ep;19 (F) | büyülü an

"Konuşmaya niyetin yok galiba, hm?" Neredeyse yarım saat olmuştu denizin karşısında bankta oturalı ama ikimizden de çıt çıkmıyordu. Onun bakışları denizden çok benim üzerimdeydi, bunu hissediyordum. Ben konuşmamaya devam edince o sessizliği bozmuştu.

"Nasıl başlamalıyım, bilemiyorum..." ne kadar tedirgin olduğum kendini gözler önüne sererken bu halime gülümsemişti. Elimi tuttuğunda gözlerimizi birleştirmiştim. "Böyle daha iyi mi?" Başımı iki yana salladığımda güçlü bir kahkaha atmıştı. Etrafta kişiler olmasa da yürüyüş yapan birkaç kişinin bakışları bizi bulduğunda hızla elimi çekmiştim.

"Bak, Beomgyu. Sana şu an net bir şey hala söyleyemem ama içimdekileri dökebilirim," başını sallayıp dinlediğini belirttiğinde derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştım.

"Başından beri seni kendime rakip gördüm. Bu yüzden aramızda ki şeyleri hep buna yordum. Fakat Kai bana hep farklı söyledi. Senden hoşlandığımı düşündü ama senin benden hoşlanman hiç konu olmamış bir şeydi. Bu yüzden ben kendimden kaçarken sana yakalandım. Kai ile konuştum, kendi kafamda tarttım... Sana karşı bir şeyler hissediyorum," tepkisini ölçmek için ona baktığımda birden gözleri parlamaya başlamıştı. "Bu nasıl ilerler cidden hiçbir fikrim yok. Aynı ortamdayız ve aynı hedefe sahibiz. İdol olunca ne olacak? Nasıl ilerleyecek, Beomgyu? Ben kendimi biliyorum ama ne yapacağımızı bilemiyorum."

Kısaca kendi içimdekileri anlattığımda rahatlamış hissediyordum. Kafamda ki sorulara yanıt bulduğumda çok daha rahatlayacaktım. Bu yüzden kendi sözümü bitirip onu dinlemeye başlamıştım.

Elini yanağıma koyup okşamaya başladığında gözlerime değil dokunduğu yere bakıyordu. O an gözlerinde merak ettiğim soruları bulamadım. Anlamıştım ki, o da ne olacak bilmiyordu. Gözleri düşünceli bakıyor dudakları sessiz kalmayı tercih ediyordu. Bunu bozmak için elimi, yanağımda duran elinin üzerine koymuştum. Bu hareketimle sanki ona destek vermeye çalışıyor gibiydim. O bir şeyler söylesin ve artık bu belirsizlik bitsin istiyordum.

"Aslında ben de bilmiyorum, Taehyun. Sadece kalbimin sesini dinliyorum, bu zamana kadar yaptığım gibi. Evet, bu bizim kariyerimiz için çok tehlikeli bir ilişki ama kalplerimiz ne olacak? Sen idol oldun, ben idol oldum diyelim; seni unutmuş mu olacağım sanki? Hayır, sen sahnede olduğun sürece ben daima başka şeyler düşüneceğim. Bana kalırsa ileride ansızın olacak daha tehlikeli şeyler yerine şu an ki tehlikeyi tercih ederim. Çünkü en azından ne olduğumuzu biliyoruz. Yine pratik yapacağız, yine dans edeceğiz ve yine idol olmak için çabalayacağız ama birlikte. Aynı grupta debut yapmayız, tehlikeli olmaması için. Farklı gruplarda olan iki yakın arkadaş bilirler bizi. Zamanı geldiğinde de alırız paramızı gider başka ülkeye orada hayat kurarız. Yeter ki sen ol, Taehyun. Ben her şeye razıyım."

Söylediklerinden ne anlatmak istediğini gayet iyi anlamıştım. Haklıydı. Ölene kadar kariyer yapmayacaktık sonuçta. Kendi hayatımıza da bakmamız gerekirdi. Müzik hayatımız biter ve kendi yaşamımız başlardı. Ya da bize destek olanlar olur ve hiçbir şey bitmezdi. Biz yine birlikte olur ve her şeye göğüs gererdik.

"Gerçekten yapabilir miyiz?" Titrek bir nefes alarak sorduğumda gülümsemişti. Başını salladığında içime birden dolan güven duygusuyla ben de tebessüm etmiştim.

"Gel benimle," anlamayarak ona baktığımda elimden tutup sürüklemeye başladığında kaşlarımı çatmıştım. Sahilden uzaklaşıp çimenlere doğru geldiğimizde burası oldukça sessiz ve küçük ışıklar ile aydınlatılmıştı.

Telefonunu çıkarıp telefonuna küçük bir hapörler bağladığında şaşkınlıkla onu izliyordum. Neredeyse tüm dansçıların bildiği bir romantik çift şarkısı açtığında şaşkınlığım ikiye katlanmıştı. Yanıma gelerek ellerini belime dolamıştı. Ben ise öylece durmuş ona bakıyordum. Yine elim ayağım birbirine girmişti.

"Gözlerini kapat, ritmi hisset ve kendini dansa bırak."

Dediğini yaptığımda ellerimi boynuna dolamıştım. Onun elleri belimde, benim ellerim ise onun boynundaydı. Bildiğimiz ritimle dans ederken kalbim ağzımda atıyordu. Bu büyülü bir andı. İnsanı içine çekiyor ve büyüye hapis ediyordu. Her şeyi konuşmuş ve akışına bırakmıştık. Bu hayatımda daima kendimi dış kapının mandalı olarak görmemeyi bana o öğretmişti. Annem, babam... hiçbirine ihtiyacım yoktu. Beni sevmiyorlardı ve bunu üzüp kendimi günlerce ağlatmam kendime yaptığım büyük bir hataydı. Beni seven birileri zaten vardı. Yeonjun Hyung, Kai, Beomgyu... onlar bana yeterdi. Fazlasında gözüm yoktu. Bir ailem olacaksa eğer çoktan oluşmuştu zaten.

"Beomgyu, seni seviyorum." İçime dolan hiç alışkın olmadığım aşkla cesarete kapılmıştım. Bunu söylerken de gözümü açmamış başımı omzuna dayayarak sallanmaya devam etmiştim yavaş ritme ayak uydurarak.

"Ben de seni çok seviyorum, Taehyun."

Ve o an büyülü an bizi hapisine aldı ve kapılarını kilitledi. İkimiz için de çıkış kapatılmıştı.

Son kez herkese merhaba!
Neredeyse bir yıl olacak ve ben artık bu büyülü ficin kapılarını kapatıyorum. Bu zamana kadar sabırla bölümleri bekleyip ilgiyle okuyan tüm okurlarıma çok teşekkür ediyorum ve hepsini kocaman öpücüklerimi yolluyorum, virüs olsa da kabul edin olur mu? 🤧

Umarım okurken keyif almışsınızdır. Taehyun da Beomgyu da hayalleri ve aşkları için çok çabalayacak. Sizler de hayallerinizin peşinde koşun. Onlara ulaşmak için çabalayın. Unutmayın ki inanmak başarmanın yarısıdır..♡

Az daha "gelecek bölüm için bekleme de olun" yazacaktım djwjkxkd onun yerine daima diğer ficlerimde de olsa görüşelim diyerek elveda ediyorum sizlere 💘







Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top