Her şeyden önce
Şato:İlk sabah...
Eve yatağından kalktı.Gerindi ve kendine gelebilmek için yüzünü yıkadı.Şatoda ona verilen oda gerçekten büyüktü.Odanın ortasına geçti sabah egzersizlerine başladı.Eh sonuçta zinde kalmalıydı.Biraz sonra kapı çaldı.
-Girin.
-Hanımefendi.Kahvaltı vakti.
-Haber verdiğin için saol.
-Önemli değil.dedi kahya ve odadan çıktı.
Eve pelerinini omzuna attı ve odadan çıktı.Aşşağıda yemeğe indi.Yemek salonu çook büyüktü.Ve kral henüz gelmemişti.Yanında bir yer boştu.O yer de kızının olmalı.Eve kralın bir kızı olduğu hakkında bir şeyler duymuştu.Söylentilere göre pembe saçlıymış.
-Ne saçma bir saç rengi.
-Dedi bunu beyaz saçlı yabancı.
Eve arkasına baktı ve orta yaşlı birini gördü.Rütbeli bir asker olmalı diye düşündü.
-Sen de kimsin?
-Asıl bunu sana ben sormalıyım yabancı.
Eve onu önceki toplantıda görmüştü.Ve adını bildiğine de emindi.
-Bu seni hiç ilgilendirmez.
-Bu şatoda olan her şey beni ilgilendirir.
Eve sabırsızca homurdandı.Acıkmıştı ve bu adam yemeğiyle arasında duruyordu.
-Ben hariç.Şimdi izninizle.
Eve kimseden emir almaktan hoşlanmazdı.Ve bu adam da emirlerine uyulmasına alışmış gibiydi.
-İzin verilmedi.
Eve bıkkınca yürümeye başladı.
-Askerler.Yakalayın onu.
Bu adam sinirine dokunmaya başlamıştı.
Eve durmaya tenezzül etmedi ve bütün aurasını saldı.
Ardından koridordaki bütün askerlerin korkudan dizleri çözüldü ve yere düştüler.Odada vahşi hayvanlardan bir ordu geziyor gibiydi.Eve öylece gitti.Ardından çok kısık bir şekilde şunları duydu.
-Bu yanına kalmaz.
Eve hafifçe omuz silkti ve üzerindeki aurayı attı.Ardından masa aramaya koyuldu.Köşede boş bir masa vardı.Oraya oturdu.Hemen sonra bir garson geldi.Garson Eve'in yaşlarında siyah hafif dik ve karışık saçlı biriydi.Bir şovalye kadar olmasa da yapılı bir vücudu vardı.
-Ne isterdiniz?
-Ne önerirsin?
-Buralarda yenisin ha?
-Öyle sayılır.dedi eve hafifçe gülümseyerek.
-Eh ben bişeyler hazırlatırım.
-Çok iyi olur.Sağolun garson bey.
-Nathan.
-Ha?
-Bana Nathan de.Ayrıca gönüllü olarak çalışıyorum garson değilim.
-Eh peki o zaman.Sağol nathan.
-Önemli değil bayan...
-Adım için bundan daha iyisini yapmalısın.
Nathan hafifçe gülümsedi.
-Aklımda bulunacak.
-İyi olur.
Ardından nathan gitti.Tatlı çocuk aslında diye düşündü Eve.
Ardından şövalyeler etrafını sardı.
-Ah siktir.dedi kısık sesle.
-Ne var?diye devam etti.
-Eve white sen misin?
-Kim soruyor?
-Ben kıdemli yüzbaşı kostas.
Bu nasıl isim be?diye düşündü Eve
-Eee?Bendem ne istiyorsunuz Kıdemli yüzbaşı kostas?
-Hmm bir bakalım.Masadan kalk.
-Ne?
-Burası bizim masamız.Kalk.
-Ya kalkmazsam?
-Seni biz kaldırırız.
-Denesene.
O sırada Nathan masaya yaklaştı.
-Siz napıyorsunuz orda?
-Seni hiç ilgilendirmez.
-Burası yemek salonu seni aptal!Kavgayı başka yerde edersin.
Şövalyelerden ikisi kalktı ve kılıçlarını çektiler.
Nathan'ın kılıcı yanında değildi.Peki diye düşündü Nathan.Hadi sizin yolunuzla gidelim.
-Nathan gerek yok.
-Ama...
Nathan'ın sadece bir an dikkati dağılmıştı.Şövalyelerden biri bütün gücüyle ona bir yumruk gönderdi.
Nathan yumruktan son anda sıyrıldı ve karşılık olarak çenesine bir yumruk attı.Ardından bütün salon onlara döndü.Nathan genel olarak sevilen biriydi ama şu anda odada çoğunluğu düşmanları oluşturuyordu.
Eve ayağa kalktı ve odada ezici bir ağırlık hissedildi.
-Çocuğu bırakın.
-Sayıca üstünüz.Hepimizle savaşamassın.
Eve bir sıcaklık hissetti.Tanıdık bir şeyler.
Ardından odanın sıcaklığı bir anda yükselmeye başladı.Mecazi değil.Oda cehennem gibi sıcak olmuştu.
-Kes şunu!
Eve hafifçe gülümsedi.
-Ben yapmıyorum ki.
Ardından odanın kapısı yavaşça açıldı.İçeri beyaz saçlı bir çocuk girdi.Sola Eve'in olduğu yere baktı hafifçe gülümsedi ve kafasıyla selamladı.Eve aynı şekilde selamı aldı.Ardından Vergil önünde ona bakan Askerlere döndü.
-Oturun yerinize.
Bir adam öne çıktı.
-Eğer oturmassak?
Vergil adama baktı.Ya çok cesurdu yada çok aptal.Vergil ikincisi olduğuna karar verdi.
-Adam kahkaha attı.Gördünüz mü sırf hava.
Vergil tek yumrukta adamı odanın diğer köşesine yolladı.
-Oturun.Yerinize.
Herkes geri çekildi.Ardından Vergil Eve'in olduğu masaya doğru yürümeye başladı.
-Ama siz o kadar kolay kurtulmayı düşünmeyin bile.
Adamlar korkmaya başlamıştı.Biri hariç.
Yüzbaşı öne çıktı ve Vergil'a bütün gücüyle bir yumruk salladı.Vergil yumruğu tuttu.Ardından sıkmaya başladı.Adamın elinden çatırtılar gelmeye başladı.Adam acıyla bağırıyordu ama Vergil'ın durmaya niyeti yok gibiyidi.
Ardından kapı tekrar açıldı.
-Vergil!Seni yalnızca 2 dakikalığına yalnız bırakıyorum ve kavga mı çıkarıyorsun.
Odadaki sıcaklık anında normale döndü.
-Caitlyn?dedi Vergil şaşkınca.
-Ve siz.Derhal defolun sizi yarım akıllılar.
Eve'in yanındaki askerler anında odadan çıktılar.
Caitlyn Eve'e baktı.Ardından gülümseyerek ona doğru yürüdü ve elini uzattı.
-Ben Caitlyn.Ve sende Eve olmalısın memnun oldum.
-Bende öyle.dedi Eve ve Caitlyn'in elini sıktı.Vergil ise hala ayaktaydı.Eve Vergil'ın yanına gitti.Vergil yumuşak bakışlarla onu süzdü.
-Seni çok...
Ardından karnına yediği bir yumruk ile ayağı yerden kesildi.
-Ne cüretle işime karışırsın!
-Ben sadece yardım ediyordum.dedi acı içinde.
-Ordan bakınca yardıma ihtiyacım var gibi miydi?
-Hayır adamların yardıma ihtiyacı var gibiydi.diye sertçe karşılık verdi Vergil.
-Bir daha olmasın.
-Emin olabilirsin.
Caitlyn Vergil'ın yanına geldi ve onu yavaşça masaya oturttu.
-İyi misin?
-Daha iyi günlerim de oldu.
-Bırak o şaklabanı naz yapıyor.
Caitlyn hafifçe güler.
-Nathan!Bize bir kahvaltı getir.Sonra bir tabak al ve yanımıza gel.
-Emredersiniz prenses!
-Prenses mi?Abi.Bana anlatman gereken bir şeyler var mı?
-Eh biraz.Ama kısaca.Şu an onun emrindeyim.
-Ne?
-Beni duydun.
-Sen?Büyük Vergil White.Dünyanın bu tarafının en iyi kılıç ustası?Yüce ejderha imparatordan çok küçük bir kertenkeleye dönmüşsün.
-Kelin köre lafı olmasın.Enik.Benden aşşağı kalır yanın yok.
-Öyle mi dersin?Seni hiç özlememişim
-Kesin şunu.İkiniz de.Eğer böyle yapacaksanız gidin parkta oynayın.
-Pardon Caitlyn.
-Evet pardon.
-Anlaşılan yaklaşan savaş siz iki White'ı baya germiş.Biraz sakinleşin ve savaş odaklanın.Çünkü bütün hazırlıklar tamam.Bir kaç saate burda olacaklar.
-Elbette.
O sırada Nathan gelir ve yemekleri dağıtır.
-O zaman son yemeğinizin keyfini çıkartalım.
-Pek olmayacak o.dedi Vergil.
-Ne oldu abi.
-Size çok önemli şeyler anlatmam gerekiyor.Öncelikle bu nathan denilen çocuğa ne kadar güveniyorsun.
-Merak etme.Öyle görünmez ama o bu şatodaki en güvenilir insanlardandır.
-Güzel.Çünkü şimdi anlatacaklarım aramızda kalmalı.
-Vergil sorun ne?
-Ejderhalar.
-Ne?
-Canavarın elinde ejderhalar var.
O sırada nathan masaya oturdu.
-Ne demek ejderhalar var.Sen bunu nerden biliyorsun?
-Hissedebiliyorum.Her birini.Ellerinde ejderhalardan bir ordu var.Ve bir de alpha.
-Alpha da ne?
-Alpha ejderhaların liderine denir.Lidersiz öyle bir orduyu bir arada tutamassın.
-Eyvah.
-Eyvah ki ne eyvah.
I'm back...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top