2
"Yunanistan" dedi iğrenircesine "sana nasıl yardım edebilirim"
Türkiye, Yunanistan'ı süzdü. Üstünde beyazlı, mavili yatay çizgili bir tişört ve altına da bir şort geçirip gelmişti. Daha yeni NATO binasına geldiği belliydi.
Yunanistan güneş gözlüğünü zarifçe çıkarıp yakasına taktı. Yüzüne gerçek olmayan bir gülümseme ekledi.
"Türkiye! Uzun zamandır görüşmüyorduk, beni özledin mi?"
"Nasıl özledim bilemezsin"
Yunanistan biraz güldü. "Biliyorum insanların üstünde öyle bi etkim vardır"
Türkiye göz devirdi. "Yunanistan kısa kes"
Yunanistan'nın yüzündeki gülümseme gitti. "Bahçenin ordan geçerken beni Fransa durdurdu. Sana şu mesajı iletmemi istedi 'Türkiye bahçeye neden bi uğramıyosun? Senle biraz konuşuruz'dedi"
Türkiye biraz şaşırmıştı. Durduk yere Fransa onu yanına çağırmazdı, Fransa ile o kadar yakın değillerdi.
Türkiye tamam anlamında kafasını salladı. "Tamam, sağol"
Yunanistan'ın gülümsemesi geri geldi. "Bu arada türkiye bi ara bana uğra da sana ülkeme özgü olan Yunanistan Kahvemi yapayım" bunu der demez kahkaha atarak uzaklaştı.
Türkiye biraz şaşkınca kaldıktan sonra Yunanistan'ın ne demek istediğini anladı. "YUNANİSTAN ÜLKEMİN YEMEK VE TATLILARI YETMEDİ Bİ DE TÜRK KAHVEMİ Mİ ÇALDIN?"
Turkiye, Yunanistan'ın arkasından sinirle biraz baktıktan sonra kapıyı kapatıp içeri girdi
"Lanet Yunanistan beni nasıl iyi sinir edebileceğini iyi biliyo"
Üzerindeki takım elbiseye baktı gerçekten bundan bıkmıştı. Dolaptan yazlık beyaz bir tişört ve şort giydi. Ve bahçeye doğru yol aldı.
Bahçe baya güzeldi büyük olmasıda bakımını gerçekten zorlaştırıyor olmalıydı. Bu bahçeyi İngiltere, Fransa'ya hediye etmişti. Bahçenin bakımı, düzenlemesi ona aitti.
Türkiye biraz etrafına bakındı ve en sonunda güllerin arasındaki Fransa'yı fark etti.
"Selam Fransa"
"Bonjour Türkiye"
Fransa'nın üstünde yazlık, zarif bir elbise vardı ve kafasında da güneşten korunmak için hasır bir şapka ellerinde toprakla uğraştığı için bir eldiven vardı.
"Sana nasıl yardımcı olabilirim?"
"Bahçe için bazı laleler geldi, onlar hakkında bir kaç şey sormak istiyordum da. Umarım seni işinden almıyorumdur?"
"Hayır merak etmeyiniz, bi işim yoktu"
"Buna sevindim"
.
"... Ve işte böyle"
"Ah anladım, teşekkürler Türkiye"
"Sorun değil"
Fransa bahçedeki iki kişilik masayı gösterdi "yardımlarına karşılık lütfen bir çay içelim"
"Şey aslında-"
"Lütfen Türkiye bir kaç konuşuruz ederiz"
"Peki"
Fransa zarifçe sandalyeye oturdu Türkiye'nin oturmasını bekledikten sonra bi 5 metre ötedeki çalışanına kafası ile işaret verdi. Bir kaç dakika sonra çaylar gelmişti. İngiliz usülü sütlü çaydı.
Fransa, Türkiye'nin çaya olan bakışlarını fark etti.
"Ahh üzgünüm sen böyle çay içmiyordun değil mi? Çalışanlardan başka çay isteyeceğim."
"Sorun değil böyle içerim" Türkiye bardağı kaldırdı ve bir yudum aldı. Fransa bunu görünce yapmacık bir gülümseme ile kendi çayını içti.
"Böyle sürekli çay içmeye İngiltere yüzünden başladım. Artık canım sıkıldıkça çay içiyorum"
Türkiye onun anlattığını dinlediğini belirtmek için kafasını salladı. Fransa ve İngiltere evliydi.
"Türkiye hoşlandığın biri var mı?"
Türkiye içtiği çayı püskürtmemek için kendini zor tuttu. Kendini bayram ziyaretine gitmiş birisi gibi hissetti.
"Hayır, yok"
"Ahh ne kadar üzücü oysaki aşk ne kadar güzeldir. Aşk sevdiğin kişinin günahları kan kırmızısı olduğu halde kar beyazı gibi temiz yapmaktır. Umarım aşkı bulursun"
Türkiye aşkı bulabileceğini emin değildi. O aşka olan inancını kaybeden kişilerdendi. Telefonunun çalması ile aklındaki düşüncelerden kurtuldu. Fransa'dan izin istedikten sonra ayağa kalktı ve bir kaç metre ötede telefonuna cevap verdi.
-Ne oldu Kuzey Kıbrıs?
-Ne?
-Yine mi?
-Tamam bekle birazdan oraya gelirim.
Türkiye telefonu kapatıp Fransa'nın yanına döndü.
"Üzgünüm Fransa, gitmem gerekiyor"
"Seni engelleyecek değilim Türkiye, Á la prochaine.
"Görüşürüz"
Türkiye, konuştuğu kızı geride bırakıp köşke doğru ilerledi.
Fransa, Türkiye'nin gidişini izledi. Derin bı nefes aldı ve dirseklerini masaya dayayıp parmaklarını birbirine kenetledi.
Kız gözlerini yukarı doğru kaydırdı. köşkün en büyük balkonundan onları gizlice izleyen kişi ile göz göze geldi. İki kişi birbirine soğuk bakışlar attı. Fransa, yukarıdaki kişiye şeytanice sırıtıp kafa selamı verdi.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top