17 | "İyi yolculuklar, küçük"

3 gün sonra

Okul çıkışı yüzündeki sırıtmayla eve giderken telefonuna gelen bildirimle duraksamıştı. Jeon Bey'den gelen bildirimi açıp okuduğunda kanlarının akışı çoktan başka yöne akmaya başlamıştı bile. Mesajda acilen hastahaneye gelmesiyle alakalı şeyler yazılmıştı. Telefonunu sımsıkı tutup koşarak hastahaneye girdiğinde onu danışma da bekleyen Jeon Bey ile yanına gitti. Kalbi tam anlamıyla ağzında atıyordu.

"Neler oluyor?" Nefes nefese konuştuğunda Jeon Bey gözlerini kaçırmıştı. Bir şeyler olduğunu anlayan genç çocuk yutkundu. Neden konuşmuyordu bu adam? "Bugün sabaha karşı Kai'nin durumu kötüye gitmeye başladı. Nabzı yavaşladı ve tahlillere göre ilaçlarını içmediği ortaya çıktı. Bir saate yakındır nabzı çok düşük. Çok kritik bir durumda," daha fazlasını dinlemeden hızla kardeşinin odasına çıkmıştı. Daha dün okul çıkışı geldiğinde her şey iyiydi. Güzelce konuşmuşlardı. Konuşmalarını hatırladığında veda eder gibi sözleri gelmişti aklına. Nefes alamadığını hissetti. Buna hazır değildi.

"Kai? Neyin var kardeşim? Bak ben geldim, hadi uyan."
Yanına oturup elini tutmuş saçlarını okşamıştı. Elini alnına koyduğunda soğukluğu hissettiğinde ürpererek elini geri çekmişti. Gözlerini anında dolmaya başladığında kardeşinin elini daha çok sıktı. Buna kendini hazırlamamıştı, gidemezdi.

"Neden gözlerini açmıyorsun?" Sesi titreyerek sorduğunda gözünden yaşlar kendini bırakmıştı. Bu günleri görmek istemiyordu eskisi gibi birlikte ona zorla oyunlar oynatmasını istiyordu. Ne olursa olsun gitmemeliydi işte. "Gitmene izin falan vermiyorum, Kai. Bir kere olsun sözümü dinle. Gidemezsin, anladın mı? Sen benim her şeyimsin. Sen yoksan ben ne yaparım? Lütfen gitme, Kai, yalvarırım sana," artık gözyaşları durak bilmeden hızla akıyordu. Elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladığında hıçkırıkları susmuyordu.

"Soobin," Jeon Bey odaya gelip genç çocuğu çıkarmak için elini uzatmıştı. Hızla başını iki yana sallasa da doktorun ısrarları ile çıkartılmıştı. Çıkar çıkmaz Taehyun'u aramış ve yanında olması için onu çağırmıştı.

Soobin'in odadan çıkmasının ardından odayı çatık kaşları ile süzen diğer genç içeriye girmişti. Kapıyı kapatıp yüzü bembeyaz olmuş çocuğun başında durmuştu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Soobin okul çıkışı hızla koştuğunda o da peşine takılmıştı. Yeonjun bugün okula gelmemişti ve arkadaşından ona göz kulak olması için ricada bulunmuştu. Anlaşılan hasta çocuğun durumu iyiye gitmiyordu.

"Güler yüzlü haline alışmışım böyle görünce... ah, cidden gidiyor musun, küçüğüm?" Alnına düşen saçları çekip alnına küçük bir öpücük bıraktı. Soğuk ten ile dudaklarını çekip geri çekilmeden yüzüne baktı. Dudakları kıpkırmızı gözaltları mosmor olmuştu. Adem elmasını oynatacak şekilde sert yutkunmuştu. Çocuğun yüzüne bakmaya devam ederken kapalı gözlerine baktı. Sağ gözünden düşen yaşla iki kaşı havalanmıştı. Kendini hızla geri çekip şaşkınlıkla kalakalmıştı.

"Eğer gidersen o gün neler olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğim. Fakat kalırsan da bir şey değişmeyecek. Sanırım her türlü gitmen daha acısız olacak, hm? İyi yolculuklar, küçük. Seni sevemediğim için, bu hale düştüğüm için özür dilerim. Ama beni sevmemeliydin. Bunu kendine yapmamalıydın," beklenmedik bir şekilde gözleri dolduğunda buranın kendine yaramadığını anlamıştı. Hızla kapıyı açıp çıkarken arkasından uzatılan eli görememişti.

Hissetmişti.

Kalp kalbinde ki kişiyi hissetmez miydi? Hissetmişti. Bütün dediklerini duymuş ve dinlemişti. Fakat gözyaşını bu halinde bile olsa düşürmüştü. İlaçlarını içmeyip gideceğini garantilediğini biliyordu. Zorlukla uzattığı el boş kaldığında küçük kalbi daha fazla dayanamamıştı. Önce eli boşluğa düşmüş daha sonra kafası daha fazla kendini taşıyamamış ve yana doğru düşmüştü.

Nabzını kontrol eden makine ötmeye ve düz bir çizgi olmaya başladığında doktorlar başına toplanmıştı. Ağabeyi kapının önünde arkadaşı ile otururken karmaşa ile yerinden fırlamıştı. İçeriye girmeye çalışsa da izin verilmediği için çıkarılmıştı. İçeriyi gösteren cama yapışıp kardeşini izlerken boşlukta ki eline bakakalmıştı. Camın perdesi çekildiğinde bacakları onu daha fazla tutamamış yere düşmüştü. Arkadaşı yanına oturup ona sarıldığında bağıra bağıra ağlamasına bütün hastahane şahit olmuştu. Beomgyu kattan çıkmadan önce duyduğu sesle başını geriye çevirmiş kısa bir bakış atmıştı. Daha fazla burada duramazdı. Hastahaneden çıkıp ortadan kaybolduğunda o gün hastahane en acı gününü yaşamıştı.

Doktorlar bütün mücadelesini verse de yanıt alamayınca kalp mesajı durmuştu. Cihazlar kapatılmıştı. Ve battaniye çocuğun yüzünü kapatmıştı. Doktor Jeon ağlamamak için kendini tutup odadan çıktığında ondan umut dolu gözler ile yerde oturmuş bakan çocuğa baktı. O an onun da en kötü günüydü. Çığlıklar, hastahaneyi ele geçirmiş ve bir abinin yıkılışına sebep olmuştu.

"Hastayı kaybettik. Başımız sağolsun."

Merhaba!
Medyaya koyduğum şarkı değerlim Jonghyun'un şarkısı. Bilen bilir zaten bölüm ile uyumlu olacağını düşündüm. Ağlattıysam özür dilerim ama ben de aynıyım.

Kai'ye veda ettik. Karakteri ve onun hakkında bir şeyler yazmak isterseniz buraya yorum bırakabilirsiniz' 🌷


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top