1. Gizemli Kişi
(Hey sen! Evet sen! Neden okuyup oy vermiyorsun?)
Otuz yıldır Lothendenia Krallığı Orklarla kanlı savaş içerisindeydi. Hiç kimse suçsuz halde yakılan erkeklerin, anne babalarından zorla alınan çocukların, açlıktan ölen kadınların çektiği zulmün önüne geçemiyordu. Tüm krallık sadece o anı bekliyordu. Yeni element ustasının gelip kana bulaşmış yıldızlı geceyi parlatacağı o günü.
Harley, dört yıl önce Eraudia'ye gelmiş sonuncu dört element ustasıydı. Eraudia adlı bir dünyadan haberdar olana kadar sıradan kız olan Harley, olması gerektiği gibi sıradan hayatını sürdürüp küçük sorunlarıyla başa çıkmaya çalışıyordu.
Lothendenia krallığı Eraudia'nin en büyülü krallıklarından biriydi. Eğer aklınıza 'Eraudia de ne?' diye bir soru geliyorsa beklediğiniz cevap bir sonraki paragrafta.
Eraudia de Yer gibi bir gezegen, tek farkı orada olan ve Yer'de muhtemelen bulunmayan farklı ve bir o kadar da garip yaratıklar. Eraudia halkı başka bir dünyanın varlığından habersiz yaşarken Yer gezegeninden olan seçilmiş kişiler oraya geçiş yapabiliyordu.
Bunun en büyük göstergesi de Eraudia ve Yer'i birbirine bağlayan iki büyük geçiş kapısıydı. Bu kapılar yoluyla seçilmiş kişiler diğer dünyaya geçişi sağlıyordu. Kapılar iki dünya arasında olan bağı en güçlü kılan şey olsa da geçiş yapmanın diğer kolay ve hızlı yolu kolyelerdi.
Harley, Lothendenia'nın özel savaşçılarından biriydi ve diğerleri gibi görevi Krallığı korumaktı. Üç yıl önce Krallık, Orklarla, yıllardır beklenilen büyük savaşa girmiş ve bu sefer kazanmışlardı. O zamandan beri Lothendenia'da huzur ve barış başlamıştı.
Şu an ise Harley, o sihirli yaratıklarla dolu olan gizemli ormanlarda kaybolmak yerine yirmi birinci yüzyılda ve uçağın icat edildiği bir gezegende, havaalanının herhangi bir katında, bekleme salonunda oturuyordu. Bugün Los Angeles'ten Seoul'e dönüyordu. Son altı aydır işiyle bağlı Kore'de yaşıyordu. Kardeşi Flora da Koreyi çok sevdiği için yine onunla birlikte seyahat etmeye karar vermişti.
Geçiş kapılarından birinin Kore'de olması Harley için büyük bir avantajdı eğer kolyelerinde bir sorun olursa Eraudia'ye kapı ile geçiş yapabilirlerdi. Krallığın önceki gibi özel savaşçılara ihtiyacı olmadığı için o da eski hayatına yavaştan geri dönmeye başlamıştı.
...
Uzun zamandır aynı yerde oturan Harley, bıkkın nefesini dışarı vererek elindeki defteri bir kenara koydu. Geç kalmayı sevmeyen genç kız havaalanına erken gelmeyi tercih etmişti ve bir saattir elinde defter bir şeyler çizerek Flora'yı bekliyordu. Los Angeles'e kısa bir tatile ve akrabalarını görmeye gelmişlerdi ve artık dönme vaktiydi. Bu kız ise her zamanki gibi hâlâ ortalarda yoktu. Düşüncelerinden ayrılmasına sebep olan telefonunun yüksek sesle çalması oldu. Yüksek sesli melodinin sanki beyninin içinde yankılandığını hissedince telefonunun zil sesini değiştiği için kendine kızmadan edememişti.
Yine gizli numaradan biri arıyordu. Arayan kişi her kimse Harley, aramalarından bıkmıştı artık. Bazen haftada bir kez arayıp sinirlerini zıplatıyor bazense aylarca aramıyor ve Harley'ye rahat bıraktığını düşündürüyordu. Polise her gittikleri zaman numaraların konuyla hiçbir ilgisi olmayan farklı kişilere ait olduğunu öğreniyor ve eli boş geri dönüyorlardı. Telefon hattını değişse bile onu bulması sadece birkaç gününü alıyordu. Genç kız birkaç saniye boş bakışlarla ekrana baktıktan sonra gözlerini yerinden çıkacakmış gibi devirip telefonu kulağına yaklaştırdı. Bir yanı telefonu yüzüne kapat dese de her defasında kendisini onunla aptal bir konuyu tartışırken buluyordu.
"Alo?"
Sesi oldukça ciddi ve sert bir tonda çıkmıştı. Zaten istediği de buydu.
"....."
"Alo?" dedi yine sakin bir ses tonuyla.
"......"
Telefonun diğer ucundaki manyak, anlaşılan yine Harley'yi sinir etmeyi planlıyordu. Genç kız her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da bazen her şey istediği gibi gitmiyordu. Bıkmıştı... Gerçek anlamda yıllardır birinin onu durmaksızın rahatsız etmesinden bıkmıştı.
"Yine mi? Yeter artık! Beni aramayı bırak."
Telefonun diğer ucundaki kişi kulak tırmalayan ve sinir patlaması yaşamasına sepep olan hırıltılı kahkahasından sonra sonunda konuştu.
"Gerçekten her şeyi bildiğini mi sanıyorsun?"
"Yine başlıyoruz ha? Sen nasıl bir insansın? Hiç mi bıkmadın?"
"Hiç mi merak etmiyorsun?" dedi manyak alaycı ve insanda kusma isteği yaratan sesiyle.
Soruyu duyunca genç kızın kaşları çatılmıştı. Bu nasıl bir aptal soruydu? Susup kendi sorusunun cevabını kendisinin de vermesini bekledi.
"Mesela Anna nerde?"
Duyduğu şeyden sonra sanki ayağının altındaki zemin durmadan kaymaya başlamıştı. Görüntü buğulanıyor, her şey yavaş çekime alınmış gibi haraket ediyordu. İçinde oluşan garip hisle konuşmayı unutmuş gibiydi. Anna'nın adının geçtiği bir cümle duyduğu an tüm dünya ondan uzaklaşıyor ve sanki biri kollarından tutarak onu karanlığa, okyanusun dibine doğru çekiyordu. Hızlanmış nefesini düzene sokmaya çalışırken zar zor ağzını açıp konuşmaya çalıştı.
"A-Anna... Anna'nın yerini bili-"
"Galiba biliyorum." dedikten sonra telefonu yüzüne kapattı.
"Alo? Alo? Kahretsin!"
Harley, karmaşık duygular içerisinde telefonu kulağından çekerek boş bakışlarla zemini izlemeye başladı.
'Ha! Yerini biliyor, öyle mi? Buna inanacak kadar aptal da değilim. Anna'nın ismini bilmesi bile mümkün değilken yerini nasıl bilmiş olabilirdi ki? Belki de benimle eğleniyor.' diye geçirdi içinden.
İki yıldır sormadığı kişi, aramadığı yer kalmamıştı. Anna, hiçbir yerde yoktu. Harley'yi karanlığa mahkum ederek kanatlarını çırpıp dönmemek üzre çıkıp gitmişti.
O kanlı savaştan sonra Anna'nın kaybolması Harley'nin tutunduğu son dalın da kopmasına neden olmuştu. Şu an delirmiş olması gerekirken bir şekilde yaşamaya devam ediyordu. Hâlâ kalbinin derinliklerinde bir yerde söndürmeyi bir türlü başaramadığı küçük ışık parlıyordu. Ne yaparsa yapsın bir türlü kalbine söz geçiremiyordu. Şimdi olmasa bile bir gün onu bulacaktı. Diri ya da ölü.
Kafası oldukça karışan Harley şu an ne yapması, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Acaba köye mi gitmeliydi? Telefonunun yeniden çalmasıyla gizli numara olduğunu düşünüp titreyen parmaklarını telefona sardı ama ekranda gördüğü isim derin bir iç çekmesine neden olmuştu.
"Efendim Flora." dedi kendi isteği dışında çıkan sert sesiyle.
"On dakikaya oradayım Harley. Zaten uçağın kalkmasına daha var değil mi?" diye Flora yüksek sesle konuşunca telefonu kulağından uzaklaştırmak zorunda kalmıştı.
"Neredesin sen? O sesler de ne?" dedi hayretle.
"Ah merak etme tatlım. Sadece burada bir sürü hayran var. Exo'yu tanıyorsundur herhalde, onların hayranları. Teddy ile geliyoruz. Bir de galiba kaydında küçük bir sorun çıkmış onu da hallet." deyip son kelimesini uzatınca Harley somurtarak telefonu Flora'nın yüzüne kapatmıştı.
Soru zamanı:
Harley'yi gizli numaradan arayan kim?
Anna kim?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top