29. Bölüm🌊
Keyifli okumalar 🤍
Demir'i ambulansa bindirip hastaneye götürmüşlerdi. Yakını olmadığım için yanında gitmeme izin vermemişlerdi. Ancak okul çıkışı gidebilirmişim. Ama ben gitmesini bilirim.
Ambulansın okulun bahçesinden çıkmasıyla koşarak sınıfa çıktım. Hızla merdivenleri çıkarken elimin tersi ile ıslak yanaklarımı sildim.
Hiç bir şeyi umursamadan sınıfa girdiğim gibi Tolga'nın yanına gittim.
Sırasında oturmuş gülüşerek arkadaşıyla sohbet ediyordu. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu anlamıyorum.
Onu bu şekilde görmek beni deliye döndürmüştü. İnsanın bir vicdanı sızlardı. Bir pişman olurdu. Pardon, biz Tolga'dan bahsediyorduk değil mi? Özür dilerim.
Hızlı adımlarla yanına gittim. Benim geldiğimi görünce oturduğu yerden kalktı ve karşımda dikildi.
"Oooo Deniz kız-"
Daha fazla sesine tahammül edemedim ve suratına tokatı yapıştırdım. Tokadın sesi tüm sınıfta yankılanmıştı. Sınıfta sessizlik oluşurken yavaş yavaş etrafımızda toplanmaya başladılar. Tolga'nın tokatın etkisiyle başı sol tarafa döndü.
Başımı dik tutarak yüzüne bakmaya devam ettim. Bunu çoktan hak etmişti. Bir süre yere baktı. Elini yanağına koyarak başını bana doğru çevirdi.
İşaret parmağımı yüzüne doğrulttum. Dişlerimi birbirine bastırdım, kendime engel olamayarak bağırmaya başladım.
"Sen nasıl birisisin ya?! İnsanın bir vicdanı sızlar, pişman olur! Sen?! Gelmiş bir de karşımda gülüyorsun! Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?! Hiç mi içinde vicdan yok senin?! Nasıl hiç acımadan bir insana zarar verebiliyorsun?! "
Düz bir surat ifadesiyle dediklerimi dinledi. İğrenir bir yüz ifadesi ile son bir bakış attım. Bir şey demesine izin vermeden kendi sırama gittim ve eşyalarımı toplayıp, çantamı sırtıma taktım.
Sınıftakiler sessiz ve şaşkın bakışları ile bana bakıyordu. Sinirle onlara da bağırdım.
"Ne bakıyorsununuz siz de dönün önünüze!"
Kalabalığın arasından geçerler hızlıca sınıfı terke ettim. Bahçeye çıkınca cebimden telefonumu çıkartıp abimi aradım.
"Efendim cadı?"
Boş banklardan birisine doğru yürümeye koyuldum.
"Abi nerdesin?"
"Okuldayım?"
Bulduğum boş banka oturarak çantamı sırtım çıkarttım ve yanıma koydum.
"Buraya gelebilir misin?"
"Önemli bir şey yok değil mi?"
Sıkıntılı bir nefes vererek başımı gökyüzüne doğru kaldırdım.
"Var."
"Ne oldu?"
Abimin sorusunu yanıtsız bıraktım.
"Abi sen geliyor musun onu bir söyle. Sonra da anlatırım sana."
"Ne için gelemem gerekiyor?"
Yine soru sorması üzerine gözlerimi devirdim.
"Gelince öğrenirsin. Dikkatli ve hızlı gel."
Yine bir şey diyeceksen telefonu yüzüne kapattım.
"Deniz-"
Abi değil polis mübarek. Ben annem tarafından bu kadar sorguya çekilmiyorum ya.
Abimin gelmesini beklerden yanıma Özge geldi. Sessizce yanıma oturdu. Karşısında duran okul binasına bakarken söze girdi.
"Çok mu korktun?"
Bu anlamsız soru üzerine kaşlarım çatıldı.
"Neden böyle bir şey soruyorsun?"
Yüzünde minik bir tebessüm oluşurken başı bana döndü.
"Korktun,"
Yüzündeki gülümseme sırıtmaya dönerken beklemediğim bir anda omzuma vurdu. Omzuma yediğim darbe ile yana doğru savruldum.
"Sen aşık olmuşsun!"
Özge'nin dediği şeyin şoku ile gözlerim ardına kadar açıldı. Anında reddederek başımı olumsuz anlamda salladım.
"Yok öyle bir şey, uydurma."
Özge ufak çaplı bir kahkaha atarken tekrardan omzuma vurdu. Yine aynı yere vurduğu için acımaya başlayan omzunu tuttum.
"Hadi be oradan. Kimi kandırmaya çalışıyorsun sen? Sen şimdi kendini kandırmaya devam et,"
İşaret parmağını kalbimin üzerine dayadı gözlerimin en içine doğru baktı.
"Kendini kandırırsın, beynini kandırırsın ama burada atan şeyi kandıramazsın."
Sessizce Özge'nin gözlerine baktım. Ben Demir'e aşık mıydım? Onu seviyor muydum? Böyle bir şey mümkün müydü? Özge'nin bakışları altında ezilirken bakışlarımı kaçırdım.
İşaret parmağımı göğsümün üzerinden çekti. Ayaklanması ile ona döndüm. Yüzündeki bilmiş gülümsemesi ile göz kırparak arkasını döndü ve okula doğru yürümeye başladı.
Şu an ne düşünmem gerekiyordu? Demir'i o halde görünce korkmuştum, doğru. Demir'in merdivenlerden düştüğü an gözlerimin önünde canlandı. Gözümde canlanan görüntüler ile sanki tekrardan o anın içerisinde hissettim kendimi.
Demir nasıldı acaba? Durumu iyi miydi? Ne yapmışlardı? Önemli bir şey var mıdır? Kolumdaki saate baktığımda çoktan on dakikanın geçtiğini gördüm.
Stresle ayağımı sallarken abimin sesini duymamla, durdum.
"Sallama cadı ayağını."
Hızlıca oturduğum yerden kalktım.
"Heh abi sonunda, hadi gel!"
Kolundan tutup okula doğru çekiştirmeye başladım. Abim kolundaki elimi çok kolay bir şekilde kurtardı.
"Önce bana neler olduğunu anlatın Deniz Hanım."
Sıkıntılı bir nefes vererek abime döndüm.
"Demir hastanede."
Bayağı yüksek bir sesle;
"Ne?"
Etrafıma bakınırken sinirli gözler ile abime baktım.
"Az daha bağır abi? Öbür mahalle duyamadı."
Kaşları havalanırken dediğim şeyi umursamadı bile.
"Şu seninle ilgilenen delikanlı mı?"
Gözlerimi devirirken dediğini doğruladım.
"Evet abi o."
"Ne oldu?"
"Merdivenlerden düştü."
Abimin gözleri şokla irileşti.
"Nasıl?"
Abimin arkası kesilmeyen soruları üzerine ayağımı yere vurdum. Bir an önce Demir'in yanına gitmek istiyordum.
"Abi! Çok fazla soru soruyorsun!"
"Bende insanım kızım. Merak ediyorum. Hem sen niye çağırdın beni buraya?"
"Demir'in yanına gitmem gerek. Sende velim olarak bana izin alacaksın."
"İyi, sen bekle beni burada."
"Tamam."
Abimi onaylayarak geri banka oturdum. Abim okulun binasına giriş yaparken cebimden telefonumu çıkardım.
Bir beş dakikanın ardından abim yanıma geldi ve birlikte okuldan çıktık. Bugün şanslı günümde olmalıydım ki abim, benim okuluma gelirken taksiyle geldiği için taksi kapıda duruyordu.
Aceleyle taksiye bindik.
Abim, hastanenin adını söyledi ve taksi hareket etti.
...
Hastaneye girer girmez danışmaya koştum.
"Merhaba iyi günler."
Danışmada ki kadın gülümseyerek bana baktı.
"İyi günler efendim."
"Demir Keskin, bu hastaneye getirilmiş. Oda numarasını öğrenebilir miyim?"
Danışmada kim kadın başıyla onayladı.
"Hemen bakıyorum. Sizi biraz bekleteceğim."
Kadının bilgisayara dönmesi ile beklemeye başladım. Yanımda duran abime baktığımda etrafına bakındığı gördüm. Abime bakarken kadının sesini duydum.
" 4. Kat, 801 numaralı oda."
Minnetle kadına gülümsedim.
"Teşekkür ederim, kolay gelsin."
Asansöre doğru koştum ve düğmesine bastım.
Abim, bıkkın bir tavırla;
"Deniz az sakin ol abicim."
"Sakinim ben abi."
"Sakin halin buysa artık."
Asansörün gelmesiyle abime cevap vermekten vazgeçip bindim. 4. Katın düğmesine bastım.
Asansörün kapılarının açılmasıyla oda numaralarına bakmaya başladım. 799,800,801!
Evet! Kapıyı açmamla birlikte daha ben ben olduğunu anlamadan gözlerimin üzerine bir çift el kapandı ve ardından abimin sesini duydum..
"Höst!"
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top