51. Bölüm🌊
Batu'dan;
Gülerek kapıyı kapattım. Kapıyı kapatmamla eş zamanlı olarak bir çarpma sesi geldi. Büyük ihtimalle Deniz kapıya bir şeyler fırlatmıştı. Ah çifte kumrularım benim! Yavrucaklarım! Birbirlerini nasıl da seviyorlar ama? Favori çiftim yahu bunlar benim!
Demir'in sınavı başarıyla geçmesiyle birlikte eve gelmiştik ve çoktan akşam olmuştu. Deniz ve annesinin ısrarları üzerine bu gece hepimiz burada kalıyorduk. Ne kadar şapşikler yaw!
Yüzümdeki sırıtmayı bozmadan su almak için mutfağa girdim. Bardağa doldurduğum suyu içerken balkonun kapısının açık olduğunu fark ettim. Elimdeki bardağı tezgahın üzerine bırakarak açık olan kapıya doğru yöneldim. Hafif aralık olan kapıyı itekleyerek iyice açtım.
Gecenin karanlığında oturan Özge'yi gördünce ciddi bir ifadeye büründüm. Fırsat bu fırsat. Konuşmamız gereken bir mesele var.
Yanına geldiğimde henüz beni fark etmemişti. Elimi ağzıma götürerek yalandan öksürdüm. Çıkardığım sesle birlikte olduğu yerde sıçrayarak bana döndü. Elini damağının üzerine koyarak yukarıya doğru kaldırdı.
Yanındaki boş sandalyeyi işaret ettim.
"Oturabilir miyim?"
"Tabi."
Yanına oturmamla birlikte ortam sessizleşti.
"Özge."
"Batu."
İkimizinde aynı anda konuşmasıyla birlikte gülmeye başladım. Benim gülmemle birlikte o da güldü.
"Önce sen."
"Önce sen."
Yine aynısı olmuştu. Yine önce sen demek için ağzımı açmıştım ki, işaret parmağını havaya kaldırarak beni engelledi.
"Önce sen. Başla."
"Pekala."
Oturduğum yerde dikelerek ellerimi kucağımda birleştirdim. Ciddi bir ifadeye bürünmemle birlikte o da ciddileşti.
"Ben özür dilerim."
Anlamaz bir şekilde kaşlarını çattı.
"Ne için?"
"Geçen günkü konuştuklarımız için. Haklısın. Her şey gelip geçici bir hevesmiş."
Söylediklerimle beraber gülümsedim. Elimi tokalaşmak için ona doğru uzattım.
"Arkadaş mıyız?"
Bir süre tereddütle elime bakarak düşündü. Galiba kabul etmeyecek. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş soldu.Ben tam kabul etmeyecek diye elimi indirecekken elimi tutmasıyla birlikte anlık olarak afalladım.
Gülümseyerek elimi sıkmasıyla birlikte bende gülümsedim.
"Arkadaşız."
Memnuniyetle elini sıkarken, sırıtmaya başladı.
"E anlat bakalım. Nasıl fark ettin?"
Elimi elinden çekerek enseme götürdüm. Bakışlarımı kaçırarak başka yerlere bakmaya başladım.
"Bir dakika!"
Diye bağırmasıyla korkuyla ona döndüm. Hemen anlamış mıydı? Sırıtarak işaret parmağını salladı.
"Birisi var değil mi?"
Yine bakışlarımı kaçırdım.
"Anlat bakalım kim bu? Kimlerden? Tanıyor muyum? Okuldan mı? Nasıl tanıştınız? Adı ne? Göz rengi? Kaç yaşında? Nereli-"
Şaşkınlıkla ona bakarken, o heyecanla sorularını sıralıyordu. Bu soruların sonu kesilmeyecek gibiydi. Tek elimi havaya kaldırdım.
"Özge!"
Uyaran bir sesle bağırmamla birlikte sustu. Yüzüme beklentiyle bakıyordu. Gözlerimi devirdim.
"Sırayla sor."
...
Birkaç gün önce;
Az ilerimde Deniz ile konuşan Özge'ye doğru yürümeye başladım. İçimde kalmasını istemiyorum. Eğer böyle bir şey varsa bence o da bilmeli. Onu da ilgilendirir diye düşünüyorum.
"Özge?"
"Efendim Batu?"
Elimle kapıyı işaret ettim. Oldukça ciddi bir haldeydim.
"Benimle birkaç dakikalığına dışarıya kadar gelir misin?"
Kaşlarını çatarak yüzüme baktıktan sonra Deniz'e döndü.
"Sen sınıfa git istersen, ben hemen geliyorum."
Deniz, Özge'yi onaylayan bir iki cümle söyledikten sonra yanımızdan ayrılarak gözden kayboldu.
"Seni dinliyorum."
"Önce bahçeye çıkalım mı?"
"Olur."
Diyerek beni onayladıktan sonra önüme geçerek kantinden çıktı. Özge önde ben arkada ilerliyorduk. Fazlasıyla gergin ve heyecanlıydım. Ne diyeceğimi, nasıl diyeceğimi hiç bilmiyorum. Ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim yok. Bir anlık olarak gelmiştim.
Bahçeye çıktıktan sonra Özge fazla kalabalık olmayan bir köşeye geçerek yüzüme baktı.
Karşısında durarak saçlarımı karıştırdım.
"Nasıl diyeceğimi bilemiyorum."
Dediğimle beraber kaşlarını çattı.
"Önemli bir şey yok değil mi?"
Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.
Olumsuz cevabımla birlikte çatılan kaşları biraz düzeldi ancak hâla anlamaz ve merakla gözlerimin içine bakıyordu.
"Özge?"
"Efendim Batu?"
"Ben... ben galiba senden hoşlanıyorum."
"Ne!"
Özge'nin bağırmasıyla birlikte bahçede bulunan bir kaç kişinin gözü bize dönmüştü.
"Ne diyorsun Batu sen?"
"Duydun işte."
Bir adım atarak tam karşımda durdu. Ellerini omuzlarıma koyarak gözlerimin içine baktı.
"Bak Batu... bunların aslında anlık bir şey olduğunu, bir anlık bir heves olduğunu fark edeceksin. Sen bana karşı hiçbir şey hissedemezden. Bir gün doğru kişiyi gördüğünde bunu sende anlayacaksın. İşte o gün doğru kişiyi bulduğunda tekrar yanıma gel olur mu? İşte o zaman her şeyin farkına varmış olacaksın."
Gülümseyerek gözlerime bir süre baktıktan sonra bir şey dememe fırsat vermeden yanımdan ayrıldı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top