29. Bölüm


Öncelikle hepinize merhabalar! Nasılsınız bakalım? Beni soracak olursanız-ki sorun- ?

Anlatılmaz yaşanır duyguların kuşatması altındayım...

Çünkü Bir Umuda Kiracı bir yaşında!

15.09.2015 saat 15.09

Birileri okumaya değer görür mü, beğenir mi, hayatımda yazılıdaki kompozisyon sorusu haricinde ilk kez bir şeyler yazıyorum acaba ne kadar başarılı olurum? Vesaire vesaire... Binlerce soru vardı kafamda. Kendimce hepsine umuda bezeli cevaplar vermiş ve bu yola adım atmıştım.

Elbette ki tek başıma değildim. Ömrüm vardı. O olmasaydı eğer yazmaya hiç başlamazdım. 'Ya bende yazmak istiyorum' laf arasında söylenen bir isteğin önüne geçmezdi hiçbir zaman.

Beni cesaretlendiren, bıkmadan usanmadan bana yardım eden, 'ya kimse okumuyor' diye serzenişlerimi sabırla dinleyen, beni hiç yalnız bırakmayan, her zaman, her konuda yanımda olduğunu bildiğim biricik ömrüm NesrinMISIR1903 sonsuz teşekkürler. İyi ki varız ömrüm! :) ;)

Ve...

Bu yolda bana yoldaş olan sen. Evet, evet SEN! O değerli vaktini benimle paylaştığın için, yanımda olduğun için çok teşekkür ederim. İyi ki varsın!

Daha yazmak istediğim birçok şey var ama kafanızı şişirmek istemiyorum. :) Ve sizleri bölümle baş başa bırakıyorum.

Keyifli okumalar efenim...

Katre'nin anlatımıyla...

Güvenlikçimiz Ahmet Amca, başımla verdiğim selamı alırken yanaklarıma hücum eden sıcaklığı peşime takıp istikametime doğru ilerlemeye devam ettim. Terleyen avuçlarım çantamın yüzeyini dahi ıslatıyordu. Karşıya geçmeden önce herhangi bir aracın gelip gelmediğini kontrol ettim. Gri araba adımlarımı hareket ettirmezken derin bir nefesle doldurdum ciğerlerimi. Fırsattan istifade ederek ellerimi el verdiğince elbisemle kurutmaya çalıştım.

Boşalan yolla sağ ayağım kaldırımdan uzaklaştı usulca. Eğdiği başını yerden kaldırırken bedenini de arabadan uzaklaştırıp doğruldu. Nefesimi sertçe dışarı üfledim. Bacaklarımdaki titremenin farkına varmıyor, kalbimin gürültücü coşkusunu duymuyordu. Mimiklerim sakinmiş gibi davranmayı becerebildiği sürece hiçbir sorun yoktu.

''Selam.'' Utangaçlığımı gizleyemesem de en azından kekelememiştim.

Aralanan dudakları sözleri dışarı taşıyamadı. Kapandı, tekrar açıldı. ''Çok...'' Birkaç saniye durakladı. ''güzel olmuşsun.'' Beğenisini örtbas gereği duymazken tam gözlerimin içine bakıyordu.

Beceriksizce gerildi dudaklarım. ''Teşekkür ederim.'' Beni duyduğundan şüpheliydim.

Aramızda süregelen garip bakışma faslını ilk kapatan o oldu. İlerleyip binmem için arabanın kapısını açtı sakince. Kaşlarım benden bağımsız bir şekilde havaya kalkarken şaşkınlık eşliğinde yürümeye başladım. Onun değil de benim doğum günümmüş gibi hissettirmişti, bir anlığına da olsa.

Eteğime dikkat ederek oturdum. Kapanan kapıyla elim emniyet kemerine doğru uzanırken derin bir nefes aldım. Yerine yerleşmesi çok uzun sürmediği için kesik, aksak nefeslerle yine baş başaydım. Bakışlarımı kucağımda topladığım ellerimden çekip, akıp giden yolu seyre daldım.

Kulaklarımı dolduran müzik sesi kalp ataşlarımdan dolayı uğultunun önüne geçemiyordu. Gözlerimi usulca yumdum gerginliğimin beni terk etmesini dilerken.

+++

Duran arabayla acelemi belli etmemeye özen göstererek dışarı çıktım. Kapımı açma centilmenliğini tekrar gösterir miydi, bilmiyorum ama bu çelişkiyle zaman kaybedemeyeceğimden ondan önce inmiştim. Rüzgâr dört bir yandan tenimi okşarken yüzüme huzurlu bir gülüşün konmasına yer hazırlıyordu. Başımı hafifçe kaldırıp çevredeki binalara baktım. Vazgeçemediği Bi'Yer de kutlar, diye düşünmüştüm oysaki. Düşüncelerime omuz silkip geriye doğru döndüm.

Sevdiğimin yanındayken mekânın ne önemi vardı ki?

Parmakları yerdeki poşetleri kavrayınca doğruldu. Bakışlarımı anlam veremediğim poşetlerden alıp yüzüne odakladım. Tek kelime etmeden ufak bir baş hareketiyle gideceğimiz yönü işaret etti. Adımlarımı peşi sıra hareketlendirdim.

Asansöre bineceğimizi sanıp gerilirken birkaç adım ötedeki dairenin önünde durdu. Tutsaklığından bihaber olduğum nefesi rahatlamış bir şekilde dışarı üfledim.

Sağında kalan bana doğru döndü hafifçe. ''Anahtar ceketimin sol cebinde çıkarır mısın?'' Kollarını birazcık yukarı doğru kaldırdı başıyla elindekileri işaret etmeden önce. ''Malum.''

Gözlerim birkaç saniye daha yüzünde oyalandı. Sertçe yutkunmak istesem de başımı sallamakla yetindim. Biraz yaklaşıp kolumu amacına doğru uzattım. Bedenini bana doğru dönmesi işimi kolaylaştırıyor gibi görülse de aslı öyle değildi. Yüzünün bana dönük olması tepkilerimi rahatça yaşamama engeldi.

Parmaklarım metalin soğukluğunu avuç içime hapsettikten sonra yavaşça elimi kendime doğru çektim. Kapıyı açmadan önce anahtarları sıktım güç almak istercesine. Açılan kapıyı geriye doğru itip tamamen açılmasını sağlarken bedenimi geriye doğru çekip geçmesi için yol verdim. Hafifçe eğildim ayakkabımı çıkarmak için. ''Beninkini de içeri alsana.'' Sesi başımın ondan tarafa dönmesini neden oldu. ''Dışarıda durmasın ayakkabılar.'' Başımı salladım onayladığımı belirtircesine.

Çantamın düşmemesine dikkat ederek ayakkabıları aldım. Yerlerine yerleştirdikten sonra anahtarı çekip çıkardım ve kapıyı örttüm. Heyecandan yorulan nefesim dudaklarımdan dışarı süzüldü. Yan yana duran ayakkabılarımıza baktım mutlulukla. Umarım bu birliktelik hiç son bulmazdı...

Ayaklarımı hareketlendirip yürümeye başladım. Tam o anda mutfak olduğunu tahmin ettiğim yerden çıkıp gülümseyen yüzü harelerime kısa bir bakış attı. ''Gel hadi.'' Sözlerinden sonra gözden kaybolmasıyla nefesimi sertçe dışarı üfledim.

Göz kapaklarım usulca örtülürken gözlerimin üzerine ayaklarım hareketlerine ara vermişti. ''Sorun yok!'' Derin bir nefes aldım. ''Olmayacakta!'' Az öncesine nazaran emin adımlarla ilerlemeye başladım.

Benden bağımsız çatılan kaşlarımla Korel'e doğru baktım. Kapattığı pencerenin perdesini en köşede toplamış ortamı daha da ferah bir hale getirmişti. Göğsünde birleştirdiği kolları ile hareketlerimi tebessüm ederek izliyordu. Duraklamama neden olsa da kendimi çabucak toparladım.

''Niye kimse yok?'' Merakım sonunda dillenmişti.

Gözlerini ışıldatan samimi bir gülüş kondu dudaklarına. Daha önce hiç hedef olmadığım gibi karşılaşmadığım bir gülümsemeydi. Başımı döndürürken muhteşemliği dudaklarını kıpırdattı.

''Çünkü SEN varsın.''

Sözleri ve yüzüne misafir olan belli belirsiz bir utangaçlık beni bir tokat sillesi gibi afallattı.

Düşünceleriniz harflerle buluşup bence benimle tanışmalı... ;) ;) ;)

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top