13
Türkiye karanlık bir sokakta bulunan salıncağa oturmuş ayaklarıyla kendini bir ileri bi geri yavaşça sallıyordu.
Arkasından gelen adım seslerine rağmen kafasını döndürüp gelen kişiye bakmadı. Yüzü asık ve yerdeydi.
Gelen kişi yanındaki salıncağa oturdu ve Türkiye gibi yavaşça sallanmaya başladı. İki yetişkin kişi içlerindeki çocuğu sallıyorlardı.
"Burda ne işin var Yunanistan"
"Etkileyici, yüzüme bile bakmadan kim olduğumu bildin"
Türkiye sorusuna cevap alamadığı için sessizliğini korudu.
"Sana yine bir mitoloji hikayesi anlatmaya geldim''
"Nasıl bi anda ortaya çıkmayı başardı?"
"Ders çıkarması gereken herkesin yanında bitebilirim"
"Ve izninle başlıyorum. Bir gün Zeus'un oğlu okçuluk, şiir, sanat ve ışın tanrısı kehanet yapan bilici tanrı Apollon, ırmak kenarından geçerken güzel bir su perisi görür, bu su perisinin adı Daphne'dir.
Apollon ilk görüşte Daphne'ye aşık olur ve onunla konuşmak ister fakat Daphne ondan kaçar. Kaçan kovalanır misali Daphne kaçtıkça Apollon onu kovalar. Apollon Daphne'nin ardından "kaçma seni seviyorum!" Diye bağırır ama Dephne tanrılar ile sevgili olan kişilerin başına iyi şeylerin gelmediğini bildiği için kaçmaya devam eder.
Aralarındaki mesafe iyice kısalınca Dephne kaçamayacağını anlar ve olduğu yerde durur. Ayağı ile toprağı kazıyarak dua etmeye başlar. "Ey toprak ana, beni ört, beni koru beni sakla!" Bu içten haykırışa toprak ana yani Tanrıça Gaia sessiz kalmaz.
Dephne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları da olup uzar ve bir Defne ağacına dönüşü verir.
Bu manzara karşısında Apollon şaşkınlığa uğrar. Apollon Dephne'nin ağaç oluşunu hüzünle izler. Sonra ağaca sarılır ve kabukların altındaki kalp atışını işitir ve şöyle seslenir "Dephne bundan sonra sen, Apollon'nun kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yanyana geçecek."
B
u hoş sözler karşısında Daphne dallarını eğer ve Apollon'u saygıyla selamlar."
Türkiye ayakkabısı ile yeri eşeledi. "Güzel hikayeymiş"
"Biliyorum, sonuçta benim ülkemde çıktı"
"Bundan çıkarmam gereken ders ne peki?"
"Amerika Apollon, sen ise Daphne. O kovaladıkça sen daha çok kaçıyorsun ve hüzünlü bı sona yaklaşıyorsunuz.
"Onla aramda bir şey yok"
"Öyle mi? O zaman şu an karanlık sokaklarda neden seni arıyor?"
Türkiye gözlerini karşısındaki salıncakta hızla sallanan kişiye odakladı.
"Beni mi arıyor?"
"Büyük ihtimalle"
"Bu kesin bir cevap değil"
"Biliyor musun? Güney Kore sevilmemekten korkuyor bu yüzden herkese kibar davranıyor"
"Rusya sevdiklerini kaybetmekten korkuyor bu yüzden kimseyi sevmiyormuş gibi davranıyor"
"Ermenistan yok sayılmaktam korkuyor bu yüzden sürekli olay çıkartıyor"
"İngiltere güçsüz olmaktan korkuyor bu yüzden bu kadar çabalıyor"
"Azerbaycan insanların onu üzgün görmesinden korkuyor bu yüzden sürekli mutlu gibi davranıyor"
"Amerika yalnız kalmaktan korkuyor bu yüzden seni seviyor çünkü sevdiklerine ne kadar değer verdiğini biliyor"
"Peki ben neyden korkuyorum Yunanistan?"
"Saymakla bitmez, zira bütün korkudan vardı sende biraz ama en ağrı insanlardan korkmandır, insanların düşüncesinden korkarsın bu yüzden hayatını yaşayamamaktasın"
Yunanistan yerinden kalktı "artık benim gitme zamanım, umarım bı ders çıkarmış sındır" Yunanistan Türkiye'ye el sallayıp ordan uzaklaştı.
Türkiye biraz düşündü Yunanistan haklıydı. Bu zaman kadar herkesin düşüncesine kafayı takmıştı
"İnsanlar ne der?"
"Benim hakkımda ne düşünmekte?"
"Böyle yaparsam kırılır mı?"
"Böyle davranmasam mı?"
"Umarım alınmamıştır"
Bu düşünceler sanki bir göz yaşı olmuşta Türkiye'nin yanağından süzülüp toprağa ulaştı.
"Türkiye!"
Türkiye duyduğu ses ile ayağı kalktı ve arkasını döndü zira bu sesi tanıyordu.
Amerika hızla Türkiye'nin yanına gelirken Türkiye gözlerini sildi.
Amerika hızla ilk Türkiye'ye sarıldı ama bu sarılıştan karşılık alamadı.
Amerika Türkiye'den ayrılınca karşısındaki oğlanı iki eli ile yanaklarından tutup kendi kafasına biraz yaklaştırdı. Boy farkı yüzünden Amerika biraz yere eğilmişti.
"Ben özür dilerim. Seni kırmak istemedim ilk-"
"Amerika"
"İlk seni dinlemeliydim bu konuda. Seni dinlemeden böyle bı davranışta bulunmamalıdım-"
"Amerika"
"Ne desem haklısın ama seni seviyorum lütfen-"
Amerika'nın sözü yanağına yediği tokat ile yarım kesilmişti. Amerika şaşkınlıkla kızarmış yanağını tuttu.
"Nede-"
"İçimde kalmıştı, normalde sana yumruk atacaktım ama içim el vermedi"
Türkiye son sözü ile kendinden uzun oğlanı yakasından kendine çekti ve öptü.
İlk başta şaşkınlık yüzünden ne yapacağını bilmeyen Amerika Türkiye'nin öpücüğüne karşılık verdi. Yavaşça elini Türkiye'nin beline koydu ve kafasını Türkiye için biraz aşağı eğdi.
Amerika'nın gözleri Türkiye'nin üstündeydi, yanakları kızarmıştı gözlerini ise sıkıca yummuştu.
En sonunda birbirlerinden ayrıldıklarında Amerika bir daha Türkiye'ye sarıldı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top