6. Bölüm 🌊
Bir adım daha atarak iyice karanlığa yaklaştım. Bunun doğru bir karar olduğuna emin değildim. İçeriden çığlık ve ürkütücü kahkaha sesleri yükseliyordu. Ben karanlığa doğru korkuyla bakarken ensemde hissettiğim şeyle korkuyla geriledim.
Arkama döndüğümde ise Batu'nun kahkaha atarak elindeki örümcekle oynadığını gördüm. Elindeki örümcek ile dudaklarımdan küçük bir çığlık kaçmıştı.
Batu kahkaha atmaya devam ederken bu seferde örümceği yüzüme doğru salladı.
Bu sefer daha büyük bir çığlıkla gerilerken şortumun sert bir şeye çarpması ve kollarımın üzerinde el hissetmem bir oldu.
Arkamın boş olduğunu sanarken kollarıma dolanan eller beni daha çok korkutmuştu. Bu seferde öne doğru kaçarak arkama döndüm. Arkamda beni tutan şeyin Demir olduğunu anlayınca derin bir nefes verdim.
"Ne yapıyorsun lan sen?!"
Batu'ya kızmak için ona döndüğümde Özgür'ün ensesine bir tane vurduğunu gördüm. Dişlerimi alt dudağıma geçirerek konuşmaktan vazgeçtim. "Kızın kalbine indiriyordun!" Batu yüzünü buruşturarak ensesini ovcalamaya başladı bu seferde. Ama akıllanmayan Batu elindeki örümceği havaya kaldırarak sallamaya başladı. Korkuyla geriye sıçrayınca bu seferde Demir'in ayağına bastım. Şaşkınlıkla ellerimi dudaklarımın üzerine kapattım. "Ay Demir! Yanlışlıkla oldu! İyi misin?" Ellerini havaya kaldırdı. "Tamam, sorun yok."
"Abi sahte bu örümcek! Sahte!" Batu elindeki örümceği Özgür'ün dibine kadar soktu. "Bak sahte!" Özgür sinirle Batu'nun elindeki örümceği aldı. "Yedireceğim şimdi sana bunu! Göreceksin sahte mi değil mi?"
Batu'nun gözleri korkuyla irileştiğinde koşarak trendeki boş vagonlardan birisine bindi. "Gitme zamanı!"
"Bizde binelim hadi." Özge'nin koluma girmesiyle tünelin girişinde bulunan trene gittik. İlk sırada Batu ile Özgür, onların arkasında benle Özge, bizim arkamızda ise Demir ile başka bir kız vardı.
Korku trenini yavaş yavaş hareket etmeye başladığında önümüzde oturan Batu'nun bir anda çığlık atmasıyla yerimde sıçradım. "Ne oldu?!" Diye bağıran Özge ile Batu kahkaha attı. "Hiçbir şey olmadı!"
Tünelin içi hala karanlıkken hiçbir şey göremiyordum sadece konuşmaları duyuyordum. "Deli misin oğlum! Madem bir şey yok niye boş yere çığlık atıp kızı korkutuyorsun?"
Tünelin içerisini bir sessizlik kapladığında işittiğim tek şey trenin raylar üzerinde ilerlerken çıkarttığı o rahatsız edici sesti. Az daha ilerledikten sonra karanlığın içerisinden bir kahkaha yükseldi. Beklenmedik bu tanıdık çığlıkla yerimde sıçradım. "Hay ben senin!"
Diyen Batu ile kıkırdadım.
Biraz daha ilerledikten sonra karanlık tünelin içini kırmızı ve mavi ışıklar kapladı. Sırayla bir kırmızı bir mavi ışıklar yanmaya başladı. Aniden ışıklar kesildi ve yeniden ortama karanlık hakim oldu.
Bir anda tepeden düşen iskeletler ile arkamdaki kızın çığlık attığını duydum. Bunu beklediğim için beni zerre korkutmamıştı. Omzunun üzerinden arkama baktığımda kızın Demir'in koluna yapıştığını gördüm.Demir bu durumdan hiç de rahatsız gibi durmuyordu.Karanlıkta gözlerimizin kesişmesi ile geri önüme döndüm.
Sol tarafımdan fırlayan bir beden ile refleksle Özge'ye doğru kaydım. Kulağıma dolan o tanıdık çığlık ile kahkaha attım.
"En best kankam imdat! Adam yiyorlar!"
Batu'nun son cümlesi ile kahkaham daha da büyüdü. Benim dışımda diğerlerinin de güldüğünü işittim.
"Anne! Allah'ım sana geliyorum Yarabbim!"
Trenin önüne atlayan kocaman bir zombi maketi ile Özge'nin çığlığı yankılandı bu sefer."Allah'ım al canımı!"
Korku tünelinden çıktıktan sonra sıradaki oyuncağımız çarpışan arabalar olmuştu. Çok beklememiştik bu sefer. Kapılar açıldığında önce Batu ve Özgür, sonrasında Demir ve Özge ile ben girmiştim. Kapılar kapanmak üzereyken bizim ardımızdan iki erkek ve bir kız daha girmişti. Kapılar kapandığında hepimiz birer arabaya bindik. Batu küçük bir çocuk gibi ağzından araba sesi çıkartıyor, direksiyonu bir sağa bir sola doğru amaçsızca çeviriyordu.
Gözlerim Batu'nun sağ hizasındaki arabada oturan kıza kaymıştı. Bu kuş korku tünelinde Demir'in yanında oturan kızdı. Kız ona baktığımın farkında bile değildi. Gözleri Demir'in üzerindeydi çünkü. Demir'e baktığımda ise telefonunda bir şeyler ile uğraştığını gördüm.
"Bu kızdan hoşlanmadım." Yanıma kadar gelebilen Özge'ye şaşkınlıkla baktım. "Sen nasıl geldin?" Gülerek saçlarını savurdu. "Tatlım beni tanımıyor musun sen?" İkimizde gülmeye başladık.
Sürenin başladığını belirten zil sesiyle ayağımın altındaki pedala bastım. İlk olarak direksiyonu Batu'ya doğru kırdım. O önümde ilerlerken arkasından bağırdım. Beni fark edince çığlık atarak sola doğru döndü. Ancak önünü keserek ona çarptım. Dudaklarını büzerek bana bakarken arkamdan gelen darbe ile öne doğru savruldum.
Arkama baktığımda Demir'in sırıtan yüzüyle karşılaştım. Gözlerimi kısarak benden uzaklaşan Demir'e döndüm. "Savaş mı istiyorsun?! Savaşalım o zaman!"
Demir'e doğru ilerlerken sağ tarafımdan gelen darbeyle araba savrulmuştu. Bana vuran kişiye baktığımda bizden sonra giren erkeklerden birisi olduğunu fark ettim. Sırıtarak elini havaya kaldırdı. Onu umursamayarak direksiyonu Özge'ye doğru kırdım.
Özge ona doğru geldiğini fark edince bana doğru döndü ve arabalar burun buruna çarpıştı. Sol tarafımdan yediğim darbe ile sinirle Demir'e baktım. "Kaç benden!" O geri geri kaçarken ona doğru gidiyordum. Tam onu köşeye sıkıştırmış çarpacakken bir arabanın çarpmasıyla savruldum. Tüm sinirimle bana çarpana döndüm. Yine o çocuğun sırıtan yüzü ile karşılaştım. Gözlerini yukarıya kaldırarak sabır diledim.
Tekrardan hareket geçmek üzereyken sürenin bittiğini haber eden zil sesiyle hüzünle ayaklandım arabadan. Tam bizimkilerin yanına doğru giderken önümde beliren bedenle son anda çarpmaktan kaçtım. Bu çarpışan arabalarda bana çarpıp duran çocuktu.
Sağa doğru bir adım atarak yanından geçmek istedim ancak önümü keserek izin vermedi. Bu sefer de sola adımladım ama yine aynısını yapmıştı. Sinirle başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Ne istiyorsun?!" Gevşek bir ifadeyle ellerini cebine koydu. "Sadece numaranı."
Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki birisi kolumdan tutarak beni arkasına çekmişti. "Ben vereyim numaramı birader. Derdin neyse benimle çözersin." Demir'in arkasından çıkmak için adım attığımda nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde beni fark ederek tekrardan arkasına çekti. "Seninle bir işim yok birader."
Parmak uçlarımda yükselerek onları görmeye çalıştım. Demir elini sanki çocuğun omzunda toz varmış gibi hareket ettiriyordu. "Ha o ha ben. Ne fark eder?" Daha ayak uçlarımda duramayarak topuklarımın üzerine indim. Yavaşça işaret parmağımla Demir'in omzunu dürttüm. "Ne var Deniz?!"
Omzunun üzerinden başını bana çevirdiğinde karşısında duran çocuğun güldüğünü işittim. İkimizde sinirle ona döndük. "Ne gülüyorsun lan?"
"Ne gülüyorsun?!"
Dudakları şaşkınlıkla aralandığında ellerini havaya kaldırdı. "Sadece ismin çok hoşuma gitti Deniz." Demir eliyle beni hafifçe geriye doğru itekledi, çocuğa doğru büyük bir adım attı. "Bak bende şimdi öyle bir şey yapacağım ki çok hoşuna gidecek. " Demesiyle kafa atması bir olmuştu. Dudaklarımın arasından bir çığlık kaçtığında etrafıma bakındım. Batu ile Özgür neredeydi?
Onları ayırmak için araya gireceğim sırada kolumda hissettiğim el beni geriye çekti. "Yettim Demir'im!" Batu'nun da olaya dahil olmasıyla Özgür de gelmişti. Onları ayırmak için bir şeyler düşünürken çocuğun arkadaşı da olaya dahil olmuştu.
Etrafımızda insanlar toplanmaya başlamıştı bile. Olduğum yerde ne yapacağımı bilemez bir şekilde dikilirken saçlarımda hissettiğim acı ile geriye doğru iki büklüm oldum. Saçlarımı kavrayan elleri tutarak çevirdim ve kurtuldum. Saçlarımı çeken kıza baktığımda bu trende Demir'in yanına oturan kız olduğunu fark ettim.
"Uçtum!" Özge'nin kızın üzerine atlamasıyla ikisi de yeri boylamıştı.
Yerde kız ile Özge saç baş birbirlerine girerken az ilerimde Özgür, Batu ve Demir karşısındakiler ile kavga etmeye devam ediyordu.
Sol tarafımdan gelen sesle o tarafa döndüğümde üç tane güvenlik görevlisinin koşarak bize doğru geldiğini gördüm. Galiba lunapark macerası buraya kadardı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top