24.

Gitmek istiyorum.

Sadece iki kelime etti Aria ve sevdiği adamı ne kadar incittiğini bilemedi. Sevdiği adamın kalbine sanki hançer saplandı.

Ne hissettiğini bilemedi o an ama acıydı bu da. Kalbinin acısıydı. Biliyordu adam, hakkı olmadığını biliyordu. Onun kalbi acımamalıydı. Buna hiç ama hiç hakkı yoktu.

Aria'a kal diyemezdi. Kızın hayatını daha fazla mahvedemezdi. Onu bu olaydan uzaklaştırmalıydı. En başından beri uzak tutmalıydı. Ama bilememişti ki işlerin bu raddeye geleceğini.

O...sadece sevmişti. Tek hatası bu oldu belki de.

Sevmek hata değildir belki ama, o hisse kapılıp yapılanlar hataydı...

Bir şey demedi adam. Sadece Aria'nın hayranı olduğu bilmediği gözlerini kızın yüzüne sabitlemişti.

Gitmesini hiç istemiyordu ama diyemezdi işte 'gitme'.

Diğer taraftaysa bedeni görünmeyen yaralarla dolu bir kız oturmuştu. 17 gün boyunca durmadan bir şeyler yaşamış ve her seferinde düşmüştü. Kalkmıştı yeniden devam etmeye başlamıştı ama olmamıştı işte.

Gittiği yolun yalnış olduğunu düşünüyordu. Ama yanında oturduğu adam ona "Gitme" derse gitmezdi, biliyordu.

Artık kabullenmişti. Aria Salvador'a aşıktı. En başta sadece heves sandı ama öyle olmadığını ona tüm vücudu, kalbi hatta beyni bile gösterdi. Her zaman kalbin aksini söyleyen beyin bu sefer aynı şeyi söylemişti.

Başka açıklaması olamaz, aşık oldun.

Bekliyordu yorulmuş bir kız. "Gitme." sözünü bekliyordu. Ama saniyeler birbirini kovalarken umudunu kaybetmeye başladı.

Ve düşündü. Buradan çıkıp gidişini, başka bir şehre yerleşeceğini, kendine geldikten sonra yeni bir iş bulacağını, yeni insanlarla tanışacağını ve Salvador'u unutacağını...

Bir şey demedi adam. Sustu ve ilk kez susmak ona kaybettirdi.

Kız bekledi, bekledi, bekledi ama gelmedi beklediği tek kelime ve bir daha yıkıldı. Kalkmak için umutla yaktığı ışıklar yeniden karanlığa kucak açtı.

En büyük yıkılışı bu sandı o an Aria. Ama bilmiyordu. Sadece 1 gün sonra nefes alarak öleceğini bilmiyordu.

***

Aria'dan:

29 Aralık 2018.

Gözlerimi takvimden çekemiyordum. Her günün anısı geliyordu gözlerimin önüne. Ben ne hissettiğimi bilmiyordum...

Hazırdı her şeyim, eşyalarımı, elbiselerimi hepsini toplamıştım. Alice'i aramış ve geleceğimi söylemiştim. Sadece 17 gündür kaldığım bu otelden bu odadan bir daha gelmemek üzere çıkmak vardı. Herşeyi ardımda bırakmak vardı.

Vicdanım rahat değildi. Durmadan Salvador'a verdiğim söz geliyordu aklıma.

"Benimle olacağına söz ver" demişti.

"Söz veriyorum, hep seninle olacağım. " demiştim ve şimdi sözümü çiğniyordum. Ama yapamıyordum işte. Ben güçsüztüm. Düştüğüm yerden kalkamıyordum...

Kapı çaldı ve ben onun geldiğini anladım. Sakince içeriye girdi. Ifadesiz gözükmeye çalışıyordu ama üzgün olduğu siyah gözlerinden belliydi.

"Hazır mısın?" dedi gözlerime bakmayarak.

"Özür dilerim." dedim bir anda. Bana çevirmediği gözleri anında gözlerimi buldu.

"Özür dilerim, sözümü tutamıyorum. Ben özür dilerim, özür dilerim, çok özür dilerim." diyerek yeniden ağlamaya başladım. Hemen yanıma gelip bana sarıldı.

"Dileme. Lütfen özür dileme." kendimi geri çekerek gücümü topladım ve konuşmaya başladım.

"Sözümü tutmam gerekirdi. Ama yapamıyorum. Güçlü olamıyorum. Kaldıramıyorum. Burada olduğum her saniye ölüyorum. Beni iyileştiren sendin. Ama artık iyileşmek bile yetmiyor bana. Yaralarımın izi geçmiyor, geçmeyecek. Acısını unutamıyorum, ama unutmaya çalışacağım. Beni affet, lütfen beni affet. Ben...ben çok kötü bir insanım. Ben verdiğim sözü tutamayacak kadar acizim. Ben...sana layık bile değilim. Herşeye rağmen yanımda oldun, defalarca göğsünde ağladım, haykırdım. Sen usanmadan, bıkmadan beni iyileştirmeye çalıştın. Elimi bırakmadın. İyi kötü ne yaşamış olursak olalım sen aslında işini yaptın ve çok haklıydın. Bense...bense seni bırakıp gidiyorum. Sana verdiğim sözleri çiğniyorum. Seni bu ateşin içinde yalnız bırakıyorum. Kendimi çekip kurtarıyorum çünkü dayanamıyorum. Salvador, özür-" cümlemi tamamlamama izin vermemişti. Dudaklarını dudaklarına bastırdı ve yavaşca öpmeye başladı. Her zaman yaptığı gibi. Ama bu sefer daha yavaştı, bitirmek istemiyordu. Göz yaşlarım karıştı dudaklarımıza.

Öptü, öptü, öptü...sonra nefes-nefese ayrılmak zorunda kaldı.

"Belki burada olmadı ama eğer bu işi sağ-salim bitirirsem seni bulacağım ve inan bana verdiğim sözü tutacağım Aria, her şey güzel olacak. " dedi gülümseyerek. Bende ona gülümsedim.

Ama belki demişti... Belki...

Gözlerimiz birbirinden ayrılmazken kapı şiddetle çalınmaya başladı.

"Bay Salvador! Bay Salvador!"Jason'un sesiydi bu. Salvador telaşla ayağa kalkarak kapıyı açtı.

"Hemen, hemen gelmeniz gerekiyor. Çabuk olun. Birbirilerini öldürecekler. Mutfaktalar." diyerek koşmaya başladı.

"Sen burada kalıyorsun, hiç bir yere çıkma tamam mı? Geliyorum. " diyerek çıktı Salvador.

"Ama-"

"Aria bir kez laf dinle sadece, bir kez!" dedi ve ben kafamı sallayarak kapıyı kapattım.

Ellerimi cebime sokarak günlerdir tek yaptığım şeyi yaparak camdan dışarıyı izledim. Burada sanki bir hapisteydik. Her gün geçtiğim sokaklara, bindiğim otobüslere, gittiğim parklara, evime hasret kalmıştım. Günlerdir sadece ölüyordum. Ama bu gün kurtulacaktım.

Sadece 2 dakika geçmişti ve odanın kapısı yeniden çalınmaya başladı. Hızla gidip kapıyı açtım.

"Sal-"

***

10 katlı bir otelin yüzlerce odasından sadece birindeydim. Gözleri kapalı, ağzımda bir bezle. Ne görüyordum, ne konuşuyordum. Sadece duyuyordum.

Neyi mi?

Sessizliğin haykırışını...

Kaç dakika geçmişti bilmiyordum tek bildiğim şey kaçırılmış olmamdı. Evet, kaçırılmıştım. İçim bir nebze rahattı ne de olsa tüm odalara tek-tek bakarak beni bulabilirlerdi. Ama ya gecikirlerse?

Sonra bir kapı sesi...

Sonra ayak sesleri...

"Nasılsın?" dedi bir ses. Yine robot sesi geliyordu.

"Sen kimsin?!" dedim ağzımdaki bezi çıkardıktan sonra. Adım sesleri uzaklaştı.

"Ben katil. Memnun oldum." dedi gülerek.

"Beni neden kaçırdın?" dedim sorabileceğim yüzlerle soru içinden.

"Öylesine. Kaos yaratmayı seviyorum diyelim. Biraz heyecan, biraz korku, biraz adrenalin, biraz kan. " dedi ve yeniden gülmeye başladı.

"Psikopatsın sen!"

"Bir katille konuştuğunu unutuyorsun galiba?"

"Beni neden kaçırdın?!"

"Sence?"

"Öldürmek için. " dedim. "Ama neden? Neden beni öldürmek istiyorsun ki? Ben senin kim olduğunu bile bilmiyorum. " Mantıksızdı.

Bu cinayetteki bazı olaylar mantıksızdı.

"Sana cevap vereceğimi falan mı zannediyorsun? Yanılıyorsun Aria. " dedi ve sustu. "Ayrıca seni öldürmeyeceğim merak etme. Sadece gittiğini duydum ve veda etmek istedim. "

Bu adam ne tür bir psikopattı?!

"Git ve dönme Aria. En başından beri yapman gereken şey buydu. Eğer gitmezsen ölürsün Aria." dedi soğukkanlılıkla ve adım sesleri giderek uzaklaştı. Sonra bir kapı sesi ve sessizlik.

Gitmişti! Beni öldürmemişti. Ama apaçık tehtit etmişti.

En başından beri yapmak istediği şey buydu. Beni olaydan uzaklaştırmak. Ama neden? Neden beni uzaklaştırılmak istiyordu ki?

Sadece 5 dakika sonra kapı kırılcasına açıldı ve Salvador'un sesi geldi.

"ARİA!" Gözlerim bağlı olduğu için hiç bir şey göremiyordum. Adım sesleri bana yaklaştı.

"Aria, Tanrım, Aria! İyi misin?" diyerek önce gözlerimi açtı. Ellerimi ve ayaklarımı hızla çözdükten sonra sıkıca sarıldı bana.

Ve ben onun atan kalbinin sesini duydum. O, tir-tir titriyordu. Kalbi göğsünü delecekmiş gibi atıyordu.

"İyiyim, korkma." dedim kollarımı ona sararak.

Dakikalar boyu öylece kaldık.

Yazar'dan:

Dakikalar boyu öylece kaldı genç adam ve kız. Korkmuştu adam. Hemde çok. Canından bile çok sevdiği kıza birşey oldu sanmıştı ve o, o gün her şeyi bitirme kararı almıştı.

Kız gitmeliydi. Onu özgür bırakmalıydı. Ne kadar haklı olduğunu anlamıştı kızın. Zaten haklıydı da o ayrı.

Kız ise yaşadığı korkuyu unutmuştu sevdiğinin göğsünde. Aldığı tehtiti unutmuştu bir anlık.

Gitmezsen ölürsün demişti ona bir katil.

Ve o giderse de zaten ölecekti...

O gün kızın son huzurlu gecesi oldu. Evet o gece de otelde kendi odasında kaldı kız. Sonkez...olduğunu sandı.

Ve o gün kız yaşadıklarının aslında hiçbir şey olduğunu anlamadı.

Gerçek ölümüne bir kaç saat kalmıştı.

Duvardaki saat çalışıyordu ve konuşuyordu.

Tik tak, tik tak

Felaket sireni çalıyordu. Bir ölüm yaklaşıyordu...

Tik tak, tik tak.

'Uyu' diyordu, 'sonkez huzurla uyu.'

Tik tak, tik tak.

'Nefes al' diyordu, 'çünkü son alışların.'

Tik tak, tik tak.

'Gitmene gerek kalmayacak' diyordu.

Tik tak, tik tak.

'Sen şu an yaşıyorsun' diyordu.

Tik tak, tik tak.

'Uyu' diyordu.

Tik tak, tik tak.

'Yarın herşey bitiyor' diyordu.

Tik tak, tik tak.

...




O değilde bölümü yazarken gerildim😱

Veeee gelecek bölüm FİNAL.😭

Çooooookkk heyecanlı olacak.😉

Peki ya bu bölümü nasıl beğendiniz mi?🙂

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top