"Türki-san!"

"Japonya?" Japonya hızla Türkiye'nin koluna girdi.

"Ne oldu Türkiye? Yoksa beni özlemedin mi?"

"Hayır, tabiki özledim ama senin NATO binasında ne işin var?"

Türkiye etrafına bakındı çok birisi yoktu. NATO binasının toplantı salonlarının bulunduğu kattaydılar.

Japonya güldü "merak etme buraya sadece seni görmeye gelmedim"

Japonya arkadaşça gözlerini kısıp Türkiye'yi süzdü "umarım seni görmeye buraya gelmediğimi söyleyerek kalbini kırmamışımdır türkiye-san"

Japonya yine güldü bu sefer daha yüksek bı sesle "biliyorsun, herkes bana aşık olduğunu biliyor"

Türkiye bu sefer Japonya ile beraber güldü. "Boş yapma, seni bir daha görmek istemediğimi söylemistim Japonya"

Japonya üzgün bir surat yaptı "kaç defa daha özür dileyeceğim" acıklı gözlerle Türkiye'ye baktı. "İsteyerek Manganın üstüne içicek dökmek istemedim"

Türkiye güldü "sadece latife ediyorum Japonya"

Japonya gülümsedi "artık boş yapmayı bırakmalıyız, okuyucular şu an çok büyük boş yaptığımızı düşünüyorlar"

Türkiye şaşkınca Japonya'ya baktı bazen bu kızı anlayamıyordu. Bazen konuya animedeki karakterlerden girip güney Kore'nin dedikodusunu yapıp çıkıyordu. Aramızda kalsın ama bu kızla çok iyi dedikodu yapılıyor.  Mesela Almanya'nın odasında peluş bı ayı olduğunu bile ondan öğrenmişti Türkiye.

"Neden burdasın Japonya"

"Hiç birisi ile toplantım vardı. Şu an boşum bı şeyler yapmak ister misin?"

Türkiye programını gözden geçirdi yapacak bir işi yoktu hatta eve gidip televizyon izlemeyi düşünüyordu şimdi

"Neden olma-"

"Olmaz"

Japonya, Türkiye'nin arkasındaki karartıya baktı. Türkiye'de Japonya'nın baktığı yere bakmak için arkasını döndü ve az kalsın Amerika'ya çarpıyordu.

"Olmaz derken?" Türkiye Amerika'dan bir adım uzaklaştı ve bu sayede Amerika Japonyadan gözlerini ayırıp Türkiye'ye baktı.

"Dediğim gibi olmaz işimiz var seninle"

"Ne yapcaz, kuduzluğunu geçirmek için seni veterinere götürmemi mi isteyeceksin?"

Amerika şaşkınca Türkiye'ye baktı, Japonya bile şaşırmıştı. Türkiye dediği şeyi anlayıp hemen ağzını iki eliyle kapattı.

"Ş..şey özür d.. dilerim Amerika. Bu kadar kaba olmamalıydım."

Amerika kaşlarını çaktı. "Ben.. ben seni korumaya çalışırken sen.. sen"

"Ne?" Amerika yere bakan gözlerini Türkiye'ye odakladı.

"Boş versene, ne halin varsa gör" Amerika hızlı adımlar ile geldiği yöne doğru ilerleyerek onların yanında ayrıldı.
 
.

Amerika hızla ilerliyordu. Attığı her adım giderek daha sert oluyordu. Fransa'nın yanına ilerlerken kendi kendine söyleniyordu.

"Ben ona yardım etmek istedim"
"Yardım mı? Sadece onun kendi yanında olmasını istedin oysaki o senin yüzünü bile görmek istemiyor"
"Ama neden, neden benim ona aşık olduğum gibi o da bana aşık olamıyor"

Amerika derin bı nefes alıp parmaklarını saçlarının arasına geçirdi, resmen kendi saçını yoluyormus gibi duruyordu.

Biraz öyle durduktan sonra yürümeye devam edip çat kapı Fransa'nın odasına girdi.

"Fransa bu gürültü ile çalışma masasından hemen ayağı kalktı, odasına böyle izinsiz giren kişiyi azarlamak üzereydi ki o kişinin Amerika olduğunu gördü.

"Amerika?" Fransa geri yerine oturdu. "Ne oldu yine?"

Amerika ellerini çalışma masasına vurdu ve yüzünü Fransa'ya odakladı. Fransa çıkan sesle yerinden biraz olsa da sıçradı.

"A.. Amerika sakin ol"

Amerika bı anda dizlerinin üstüne çöktü. Yüzündeki ifade bı saniye önceki ile uyuşmuyordu. Resmen kendinden emin, güçlü, sinirli ifade gitmiş yerine acınası, zavallı, üzgün bir ifade gelmişti.

Fransa, Amerika'nın yanına eğildi elini rahatlatmak için Amerika'nın sırtına koydu. "Ne oldu Amerika?"

Amerika, Fransa'ya baktı. "Yüzümü bile görmek istemiyor, sesimi bile duymak istemiyor. Keşke onla hiç tanışmasaydım" Amerika biraz durdu. "Ama yinede onu görmek istiyorum"

Amerika başını yere eğdi son sözünden sonra. Fransa bu aşığın kalbindeki yarayı çok iyi hissedebiliyordu. İlk başta Amerika'nın, Türkiye'ye olan aşkını bu kadar ciddi olduğunu hiç fark edememişti. Keşke önceden bu aşk büyümeden önce onu Amerika'nın kalbinden söküp alabilseydi.

Ama acaba Amerika ne zaman Türkiye'ye aşık olmaya başlamıştı ki?