18.

Nasıl bir olayın içindeydim ben? Nasıl bir ateşti bu? Her saniye daha çok yakmaya başlıyordu. Beni kül ediyordu...

Ve ben bir anka kuşu olmayı diliyordum.

Oysa benim küllerim bile toz olacaktı.(alıntı😉)

"Yemin ederim! Yemin ederim duymuştum Salvador! Orada konuşmuşlardı! Buluşacaktılar. Gerçketen!......" Dakikalardır susmuyor delirmiş gibi konuşuyordum.

"Aria! Tamam! Sakin ol, lütfen. " diyerek beni kollarımdan tutarak koltuğa oturttu Salvador.

"Ben katil değilim! Biliyorsun değil mi?" dedim bir kez daha acıyla. Salvador bir süre sessiz kaldı. Sonra yutkundu ve acıyla "Biliyorum." dedi. Neden acı çekiyordu?

"Aria sen iyi değilisin. "

"Anlamadım?"

"Buradan gitmelisin. Bu işin içinden çıkmalısın." dedi. Belki de tek ihtiyacım olan şey buydu. Ama ben ona bir söz vermiştim ve neyin pahasına olursa olsun sözümü tutacaktım.

"Hayır. " dedim ve oturduğum koltuktan kalkarak yatak odasına girdim. Berbat günler geçiriyordum ve kafam çok kötü ağrıyordu. Yine bir sancı girirken kafama ayakta duramayıp yere düştüm.

Tanrım! Çok kötüydüm! Kafamın içinde bomba patlıyordu sanki!

Hızla odanın kapısı açıldığında geçen seferki adının Salvador olduğunu söyleyen adam girdi içeri.

"Aria iyi misin?" diyerek telaşla yere oturdu. Yüzüme dokunacakken geri çekildim.

"Beni nereden tanıyorsunuz?" Karşımdaki adam şaşırdı ve ne diyeceğini bilemez halde bana baktı.

"Aria..." dedi acıyla. "Kendine gel! Lütfen kendine gel. Hatırlamaya çalış. "

"Neyi?" dedikten sonra kafama bir sancı daha girdi. Sonra ne oldu bilmiyorum ama yine karanlığın içindeydim.

***

Ne zaman uyuduğumu hatırlayamadığım bir uykudan ayrıldım. Neden ne zaman ve nasıl uyuduğumu hatırlamıyordum?

"Aria?" diyen Salvador yatağımın yakındaki sandalyede oturmuştu.

"Efendim?" dedim.

"Beni hatırlıyor musun?"

"Neden her kalktığımda bana aynı soruyu soruyorsun? Seni neden hatırlamayayım ki?" dediğimde rahatladı.

"Sana herşeyi anlayacağım. Bilmeye hakkın var."

"Ne oldu? Bir şey mi oldu?" diyerek kalkmaya çalıştım. Beni geri yatırırken konuşmaya başladı.

"Sakin ol. Anlamıyorum. " dedi ve gözlerini kapatıp açtı. "Aria sen unutuyorsun. Bir şeyleri unutmaya başladın. Bayılıyorsun ve kalkıyorsun yaşadığın şeyleri hatırlamıyorsun. Beni hatırlamıyorsun. Yaptığın şeyleri... hatırlamıyorsun. "

"Na-nasıl?" Kafamda olan boşluğun sebebi bu muydu? Ama hatırlamıyordum ki.

"Aria hasta olabilirsin. "

"Hayır! Hayır! Ben hasta değilim. Öyle bir şey yok!" Bir süre bir şey demedi.

Hasta mıydım ben? Bay Jamie'nin dedikleri doğru muydu? Ben...ben bir katil miydim? Kadını ben mi öldürmüştüm?! Öldürdüğümü unutmuştum.

Dolu gözlerimle Salvadora baktım.

"Ben mi yaptım?" dedim hayatımın en berbat anını yaşarken. Biterdim ben. Herşey biterdi.

Salvador sessizce baktı bana. Dakikalar boyunca baktı, gözlerini hiç çekmedi. Bana nasıl baktı biliyor musunuz?

Acıyarak...

Sevdiğim adam bana acıyarak bakıyordu. Ne kadar berbat olduğunu anlatmama gerek var mı?

"Hayır. " dedi Salvador bir anda. O kadar kararlı söylemişti ki.

"Bana acıyorsun. O yüzden böyle söylüyorsun."

"Hayır. Sana acımıyorum Aria. Sen çok güçlüsün. Acınacak halde olan kesinlikle sen değilsin! Günlerdir burdayız. Neler yaşadın, 3 kez öldürülmek istedin ve diğerleri." Jack ve John olaylarını kastetmişti ve galiba beni utandırmamak için söylememişti. "Tüm bunlardan sonra sana 'Git' dedim ama sen gitmedin Aria. Gitmiyorsun. Yaşadığın zorluklara rağmen yıkılmıyorsun. Evet, düşüyorsun ama kalkmasını biliyorsun. Her seferinde daha çok düşüyorsun, daha çok yara alıyorsun ama sen o yolu terketmiyorsun. Kalkıp ilerliyorsun. Sen..." dedi ve yutkundu. "Benim gördüğüm en güçlü kızsın. " Gülümsedim. İşte bazen o düştüğün yerden kalkman için sadece bir kaç kelime yeterdi.

"Teşekkür eder-"

"Etme. Lütfen bana teşekkür etme. " diyerek aniden ayağa kalktı. Neden hiç bir zaman ona teşekkür etmeme izin vermiyordu?

"Sen katil değilsin Aria. Ve biz bunu kanıtlayacağız. " dedi.

Evet, biz kanıtlayacaktık.

***

"Gelmek istediğinden eminsin değil mi?"

"Evet. İyiyim ve geleceğim. " dedim israrla. Otelin bir bodrum katı vardı ve Salvador orayı gezmek istemişti. Ama bundan kimsenin haberi yoktu. Orada birilerinin bir şey saklaya bileceğini düşünüyordu. Bu yüzden gece herkes yattıktan sonra bodrum katına gitmek üzere yola çıkmıştık.

Salvador cebine büyütücü koyduktan sonra bir an kendimi yeniden bir filmin içinde hissettim. Kısa bir an gülümsedim. Keşke öyle olsaydı...

Sadece 3 dakika sonra artık bodrum katında, odadaydık. Burası çok karanlıktı, ışıklar çalışmıyordu. İyi ki telefonlarımız yanımızdaydı ve onların fenerini kullanıyorduk.

Burası iğrenç kokuyordu. Hiç girilmiyordu buraya zaten. Hatta ben böyle bir katın olduğundan yeni haberdar olmuştum.

Dikkatle etrafı inceleyerek yürürken birden ayağıma bir şey ilişti. Feneri yere tutup ayağıma dolanan şeye baktım.

Bu bir önlüktü.

"Salvador. " dedim kısık sesle.

"Efendim?"

"Burada bir şey var." dedim. Kendim eğilip almaya korkuyordum ve heyecanlanmıştım.

Hızla yanıma gelerek yere eğildi ve önlüğü eline aldı.

"Bu bir önlük. Garson önlüğü." dedi.

"E-evet." İki kişi geliyordu akla. Sofia ve Jason. Salvador dikkatle önlüğü incelerken ben gergin bir şekilde onu izliyordum.

"Üzerinde kan lekeleri var. " dediğinde gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.

Katil buraya girmişti! Burada önlüğünü saklamıştı. Eğer önlüğü buradaysa başka şeyleri de buraya saklamış olabilirdi!

"Devam edelim. Sonra yine inceleriz." diyerek önlüğü bir kenara bırakıp yeniden yürümeye başladı.

Eski koltuklar ve sandalyeler vardı burada. Hepsi çok kötü haldeydi. Farelerin evine çevrilmişti resmen burası!

"Aria!" diye seslenerek Salvador bana döndü. Elinde bir şey vardı. Hemen yanıma koştum.

Elinde tuttuğu şey bıçaktı. Aklıma tek bir sahne geldi. Otelde kaldığımız ilk gece Jason'u elinde bıçakla görmemiz.

"O bıçak mıdır?" dedim.

"Bilmiyorum. Ama çok benziyor. Olabilir. Hatta büyük bir ihtimalle o." Sonra feneri tutmamı rica ederek cebinden büyütücüyü çıkardı. Bıçağın üzerine göz gezdirdikten sonra yeniden cebine koydu.

"Aynı bıçak. "

"Nasıl anladın?"

"O gün kapıyı açtığımızda Jason bizi gördüğü an korkuyla bıçağı sıkmaya başlamıştı. Parmağının küçük bir kısmını kesmişti. Ama çok küçüktü. Bıçağın üzerine küçük bir kırmızı leke var. Soruşturmalar zamanı parmağında küçük yara bandı da vardı eğer gördüysen." Evet, gerçekten vardı ama ben çokta önemsememiştim.

"Devam edelim. " diyerek bıçağı bir kenara bıraktı. Ben yeniden koltukların yanına gelip incelemeye başladım.

Önce baktığımda hiç bir şey gözükmüyordu ama sonra gözüme bir şey takıldı. Koltuğun arasına bir şeyler sıkıştırılmıştı. Elimi uzatarak almaya çalıştım. Bu bir poşetti.

Kaşlarım çatılırken poşeti elime aldım.

"O ne?" diyerek yanıma geldi Salvador.

"Bilmiyorum. Koltuğun arasından çıktı. " dedim ve feneri poşetin içine tuttum.

Burada ilaçlar vardı. Aynı olan ilaçlardan bir kaç tane vardı. Salvador birini eline alarak açmaya başladı.

Bunlar ne ilacı olabilirdi ki? Poşet yeniydi ve ilaçlar da öyle. Bunları birisi buraya daha yeni koymuştu.

Salvador ilacın içindeki bilgilendirme kağıdını alarak okumaya başladı. Ben de sabredemeyerek yanında durup ona eşlik ettim.

Okudum ve inanamadım.

Ne tür bir felaketin içinde olduğumu bir kez daha anladım.

Ne tür bir tehlikede olduğumu daha çok hissettim.

Bu ilaçlar hafıza kaybı içindi!

Salvador şok içinde bana bakıyordu.

"Sana bu ilaçlardan vermişler. Sana hafızanı böyle kaybettirmişler! Bize oyun oynamışlar! " diyerek bağırmaya başladı. Çok öfkelenmişti ve çok endişeliydi.

Ben ise şoktaydım. Ve hala bunun olduğuna inanamıyordum. Bu kadarını düşünemezdim .

Bu basit bir cinayet değildi.

Bu çok daha fazlasıydı.

Bu bir oyundu.

Taraflar belliydi. Bir tarafta biz, diğer tarafta onlar.

Geri çekilmiyordular. Kazanmak için savaşıyordular.

Asıl oyun şimdi başlıyordu. Çünkü biz artık onların yapabileceklerini biliyorduk.

Biz onların atacağı adımları tahmin edebilecektik.

Şaşırdık mı?

Heyecanlandık mı?

İyi gidiyor muyuz???

Siz bir de bundan sonra gelecek olan bölümü görün😌💣

Yarın bölüm gelmeyecek.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top