1.4
Seungmin duydukları ile olduğu yerde kalıp düşünmeye başladı. Adamın dediği gibi annesine dair ne hatırlıyordu. Bunları düşündükçe başı ağrıyordu hafiften. Genç adam, Seungmin'in kafasının karıştığını biliyordu, bunun için de şimdi çoğu şeyi anlatıp bir an önce zihninin rahatlamasını istiyordu.
"Seungmin, bak içeri girip sana herşeyi anlatayım. Hatta kanıtları ile birlikte." dedi genç adam, Seungmin ise başın da ki hafif ağrıyı umursamadan sağ tarafında kalan eve baktı ilk önce. Kendi içinde ölçüp tartıktan tekrar adama dönüp kısa bir baş sallama ile onayladı. Genç adam gelen onayla birlikte küçük bir tebessüm edip bahçenin kapısını açarak içeri girdi. Arkasını döndüğünde Seungmin'in de içeri girdiğini gördü.
Önüne dönerek evin dış kapısına doğru ilerleyip cebin den anahtar çıkartarak kapıyı açtı. Seungmin de genç adamın peşinden tedirgin adımlarla ilerliyordu. Genç adam içeri girip Seungmin'in de girmesini beklemiş, içeri giren Seungmin'le kapıyı kapatmıştı.
İçindeki heyecana karşı yüzünü umursamaz tutmak zordu. Ne de olsa yıllar sonra canından çok sevdiği çocukla birlikte bu eve yeniden adım atmışlardı.
Seungmin arkasında durduğu için elini kalbine atıp sakin olmasını söyledi içinden. Bir kaç saniye düzensiz nefesini düzene sokup salona doğru ilerledi. Seungmin de bu sırada öğreneceklerin den önce kafasını dağıtmak için evi incelemeye başladı.
Evin içi de dışı gibi tatlı duruyordu. Biraz önünde üst kata çıktığını düşünen renkli merdivenler vardı. Hemen salonun karşısında ise mutfak gözüküyordu. Önün de ki adamın ilerlediğini görünce evi incelemeyi bırakıp adamın peşinden girdi salona.
Genç adam kahverengi deri koltuğa oturup ayakta duran Seungmin'e baktı. "Öyle ayakta beklersen hiçbir şey öğrenemezsin ki." Seungmin, adamın dediğine göz devirip karşı koltuğa oturdu. "Oturduğuma göre artık anlat." Adam, Seungmin'in huysuzluğuna belli etmeden gülümseyip içinden de Minho dan kapmış bu huyu demişti.
Gülümsemeyi bırakıp boğazını temizleyerek artık anlatması gerekenleri anlatmaya başladı. "Bay kim, yani babanın ne kadar iyi bir savcı olduğunu tüm Kore biliyordur. Tabi bu kadar iyi ve başarılı bir savcının ünvanı kadar düşmanı da vardır. Özelikle bir mafya'ya karşı gelmesi bay Kim'in düşmanları artırdı. Bayan Kim, uzman cerrah. İşin de kimse onun önüne geçemez. Seul de tanınan en iyi cerrahi. Bu kadar iyi bir doktorun da başarısını kıskanan çok insan vardır." nefes alma ihtiyacı ile derin nefes almış, karşısında oturan genc'e bakmıştı.
Seungmin, anne babasını mesleğini biliyordu ama onların sıradan bir savcı ve doktor olduğunu zannediyordu. Ne babasının savcılığının tüm Kore de bilindiğini ne de annesinin uzman cerrah olduğunu bilmiyordu. Genç adamın, en baştan başlaması onun için artı bir durumdu.
O sırada ise genç adam, önemli kısma nasıl giriş yapacağını düşünüyordu. Düşüncesi ise konuşmaya başlayınca son bulmuştu.
"Adları tüm Kore de bilinen çift için hayat ne kadar güzel ve başarılı gözükse de onları yok etmek isteyenler için de daha kolay hâle gelmişti bu durum. Bir gün bay Kim, başarısına başarı katacak bir duruşmaya girip yine büyük bir başarı ile çıkmıştı o duruşma dan ama bu duruşmanın hayatını mahvedeceğini bilse o davaya katılır mıydı?" Seungmin az çok neler olduğunu anlamış, aynı kendisi gibi öğrendiklerini anlatan adam gibi içi parçalanıyordu.
"Katılmazdı. Niye hem eşini hem çocuğunu tehlikeye atsın ki. Asla böyle bir davaya katılmazdı. Ama başına gelecekleri bilmeden katıldı o davaya. Duruşma salonun dan çıktığın da yine onu tehdit eden adamı umursamamış ve yoluna devam etmişti. Nereden bilecekti ki bu adamın diğerleri gibi boşuna konuşmadığını." anlattıkları ona bile ağır gelirken, karşısında ki çocuğu düşünemiyordu. Ayağa kalkıp mutfağa geçerken iki bardak su getirip birini Seungmin'in önüne diğerini de kendi önüne koymadan bir yudum içip boğazın da ki kuruluğun geçmesini sağladı.
Seungmin önünü koyulan suya dokunmamış, adamın cümlelerine başlamasını beklemişti. Adam, Seungmin'in suyu içmeyeceğeni biliyordu yine de ister diye getirmişti.
"Davanın üzerinden bir kaç ay geçmiş. Tabii ki bay Kim, o adamın dediklerini unutmuş. Sonuçta alışık olduğu bir durum hangisi aklın da kalabilirdi ki? Adam ise bay Kim'in en güzel, en mutlu anını beklemiş bu zamana kadar. O anını bulduğu anda ise dediklerini gerçekleştirmek için harekete geçmiş. Bay ve bayan Kim evlilik yıldönümlerinin sabahını oğulları ile lunapark'a giderek geçirmiş akşamı ise başbaşa bir restoranda geçirmek istemişler. Küçük oğullarını bakıcıya teslim etmeden önce sevgiye boğup evden çıkmak istemişler ama o gün uslu olan küçük çocuk, anne babasının evde kalmasını, birlikte oyun oynamaları için ağlayıp durmuş. Bay ve bayan Kim de oğullarına kıyamadıkları için küçük çocuğun uyku vakti gelene kadar küçüğün istediğini yapmışlar. Küçük çocuk uyuduğun da ise bakıcıya teslim ederek evden çıkmışlar." uzun soluklu konuştuğu için önünde duran bardak tan bir yudum daha su içip devam etti konuşmasına.
Seungmin ise gözleri dolu dolu dinliyordu genç adamı.
"Bay Kim'in arabasına binerek kendileri için ayırtıkları restoranda giderken şanssızlıklar onların peşini bırakmıyormuş. Sabah güneşli olan hava bir de sağanak yağışa yerini bırakmış. Bay Kim hızını yavaşlamış ya da kendi öyle sanıyorummuş ıslak yolda araba ilerlerken karşı şeritte olması gereken bir kamyon, Kim çiftinin seritin de ilerliyormuş, Bay Kim onlara doğru yaklaşan kamyonu görünce direksiyonu sola kırıp, frene de basarak durmak istemiş ama ne kilitlenen direksiyon çalışıyor, ne de fren tutuyormuş. Bun dan gerisi ise tam bir karmaşa." genç adamın kendi gözlerin den düşen bir kaç damlayı elinin tersiyle silmiş, Seungmin'e baktığın da çocuğun gözlerin de ki boncukları döktüğünü görmüştü.
Gidip sarılarak teselli vermek istese de Seungmin geri çeker kendini diye yapamıyordu. Yine de denemekten zarar gelmezdi. Oturduğu kahverengi deri koltuktan kalkıp karşısında içli içli ağlayan çocuğun yanına gitti. Onun bu şekilde ağlaması kalbinin bıçaklanması hissi gibi hissettiriyordu.
Genç adam, Seungmin'in yanına oturup "Sarıla bilir miyim?" diye sormuştu. Seungmin tam da ihtiyacı olan sorunun sorulması ile sadece başını sallaya bilmişti. Zihni ne kadar tanımadığı adama sarılması, yakın olmaması gerektiğini tekrar etse de kalbinin ve bedeninin sarılmaya çok ihtiyacı vardı.
Özellikle hyungların dan gelen sarılmaya. Keşke dedi içinden keşke şuan onlara sarıla bilsem. Keşke yine zor zamanlarım da onlar yanımda olsa.
Bu sırada Hyunjin ve Minho eve geç kalan küçükleri için endişe ediyorlardı. İlk Seungmin'i aramışlardı ama telefonu kapalıydı. Şarjının bittiğini düşünüp bu sefer de Kai'yi aramışlardı ama onları daha çok endişe duymalarını sağlayacak cümleyi söyledi Kai. "Bugün Seungmin ile hiç konuşmadım ki" demişti küçük olan. İkili ise bunun üzerine evden çıkıp birlikte aramaya başlamışlardı. Küçükleri ne olursa olsun onlara haber vermemezlik etmezdi. Şimdi ise hiçbir haber yoktu Seungmin den. Bunu bildikleri için kalpleri endişe ile atıyor ama bunu birbirlerine belli etmek istemiyorlardı. Ne Minho, Hyunjin'in endişe edip üzülmesini istiyordu Ne de Hyunjin. İkisi de birbirlerini avutup duruyordu. Belki kütüphaneye gitmiştir, bu yüzden telefonunu kapandığın dan haberi yoktur. Belki başka bir arkadaşı ile buluşup zamanın farkına varmamıştır diyerek ikisi de birbirini sakinleştirmek istiyordu.
🤎🖤🤍
Seung'un hayatını da öğrendik sonunda
REKLAMLAR ✨
Konusunu çok seviyorum umarım sizde severek okursunuz 🦋🩷🧚🏻♀️🤍
REKLAMLAR BİTTİ ✨
Reklamcılığa başlayacağım sonunda galiba
Kendinize çoook ama çooook iyi bakın 🧡🧚🏻
Umarım okulunuz ve gününüz çok güzel geçer 💚☘️🧚🏻♂️
Öpüldünüz 😽😽😽😽
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top