PROLOG

Evlendiği gün bir kadın için en özel ve en unutulmaz günlerden biridir. Özellikle de ilk eşi ve ilk düğünüyse...

Olivia içinse bu anlamlı gün, aklının almadığı ve hayatının sonuna kadar unutamayacağı bir kâbusa dönüşmek üzeredir.

Uzun zamandır peşinde olan ve onunla evlenmek isteyen Shawn Bennett, düğün gecesi esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştu.

Onu balayı süitinde terk ederken yaptığı bu kadarla da kalmamış, Olivia'nın aile yadigârı yakut gerdanlığını ve ona ait bir milyon poundu da beraberinde götürmüştü.

Ailesini genç yaşta bir uçak kazasında kaybettikten sonra büyük bir imparatorluğun başına geçtiğinden beriOlivia için hayat hiç bu kadar zor olmamıştı.

Şimdi kırılan gururuyla birlikte kurtarması gereken paradan çok daha değerli bir şeyi vardır.

Saygınlığı...

Ünlü Jet-Yet dergisi ve medya yılın en sükse yapan düğününü konuşmaya devam ederken, dedikodu kazanına düşmeden önce acilen bir şeyler yapması gerekiyordu.

Bunu en gizli kapaklı şekilde yapabilmek için ülkenin en özel dedektiflik şirketlerinden birine başvurmuştu.

Şirketin ona önerdiği -sözde- ajan ise bağımsız çalıştığını iddia eden baş belası herifin tekiydi.

Ne yazık ki Olivia'nın bu adama katlanmaktan başka çaresi yoktu.
Ancak Max Walker onu her fırsatta çileden çıkarırken, Olivia da ne olursa olsun ona dünyayı dar etmeye kararlıydı.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Onu, yaşadığı yer olduğunu iddia ettiği vasat kulübesinde ziyaret etmek zorunda kaldığım gün ilk dikkatimi çeken şey; kalın pazılarını saran, terli, çimen rengi tişörtünün gözleriyle nasıl uyum sağladığı değildi. Ya da, dar kalçalarına oturan eski bir kot pantolonun, dizlerindeki yırtıklara rağmen üzerinde ne kadar salaş göründüğü de değildi. Dağınık kumral saçları ve X-Ray cihazı gibi insanı çıplak hissettiren keskin gözlerine de pek dikkat etmemiştim. Beni sinir eden ukala gülümsemesini de görmezden gelniştim.

Hayır.

Kapıdan içeri girdiğim an ilk dikkatimi çeken şey, evinin ne kadar dağınık ve pis olduğuydu.

Evet.

Boş bira şişeleri her yerdeydi. Yarısı yenmiş hazır yemek kutuları, kullanılmış kâğıt mendiller ve küflenmeye yüz tutmuş meyve artıkları sehpanın üzerindeydi.

Ve Tanrım... O yapış yapış görünen ve muhtemelen eskiden havlu olduğunu düşündüğüm yer bezine benzeyen şeyle sildiği elini tokalaşmak için bana uzattığında nasıl dehşete kapıldığımı asla unutmayacağım.

Kapı girişinde hayatından bezmiş hâlde yatan köpeğinin çevresi bir kaç kez giyilip atılmış giysi yığınlarıyla, kokuşmuş çorap tekleriyle doluydu. Evi bakımsız ve havasızdı ve benim gibi simetri hastası birinin asla kaldıramayacağı kadar büyük bir karmaşaydı.

Max Walker, asla benim için çalışmaya uygun bir adam değildi. Fakat ona ihtiyacım olduğunu bilmek elimi kolumu bağlıyordu. Çünkü hakkında söylenenler ona yaptığım iş teklifinin, hayatımda verdiğim en aptalca ve bir o kadar da en doğru karar olduğunun işaretiydi.

Olivia Sussan Kelly

Olivia Kelly ile ilgili ne mi düşünüyorum?

Ah! Onunla ilk defa gıcık eski patronum ve şimdiki ortağım olan Orlando'yla birlikte habersizce evime baskın yaptığı gün tanışmıştım.

Üzerinde krem rengi dar bir etek ve upuzun bacaklarını daha seksi gösteren on santimlik 'becer beni' topuklularıyla kapı eşiğimde belirdiğinde hayatımın şokunu yaşamıştım.

Göründüğü kadar diri olup olmadıklarını merak ettiğim göğüslerini geren, açık renk, dar, ipek bir gömlek ve yuvarlak kalçalarını bir kalem gibi çizen uzun kumaş eteğiyle salonumda belirdiğinde, önce rüya gördüğümü ve Kraliçe Elizabeth'in kayıp gayrı meşru kızının yolunu şaşırmış olduğunu düşünmüştüm.

Uzun olduğunu tahmin ettiğim altın sarısı saçlarını topladığı ve asla bozmadığına emin olduğum sıkı bir topuzla ensesinde tutturmuş, başına da tüylü ve önünde tülü olan garip bir şapka takmıştı.

Eldivenli elleri ve omuzlarında tuttuğu ipek şalına rağmen, güneş görmemiş bembeyaz ve pürüzsüz bir teni olduğunu hemen fark etmiştim. Ve lanet olsun ki, anında sertleşmiştim.

Bakışları soğuk ve mesafeliydi. Yine de gördüğüm en kışkırtıcı ve bir o kadar şahane göğüs- öhöm... yani gözlere sahipti.

Diğer yandan hastalık derecesinde titiz kaltağın tekiydi. Sivri çenesi inatçı bir köpeğin kuyruğu gibi havadaydı sürekli. Kusursuz elmacık kemikleri gergin, su damlası gibi burnu büyük ihtimalle iyi bir estetik mucizesiydi. Ve ruj sürmediği hâlde ahududu rengine çalan dudaklarıyla tam bir afetti.

Hem de hayatımda daha önce görmediğim türden bir afet.

Sayısını ve yüzlerini bile hatırlayamadığım kadınların yatağımı nasıl ısıttıklarını düşünürsek, Olivia Kelly yatağımı bırakın, oturduğum semte bile uğramayacak türden bir kadındı.

Ve Tanrı şahidimdir ki, daha önce onun gibisiyle ne karşılaşmış, ne de hayalini kurmuştum.

Eğer birlikte olduğum kadınlar şarapsa, Olivia Kelly insanın tadını damağında bırakan, pahalı, köpüklü bir şampanyaydı. Diğer kadınlar uyuşturucuysa Olivia afyondu. Ve gördüğüm ilk anda başımı döndürüp, bağımlılık yapmaya başlamıştı. Tüm katı kurallarına ve şirretliğine rağmen...

Maximillian Alexander Walker

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top