıl önceliğim ise karanlık yaratıklar, bana tam bağlı olan halk."
"Bizler de karanlık yaratığız, Kara Kraliçe. Unuttunuz mu yoksa?" dedi Prenses Laerienne ardından hemen konuşmaya devam etti. "Tıpkı sizin gibi, tıpkı karadakiler gibi. Hepimiz lanetliyiz öyle değil mi? Kimimiz hırsıyla, kimimiz büyüsüyle, kimimiz gücüyle, kimimiz ise sesiyle. Bizler lanetli ırkız, karanlığa hizmet etmesi için yaratılmış olanlar. Güçleriyle kendilerine bile yararlı olamayan ırklar."
"Evet öyleyiz. Karanlığız." dedi Kara Kraliçe kırmızı gözleriyle, Siren Prensesi'nin mavi renkli gözlerine bakarak. Kara Kraliçe'nin gözleri alevleri andırıyordu, Siren Prensesi'nin gözleri ise Batı Denizi'ni. Kara Kraliçe oraya gitmişti ve karanlık bastığında, güneş battığında Batı Denizi'nin de tıpkı Prenses Laerienne'nin gözleriyle aynı renge eriştiğini anımsıyordu.
Kara Kraliçe halkından mutluydu, ırkından memnundu, karanlığa hizmet ettiği içinse minnettardı fakat Prenses Laerienne, lanetlenmiş olduğunu düşünüyordu.
"Ne düşünüyorsunuz, Kara Kraliçe?" diye sordu Prenses Laerienne. "Bu zamana dek sizden hiçbir şey istemedik. Şimdi ise size ihtiyacımız var ve silahlarınıza. Tıpkı sizin de Ak Ülke'yle yapılacak olan gelecek savaşınızda bize ve sesimize ihtiyacınız olduğu gibi."
"Haklısın, Prenses Laerienne. Siz de benim halkımsınız. Size yardım edeceğim." Kara Kraliçe'nin gözleri daha da kırmızıya parıldıyordu sanki mümkünmüş gibi. Kızıl gözlerindeki hırs ve güç her şeyden beter görünüyordu. Kraliçe'nin sadece birkaç adım ötesinde olan Temsilci Rhadenis, onun ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştı. "Fakat tek bir şartla size yardım ederim."
"Kabul edeceğiz, kraliçem." dedi Laerienne. O kadar çaresiz durumdaydı ki şartın ne olduğunu bile soramamıştı. Ellerinde sadece birkaç şehirleri kalmıştı, sirenlerin çeyreği güçlerini kullanmaya mühürlenmiş bir şekilde Kral Madeinos'un şehirlerine sığınmıştı. "Ne olursa."
Kara Kraliçe, kan kırmızı pelerininin suların çaptığı kayalarla birlikte ıslanmasını umursamayarak Laerienne'in durduğu yere doğru eğildi, ardından dizlerinin üzerine çöktü. "Efsanevi yaratıkları bilir misin, Siren?"
Prenses yutkundu. Kara Kraliçe'nin kırmızı renkli gözleri onu korkutmaya başladı. "Evet, kraliçem."
"Kuzey Denizi'nin efsanevi karanlık yaratıklarının nerede olduğunu biliyor musun?" Rhadenis, Kraliçe'yi durdurmak üzere bir hamle yapmayı istedi. "Onlar sizin hayatınızı kurtarır."
Tıpkı bizim gibi, diye geçirdi içinden Rhadenis.
"Onları uyandırmamızı mı istiyorsunuz?"
"Kelimeleri biliyorsun öyle değil mi, Prenses?" diye sordu Kara Kraliçe. "Onları uyandırmak istediğinizi biliyorum. Deniz Halkını canlarından bezdirir o yaratıklar tıpkı Buz Kristallerinin iki kız kardeşime yaptırdıkları gibi."
"Onlar uyandırmak mı istiyorsunuz, kraliçem? Fakat bu çok tehlikeli, hepimizin sesi bile onları ayakta tutmaya yetmez."
"İhtiyacınız olan şey bir kraliçe. Kızıl Kraliçe, Kristalleri uyandırdı. Ben neden yapamayayım?"
Siren'in gözleri de güçle parıldamaya başlamıştı. Tüm denizlerin hakimi o ve kardeşi olabilirdi. "Başka ne istiyorsunuz?"
"Kuzey Denizi tamamıyla benim olacak. Yüzyıllar önce yapılmış olan anlaşma yok olacak ve ben tüm kuzeyin hakimi olacağım."
"Tüm kuzeyin değil, kraliçem." dedi Rhadenis uyararak.
Kara Kraliçe, kırmızı renkli gözleri ile Temsilci'ye döndü. "Bağımsız halkın hakim olduğu, Diyardışı'ndan mı bahsediyorsun, Temsilci? Prenses Laerienne ve ben orada ne deniz ne de kara bırakmayacağız."
"Savaşımıza yardım edecek misiniz?" diye sordu Prenses Laerienne.
"Bizzat kendim, Okyanus'un Gölgesi'nde olacağım, Prenses. Benle birlikte tüm Kara ve Ak Ordular da orada olacak. O vakte dek Ak Ülke benim himayemde olacak. Olmazsa Efsanevi Karanlık Yaratıklar Batı Denizi'ni ele geçirmemize yardım eder. Denizden karaya çıkarız, Prenses Laerienne. Kardeşine haber vermelisin. Acaba kabul edecek mi?"
"Kabul edecektir, Kara Kraliçe." dedi Siren Prenses. "Yaratıkları ne zaman uyandıracağız?"
"Yarın." dedi Kara Kraliçe.
Ardından Ak Ülke ve Diyar'a bağlı olamayan tüm kuzey de bana ait olacak, diye geçirdi içinden. Nmerysa ile konuşmayı erteleyecekti. Kehanetin birkaç sözü geldi aklına yeniden.
Diyar'ın en güçlü kraliçeleri, diyordu kehanet. Geçmişin ve geleceğin hükümdarları, hepsi birbirine düşecek.
Kara Kraliçe de tıpkı kehanette bahsedildiği gibi Diyar'ın en güçlü Kara Kraliçesi olmayı istiyordu.
Fakat zaten öyle olduğunu bilmiyordu.
Kara Kraliçe, tüm kuzeyi istiyordu. Batının, kuzeyin, doğunun karanlık yaratıklarını istiyordu. Kara Halkın başına karanlık birinin geçmesini istiyordu, tıpkı onun gibi.
Siren Prensesi'nin yüzerek oradan uzaklaşması ile ıslanmış olan kırmızı renkli pelerinini üzerinden çıkarıp yere attı. Siren Adaları'nda yaşayan sirenler onu izliyordu. Gri deniz hala siyah renkli kayalara çarpıyordu. Kara Kraliçe'nin siyah renkli kanatları iki yana doğru açılırken esen rüzgar Kraliçe'nin siyah saçlarını ve elbisesini savuruyordu. Kraliçe Dymentsia'nın koyu renkli kanatları tamamen açıldığında en uzak adadaki sirenler bile onu görebiliyordu. Kara Kraliçe yakınındaki en büyük kayaya çıktı hala Diyar'ın dışında kalan kuzeyi göremiyordu, görmesine gerek de yoktu. Kara Kraliçe, ileride oraya da hakim olacağını hissediyordu.
♛
İtiraf: Bu bölümü yazmak çok eğlenceliydi, Kara Kraliçe gibi gülümsüyorum resmen şu anda :)
29.04.2016, 22.35
104749, 10713, 4.4
Düzenlenme Tarihi: 07.09.2016
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top