5. Bölüm 🌊
Neredeyse yarım saattir bilet kuyruğundaydık ve ben çok sıkılmaya başlamıştım. Oflayarak gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Çok kalabalıktı. Daha öncesinde de lunaparka gelmiştim ancak bu kadar kalabalık olduğunu hiç görmemiştim. Sıkıntıyla bir kez daha ofladım. "Ne oldu?" Benim yanımda sırayı bekleyen Demir'e döndüm. "Sıkıldın mı?" O bana sırıtırken ben onun aksine dudaklarımı sarkıttım. "Hemde çok!"
Gözleri yüzümdeki ifadeyle bir anlık boşluğa düşmüş gibi olmuştu ancak hızlıca toparlanıp gülmeye başladı. Onun gülmeye başlamasıyla yüz ifademi eski haline getirdim. Sert olmayacak bir şekilde omzuna vurdum. "Ne gülüyorsun ya?!"
İşaret parmağını alnıma koydu ve dişlerini gösterecek kadar büyük sırıttı. "Yüzünü yapma şöyle," Gözlerimi kıstım. "Neden?"
Hafifçe kafamı itekledi. "Çünkü çok tatlı oluyorsun." Kulaklarımın duyduğu ile gözlerim ardına kadar açıldı. Bu sefer daha fazla gülmeye başladı. "Bak şimdi de şaşkın ördeklere döndün." Yanaklarıma bir sıcaklık hücum etmeye başladığında utançla bakışlarımı kaçırmadan edemedim.
Yaklaşık on dakika kadar daha sıramızı bekledikten sonra biletleri almış ve bir çember oluşturmuştuk. Herkes saçma saçma birbirine bakarken Batu konuştu. "Bence ilk çekiç ile başlayalım."
Demir omuz silkerek Batu'ya baktı. "Bana uyar."
Özgür ve Selim'de Demir gibi olumlu cevap verdiğinde üçü de bize döndü. Özge kocaman gözleriyle bana döndü. Eliyle dudaklarına bir duvar ördü, bana doğru eğildi. "Deniz bunlar çekiç diyor."
"Hı-hım." Bu sefer gözleri korkuyla doldu.
"Ben korkarım ama!" Üçlü sabırsızca bize bakarken zorla onlara karşı gülmeye çalmıştım. "Özge bunlar bizi kesecek gibi bakıyor!" Dişlerimin ardından Özge'ye söylediklerim o kadar itici gözüküyordu ki...
"Ee? Siz?" Batu'nun sorusuyla Özge bana döndü. "Biz?" Bilmemezlikten gelmekten zarar gelmezdi değil mi? Batu'nun alayla dudakları kıvrıldı. "Korktunuz mu? Yoksa bana mı öyle geliyor?" Batu'nun sorusuyla Özgür gülmeye başladı. "Ben kendimi bildim bileli Özge bunlardan korkmuştur."
Dediğiyle tek kaşım havalandı. "Hadi be oradan!"
Özgür Özge'ye inatla bir adım attı. "Var mısın iddiasına?" Serçe parmağını Özge'ye uzattı. Özge de ona inat serçe parmağını uzattı. "Varım? Nesine?" Özgür serçe parmağı ile Özge'nin serçe parmağını kavradı. "Ona da indikten sonra karar verelim. Ne dersin?" Özge sertçe Özgür'ün parmağını bıraktı. "Tamam!" Özgür homurdanarak elini çektiğinde Batu heyecanla yerinde zıpladı. "Hadi gidelim!"
Hepimiz bineceğimiz o aletin yanına ilerledik. Aletin önüne gelince başımı kaldırdım ve şöyle bir baktım. Gerçekten kocaman ve ürkütücü gözüküyordu. Elimin üzerinde hissettiğim el ile irkildim. "Biz bittik kızım! Şu canavara bir bak!" Özge'nin korkusu yüzünden çok kolay okunuyordu. "İstersen sen binme Özge." Alayla konuşmam onu daha çok sinir etmişti. Yavaşça omzuma vurdu. "Kes ya!"
"Hadi gelin!" Özgür'ün seslenmesiyle sırasıyla merdivenleri çıktık. Boş yerlere oturduğumda iyice sırtımı yasladım. Daha şimdiden bile ellerim buz gibi kesilmişti. Gözlerimi kısaca bizimkilerde gezdirirdim. Bir tarafımda Selim, diğer tarafımda Demir vardı. Demir'in yanında Batu, onun yanında Özgür ve en sonda da Özge vardı. Öne doğru eğilerek Özge'yi daha net görmeye çalıştım ve gördüklerim beni güldürmüştü.
Özge ellerini açmış korkuyla dua ediyordu.
"Cidden korkmuyor musun?" Demir'in sorusuyla güldüm. "Yalan söylemeyeceğim. Korkuyorum."
İtirafım karşısında şaşkınlıkla kaşları havalandı. "Batu'yla konuşurken hiçte öyle gözükmüyordun." Elimi dudaklarımın üzerine kapatarak gülmeye devam ettim.
Tuhaf bir ses duymamla gülmeyi kestim. Emniyet kemerleri kapatılmıştı ve alet yavaştan hareket etmeye başlamıştı. "Korkma." Gözlerimi sıkıca yummadan önce son gördüğüm şey Demir'in bana göz kırpışıydı.
Alet gittikçe hızlanırken çığlık atmamak için dudaklarımı sertçe birbirine bastırıyordum. Bir anda kalbiminde hızlanmaya başlamasıyla sağ tarafımda ki eli sıkıca kavradım. Kimin eli olduğunu bilmiyordum, sadece korkuyordum.
Elimin üzerine konan diğer elle gözlerimi zorda olsa araladım ve elin sahibine baktım. Demir yüzündeki gülümsemesi ile göz kırptığında tüm gücümle ona tebessüm ettim.
Korku dolu geçen dakikaların ardından alet sonunda durmuştu. Derin bir nefes alarak oturduğun yerde öne doğru kaydım. "Yardım?" Uzatılan eli geri çevirmeyerek tuttum. "Teşekkürler Selim." Ayaklarım yere basınca elini bıraktım. "Ne demek." Ona gülümsedikten sonra Özge'nin yanına yürüdüm. Gözleri bayık bayık bakıyordu. "Midem." Eliyle dudaklarını kapattığında yavaşça sırtını sıvazladım. "Lan! Kulağım gitti gitti!" Özgür bağırmaya devam ederken Batu'nun omzuna bir tane vurdu.
"Abi bir dur ya." Der sermez Batu'nun yeri boylaması bir olmuştu. Hepimiz şokla Batu'nun yanına vardığımızda gerçekten bayılmıştı.
Özgür Batu'nun çenesinden kavramış durumun ciddiyetini kavramaya çalışıyordu. "Lan bu bayılmış!" Özgür şaşkınca bize baktığında Demir onu alkışladı.
Yanımıza toplanan insanlarla beraber Batu'yu uyandırmamız çok sürmemişti. Sadece yukarıda biraz fazla heyecan yaptığı için iner inmez bayılmıştı. Onu bir banka oturtarak su içirdiğimizde sırıtarak bize baktı. "Ya arkadaşlar! Ben iyiyim!" Adeta zıplayarak ayaklandı. "Hadi atlı karıncaya binelim!"
O bizi arkasında bırakarak atlı karıncaya yöneldiğinde dördümüzün arasında kısa bir bakışma geçti. "Bu çocuk ne zaman akıllanacak acaba?" Özgür söylene söylene yürümeye başlayınca bizde arkasından güldük.
Atlı karıncaların önünde sıra beklerken Selim'in seslenmesiyle hepimiz durarak ona baktık. "Size iyi eğlenceler. Benim bir işim çıktı gitmem gerekiyor."
Özgür elini Selim'in omzuna attı ve dikkatle ona baktı. "Bir sorun yok değil mi?" O da Özgür gibi elini onun omzuna attı. "Yok kardeşim." Elini havaya kaldırarak bize baktı. "İyi eğlenceler." Ardından arkasını dönerek gözden kayboldu.
"Hadi sizi bekliyorum!" Beyaz bir atın üzerine oturan Batu el sallayarak bize bağırıyordu.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top