*Zamansızlık (3)*
Yorgun düşmüştü. Bu son zamanlarda pek olmayan bir durumdu. Druce, işleri biraz daha karmaşık hale getirmek istemiş olmalıydı. Paiva'ya nefes aldırmamaya kararlı görünüyordu. Tekrar tekrar üzerine saldırıp onun kendisinden kaçınmasını bekliyordu ama genç iblis hırslı çıkmıştı. Alnında biriken terleri koluyla silip duraksadığında gözlerini adama dikti.
"Hile yapıyorsun Druce. Burası fazla sıcak."
Etraflarını çeviren cehennem alevleri bir anda zamansızlığın içinde emilip yok oldu. Druce, omuzlarını esnetmek için gerip kollarını ileriye doğru uzattı. "Bir iblisle savaşacaksan sıcağa karşı hazırlıklı olmalısın."
"İyi de hepsi bunu kullanamıyor ki?"
Sinsi bir tebessümle gülümseyen adam "Aferin," dedi. "Bunu kaçırmadığına sevindim. Kim olduğunu bilmen önemli. Eğer bir Öncüyle ya da Asillerden zayıf olanlarla karşılaşırsan bu senin en büyük silahın olacak. Sen cehennem alevlerine bağışıksın küçük kardeş."
Paiva, Druce'un onu zamansızlığa çektiği geçite bakarak elini uzattı. Odasındaki oturak onun dillendirilmemiş emrine uyarak yanına hızla ulaştı. Oturduktan sonra eğilerek parmak uçlarına dokundu ve yeniden doğrulup gerindi. Kendisini esnetirken Druce sadece Paiva'ya gösterdiği sabrıyla beklemeyi sürdürüyordu.
"Bir şeyi unutuyorsun bence," dedi sonunda Paiva. "Onlarla zamansızlıkta karşılaşma ihtimalim yok. Eh, sen de beni dehlizlere sokmadığına göre onları yalnızca fanilerin dünyasında görebilirim. Bu durumda kendi kimliğimle birlikte onlarınkini de unutacağım için hiçbir gücümü hatırlamayarak açık hedef olacağım. Druce, zamansızlığın dışında bir iblis görürsem aklımı kaçırdığımı düşünürüm ki bir doktordan yardım almaya başladım bile."
"Bunları düşünmediğimi mi sanıyorsun? Şu an için kimliğin gizli ama bir gün açığa çıkarsan en temel şeyleri hatırlayacaksın. Dilimiz ve yapabileceklerin. Eğer bir iblisle karşılaşırsan Paiva, kendi kanına sığınacaksın. Kanın onları yakıp kavuracak. Merak etme, ihtiyaç duyduğunda neden yaptığını bilmesen de yapacaksın."
İçinde biriken şaşkınlık ve öfkeyi bastırmaya çalışan Paiva, bıkkınlıkla, "Bir iblis bana saldırdığında kendimi mi yaralayacağım yani?" diye sordu. "Bu gerçekten olağanüstü bir çözüm Druce."
"Aynen öyle. Kolunda açacağın bir yara yeterli olacak. Güven bana."
"Ama bu delirmemi engellemeyecek. İblislerin gerçek olmadığını düşüneceğim ama onları gördüğümde..." Elleriyle yüzünü kapatıp derin bir nefes aldı. "Psikiyatristler en sıkı dostlarım olacak."
Druce, Paiva'nın aksine rahat bir tavırla konuşuyordu ama ses tonundaki zorlama seçilmeye başlamıştı. "Bunda bir sorun görmüyorum ama doktorunu değiştirmen gerekecek."
"Nedenmiş o?"
"Çünkü doktorunla yatıyorsun tatlım. Bence bu hasta doktor ilişkinize zarar veriyor."
"Sen... Bir dakika! Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Elbette seni takip ettiğim için biliyorum küçük kardeş. Gözüm her zaman üzerinde olacak." Gülümsemeye çalıştığında bile sinirlenmeye başladığı belli oluyordu. "Başka doktor bul Paiva ve o adamdan uzak dur."
Gözlerini deviren Paiva "Sadece kısa süreli bir şey. Ciddi değilim." dedi. "Neden abarttığını anlamadım."
"Neden mi abartıyorum? Sen ciddi misin? Beni aptal yerine koymaya kararlı gibisin küçük kardeş. Yıllardır bir şekilde başkaldırıyorsun, Baldemar'ın yokluğunu fırsata çevirmeye çalışıyor ve günaha sığınıyorsun. Hiçbir terk ediliş yaptıklarını haklı çıkarmaz canım. Soruna gelecek olursak, o adamla görüşmeni istemiyorum çünkü senden yirmi yaş büyük."
Kahkahalarının ardına gizlenen Paiva "Yüzyıl sonra ne olacak. Onlardan büyük olduğum için mi uzak durmamı isteyeceksin bu sefer."
"Olabilir."
"Druce! Artık büyüdüm. On dokuz yaşındayım ve gerçekten delirmeye başladığımı düşünüyorum. Zamansızlığın dışında aklını yitirmiş bir zavallı oluyorum."
"Hayır, sadece efsanelerle kafayı bozmuş bir takıntılı oluyorsun." dedi. Gözlerini irileştirip "Aslında takıntı kısmı sanıyorum karakterinle ilgili."
"Beni ciddiye almıyorsun. Druce hafıza kayıplarım başladı!"
Druce duraksadı. Bu ciddi bir sorun olacaktı. Henüz hafıza kayıpları için çok erkendi. İki dünya arasında sıkışmaya başlayan Paiva, zamansızlığın yan etkilerini yaşamaya başlıyordu. Belki de onu görmeyi azaltması gerekecekti.
Kaşları çatılmıştı. "Ne zamandır?"
"Birkaç aydır," dedi.
"Neden bu kadar geç haberim oldu?"
Paiva başını yere eğip dudaklarını birbirine bastırdı. Druce'un acelesini paylaşmıyordu.
"Paiva cevap ver?"
"Beni görmeye gelmezsin diye korktum."
"Ah tatlım. Seni görmenin her zaman yolunu bulurum. Biliyorsun seni terk etmeyeceğim."
"Biliyorum ama deliriyorum Druce. Kimse uzun süre benimle arkadaşlık kurmak istemiyor, ailemden geriye sen kaldın, seni de yaşamımda hatırlamıyorum. Sadece doktorumla konuşabiliyorum ve o da benim hasta olduğumu düşünüyor."
Ona sıkıca sarılan Druce, yumruğunu omzuna yavaşça vurup alaycı konuştu.
"Eee ne teşhis koydu ihtiyar aşık."
"Ona öyle söyleme. Henüz otuz yedi yaşında."
"Paiva."
"Tamam, tamam. Sadece kendimi hep yalnız hissediyorum Druce. Teyzem öldüğünden beri fani tarafta işler pek yolunda gitmiyor. Hafızamı kaybediyorum, yaşamam mümkün olmayan bazı olaylar ve bazı imgeler görüyorum. Ona senden bahsettim biliyor musun? Yani tam olarak değil ama karanlık biri dedim. Sürekli benimle konuşmak istiyor dedim. O da bana; akıl, ruh, huy, hissiyat; bölünmek, yarılmak, ayrılmak, parçalanmak dedi. Şu an Adam'ın gözünde bir şizofrenim. Aklım, ruhum ve tüm hissiyatım, bölünüp parçalanmış birbirinden ayrılmış durumda."
"Yine de senin yatağını ısıtmak için evine geliyor."
"İleri derecede değilim ve o da ciddi bir şeyler olmadığını biliyor."
"Yani onu kullanmana izin veriyor öyle mi? Erkeklerle olan ilişkilerin beni endişelendiriyor Paiva."
"Eğer onları korkutup kaçırmasaydın böyle olmayabilirdi. Bu yaşıma kadar sürekli terk edildiğimi düşündüm ve şimdi de onlardan önce davranıp ben terk ediyorum. Bu kimin hatası acaba?"
"Karşına uygun bir aday çıkmadı." Sıkıntıyla iç çekip dudaklarını ısıran Druce sonunda derin nefes alıp söyleyeceği şeye hazırlandı. "Dikkatli oluyorsun öyle değil mi?"
"Hangi anlamda?"
Sabırsızlıkla, "Korunuyor musun?" diye sordu.
"Ah! Druce!" Ondan uzaklaşıp ortada dolaşmaya başlayan Paiva, sinirle gülüyordu. "Bir daha bana bunu sorma!"
"Bilmek zorundayım."
"Elbette. Bilinçaltıma kazıdığın çocuk kötüdür fikrinden sonra hayatım boyunca anne olmak isteyeceğimi sanmıyorum. Ayrıca zamansızlığın dışında babasız büyümenin ne boktan bir şey olduğunu düşünerek yaşıyorum ve gözümde her baba terk eder durumu söz konusu."
"Liam dışında."
"Evet, Koca Adam, erkeklere olan umudumu yitirmemi engelliyor. İkinci kez baba oluyor biliyor musun?"
"Vay canına. O'Connor hiç boş gece geçirmiyor sanırım." Kaşlarını aşağı yukarı oynatıp gözlerini kocaman açtı.
"Terbiyesizleşme."
"Asla. O adamı seviyorum. Seni koruyor."
"Hayır, beni seviyor. Bir kardeş gibi." Druce'un keyfi kaçmıştı. Bunu fark eden Paiva ona sıkıca sarıldı. Her zaman sarılışları beklenmedik anda oluyor ve Druce'u hazırlıksız yakalıyordu. "Sen yanında olmak istediğim tek kardeşsin Druce. Lütfen artık seninle gelmeme izin ver. Ben hazırım. Daha fazla yalnız kalmaya dayanamayacağım."
"Henüz değil Paiva. Zamanı geldiğinde, daima birlikte küçük kardeş. Daima birlikte."
Herkese merhaba.
Artık *Zamansızlık*bölümlerini ayrı yayınlayacağım. Ana bölümümüz Zamansızlık sonrasında gelecek. Bölüm öncesi minik bir keyif okuması olsun :)
Yorum ve beğenileri bekliyorum :)
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top