Prenses Caitlyn Walker
Vergil'ın bulunduğu kasaba...
Kızı evine bırakan Vergil şehirde dolanmaya başladı.Bir kaç saat sonra herkezin şehir merkezinde toplanmaya başladığını farketti.Gidip ne olduğuna bakmaya karar verdi.Atlı bir araba meydanın ortasından geçiyordu.Biraz daha yaklaştı.Arabanın içinde yaşlı bir adam ve kendi yaşıtı genç bir kız vardı.
Vergil kızı incelemeye başladı.Uzun pembe saçları mavi gözleri bembeyaz bir teni vardı.
-Prenses gibi.dedi Vegil sanki transa girmiş gibi.
-O zaten bir prenses.dedi yanındaki yabancı.
-Nasıl yani.
-Canavara karşı savaşan kralın tek kızı.Kral canavara ve güçlerine karşı cesurca savaşıyor ve bu süreçte kızının güvende olmasını istiyor.Eşinin kaybından sonra kalan tek ailesi biricik kızı.
-Neden burda?
-Birkaç geceliğine burda konaklayacak.Prenses de güçlü bir savaşçı ve ülkesine değer veriyor.Bu yüzden olabildiğince çok yer gezip sorunları çözmek istiyor.
Vegil kafasını onay verircesine sallayıp arabaya döndü.Ardından Prensesle göz göze geldiler.Prenses gözlerini kaçırdı.Vergil'ın yüzüne ise hafif bir tebessüm yerleşti.
-Belkide yolculuğum beklediğimden daha eğlenceli olur ha?
Vergil kalabalıktan ayrıldı.Doğruca Şehrin en büyük hanıma gitti.Burası aynı zamanda bir sıcak su kaynağı olduğu için bir hamama da sahipti.İçeri girdi ve boş yer varmı diye sordu.
-Sadece iki yanyana boş odam var.
-Geceliği ne kadar?
-100 altın.
-İşte burda.dedi ve parayı uzattı.
-İyi günler efendim.
-Size de iyi günler.dedi ve odasına çıktı.
-Eh uzun bir gece olacak.dedi ve uyudu.akşam yemeği vaktinde uyandı ve aşşağı indi.Kuytu bir köşeye geçti ve oturdu.Garson yanına geldi.
-Ne isterdiniz efendim.
-Akşam yemeğinde ne var?
-Baharatlı tavşan yahnisi.
-Bir tabak lütfen.
-İçecek bir şey?
-Sadece su.
-Peki hemen getiriyorum.
Bir kaç dakika sonra yemeği geldi.Yemeğini yerken bir taraftan etrafı kolaçan ediyordu.Sonra dikkatini iki haydut çekti.Prensese bakıp pis pis sırıtıyorlardı.
-İyi bir şey olamaz sonuçta.
O sırada prensesin odasına gitmek için ayağa kalktığını gördü.Hızla ayağa kalktı ve geçerken prensese hafifçe çarptı ve üzerine bir mühür yerleştirdi.Böylece prenses tehlikeye girdiğinde haberi olacaktı.
-Üzgünüm prenses.
-Ah önemli değil benim hatamdı.
Hafifçe gülümsedi Vergil.
-İyi akşamlar prenses.
-İyi akşamlar.dedi prenses ve odasına gitti.Vergil da biraz bekleyip odasına gitti.Üstünü değiştirdi ve kaplıcaya indi.Havlusunu aldı ve sıcak suya girdi.Açık havada bir bahçedeydi sıcak su ve kız erkek bölümünü bambudan bir duvar ayırıyordu.Vergil erkek bölümünde tekti ve kız bölümünde de kimse olmadığını tahmin ediyordu.Biraz sonra bir suya girme sesi ve rahatlamış bi oh sesi duydu.
-Sıcak su gibisi yok.
Prensesin sesiydi bu.
Vergil bir an şaşırdı.Ardından tatlı bir dille:
-Biraz rahatlaya bilmiş gibisiniz prenses.
-Siz de kimsiniz?
-Yemekte karşılaşmıştık ama hatırlamamanız normal.
-Siz bana çarpan kişi misiniz?
-Evet prenses.
-Peki adınız nedir?
-Vergil.Vergil White.
-Caitlyn Walker.Soy adınız çok tanıdık.Ailenizin şatoyla bir ilgisi var mı?
-Benim ailem sıradan insanlardı.Tanımanıza pek ihtimal vermiyorum.
-Peki Vergil White.Sizi hangi rüzgar attı buraya.
-Birini arıyorum.Önemli biri.
-Eğer özel değilse.Sevgiliniz mi?
-Aslında kardeşim.Peki siz.Sizi hangi rüzgar attı buraya?
-Babamın ülkesini gezip şehirleri denetliyorum ve sorunlarını çözmeye çalışıyorum.
-Asil bir görev.
-Evet öyle.Ama bazen çok yorucu olabiliyor.
-Neden?
-Sırf kralın kızıyım diye beni rehin alıp fidye istemek isteyen kaç kişi var biliyor musun?Bide sınırlara yapılan canavar baskınları var.
-Evet zorlu gibi.Şimdi izninizle ben odama çıkıyorum.Yarın burdan ayrılacağım.
-Elbette.İyi geceler.
-İyi geceler prenses.dedi ve odasına çıktı.Siyah tişörtünü pantolonunu giydi ve beyaz ceketini omzuna attı.Karşısındaki kapının açılma ve kapanma sesini duydu.
-Prenses odasında.Birazdan aksiyon başlar.
Ardından tehlike çanları çalmaya başladı.
Vergil odasından çıktı ve karşı odasında kalan prensesin kapısını çaldı.
-Ses yok ama ölmediğine eminim.
Bir adım geriye çekildi ve kapıyı tekmeleyerek kırdı.Prenses pencerenin önünde yerde yatıyordu.Hızla yanına gitti ve nabzına baktı.
-Geçici felç büyüsü.Ne kadar uzaktan yapılırsa o kadar etkili olur.Sendeki de bir saat kadar etkili olur prenses.
Tabiki ses yok.Merdivenden ayak sesleri gelmeye başladı.Vergil prensesi omzuna attı pencereden atladı ve koşmaya başladı.Bir ara sokağa girdi.Prensesi duvara yaslayarak oturttu ve yanına çöktü.
-Bu bize biraz dinlenme fırsatı verecektir.
-V-ver-gil.
-Merak etmeyin prenses.Size bir şey olmayacak.
-D-dikkat.
Bir anda zaman yavaşlar gibi oldu ve Vergil üzerlerine doğru gelen oku farketti.Ok tam suratına ulaşmadan önce oku havada yakaladı ve bir kenara attı.
-Anlaşılan dinlenme saati bu kadar.dedi ve prensesi kucağına aldı.Üstlerine gelen ok yağmurundan son anda kurtulup koşmaya başladı.Karşılarına bir haydut grubu çıkınca yönünü değiştirdi.Aynı şeyi bir kaç kez daha tekrarladı ve bir açıklığa ulaştı.Armasında ve önünde en az 30'ar haydut vardı.Prensesi kucağından indirip yavaşça duvara yasladı.
Prenses endişeli ve çaresiz bir şekilde bakıyordu ona.Vergil bir an gülümsedi.Kılıcını çekti.Saf alevden bir ejderha karanlık gökyüzünü aydınlatmaya
-Yarıp geç.L-Drago!
Dev ejderha karşısındaki haydutlara doğru dalışa geçti.Vegil arkasına döndü.Karşısında korkudan titreyen 30 haydut vardı.
-Bana yapılan yanlışı belki affedebilirdim.Ama prensese dokunmak ha?Ah işte bunu affedemem.
30 haydut daha hareket bile edemeden öldü.Dev ejderha ise diğer haydut grubunu kızartmıştı bile.Vergil kılıcını havada çevirdi ve kınına koymasıyla ejderha da yok oldu.Prensesin yanına gidip onu tekrar kucağına aldı.
-Hadi güvenli bir yer bulalım.dedi ve onu kasabanın biraz dışında ormanda bir açıklığa götürdü.prensesi bir ağaca yasladı hızlıca birkaç odun topladı ve ortaya dizdi.Prensesin yanındaki ağaca yaslanarak oturdu.Parmağını şıklattı ve ateş yanmaya başladı.Yarım saat sonra prensesin gelci tamamen geçti.
Bir süre hiç konuşmadan oturdukar.
-Saol.
-Hı?
-Beni kurtardığın için.Saol.
-Önemli değil.
-Hayır önemli.Bu yüzden sana bir teklifim var(benimle sevgili ol yazmıcam tab2).
-Nedir?
-Benim kişisel şampiyonum ol.
-Efendim?
-Beni duydun.Benim seçilmiş şampiyonum ol.
-Teklifiniz için çok minnettarım prenses ama benim bir görevim var.Hem benden daha iyisini bulabileceğinize eminim.
-Hayır.
-Ne dediniz?
-Vergil.Ben bir şatıda büyüdüm.Ve sen orda gördüklerimden çok daha onurlu ve cesur bir insansın.O sözde şovalyelerden hiç biri benim için bu kadar uğraşmazdı.
-Üzgünüm.
-Vergil.Eğer kabül edersen krallığın bütün kaynakları kardeşini arayacak.Hatta bana yolculuğumda eşlik edersen kardeşini beraber arayabiliriz.
Vergil bir an gülümsedi.
-Ben Caitlyn Walker.Kraliyet ailesinin ilk varisi ve kralın tek kızı olarak sana seçilmiş şampiyonum olmanı teklif ediyorum.
Vergil'ın gülümsemesi daha da arttı.Tek dizinin üstüne çöktü.
-Ben Duncan White'ın oğlu Vergil White.Teklifinizi kabül ediyorum.
-Sen Duncan White'ın oğlu musun?
-Evet.
-Baban babamın en güvendiği danışmanıydı.Kardeş gibilerdi.Bir oğlu olduğunu duymuştum.
*Alaycı bir tavırla*Pişman mı oldun?
-Hayır.Aldığım en iyi karardı.
-Peki nerden başlıyoruz.
-Şatoya gidiyoruz.Babamla konuşmamız gerek.
-Peki neyi bekliyoruz?
-Sabahı.Hemen gaza gelme.Hana gidiyoruz.
Vergil sesli bir kahkaha attı.
-Emredersiniz prenses.
-Prenses değil.Caitlyn.
-Emredersin Caitlyn.
-Şimdi oldu.
Ardından hana gittikler ve rahat bir uyku çektiker.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top