1. Bölüm 🌊



Burnumun ucunda hissettiğim temas ile kapalı gözlerimin ardından yüzümü buruşturdum. Bir ara burnumdaki kaşıntımsı şey geçtiğinde rahatlayarak uykuma devam etmek istedim ancak tekrardan burnumun ucunda hissettiğim kaşıntıyla zorla gözlerimi aralamak zorunda kalmıştım.

Karşımda elindeki tüy ile bana sırıtan abimi gördüğümde dudaklarımı büzerek geri gözlerimi kapattım. "Kalk artık Deniz! Kaç saat oldu hala uyuyorsun!" Başımın altındaki yastığı kaptığım gibi ona fırlattım. Ancak tek duyduğum şey abimin kahkahası olmuştu. "Iskaladın bebek!"

"Git başımdan!" Üzerindeki örtüyü başımın üstüne kadar çekerek kendimi sakladım. Üzerimdeki örtünün bir anda çekilmesiyle dudaklarımın arasından küçük çaplı bir çığlık kaçmıştı. "Kalk kızım! Bu nasıl bir uykudur? Okula geç kalacaksın. Bak kalkmazsan eğer annemi çağırırım." Yattığım yerden ellerimi havaya kaldırdım. "Tamam teslim oluyorum, yeter ki rahat bırak beni." Abim gülerek odadan çıktığında bende el mecbur yataktan kalmak zorunda kalmıştım.

Yumruk yaptığım elimle gözlerimi oralarken komidinin üzerinde duran telefonuma uzandım. Ekranda Özge'de birkaç mesaj vardı onun dışında başka bir şey yoktu. Kısaca Özge'nin mesajlarına cevap verdikten sonra yataktan indim. Odamdan çıkarak ilk iş banyoya geçtim.

Uykudan yeni uyandığım için dağılan saçlarımı topladım. Ardından soğuk suyla birkaç defa yüzümü yıkayarak ayılmaya çalıştım. En nihayetinde banyodan çıkarak geri odama döndüğümde üzerimi değiştirmeden evvel yatağımı düzelttim. Ardından da dolabımda asılı olan okul formamı alarak üzerime geçirdi.

Ayna da son kez kendimi kontrol ettikten sonra çaşma masasının kenarında duran okul çantamı kaparak çıktım. Mutfağa geçtiğimde annem bir şeyler ile uğraşıyor, abim ise kahvaltı yapıyordu. Bende her zamanki gibi abimin karşısında yerimi alarak kahvaltımı yapmaya başladım.
"Günaydın Deniz Hanım." Annemin kinayeli sesiyle güldüm. "Günaydın anneciğim."
Annemde masaya oturduğunda sessizce kahvaltımızı yaptık.

Evden ayrıldığımda bugün hava güzel olduğu için yürümeyi tercih ettim. Yolda yürürken her zaman çantamda taşıdığım kulaklıklarımı çıkartarak ucunu telefonuma takarak sevdiğim şarkılardan bir tanesini açtım.

Güzel bir yürüyüşün ardından okula vardığımda hızlıca girişi yaptım. Çünkü dersin başlamasına 12 dakika vardı. İkişer ikişer merdivenleri tırmanarak sınıfıma girdim. Her zaman oturduğum sırama gittiğimde boş olduğunu fark ettim. Çantamı oturanın üzerine bıraktığımda gözlerim sınıfta Özge'yi arıyordu. Ancak onu göremeyince telefondan onunla olan mesajlaşmalarımıza girdim.
Kısaca nerede olduğu ile ilgili bir mesaj attıktan sonra yerine oturdum.

Ayaklarımla kulağımda çalan şarkı ile ritim tutarken bana doğru gelen bir kişiyi fark ettim. Anında başımı başka tarafa çevirerek gelen kişiyi görmememden geldim. Ancak kendisi sırama kadar gelip kulağımdaki kulaklığım asılınca ona dönmek zorunda kalmıştım. "Günaydın Denizciğim. Nasılsın?" Kalçasını sırama yaslayarak ukala bir şekilde baktı. Ona inatla başımı dikleştiniz kollarımı göğsümde bağladım. "Seni görene kadar gün aymıştı Ayça."

Tek kaşı alayla havalandığında yanında dikilen arkadaşları gülmüştü. "Şakşakçılarında buradaymış," dudaklarını büzerek sahte hayal kırıklığı ile onlara döndüm. "Kusura bakmayın kızlar. Sizin gölge gibi olmanıza alışınca bir an göremedim. Benim hatam." Bahar ile Ece'nin kaşları sinirle çatıldığında gülme sırası bana geçmişti.

"Günaydın gençler!"

Hocanın sesiyle bir an Ayça'nın odağı benden kaymıştı. Geri bakışları beni bulduğunda doğruldu. "Bu burada kalmayacak." Başımı salladım sadece. "Eminim kalmaz."

Ayça ve arkadaşları yerine geçtiğinde Özge'nin yerine doğru kaydım. Ders fizikti ve ben fizik dersinden nefret ediyordum. Kulağımdaki kulaklıkları çıkararak çantama koydum. Başımı sıraya koyarak camdan dışarıya çevirdim. Buradan rahatlıkla dışarıyı seyredebiliyordum.

Dakikalar alıp giderken bahçeye giren bir çocuk dikkatimi çekmişti. Kahve rengi saçları güneşinde altında parlarken gözlerimi saçlarından çekemiyordum. Onun ardından bahçeye giren bir adamla çocuk olduğu yerde durmuştu. Adam ona doğru yürürken çocuk adama doğru dönüşmüştü. Ben buradan adamın yüzünü ve çocuğun sırtını görebiliyordum sadece. Adamın vücut dilinden ve seçebildiğim kadar yüzünden oldukça sinirli olduğunu fark etmiştim. Sırtı bana doğru dönük olan çocuğun ise yüzünü göremiyordum ancak el hareketlerinden en az onunda karşısındaki adam kadar sinirli olduğunu fark etmiştim.

Kaşlarım çatık bahçede kavga eden ikiliyi seyrederken adamın çocuğuna tokat atmasıyla şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Başımı sıradan kaldırarak onlara daha dikkatli bakındım. Çocuk başı omzuna dönük öylece dururken elleri yumruk olmuştu. Yavaşça başını kaldırdı ve son kez karşısındaki adama bir şeyler söyledi ardındanda hızlı adımlarla okula giriş yaptı.

Gördüklerimin şaşkınlığı ile önüme döndüğümde hocanın bana seslendiğini işittim. "Deniz?" Başımı kaldırarak fizik hocasına baktım. "Görünen o ki dışarıda gördüklerin benim dersimden daha ilgi çekici. Bize de anlatmak ister misin?"
Mahcup bir halde bakışlarımı kaçırdım. "Pardon hocam."

Fizikçi geri konusunu anlatmak üzere konusuna döndüğünde zilin çalması bir olmuştu. Derin bir nefes vererek ayaklandım.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top