10. Bölüm 🌊
Yazarın Anlatımıyla;
Zil çalmıştı ancak genç kız ortalarda görünmüyordu. Arkadaşını merak eden Özge sırasından kalktı ve sınıftan çıktı.
Arkadaşına bakmak için bulundukları kattaki tuvalete geldi. Kapıyı açmayı denedi ancak kapı kilitliydi.
Belki de arkadaşı zilin çaldığını duyunca diğerlerinin yanına inmişti.
Özge diğerlerini bulmak için ilk olarak kantinden başladı. Kantine geldiğinde kapısında durdu ve tek tek içeride ki masalara bakmaya başladı.
İkizi ve diğerleri bir masada toplanmış oturuyorlardı ancak arkadaşı onların yanında değildi.
Arkadaşının diğerlerinin yanında olmadığını gören Özge kaşlarını çatarak masaya doğru ilerlemeye başladı.
Masaya vardığı zaman onu fark etmemişlerdi.
Dikkatlerini üzerine çekmek için konuştu.
"Deniz'i gördünüz mü?"
Özge'nin sorusuna ilk cevap veren Demir olmuştu.
"Hayır."
Özge'nin gözleri, Demir'in cevabıyla büyüdü.
"Ne demek hayır?"
Demir tekrardan karşısında duran kıza cevap verdi.
"Hayır, hayır demektedir Özge."
Özge sinirle gözlerini devirdi ve endişeli bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Deniz dersin sonlarına doğru lavaboya gitmek için sınıftan ayrıldı. Zil çaldı ama hâla ortalarda yok. Bizim kattaki lavaboya gittim ama orası kitliydi. Bende sizin yanınızdadır diye sizin yanınıza geldim. Ama görüyorum ki sizin yanınıza bile uğramamış."
Özge'nin cümlesini bitirmesiyle Demir ve Selim aynı anda ayağa fırladılar. İlk konuşan kişi Selim oldu.
"Deniz'e bir şey mi oldu?"
Özge, Selim'in sorusuna bıkkınlıkla cevap verdi.
"Bilmiyorum! Bilmiyorum!"
Özgür ayağa kalkıp ikizinin yanına geldi ve elini omzuna koydu ve canını acıtmayacak şekilde sıktı.
"Korkma bizim deli kıza bir şey olmaz."
Özge bir çocuk edasıyla ikizine döndü.
"Olmaz değil mi?"
Özgür ikizini sakinleştirmek adına yalan söyledi.
"Merak etme, olmaz."
Demir endişeli bir ses tonuyla konuşmaya dahil oldu.
"Her kata bakalım,her yere didik didik bakalım,"
Selim'e dönerek konuşmasına devam etti.
"Selim sen, Özgür ve Batu 9 ve 10. Sınıfların katına bakın. Bakılmadık yer bırakmayın. Biz de Özge'yle 11 ve 12. Sınıfların katına bakalım."
Hepsi Demir'in dediklerini onaylayıp kantinden ayrıldılar.
Selim, Özgür ve Batu zemin kata inerek 9. Sınıfların katını aramaya başladılar.
Bütün sınıflara uğrayıp Deniz'i tarif ederek uğrayıp uğramadığını, ya da buradan geçerken görüp görmediklerini sordular. Ancak bir kişiden bile olumlu cevap alamadılar.
Özge ve Demir ilk önce 11. Sınıfların katına çıktılar. Kendi sınıfları dahil bütün sınıflara tek tek Deniz'i sordular. Demir'in sınıfından yada Deniz'in sınıfından gören kimse yoktu. Bir kişi hariç...
Demir ve Özge tam sınıftan çıkarken bir ses duymalarıyla oldukları yerde durdular.
"Denizciğiniz için çok mu endişelendiniz?"
Demir ve Özge tam kapıdan çıkacakken Ayça'nın sesini duymalarıyla oldukları yerde durdular. Göz göze geldiler. Bir süre birbirlerinin gözüne baktıktan sonra Özge sinirle arkasına dönüp, Ayça'nın üzerine doğru yürümeye başladı.
"Sen yaptın değil mi?"
Ayça, Özge'nin sorusuna sadece omuz silkti. Demir Özge'yi sakinleştirmek adına kolundan tuttu.
Özge hışımla kolunu Demir'den kurtardı ve Demir'in tekrardan kolunu tutmasına fırsat vermeden sert bir şekilde Ayça'nın kolunu kavradı.
"Konuşsana! Ne yaptın ona? Nerede?!"
Ayça sahte bir üzüntüyle konuştu.
"En son lavaboya gitmişti. Bilmiyorum."
Özge, Ayça'nın cevabı üzerine büyük bir kahkaha attı.
Demir şaşkın ve meraklı bir şekilde önünde kavga eden iki kıza bakıyordu. Demir'in anlamadığı bir şeyler ortada dönüyordu.
Özge sert bir şekilde Ayça'nın kolunu bıraktı ve koşar adımlarla sınıftan çıktı.
Özge'nin ne yaptığını anlamayan Demir arkasından bağırdı.
"Nereye gidiyorsun?!"
Özge hızlı adımlarla yürümeye devam ederken arkasından bağıran Demir'e cevap verdi.
"Gel benimle!"
...
Selim, Özgür ve Batu 9. Sınıfların bulunduğu katı didik didik aramışlardı ancak bir şey bulamamışlardı.
Selim çıldırmak üzereydi. Deniz nereye gitmiş olabilirdi? Bir kişi bile mi görmezdi? Kız buhar olup uçmamıştı ya! Sinirle sağ tarafında duran duvara tekme attı.
Batu, Selim'i kolundan tuttu ve kendine çekip sarıldı.
"Anlıyorum, kardeşin için çok endişeleniyorsun ama onu bu halde bulamazsın."
Selim duydukları karşısında kaskatı kesilmişti. Kafasının içinde tek bir kelime yankılanıyordu. KARDEŞ.
Özgür, saçlarını karıştırarak ofladı. Yanındaki arkadaşlarına dönerek konuştu.
"10. Sınıfların katına çıkalım. Buradan bir şey çıkmadı."
Tam merdivenlere yöneldikleri sırada Özgür'ün telefonu çaldı. Telefonun ekranında gördükleri isimle oldukları yerde durdular.
...
Özge koşarak temizlik odasına girdi ve askıda duran bütün anahtarları aldı.
Demir, Özge'nin ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu.
"Ne yapacaksın o anahtarlarla?"
Özge koşar adımlarla temizlik odasından çıktı ve bulundukları kattaki lavaboya doğru ilerlemeye başladı. Diğer yandan da peşinden gelen Demir'e cevap veriyordu.
"Bizim bulunduğumuz kattaki lavabonun kapısı kilitli, büyük ihtimalle Deniz orada."
Özge, kapının önüne geldikleri sırada elindeki anahtarların hepsini teker teker deliğe sokup denemeye başladı. 5 anahtar denemesinin sonucunda kapı açıldı ve içeriye girdi.
Özge içerde gördüğü manzara ile olduğu yerde kalmıştı.
Demir, Özge'nin arkasında kalmıştı ve içeride ne olduğunu görmek istiyordu. Özge'nin hareket etmemesi üzerine, Özge'yi kenara çekip içeriye girdi. Demir gördüğü manzara karşısında olduğu yerde çakılı kaldı.
Deniz yerde bir kan göletinin içinde yatıyordu. Bembeyaz teninin yanına kırmızı renk hiç yakışmamıştı. Hemen uyanması lâzımdı.
Demir daha fazla durmanın bir anlamı olmadığını düşünerek Deniz'in yanına çömeldi ve dikkatli bir şekilde kucakladı.
Bir yandan dikkatli bir şekilde kollarındaki kızı taşırken diğer yandan Özge'ye bağırıyordu.
"Özge koş! Sen bizden önce revire git! Haber et! Hemen arkandayım!"
Özge, Demir'in dediklerini başıyla onaylayıp son hız revire koşmaya başladı.
Demir kollarında kanlar içinde yatan kıza baktı. Gözleri dolmuştu. Nasıl kıymışlardı ona? Nasıl dokundular ona?
Demir revire gelir gelmez onu iki tane hemşire karşıladı. Kucağındaki kızı narin hareketlerle sedyeye bıraktı.
Tam içeriye girmek için adım atmıştı ki hemşirelerden birisi önünde durdu.
"Lütfen. Siz kapının önünde bekleyin. Biz sizi çağıracağız."
Demir hemşirenin gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Ama o yalnız kalır."
Hemşire Demir'e gülümseyerek baktı.
"Merak etme o yalnız kalmayacak."
Demir hemşireyi başıyla onayladı ve iki adım geriye gidip odadan uzaklaştı.
Demir'in uzaklaşmasının üzerine hemşire kapıyı kapattı.
Demir duvarın en dip köşesine gitti ve yere çöktü. Kendini çok kötü hissediyordu. Hiç böyle bir his tadmamıştı. Şimdiye kadar kimse için endişelenmemişti. Peki... neden daha iki gündür tanıdığı bir kız için endişeleniyordu? Daha tanışalı ne kadar olmuştu ki?
Demir kafasında onlarca soruyla duvarın dibinde otururken yanına, ikizler , Selim ve Batu geldi.
Hepsi perişan gözüküyordu. En çok da Özge.
Özge, revire haber ettikten sonra sınıfa çıkıp telefonunu alıp diğerlerine haber vermişti. Daha sonra koşarak geri revire dönmüştü. Kardeşi içerideydi ama o içeriye giremiyordu. Kardeşini koruyamamıştı. Birbirlerine hep söz verirlerdi, her zaman birbirlerini koruyacaklarını söylerlerdi. Özge daha fazla dayanamıyordu. Engel olamadığı bir göz yaşı sol gözünden firar etti.
Özgür ikizinin ağladığın görünce sarıldı.
"Şşştt."
Özgür de çok korkmuştu. Çocukluktan hatta bebeklikten bu yana Deniz'le tanışıyorlardı. Her anlarını bilirlerdi. Beraber büyümüştü onlar. Özge'den sonra Deniz'de kardeş olmuştu ona.
Batu ise duvarın dibinde oturan arkadaşını yanına gitti ve yanına çöktü.
"Merak etme. Benim en best kankam güçlüdür."
Zoraki de olsa gülümsedi Batu. O da çok korkmuştu. Nasıl korkmasın? En best kankasına zarar gelmişti. Her kim en best kankasına zarar verdiyse onlara misliyle ödetecekti.
Selim herkese tek tek baktı ama gözleri Demir'in üzerinde takılı kalmıştı. Demir'i ilkokul zamanlarından beri tanırdı. Her şeyini bilirdi. Ama şimdiye kadar kimse için bu kadar endişelendiğini görmemişti. Ayakta durmaktan yorulmuştu ve daha fazla ayakta durmamak için yere oturdu.
...
Aradan geçen birkaç saatin ardından hâla kimseden ses çıkmıyordu. Aralarında ki sessizliği bozan, revirin açılan kapısı oldu.
Revirin kapısının açıldığını gören Demir ve Özge hızla oldukları yerden kapıya yöneldiler.
Hemşire gülümseyerek karşısında dikilen gençlere baktı.
"Korkmayın. Arkadaşınız iyi. Şimdi uyuyor. Bir kaç saate uyanmış olur."
İyi haberi alan herkes birbirine sarılmaya başladı.
Demir arkadaşlarına döndü.
"Hadi gidin siz, ben burada kalacağım."
Batu ve Selim durmanın bir faydası olmayacağını düşünerek revirden ayrıldılar.
Özge ise inat ediyordu.
"Ben gitmem."
Özgür ikizini ikna edemeyeceğini bildiğinden ses etmedi.
Demir, Özge ve Özgür üçlüsü içiride uyuyan Deniz gözlü kızın uyanmasını beklemeye başladılar.
📩📩📩📩📩
Umarım bundan sonra bazı şeyleri fark edersin Demircim😁
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top