26. Bölüm 🌊




İnanamayan gözlerle bir hocaya bir de yanındaki kişiye bakıyordum.
Hoca, yanında ki adını hatırlamadığım şahısa dönerek;
"Tanıt kendini oğlum."

Çocuk iğrenç bir sırıtmayla hocayı başıyla onayladı ve sınıfa döndü.
"Ben yeni sınıf arkadaşınız Tolga Aktaş."

Gözleri tüm sınıfı taramaya başladı. Birini aradığı belliydi. Gözleri benim gözlerimle kesişince ukalaca göz kırptı.

Onun göz kırpmasına karşılık sadece yüzümü buruşturdum.
Hoca;
"Boş olan yere oturabilirsin."

Tolga, benim sıramın olduğu tarafa doğru gelmeye başladı. Hızlıca çantamı sıramın boş olan yerine ittim ve camdan dışarıya bakmaya başladım.

Yanımda durunca hiç oralı olmadım.
Bir anda çantamı bana doğru itekledi ve izin almadan oturdu.

Sinirli bir tavırla döndüm.
"Hey! Kimse sana oraya oturabileceğini söylemedi. Ayrıca orası dolu."

Tolga, yalnızca umursamaz tavırlarla beni dinledi. Bu hareketleri beni daha da sinirlendiriyordu.
"Bitti mi?"

"Hayır!"

Başını avucunun içine yasladı ve bana bakmaya başladı. Hızlıca onu dışarıya doğru itekledim. Ama nafile gram oynamadı.
"Ya gitsene!"

Benim bağırmamla birlikte hoca da dahil herkesin bakışları bana döndü.
"Bir sorun mu var Deniz?"

"Evet var hocam."

"Nedir?"

Elimle Tolga'yı işaret ederek ayağa kalktım.
"Bu arkadaş benden izin almadan yanıma oturdu. Ayrıca benim yanım dolu. Orada Özge oturuyor."

Hoca gözlerini kısarak bir bana bir de Tolga'ya baktı.
"Özge gelesiye kadar arkadaşın otursun."

Şaşkınla ağzım aralandı.
"Ağzını kapat Deniz kızı sinek kaçar mazallah."

Sinirle Tolga'ya döndüm.
"Sensin be Deniz kızı!"

Ona en sinirli bakışlarımı atıp tekrardan hocaya döndüm.
"Ama hocam-"

Elini havaya kaldırarak sözümü kesti.
"Aması yok Deniz."

Sinirle yerime oturdum. Kollarımı göğsümde bağlayıp başımı cama çevirdim.
Tüm ders boyunca başımı camdan çevirmedim. Elimde olsa bir kaşık suda boğardım ama işte şartlar. Ah elime bir geçse de dövsem.

Zilin çalmasıyla ayağa kalktım. Ancak Tolga sağ olsun geçmeme izin vermiyordu.
Bir kaç kişi sınıftan çıkmıştı bile.
"Kalk-"

Derken, Demir tarafından sözüm kesildi.
"Lan! Senin burada ne işin var?! Hele de Deniz'in yanında?!"

Hızlı hareketlerle Tolga'nın gömleğinin yakalarından kavrayıp ayağa kaldırdı.
"Demir!"

Beni duymuyordu. Kendinden geçmişti resmen.
Ben Demir'i durdurmaya çalışırken içeriye Batu, Selim ve Özgür üçlüsü girdi.
Özgür koşar adımlarla Demir'in yanına geldi ve kollarından tutup geriye doğru çekti. Selim'de Özgür'e yardım ederek Demir'i tutmaya başladı.
Demir, Özgür'le Selim'in kolları arasında çırpınıyordu.
"Bırakın lan beni!"

Nafile. Selim'le Özgür'ün bırakmaya niyeti yoktu. Demir'in önüne geçtim ve ellerimi göğsünün üzerine koyarak sakin bir ses tonuyla konuştum.
"Sakin ol, sakin ol."

Yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Hızlıca kolunu Selim'le Özgür'den çekti.
"Tamam bırakın beni. Sakinim ben."

Tam arkasını dönmüş gidiyorken hiç beklemediğimiz bir şekilde arkasına dönmesiyle Tolga'ya yumruk atması bir oldu. Tolga, yumruğun etkisiyle yere düşştü. Demir, Tolga'ya doğru eğildi ve işaret parmağını yüzüne doğru salladı.
"Bana bak oğlum! Bu sefer ucuz sıyrıldın! Hadi gene iyisin! Bir dahakine acımam! Eğer seni Deniz'in çevresinde görürsem bitiririm seni! Duydun mu lan beni?!"

Özgür, Demir'in kolundan tuttu ve çekti.
"Tamam lan. Bir sakin ol."

Demir, hiç bir şey demeden hızlıca sınıfı terk etti.
Tolga'ya baktığımda yerde burnunu tutarak yattığını gördüm.
Bu sırada Batu'nun, Tolga'nın yanına çöktüğünü gördüm.
"Eğer ki en best kankama yaklaşırsan Demir adamı üstüne salarım ona göre."

Eğildiği yerden doğruldu ve ellerini arkasında bağladı. Tolga'nın yüzünü inceledi ve aniden karnına bir tekme attı. Tolga acıyla iki büklüm olurken şaşkınlıkla Batu'ya baktım. Ondan böyle bir şeyi beklemiyordum.

Onları orada bırakarak hızlıca sınıftan çıktım ve Demir'i aramaya başladım. İlk önce bahçeye ve kantine baktım ama yoktu.

En son aklıma gelen okulun arka bahçesine gittim. Duvara yaslanmış sigara içiyordu.
İlk defa görüyordum.

Yanına gittim ve elindeki sigarayı alıp yere fırlattım ve üstüne bastım.

Beni umursamadan cebinden sigara paketi çıkardı. Elindeki sigara paketini hızlıca elimden kaptığım gibi onu da yere fırlatıp üstüne bastım. Bu hareketimi beklemediği için karşı koyamamıştı.

Bir kaç adımda yanına yaklaşıp sarıldım. Sarılmamla birlikte vücudu gerilmişti. Ancak çok kısa bir süre sonra gerilen vücudu gevşedi ve sarılmama karşılık verdi.

Çok kısa süre sonra ayrıldım ve hiç bir şey demeden yanından uzaklaştım.

Sınıfa girdiğimde çoktan dersin başladığını gördüm. Hocadan özür dileyip yerime geçtim. Özge'nin geldiğini gördüm. Derin bir nefes vererek yerime oturdum. Tolga ortalıkta gözükmüyordu.

O sırada Özge kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı.
"Teneffüste ne oldu? Geldiğimde bizimkilerin bir çocuğun başında dikildiklerini gördüm. Sen de ortalıkta yoktun."

Özge'nin kulağımdan uzaklaşmasıyla ben onun kulağına doğru yaklaşıp fısıldadım.
"Ders bitsin her şeyi anlatırım."

Başıyla beni onaylayıp derse döndü. Bende önüme  dönüp dersi dinlemeye koyuldum.

...

Teneffüs zilinin çalmasıyla eş zamanlı olarak Özge kolumu tutup oturduğum yerden kaldırdı ve sınıftan dışarıya sürüklemeye başladı.

Yine mi başlıyoruz? Bıktım artık birlerinin beni arkasından sürüklemelerinden.

En sonunda bahçeye çıktığımızda Özge boş banklardan birisine doğru ilerledi. Tabii beni de arkasından sürüklemeyi eksik etmiyordu.
Banka oturduktan sonra heyecanla bana döndü.
"Anlat hadi!"

Heyecanına göz devirip, gözlerimi karşıya dikip, anlatmaya başladım.
"Öncelikle sözümü bölmek yok,"

Başıyla hızlıca beni onaylayınca memnuniyetle gülümseyip anlatmaya koyuldum.
"Biliyorsun ki bu hafta dershaneye başladım. Demir'le aynı sınıftayız. Onunla aynı dershaneye gidiyormuşuz. Neyse ilk dersin sonunda bu senin gördüğün yerde iki büklüm yatan çocuk bizim daha doğrusu benim yanıma geldi. İşte benimle tanışmak istedi. Demir'de sinirlendi aralarında bir gerginlik yaşandı. Bugün sabah da ilk ders hocayla beraber o çocuk yani Tolga sınıfa girdi. Bizim okula yeni gelmiş. İlk ders sen gelmeyince de yanım boş olunca direkt benim yanıma geldi. Ne kadar kaldırmaya çalışırsam çalışayım kalkmadı. Teneffüs zili çalınca da ben daha sıradan çıkamadan  sınıfa Demir girdi. İşte Tolga'yı benim yanımda görünce sinirlendi. Kavga çıktı. Öyle yani."

Tek nefeste her şeyi anlatmıştım. Nefesimi dışarıya üfleyip Özge'ye baktığımda ağzının neredeyse yere deyeceğini gördüm.
Elimle çenesinden tutup ağzını kapattım.
Bir anda ayağa fırladı.
"Oha!"

Hemen kolundan tutup yanıma çekip banka oturttum. Özge'nin bağırmasıyla bahçede ki bir kaç göz bize dönmüştü.
Elimle ağzını kapattım.
"Manyak mısın kızım sen?"

Başını 'evet' anlamında aşağı yukarı salladı.
"Bak elimi çekiyorum bağırmak yok."

"Tomom."

Elimi ağzından çektim.
"Ben doğru duydum değil mi?"

"Evet."

"Kızım resmen Demir seni kıskanıyor."
Hızlıca etrafıma bakındım. İnşallah Özge'nin dediklerini bir duyan olmamıştır. İşaret parmağımı dudağıma dayadım.
"Şşş. Sessiz olsana. Hem yok öyle şey."

Sırıtarak omzuma vurdu.
"Var var."

"Yok dedim Özge."

"Kesin yoktur. Ama yarın bir gün görürsün. İşte o zaman Özge dediydi dersin,"

İşaret parmağının ucunu diline değdirip bankın üzerine hayali bir çizgi çizdi.
"Aha da buraya yazıyorum."

Hiçbir şey demeden ayağa kalktım ve Özge'nin de kolundan tuttuğum gibi oturduğu yerden kaldırdım. Şimdi sürükleme sırası bendeydi.




Dımdırırırırırırımmm!!!!!!

Tolga'nın gelişi hakkında ne düşünüyorsunuz? Gelir gelmez hemen ortalığı karıştırdı zaten cjdjsm

Özge'ye hak verenleri göreyim!

Minik bir şey itiraf etmek istiyorum😁
Bu bölüm nedense pek içime sinmedi :/

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top