19.

Bu basit bir cinayet değildi.

Bu çok daha fazlasıydı.

Bu bir oyundu.

Taraflar belliydi. Bir tarafta biz diğer tarafta onlar.

Geri çekilmiyordular. Kazanmak için savaşıyordular.

Asıl oyun şimdi başlıyordu. Çünkü biz artık onların yapabileceklerini biliyorduk.

Biz onların atacağı adımları tahmin edebilecektik.

İkimizde bir şey söylemeden öylece durmuştuk. Bana bunu bile yapmıştılar.

"Böyle bir şeyi kim yapar Salvador? Bir insana bunu nasıl yaparlar?"

"Bir katilden ne bekliyorsun ki? Eğer birini öldürdüyse diğerini de mahveder. Bu onun için hiç bir anlam ifade etmez. " dedi ve sonra hiç bilmediğim bir ifade ile bakmaya başladı gözleri. Ben onun ne hissettiğini çözemeden bir ses geldi.

İkimizde aynı anda ses gelen tarafa dönmüştük ama karanlık olduğu için bir şey gözükmemişti. Salvador poşeti hızla koltuğun arasına koyup beni kolumdan tutup çekmeye başladı.

"Saklanmalıyız. " dedi fısıltıyla. Ona ayak uydurmaya çalışarak gidiyordum. Fenerlerimizi söndürmüştük ve etraf kapkaranlıktı.

Sonunda büyük bir levhanın arkasına geçip durduk. Alan dar olduğu için Salvador beni duvara yapıştırıp iyice saklamış kendisi ise önümde durmuştu. Eğer birisi dikkatle bakarsa onu görebilirdi.

Gözükmemesi için onu bir az daha üzerime çektim. "Gözükeceksin. " dedim açıklama yaparak. Hafif bir tebessüm etti ama hemen de silindi o güzel dudaklarından. Tabii ben yakalamıştım.

Sessizlik etrafa çökerken bir kaç dakika sonra ayak sesleri geldi. Birisi buraya geliyordu.

Düşündüğüm gibi de oldu. Bir kişi içeriye girmiş ve az önce yanında olduğumuz koltuğun yanına gelmişti. Elini koltuğun arasına salıp poşeti çıkardı. Bir süre sonra yeniden poşeti yerine koydu.

Nefesimi tutmuş heyecanla izliyordum. Ama beni daha çok heyecanlandıran şey Salvador'un çok fazla yakınımda olmasıydı.

Sanki yer varmış gibi bir az daha geriye attım ayaklarımı ama bir şeye çarpmamla durmak zorunda kaldım. Kahretsin! Ses çıkarmıştım. Salvador hızla bana dönerken ona dudağımı ısırarak özür dilermiş gibi bakmaya başladım. Beni rahatlatmak ister gibi baktı ama sonra diğer tarafa baktığında tedirgin oldu. Ben de kafami yana çevirip baktığında adamın bizim durduğumuz tarafa doğru geldiğimi gördüm. Kahretsin, kahretsin!

Ne yapacaktık?!

Ben telâşlanmaya başlamıştım ama Salvador sakinliğini koruyordu. Bana dönerek dudaklarını oynatıp 'sakin ol' dedi. Ama ben yapamıyordum. Kalbim heyecandan ve korkudan göğsümden çıkacak gibi atıyordu.

Bir katille kimsenin sesimizi duyamayacağı bir odadaydık! Ve biz onun ne kadar güçlü olduğunu ve kim olduğunu bilmiyorduk.

Artık korkudan titremeye başladığımı gören Salvador bir az daha üstüme geldi. Şu an yapışık ikizler gibi duruyorduk! Adam ise adım-adım üzerimize geliyordu.

Salvador korkumun geçmeyeceğini anlayıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Konuşamıyordu çünkü adam artık çok yakınımızdaydı.

O ise hiç düşünmediğim bir şey yaptı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve yavaşca öpmeye başladı. Sakince...beni rahatlatmak ister gibi. Ben ise öylece kalmıştım.

Beni dünyadan ayırmıştı. Şu an gözlerim kapalı bir karanlığın içindeydim. Ve burada tek bir ışık yanıyordu. O ışık karanlığımı aydınlatıyordu ve o Salvadordu.

Adamın bizim sadece iki adım ilerimizde olduğunu unutmuştum. Korku yavaş-yavaş bedenimi terk etmeye başlamıştı. Güvende hissediyordum.

Sadece 30 saniyelik bir yakınlaşma bana 30 saat gibi gelmişti. Bu 30 saniyelik yakınlaşmayı bozan bir başka ses olmuştu.

"Jason? Orada ne yapıyorsun?" İkimizinde gözleri hızla açılmıştı. Birbirimize şok içerisinde bakıyorduk.

Bize yakalamakta olan Jason'du ve onu çağıran ise Tom.

"Hiç öylesine geldim. Sizin burada ne işiniz var?" dedi Jason kekeleyerek.

"Seni buraya gelirken gördüm. Herkesin senden şüphe duyduğunu biliyorsun herhalde?"

"Sizde mi duyuyor sunuz?" diyen Jason bizden uzaklaşmaya başlamıştı.

"Seni takip edip buraya geldiğime göre, evet."

"Ben buraya dünden beri geliyorum bay Tom. Bir kaç şey gördüm ve onları bay Salvador'a söylemek konusunda tereddüt ediyorum. "

"Ne gibi?"

"Mesela bu koltuğun arasında bir poşet var içinde bir kaç ilaç. Hemde hafıza kaybı ilaçları." dedikten sonra bir süre ses gelmedi. "Aria olayı ile bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. Birisi ona bu ilaçları vermiş olabilir. "

"Belki de." dedi Tom ilgisizce. "Bunu Salvador'a anlatacak mısın?"

"Evet. Eğer yarın konuşa bilirsem anlatacağım."

"Başka neler var burada?" diyen Tom'du.

"Hiçbir şey.  Sadece ilaçlar." Jason'un sesi tedirgin çıkmıştı.

"Neyse o zaman gidelim buradan."

"Gidelim." Adım sesleri gelmeye başladı ve sonra kesildi. Onların gittiğine emin olduktan sonra saklandığımız yerden çıktık.

Salvador hiç bir şey söylemiyor sadece düşünüyordu.

"Ne düşünüyorsun?" dedim az önce onunla yaşadıklarımızı unutmaya çalışarak.

"Odaya gidelim ve bir kaç şeyi bitirelim. " dedi sert sesiyle.

***

"Tom Sanders. Jason'u izlemiş ve bodrum katına gelmiş. Hiçbir şeyden haberi yoktu.

Jason ona sadece ilaçları gösterdi ve diğer şeyleri sakladı."

"Belki de diğer şeyleri gerçekten görmemiştir." diye bir öneride bulundum.

"Diğer şeyler dediğimiz ne Aria? Onun kanlı önlüğü ve elinde gördüğümüz bıçak. " dediğinde haklı olduğunu gördüm. Jason onları oraya bizzat kendisi koymuş olmalıydı.

"Aria, sanırım katilin birini bulduk." dediğinde kalbim yine hızlanmaya başladı.

Bulmuştuk. Katilin birini bulmuştuk.

İşin yarısı bitmişti. Bundan sonrası kolay olurdu.

Önümüzde 12 şüphelinin resmi olan büyük bir tahta vardı. Elinde tuttuğu kalemle Jason'un fotoğrafının üzerine işaret koydu. Ve geriye kaldı 11 şüpheli.

"Ama bu bir ihtimal. Yinede çok erken davranmamlıyız. Tam emin olmak lazım. " dedi sakince.

"Kimden şüpheleniyorsun?" diye sordum.

"Jane." dedi tam da beklediğim bir cevabı vererek. "Aslında herkesten ama şu an daha çok o göze batıyor. "

"Salvador." dedim sakince.

"Efendim?"

"Benim Marta ve Oliver'in konuşmasını duymam beynimin bana oynadığı oyun muydu?" Bir süre sessiz kalıp düşündü.

"Galiba evet. Çünkü onları ilk kez gördüğünde aslında benim yanımdaydılar. Mümkün olamazdı. "

"Bu çok korkunç. Beni delirtecektiler!" dedim heyecanla.

"Biliyorum." dedi üzgünce.

"Peki ne yapacağız?"

"Sen mutfaktan bir şey yeme bir süre. Ben dışarıdan söyleyeceğim her şeyi. Ve bir de doktora görünmelisin. Durumunu öğrenmem lazım. "

"Peki." dedim. En azından şimdi her şey daha iyiydi. Onların bana ilaç verdiğini biliyorduk ve onlar bunu bildiğimizi bilmiyorlardı. Bu da bizim 1:0 önde olduğumuzu gösteriyordu.

Az sonra kapı çalmaya başladı. Salvador "gir" dedikten sonra kapı açıldı ve içeriye bay Tom girdi.

"Size bir kaç şey anlatmam gerektiğini düşünüyorum. " dedi her zamanki ukala tavrıyla.

"Buyurun." dedi Salvador sakince. Tom yakınlaşıp koltuğa oturdu ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Gece su içmek için mutfağa gitmiştim. Dönüşte koridorda tek başına gezen Jason'u gördüm. Onu takip ettim. Otelin bodrum katına indi, bir odaya girdi. Karanlık bir yerdi. " dedi ve durdu.

"Sonra?"

"Bana bir poşet gösterdi. İçinde ilaçlar vardı ve onlar..." diyerek bana baktı. "Hafıza kaybı için olan ilâçlardı. "

"Başka? Jason yalnız mıydı? Odada başka bir şey var mıydı?"

"Hayır. Yoktu." dedi. Bu adam da bir şeyler vardı. Bakışı, konuşması, haraketleri, tavırları bir garipti ve adamı korkutuyordu.

Ne denmişti?

Katil her zaman çok iyi rol yapıyor.

Evet, ben ondan şüpheleniyordum. Jason'u satarak belki de kendisini masum göstermeye çalışıyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top