16


Türkiye elindeki son karton kutuyu yere koydu. En sonunda Amerika ile ortak bı karara varmışlardı. Amerika ikisinin kendi evinde yaşamını savunmuş ama Türkiye bunu reddedip kendi evinin daha rahat olduğunu söylemişti. Bir süre bunun üzerinden tartışmışlardı. Hatta bir keresinde Türkiye bahane olarak "benim altın günüm var, burdan bi yere gitmem" demişti. Tabi Altın gününün ne olduğunu bilmeyen Amerika sadece WTF dermişcesine Türkiye'ye bakmıştı. En sonunda Amerika pes edip -ilk defa oluyor bu- Türkiye'nin evinde yaşamaya karar vermişti. 

"Bunu nereye koyayım?"

"Giysi kutusu mu?"

"Evet"

"Yatağın üstüne koy birazdan dolaba yerleştiriniz"

Türkiye son defa odasına baktı, artık tek başına uyumayacak her sabah sevgilisinin yüzü ile uyanacaktı.

"Artık her sabah senin cenabet yüzüne bakarak uyanacağım"

Amerika dalgasına gülüyormuş gibi yaptı "bende seni seviyorum"

Türkiye Amerika'ya taklit etti. "Bindi səni siviyorim, bak eğer uyurken pikeyi benden çekersen sana bı tekme atarım yerde uyursun"

Amerika bu sefer güldü çünkü Türkiye'nin bunu söylemesine rağmen geceleri sürekli pikeye sadece kendisi sarılıyor ve Amerika'yı bilinçsiz bir şekilde tekmeliyordu. Tabi Amerika ile Türkiye ne zaman beraber uyudular ki? Sanırım Türkiye yine Amerika'ya koltukta yatmasını söyledikten sonra Amerika gizlice Türkiye'nin yanına kıvrıldığı zaman.

Türkiye evinin üst katındaki kendi odasına baktı pek bir değişen bir şey yoktu sadece etrafta artık Amerika'nın eşyaları vardı.

Amerika yatağa oturdu sevgilisi ise az önce Amerika'nın getirdiği kutuyu açarak içinden Amerika'nın kıyafetlerini çıkarıp dolaba dizmeye başladı.

Ama eline aldığı bir kıyafet ile kahkaha attı.

"Ne oldu?"

Türkiye elindeki kırmızı fosforlu Hawaii gömleği gösterdi. Gerçekten gözlerinizi yerinden çıkarmak isteyeceğiniz bir şeydi. Aynı güneşe gözlüksüz bakmak, Gelin'in kardeşine gözünü kırpmadan bakmak, kekolara ise gözlerini kaçırmadan bakabilmek gibiydi en sonunda acı hissediyordunuz.

Amerika koşarak gömeliğini geri aldı ve sarıldı. "Bı kere bu çok güzel bı gibi gömlek"

"Kesinlikle öyle ama güneş gözlüğü olmadan bakarsan gözünü yakan türden bı güzellik"

Amerika göz deviri.

"Amerika at şunu"

"Kesinlikle olmaz bunun hatırası var"

Bu sefer Türkiye göz devirdi ve Amerika'dan gömleği alıp dolaba astı. "Seninle tartışmaya girmeyeceğim"

Amerika gülümsedi. Kapı açılma sesi ile Türkiye gülümsedi. İçeri koşarak bir erkek çocuğu girdi (belki öbür bölümlerde bu kişi kız olarak yansıtmış olabilirim hiç hatırlamıyorum erkek olmasına şu an karar verdim)

Küçük çocuk koşarak babasının yanına gitti.

"Burda ne işin var Kuzey Kıbrıs?"

"Sadece seni görmeye geldim baba"

Türkiye gülümsedi ve çocuğun kafasını okşadı.

"Bende burdayım"

Kuzey Kıbrıs babasını ondan çalan kişiye sinirle dönüp baktıktan sonra babasına sevecen gülümsemesini yine attı. Amerika ile Kuzey Kıbrıs'ın arası biraz tuhaftı. Aslında ikiside iyi anlaşıyorlardı, ikiside birbire saygı duyuyordu ama birbirlerine atışmadan da duramıyorlardı.

"Baba, Rusya ne zaman gelecek? Onu özledim"

Amerika sanki Ruysa sözcüğüne tiki varmış gibi tuhaf bir haraket yapıp normal haline döndü. Amerika ve Kuzey Kıbrıs'ın arasında olan atışmadan bı haber olan Türkiye konuştu.

"Bilmiyorum, votkası bitince gelir bı ara"

Tam o anda kapı zilinin çalması ile Türkiye ikisinin arasından ayrılarak kapıya gitti. İkisi birbirlerine tehditkar bir şekilde baktıktan sonra odadan ilk ayrılan Kuzey Kıbrıs oldu. Babasının yanına gitmişti. Amerika güldü bu aile çılgındı, tam ona göre.

"Merhaba Rusya"

Amerika duyduğu ses ile uzandığı yataktan ayağı kalkıp Rusya Radarlarını açtı. Rusya şu anda alt katta kapının tam önünde Türkiye yani Amerika'nın biricik sevgilisi ile konuşuyordu. Amerika asla sevgilisinin kapitalist olmasına izin vermeyecekti. En hızlı aşağa inmenin yöntemi neydi?
Merdivenlerden koşmak? Hayır
Trabzanlardan kaymak? Hayır
Işınlanmak? Hayır -merak etmeyin Amerika özellikle böyle günler için ışınlanlayı buldurtmuştu-

Amerika aklına gelen fikir ile gülümseyip koştu.

.

Türkiye kapıyı açması ile karşısında Rusya'yı beklemiyordu. Demek ki doğruymuş iyi insan lafın üstüne gelirmiş -belkide yanlış ta olabilir-

"Merhaba Rusya"

Rusya gülümsedi. Tam napıyorsun gibi sorular soracaktan gökten aşağı inen Amerika ile yerinde bir hopladı.
Hayır mecazi değil tam anlamıyla Amerika gökten düşmüştü, yani balkondan atlamıştı.

Sanki az önce hiç birşey olmamış gibi Rusya'nın yanında durmak yerine kapıyı açık tutan sevgilisinin yanına geçmiş ve onun omzuna kol atmıştı.

"Yeniden Merhaba Rusya"

Rusya, Türkiye'ye "gerçekten bu adamla mı çıkıyorsun?" Dermişçesine baktı ama hala şokta olan türkiye hiç birşey diyemedi.

"Üzgünüm Rusya ama şuan sevgilimle bir işim var"

Amerika hızla kapıyı Rusya'nın yüzüne kapattı. Bunu yapmak içine bir su serpmişti.

Türkiye, sevgilisinin ona attığı kolu ittirdi. Hala şaşkındı.

"Az önce ne yaptın Amerika?"

"Türkiye"

"AZ ÖNCE GÖKTEN DÜŞTÜN YA. Nasıl atlarsın balkondan!"

Amerika dizlerinin üstüne düştü.
"Beni bı hastaneye görürsene ya, sanırım ölüyorum"

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top