*Zamansızlık*(4)

Zamansızlığın içine çekildiğinde hafızası hızla geri gelmişti. Bir kez daha. Tüm yaşadığı anıları hatırlayıp gözyaşlarını sildi. Kendisine oturmak için bir şeyler var etmeye bile hali yoktu. Bu iki yaşamın arasında gidip gelirken yorulan yalnızca bedeni değildi. Ruhu hırpalanıyor ve aitlik duygusunu yitiriyordu. O kimdi? Nereye aitti? İsmi dışında her şey yabancı geliyordu artık ona. Tüm duyguları bir mikserin içinde karıştırılmış ve birbirine girmiş gibiydi. Hüzünlüydü, az önce ağlıyordu ama şimdi mutlu olmalıydı. 

Olmalı mıydı? 

"Oturabilir miyim?" diye sordu Druce'a. Ancak adam çatık kaşlarla onu izlemeyi sürdürdü. Kımıldamamıştı bile. Paiva, "Gerçekten oturmak zorundayım. Ayakta durmakta güçlük çekiyorum," dediğinde elini öylece sallayıp Paiva'nın odasından sürüklediği bir sandalyeyi dizlerine kadar getirdi. Sandalye de tıpkı Paiva'nın zamansızlığa çekilmesi gibi bir bulut huzmesinin içinden çıkıp gelmişti. Genç kadın oturdu. Elleri dizlerinin üzerindeydi. Parmakları seğiriyordu. 

"Neyin var küçük kardeş?" diye sordu Druce. "Genellikle buraya büyük bir neşeyle gelip doğrudan boynuma sarılırdın."

Paiva, ellerini yüzüne götürdü. Suratında sertçe dolaştırıp sıkıntıyla iç çekti. "Artık dayanamıyorum," diye fısıldadı. "Bir dakika öncesine kadar terk edildiği için ağlayan bir zavallıyken şimdi bir iblisim."

"Erkekleri takmayı bıraktığını sanıyordum."

Yerinden kalkıp güç kullanan Paiva, bir anda kanatlarının yardımıyla havalandı. Druce'a tepeden bakıyor ve adam buna izin veriyordu. Onu aşağıda bırakabilecek tek kişiydi kardeşi. Hangi yükseklikte olduğu önemli değildi. Önemli olan tek şey daima birlikte yan yana olmalarıydı. 

"Bana hastasın dedi!" diye gürledi Paiva. Boynundaki damarlar belirginleşmiş, içindeki kan kaynamaya başlamıştı. "Seni iyileştirebileceğimi sanmıyorum, başka bir doktor bulmalı ve kendini iyileşmeye adamalısın dedi. Adam, beni terk etti ve ben gerçek nedenini şimdi anlıyorum."

"Anlıyor musun gerçekten?" diye sordu Druce. Paiva'nın öfkesine karşılık o gayet sakin görünüyordu. 

"Sen yaptın Druce, onu benden uzaklaştırdın."

"Adam bir sapıktı!" İşte şimdi o da Paiva'nın öfkesine eşlik ediyordu. Sinirlendiğinde korkutucu görünen adam, Paiva gibi havalandı ve yüzleri birbirine yaklaştı. "Ve ben onun küçük kardeşimin yanında olmasını istemiyordum. Cehennem onun gibilerle dolu." diye gürledi. Yeniden ayakları yere basmıştı. Ondan uzaklaşıp ona arkasını döndü.  Bunu yapabildiği tek kişiydi Paiva. Kavga ederken bile sırtını yaslayabileceği tek kardeş oydu. "Mesele Adam denen pislik mi?" diye sordu.

"Öyle olduğunu var say."

"Onu izledim. Küçük kızlarla birlikte oluyordu. Senden daha küçük kızlarla Paiva. Onlara istemedikleri şeyleri yapıyordu. Henüz sana karşı o yanını göstermemişti ama bunu yapacaktı. Canını yakacaktı." Yana düşmüş yumruğunu sıktı. Paiva'ya doğru dönüp "Buna izin veremezdim," dedi.

Sarsılmıştı. Zamansızlığın içinde iki yaşamını da hatırlıyordu ama şu an Adam'ı gerçekten tanımadığını fark etmişti. Onu sevmiyordu. Hayır, ona karşı duyduğu hisler sevgi değildi. Cinsellik Paiva'nın kullandığı bir silahtı, kendisine doğrulttuğu bir silahtı. 

"Ne yaptın?" diye fısıldadı. 

"Senden uzaklaşmasını sağladım. Onu korkuttum. Sebebini bilmiyor elbette, sadece senden uzak durması gerektiğine inanıyor." 

"Sadece benden mi? Druce, sorduğum bu değildi. Ona bir şey yapmadın mı?"

Druce, onun sorusunun altındaki anlamı fark etmişti. "Diğerlerine müdahale edemem küçük kardeş."

"Ama dedin ki... Druce, onun başkalarına zarar verebileceğini söylüyorsun."

Küçük kızlara hem de. Kimdi gerçek şeytan? Paiva, hiç tanımadığı kızlar için acı çekerken, bir pisliğin ölmesini diliyordu. Kimdi gerçek şeytan? 

"Evet, muhtemelen birden fazla kıza."

"Bunu engellemelisin."

Kanatlarını kapatan Druce, başını yana eğdi. Nadiren kanatlarını tamamen kapatırdı. Kendisini güvende hissettiğinde yapıyordu bunu. 

Druce, kim olduğunu biliyor ve olduğu kişiden nefret etmiyordu. Paiva ise ne düşünmesi gerektiğinden emin değildi. 

"Yapamam Paiva. Fani yaşama dokunamam. Eğer bir gün ölürse ruhuna vereceğim azap için sana garanti verebilirim ama ölmeden önce ona dokunamam."

"Sen bir cezalandırıcısın. Görevini yap."

Druce'un Dehlizlerde neler yaptığını biliyordu. Paiva'ya her şeyi anlatmıştı. Onlar kötü ruhlara bekçilik yapan Tanrılardı. Kötü olan onlar değil, kötü ruhlardı. Sırf onları cezalandırıyorlar diye karanlık olarak adlandırılmalarından hoşlanmıyordu Paiva. İblis yanını sevmek istiyordu. Gerçek yanını. Eğer kötüler cezalandırılacaksa ve bu görev ona verilmişse neden yoldan saptıran olarak iblisler işaretleniyordu. İnsanlar günahlarının sorumluluğunu birilerine atmayı seviyordu, özellikle şeytanlara!

"Görevim ruhlarla Paiva, bedenlerle değil. Ona dokunamam."

"Dokunamaz mısın dokunmaz mısın?"

Biraz düşünen Druce, "Dokunmam," dedi. "Yapmam gereken çok daha önemli işler var. Seni bu yüzden çağırdım."

"Aylar sonra," dedi Paiva. "Aylardır yanıma gelmedin. Artık çıldırıyorum Druce! Dayanabileceğimi sanmıyorum."

"Dayanacaksın," dedi net bir sesle. "Birlikte başaracağız. Çok az kaldı küçük kardeş, sonrasında seni hep yanımda tutacağım. Sen gitmek istediğinde bile buna izin vermeyeceğim."

Paiva, gülümsemeye çalıştı. Bu fikir hoşuna gitmişti. Druce'la yaşamak, yeniden bir aileye ait hissetmek istediği tek şeydi. "Ne oldu peki? Neden geldin?"

"Balor hareket halinde. Kızları kullanmaya başladılar."

"Bunu biliyorduk."

"Evet ama devleri de işin içine soktular Paiva. Teker teker avlıyorlar onları. Kanları sunakta akıp gidiyor ama istediklerine kavuşamadılar."

"Onları öldürüp götürüyorlar," diye fikir yürüttü Paiva. "Başka türlü baş edemezler."

"Canlı götürmenin yolunu bulamadılar henüz. Bu yüzden de planları işe yaramıyor ama çok yakında sebebi anlayacaklar. Keşke devlerin tamamını kurtarmanın bir yolunu bulabilseydim." Biraz düşündü. "Aslında Geçit'e gidip onları serbest bırakmak istiyorum ama..."

"Yapamazsın!" diye bağırdı Paiva. "Bunu yaparsan ifşa olursun Druce, seni devler öldürmese bile Dörtler öldürür. Bana söz vermelisin, böyle bir şey yapmayacaksın."

"Başka bir yol düşüneceğim kardeşim, söz veriyorum." dedi. "Buraya sana yeni bilgileri vermek için geldim. Eğer bana bir şey olursa zamansızlık seni içine çekecek ve hafızan kalıcı olarak geri gelecek. Öyle bir durumda, ne yap et, devleri arkana al. Asılacaksak yalnız olmaz. Bu sadece bizim değil onların da suçu ve sorumluluğu."

"Onlardan uzak durmam gerektiğini söylemiyor muydun?" Paiva, daha önce hiç bir devle karşılaşmamıştı. Duyduğu hikayeler oldukça ürkütücüydü. Hem de iblis olan Paiva için. Ancak korku onu durdurmuyordu. 

"Planlar değişiyor."

"O halde izin ver onları ben kurtarayım. Geçit'e gider, girişi açar ve ipleri çözerim. Bu benim için bile çok kolay. Dörtler benden habersiz. Eğer Öncülere yakalanmazsam habersiz kalmaya devam ederler. Yakalansam bile kim olduğumu bulana kadar biz planı uygulamaya başlamış oluruz."

Druce, endişe ve öfkeyle "Hayır!" diye bağırdı. "Geçit'ten uzak duracaksın. Oraya gitmeni istemiyorum Paiva. Ancak ikili yaşam seni zorluyor. Sıklıkla Geçit'i ziyaret ediyorsun." Paiva'nın bakışlarına karşılık başını salladı. "Evet, seni takip ediyorum. Hem de sıklıkla." 

"Rehber olmak istiyorum."

"Ne?"

"Turist rehberi. Gelen turistlere Devler Geçidi'ni gezdirip efsaneleri anlatacağım."

"Efsaneler mi?" Druce ona bakarken aklını kaçırmış gibi görünüyordu. Paiva, büyüdükçe onu zorluyordu. 

"Evet. Fani yaşamda tüm bunları," dedi eliyle etrafındaki boşluğu gösterip gözlerini devirdi "efsane sanıyorum Druce. Devler, iblisler, Tanrılar... Otherworld! Her şey benim için bir efsane ve ben onları anlatmayı seviyorum."

"Sana yapma dediğim her şeyi yapmak zorunda mısın? Amma dik kafalısın küçük kardeş."

Paiva, ona yaklaşıp geç kalınmış sarılışını Druce'a hediye etti. "Hiç düşündün mü Druce? Belki Geçit beni çağırıyordur, olamaz mı? Otherworld özüme dönmem için Geçit'i aşmamı istiyordur. Belki de dehlizler gerçek kimliğime bürünmem için beni zorluyordur."

"Evet," diye fısıldadı Druce, gergin kolları gevşemiş ve Paiva'nın sırtında dolaşmaya başlamıştı. "Evet, olabilir ve bu beni korkutuyor Paiva. Henüz zamanın gelmedi. Seni korumamız için bir süre daha fani yaşamda saklanmalısın. Dehlizler senin için çok tehlikeli."

"Artık baş kaldırmalıyız!" dedi Paiva geri çekilirken. "Hazırız Druce, kızları toplayabilirim. Sen de müttefiklerimizi çağırırsın ve cehennemde bir devrim gerçekleştiririz."

"Orayı cennete çeviririz dersen hiç şaşırmam."

"Neden olmasın?" Kaşlarını oynatıp Druce'u gülümsetmişti. "Biliyorum, bazı ruhları cezalandırmalıyız ama bu kendimizi de cezalandırmamızı gerektirmez. Orası bizim evimiz, öyleyse bizim için bir cennete dönüşebilir."

"Sıcak bir cennet. Alevlerle süslenmiş."

"Alevlerle bir sorunum yok."

"Sorunun ne?" diye sordu Druce. Yeniden rahat hallerine dönmüşlerdi. Zamansızlığın içindeyken iki kardeş gibi konuşmak onlar için nasıl da doğaldı. Tüm planlar kardeşliklerinin yanında önemsiz kalıyordu. Druce, haylaz bir ifadeyle  "İnsan erkekleri oraya almayı mı planlıyorsun yoksa?" diye sordu. 

Druce'un alayları sinsi bakışlarına karışmıştı. Kendisini Paiva'yı korumaya fazla kaptırdığını biliyordu. Kardeşi için en iyisini istiyordu ve faniler onun tanımına asla uymuyordu.

"İnsanlardan hoşlanmadığını biliyorum." dedi Paiva. 

"Ömürleri çok kısa," dedi ciddi bir ifadeyle. "Ayrıca fazla korkaklar." 

"Belki bir iblis o zaman." dedi Paiva. "Sana benzeyen birileri. Eminim cehennemde bolca vardır."

Druce, gerçekten eğleniyordu. "İblis mi? Tanıdığım birkaç Öncü olacaktı."

Paiva'nın kahkahası Druce'a Balor'u bile unutturmuştu. Güzel gülüyordu ve bunu Druce'a da bulaştırmıştı. "Beni Öncülere mi layık buldun yani! Sen çıldırmışsın. Ne biçim bir kardeşsin sen? Karşına bir Tanrıyla çıkabilirim. Belki bir dev!"

Druce'un kolu Paiva'nın boynuna dolandı. Onu göğsüne çekerek sıkıca sarıldı. "En sevdiğim şey dev öldürmek Paiva. Bu harika! Hadi deneyelim."

"Hoşlandığım her erkeği öldüremezsin."

"Hepsini değil. Yalnızca dev olanları tatlım." dedi keyifle. "Şimdi gitmeliyim. Sana dev avında başarılar dilerim. Gerçi geride korkakları kaldı ama olsun."

Paiva, şakalardan uzaklaşıp hüzünlendi. Her ayrılıkta sorduğu soruyu tekrarladı: "Seninle ne zaman geleceğim Druce?"

"Çok yakında küçük kardeş. Çok yakında daima birlikte..."



Herkese merhaba. Geçit için bazı ufak değişiklikler planlıyorum bu nedenle bölümler yavaş geliyor ama çok yakında hızlanmış olacağız. Yeni bölümlerde görüşmek üzere seviliyorsunuz.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top