25. Bölüm 🌊
Sabah lanet alarmın çalmasıyla güzel sıcacık uykumdan uyanmak zorunda kaldım.
Uyuşuk adımlarla banyoya doğru gittim. Kapının kolunu çevirdiğim zaman açılmadı. Kaşlarımı çatarak hızlıca aradı ardına çevirdim. Kapı açılmıyordu. O sırada banyonun içerisinden bir gürültü koptu. Sesle birlikte kapıdan bir iki adım geriledim. Bir kaç saniye sonra kilit sesi ve kapı açıldı.
Kapının arkasında gördüğüm görüntü ile kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım.
(Deniz temsili)
Abim, yerde bir seksen yatıyordu. Üstü başı diş macunu olmuş. Tişörtü sırılsıklam olmuş, saçları birbirine girmiş, berbat haldeydi.
Daha fazla dayanamadım ve gülerek kendimi yere bıraktım.
Ben kendimi yere attığım sırada annem yanımıza geldi.
"Ne oluyor kız burada?"
Banyonun açık kapısından içeriye bakınca yerde yatan abimi gördü. Şaşkınlıkla ellerini ağzına kapattı. Gülmemek için zor durduğunu biliyordum.
"Oğlum ne yapıyorsun yerde?"
Abim, sudan çıkmış balık gibi annemin yüzüne bakınca en sonunda annemde dayanamadı ve kendini saldı.
Zorla olduğum yerden kalktım ve abimin yanına gittim. Ayak ucumla dürttüm.
"Ştt! Kalk hadi."
Abim bir kaç saniye gözlerini kırpıştırarak yüzüme baktı. Ne olduğunu anlamadığım şekilde hızlıca olduğu yerden kalktığı gibi koşarak banyodan çıktı ve kendi odasına gitti.
Annemle şaşkınlıkla birbirimize baktık. Bakışmamızın ardından ikimizde tekrardan gülmeye başladık.
Annem başını iki yana sallayarak banyodan çıktı. Bende işlerimi halletmek için banyoya girdim.
Odamdan çıkıp mutfağa girdiğim de abimin çoktan masaya oturup bir şeyler yediğini gördüm.
Karşısındaki sandalyeye oturdum ve tabağıma bir şeyler almaya başladım. Tabağıma bir şeyler alırken diğer yandan da gözümün kenarıyla abime baktım. Ben hariç her yere bakıyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve sessizce kahvaltımı yapmaya başladım.
♾♾♾
Yolda yürürken önüme gelen rastgele taşa tekme attım. Şu bitmeyen yolda yürümek o kadar can sıkıcıydı ki, hele de yalnız olunca hiç ama hiç çekilmiyor.
Hâla uykum da var. Of! Okul niye sabahın erken saatlerinde? Bence öğlen de olabilirdi? Neden olmasın? Hem biz öğlene kadar uyumuş olurduk. Aman Deniz! İstediğin kadar düşün, senin böyle düşünmen bir şey değiştirmeyecek. Boşuna kafanı yorma.
"Günaydın."
Sağ tarafımdan gelen sesle birlikte korkarak kafamı kaldırdım. Karşımda tabi ki de bana pişmiş kelle gibi sırıtan bir adet Demir beklemiyordum. En sonunda üzerimdeki şoku atarak cevap verdim.
"Günaydın."
"Korkuttum mu?"
İşaret ve baş parmağım arasında biraz boşluk kalacak şekilde yaklaştırdım. Tek gözümü kıstım.
"Biraz."
"Seni yalnız görünce eşlik etmek istedim, sorun olmaz değil mi?"
Başımı iki yana sallayarak gülümsedim.
"Hayır. Aslında iyi oldu. Bende kendime dert yanıyordum."
Çok da büyük sayılmayacak bir şekilde kahkaha attı.
"Dert yanıyordun?"
"Evet."
"Peki Deniz Hanım bize dert yandığınız şeyden bahseder misiniz?"
Olduğum yerde durdum. Bir kaç adım attıktan sonra benim durduğumu fark ederek o da durdu. Meraklı bakışlarla ne yapacağımı beklemeye başladı. Sağ bacağımı bükerek sol bacağımın arkasına koydum. Her iki elimle de eteğimin ucundan tutarak prenses selamı yaptım.
"Tabi ki. Siz isteyin yeter ki."
Yaptığım şeyle birlikte yüzündeki gülümseme kocaman bir kahkahaya döndü. Gülmesinin arasından işaret parmağını bana doğrulttu.
"Sevdim bunu."
(Demir temsili)
Eski pozisyonuma dönerek Demir'in yanına geçtim. Yanına gelmemle birlikte tekrardan yürümeye başladık. Aramızda geçen bir kaç dakikanın sonunda uykunun ağırlığıyla birlikte göz kapaklarım kapanmaya başladı. Hayır Deniz, yolun ortasında da uyuyamazsın ama!
Ayağımın bir şeye takılmasıyla birlikte yere düşmek üzereyken Demir'in bileğimden tutmasıyla son anda yerle buluşmaktan kurtulmuştum. O anın şeyiyle birlikte bir an da uykum açılmıştı. Gözlerimi iyice açarak beni tutan Demir'e baktım. Oldukça şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.
"İyi misin?"
"Hı hı."
Bileğimdeki elini çekerek kolunu uzattı. Ben koluyla ne yapacağımı anlamaz şekilde bakışırken güldüğünü duydum. Aynı anlamaz bakışlarla ona döndüm.
"Gir hadi koluma."
Uzattığı koluna girerek gülümsedim.
"Teşekkürler majesteleri, çok centilmensiniz."
"Rica ederim leydim."
♾♾♾
Sınıfa girince Özge'nin daha gelmediğini gördüm.
Sırama oturduğum sırada cebimdeki telefon titredi.
Özge: Ben ilk derse yetişemeyeceğim.
Dudaklarımı hüzünle bükerek Özge'ye onu onaylayan bir mesaj yazıp gönderdim.
Özge'de şu anlık olmadığına göre sabah yarım kalan uykuma devam edebilirim. Kollarımı sıranın üstünde kavuşturup başımı gömdüm.
Zilin çalmasıyla birlikte yerimde sıçrayarak uyandım.
Uykulu gözlerimi ovcalarken içeriye hoca ve ardından bir çocuk girdi. Bir dakika bu o olamaz değil mi? Ben yeni uykudan uyandığım için böyle görüyorum. Aynen, aynen. Kesin ben yanlış görüyorum. Hâla rüyadayım. Böyle bir şey olmaz.
Gözlerimi kırpıştırarak karşımda duran kişiye baktım. Umarım yanlış görüyorumdur deyse, BİTTİK!
📩📩📩📩📩
Bu sefer kim geldi acabaaaaaa ncndms
Gelen kişi hakkında bir fikriniz var mı? 😁
Evet ben yeni bölümü atar ve kaçarım. Kendimize iyi bakınnnn💃🏼💃🏼💃🏼
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top