28. Bölüm🌊
Sıranın üstüne kafamı koymuş uyurken sıranın titremesiyle gözlerimi açmak zorunda kaldım.
Sıranın üstünde ki telefonumu yarı açık gözlerimle açtım ve mesaj geldiğini gördüm. Kimin attığına bakmadan mesaja girdim ve okudum.
Bilinmeyen numara: Sana yakınım ama bir o kadar da uzağım.
Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırarak tekrardan mesajı okudum. Ne demek oluyordu bu?
Yakın ama uzak? Anlamıyorum. Bana yakın ama uzak olan birisi. Kim olabilir?
Ben mesajı düşünürken yanıma neşeyle şakıyan Özge geldi. Yanağımdan makas aldı ve yerine oturdu. Ekranı açık olan telefonuma sarktı. Ekrandaki mesajı görmüş olacak ki şaşkınlıkla elimdeki telefonu kaptı.
"Oha! Gene mi?"
İçimde tuttuğum nefes dudaklarımın arasından özgürlüğünü ilan ederken yavaşça gözlerimi yumdum.
"Maalesef."
Dışından mesajı okudu;
"'Sana yakınım ama bir o kadar da uzağım.',"
Soran gözlerle telefondan başını kaldırıp bana baktı.
"Ne demek oluyor bu?"
"İnan bilmiyorum."
"Ben ne yapacağımı biliyorum."
Deyip hızlıca oturduğu yerden kalktı. Özge'nin ani hareketiyle beraber bende arkasından ayaklandım.
"Özge dur! Nereye?!"
Beni dinlemiyordu. Nereye gittiğine baktığımda bizimkileri gördüm. Hayır, hayır, hayır! Bunu yapmasına izin veremem.
Koşarak Özge'nin önüne geçtim ve kollarımı iki yana açarak engelledim.
"Hayır Özge!"
Sağa doğru adım attı. Onunla eş zamanlı olarak geçirmesine izin vermedim ve bende sağa doğru adım atıp önünü kapattım. Bu sefer de sola doğru adım attı. Bende yine aynı şeyi yaparak önünü kapattım. Sinirle kaşlarını çattı ve omzumdan itekledi. Bu hareketi ile birkaç adım gerilesem de pes etmedim.
"Çekil Deniz!"
Bu sefer beni daha şiddetli itekleyerek yanımdan geçti ve diğerlerine doğru gitti.
"Hey baksanıza bir!"
Diye bağırmasıyla hepsinin gözleri bize döndü. Gözlerim irileşirken ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Aklıma gelen tek şey ile Özge'nin arkasından üstüne atladım.
Bu ani hareketim ile ikimizde yere yapıştık. Ben Özge'nin üstünde uzanıyordum. Allah'tan o kadar sert atlamamıştım.
Özge, yere düşmenin verdiği şokla susmuştu. Diğerleri şaşkınca bize bakarken, Özge'nin üzerinden kalkmadan gizlice elindeki telefonu kaptım.
Aldığım telefonu hemen zor bela cebime koyup Özge'nin üstünden kalktım.
Ayağa kalktıktan sonra Özge'ye elimi uzattım.
Şaşkınca elime baktı. Diğerlerine arkam dönük olduğu için rahatça konuştum.
"Çaktırmadan kalk hadi."
Hiçbir şey demeden elimi tutup kalktı.
Diğerleri de üzerlerinde ki şaşkınlığı atmış olacaklar ki yanımıza geldiler. Özgür, Özge'yi endişeli gözler ile süzdü. Hasar var mı diye kontrol ediyordu.
"İyi misin?"
Özge Özgür'ün sorusuyla bana baktı. Gözlerimi kısarak dik dik baktım. Korkmuş olacak ki anında bakışlarını çekti.
"Evet, iyiyim."
Batu enerjik bir şekilde omzuma vurdu.
"En best kankam sende az değilmişsin ha! O nasıl atlamaktı kız?!"
Batu'nun vurduğu yeri tutarak yüzümü ekşittim.
"Az daha vur Batu."
Batu, omuz silkerek Özge'ye döndü. Burun kıvırırken gözlerini kıstı.
"Kız sen iyi misin?"
Özge'nin bakışları çok kısa yüzüme uğrasa da hemen başka bir tarafa çevrildi.
"Hı hı."
Özge'nin kolundan tutup diğerlerine döndüm.
"Biz gidelim artık. Derse de az kaldı. Görüşürüz."
Deyip, bir şey demelerine izin vermeden Özge'yi sınıfa doğru sürüklemeye başladım. Özge hiç itiraz etmeden onu sürüklememe izin verdi.
Ah Özge ah! Bir gün başıma bela açacaksın ama hadi hayırlısı.
Son anda kurtarmıştım. Diğerleri öğrenseydi ne olurdu tahmin bile edemiyorum açıkçası.
Aklıma gelen kötü kötü senaryolarla dudaklarımı dişlemeye başladım.
"Özge hadi ama."
Kollarını göğsünde kavuşturup kafasını başka yöne çevirdi. Bana dönmesi için işaret parmağım ile yavaşça omzunu dürttüm. Omuzlarını aşağı yukarı kaldırarak öyle durmaya devam etti.
Kollarından tutup bana doğru çevirdim. Bedeni her ne kadar bana dönük olsa da yüzünü çevirmemişti.
"Hadi gel sana çikolata ısmarlıyım."
Çikolata kelimesini duyar duymaz başını bana çevirdi. Gözleri sevinçle parladı.
"Valla mı?"
Tepkisine gülerken başımı olumlu anlamda salladım . Konuyu uzatmadığı için içten içe sevindim.
"Valla."
Ellerini bir birine çarparak oturduğu yerden kalktı.
Her insanın zayıf bir noktası vardır. Özge içinde çikolata bunlardan birisi oluyordu.
Merdivenlerin başına geldiğimiz sırada bağırış sesleri duyduk. Bağırış seslerini duymamızla Özge'yle aynı anda durduk ve anlamaz gözlerle birbirimize baktık.
Seslerin çok yakından geldiği söylenemezdi.
Merakımıza yenik düşüp seslerin geldiği tarafa doğru inmeye başladık. Seslere doğru yaklaştığımızı belli eden artan bağırışmalar ile tırabzanlara tutunarak aşağıya doğru eğildim.
Hemen alt katta merdivenlerin başında Demir ve Tolga duruyordu. Ne dediklerini anlayamasam da birbirlerine bağırdıkları çok belliydi.
Demir çok sinirli gözüküyordu. Hatta sinirden yüzü kıpkırmızıydı. Neler oluyordu? Demir'i bu kadar sinirlendiren şey neydi?
Tolga ise Demir'in aksine oldukça sakindi. Yüzüne her zamanki kendini beğenmiş ifadesini takınmış Demir'e bakıyordu.
Olduğum yerde olayı anlamaya çalışıyordum. Yanımda yerini alan Özge'de aynı benim gibi aşağıya doğru eğilerek Demir ve Tolga'ya baktı.
"Ne yapıyor bunlar ya?"
Özge'nin sorusunu yanıtsız bırakırken kavga eden ikilinin smacını anlamaya çalışıyordum. Demir yumruk yaptığı eli ile çokta sert olmayacak bir şekilde Tolga'nın omzuna vurdu. Tolga Demir'in bu hareketi üzerine bir adım gerilerken yüzündeki sakin ifade kaybolmaya başladı. Kaşları çatılırken boynunda ki damar ortaya çıkmıştı. Yanlarından sarkan ellerinin yumruk olduğunu gördüm.
Kafamın içerisinde çalmaya başlayan alarmlar ile hızlıca merdivenleri inmeye başladım. Hemen arkamdan inen Özge'nin de adım seslerini duyabiliyordum.
Yanlarına varmamıza bir kaç basamak kalmıştı. Merdivenlerden aşağıya tam bir basamak indiğim sırada nasıl olduğunu anlamadığım şekilde Tolga, Demir'i itekledi. Demir'in gözleri irileşirken geriye doğru savruldu. Tutunmak için ellerini tırabzanlara uzattı ancak bunun için geç kalmıştı.
Demir'in düşmesiyle çığlık attım. Koşarak kalan basamakları da indim ve Demir'in yanına çöktüm. Gözleri açıktı.
"Demir! Demir!"
Baygın bakan kahve gözlerini gözlerime kilitledi.
"İyiyim... ben..."
Kesik kesik konuşuyordu. Elimi göğsünün üzerine koydum.
"Sus! Yorma kendini!"
Ambulansı araması için Özge'ye döndüğüm sırada çoktan telefondan ambulansı aradığını gördüm. Bu durum beni biraz da olsa rahatlatırken Demir'e odaklandım.
Yanaklarımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark ettim.
Demir, yavaş hareketlerle elini kaldırdı ve ıslak yanağımı sildi.
"Şşşş! Ağlama, benden kurtulamazsın."
Gülmem ile buğulu gözlerim kısıldı, gözümden düşen bir yaş Demir'in yanağına düştü. Elimin tersi ile Demir'in yanağına düşen gözyaşını sildim.
"Senden kurtulmak isteyen kim?"
Söylediklerimle beraber yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Gözlerinin yavaş yavaş kapanmaya başlaması ile panik bir şekilde yüzüne baktım.
"Hayır, hayır! Demir! Demir! Bende kal!"
Her ne kadar bağırsam da fayda olmuyordu. Gözlerinin kapanmasıyla yanağımdaki eli yere düştü.
Ağlamam daha da şiddetlenmişti.
"Uyan!"
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top