-3- "Anne"
Anılar...
Belki de kişinin en büyük kabusları sadece anılarıdır. Bu yüzden beyin denilen o organ bazı şeyleri unutmaya programlıdır. Ama biz kurt-adamların beyinlerine alkol dışında hiçbir şey anıları unutturamaz. Bunu biliyordum. Hatırlamak istemeyeceğim anıları onun yüzünden hatırlamıştım. Bana istemediğim anıları hatırlatmıştı. Bu... Haksızlıktı. Sadece bana o anıları hatırlatmakla kalmayıp, anılarımın içine de girmişti. Bu anılarıma karşı yaptığı bir tecavüzdü.
Kahretsin!
Bir daha asla içmeyeceğim!
Kendimi nasıl otelden dışarıya attığımı hatırlamıyordum. Bir taksi çevirmiştim ve eve gelene kadar sadece ellerime bakmıştım. Ben ne yapmıştım öyle? Biriyle birlikte olduğum için kendime sinirlenmiyordum. Bu arada sırada yaptığım bir şeydi ama dişi kurtlar haricinde ilk defa biriyle birlikte olmuştum. Üstelik o bir vampirdi.
Taksi durduğunda pantolonumun cebinden cüzdanım çıkardım ve taksi ücretini verdim. Taksiden indikten sonra eve baktım. Kimseye görünmeden eve girmeliydim. Eğer biri beni görürse üstümdeki vampir kokusunu algılayabilirdi. Evin bahçesine girdim ve odamın camına baktım. Her zaman olduğu gibi cam yine açıktı. Spor ayakkabılarımı çıkardım ve ayakkabılarımı bağcıklarından birbirine bağladım. Çoraplarımı çıkarıp ayakkabımın içine sıkıştırdım ve ayakkabımı boynuma astım. Ayak tırnaklarım ve el tırnaklarım uzamaya başladığında derin bir nefes aldım. Bunu uzun zamandır yapmıyordum.
Biraz geri çekildim ve duvara koşmaya başladım. Duvarın yakınına geldiğimde yukarıya zıpladım. Pençelerimi duvara geçirdiğimde artık yerden birkaç metre yukarıdaydım. Odam evin üçüncü katındaydı. Neden üçüncü kattaki odalardan birin odam olarak sahiplenmiştim ki? Şu anda bu yaptığım hiç olmadığım kadar pişmandım.
Şu günlerde çok fazla pişmanlık duyacağım şeyler yapıyordum.
Odama doğru tırmandım ve açık pencereden içeriye girdim. Odamın içindeki banyoya koştum. Banyoya girip kapıyı arkamdan kapattım ve iki kere kilitledim. Hemen üstümdeki kıyafetleri çıkardım. Küvetin içine attım ve suyu açtım. Su küvete dolarken kıyafetlerimi de ıslatıyordu. Şampuanımı aldım ve kapağını açıp kıyafetlerimin üstüne döktüm. Böylelikle o vampirin kokusu bastıracaktım. Duşa kabine girdim ve yere oturdum. Suyu açtım. Soğuk su üstüme dökülürken hissetmiyordum bile. Bedenimin sıcaklığı çok fazlaydı.
"Abi!"
Suyu kapattım ve kaşlarımı çattım. Bu Ellen'ın sesiydi. "Ne oldu?" dedim sesimi yükselterek.
"Ne ara geldin?"
"Birkaç dakika oldu. Ne var?"
"Ne zaman çıkacaksın? İki saate Yaşlı Kurt ve ailesi burada olacak."
"Tamam, çıkarım birazdan." Aslında derimi yüzecek kadar liflenmem benim için daha iyi olacaktı. Yaşlı Kurt ve ailesinin duyularının çok geliştiğini duymuştum.
"Yatağının üstüne takım elbise bırakıyorum."
"Tamam."
"Abi?"
"Ne oldu?"
"Sen iyi misin?" Başımı sağa sola salladım İyi değildim. Kendi aileme, ırkıma ihanet etmiş gibi hissediyordum. Ve bu ihaneti Vampir Lordu ile yapıştım. "İyiyim."
"Güzel."
"Ellen?"
"Hım?"
"Otis Stew Wright'ın kim olduğunu biliyor musun?" Sessizlik oldu birkaç saniye.
"Evet. Bir ara okula gelmişti. Bağış için."
"Anladım.
"Ne oldu ki?"
"Hiç. Adı geçti de."
"Anladım. Vampirlerin şu anki Lordu. Aynı zamanda en genç Lort olarak biliniyor."
"Vampirlerin neden Lordu var biliyor musun?"
"Evet, bir kitapta okumuştum. Onlar bizim gibi değiller abi," dedi Ellen. "Onlar yaşam güçlerini Lortlarından alırlar. Lordun kanı akmaya devam ettikçe onlarında kanı akar."
"Anladım."
"Gidiyorum ben."
"Tamam, git."
Ellen gittikten sonra suyu yeniden açtım. Başımı duşa kabinin camına yasladım ve gözlerimi kapattım. Daha önce hiçbir erkekle birlikte olmamıştım. Anal seks yaptığımız için meninin akması gerekiyordu ama akmıyordu. Muhtemelen kondom kullanmıştı. Beni meniyi temizlemek zorunda bırakmadığı için ona teşekkür etmeliydim.
Kahretsin! Ne diyorum ya ben? Ne demek teşekkür etmek? Adam beni altına alıp, becerdi! Ben hala teşekkürden bahsediyorum.
Bir saat sonra duştan çıkmıştım ama kıyafetlerim hala küvetin üstündeydi. Başka birinin kokusu kişinin üstüne sindiğinde su o kokuyu silip atabilir. Ama koku kıyafetlere sindiğinde kokuyu çıkarıp atmak o kadar da kolay olmaz. Kokunun gidebilmesi için kıyafetlerin uzun bir süre suyun içinde kalması iyi olur. Yoksa ailem o kıyafetler yıkansa birle kokusunu alırlar ve bu sefer benim başım belaya girer. Belki evin içinde olan evde kalır ama babam ve annemin gözünde hiç olmak istemediğim bir konuma düşebilirim.
Yatağın üstündeki takım elbiseyi giydim. Takım elbisenin düğmelerini iliklerken odanın kapısı açıldı. Başımı kapıya çevirdiğimde ablamı gördüm. Bana gülümseyerek bakıyordu. Omzunu kapının pervazına dayadı.
"Mükemmel görünüyorsun," dediğinde gülümsedim. Onun üstündeki beyaz elbiseye baktım. Yaşlı Kurt, onu ya da kız kardeşlerimden birini anne olarak seçecekti. Ablam bir gelin gibi beyaz giyinmişti.
"Sen de harika görünüyorsun abla," dedim gülümseyerek.
"E söyle bakalım neredeydin?"
"Arkadaşlarımın yanındaydım."
"Ya da barda tanıştığın bir kızın?" dedi alayla. Başımı sağa sola salladım ve aynaya baktım. Kız değil, diye bağırmak istiyordum.
"Abla?"
"Efendim tatlım?"
"Vampirler, kurtlara ne yaptı?" Ablam derin bir nefes aldı ve geri verdi. Odanın içine girip kapıyı arkasından kapattı. Sırtını kapıya dayadı.
"Bizden anneyi çalmaya çalıştılar Tylor."
"Anne sadece bizim değil miydi?"
"Anne herkesin ve her şeyin annesiydi. Vampirlerde buna dâhil."
"Bu yüzden kurtları sevmiyorlar. Anne bizi seçtiği için."
"Evet. Anneye sahip olan ırk en güçlü ırk dediler. Ama öyle değildi. Kimse anneye sahip olamaz. Anne seçer ve yine anne kutsar. Ama vampirler bunu inkâr ettiler. Anneye, annemize zorla sahip olmaya çalıştılar." Sertçe yutkundum.
"S-sen anne seçilirsen ya da kardeşlerimiz seçilirse başları belaya mı girecek?" dedim korkuyla. Başını salladı. "Bu ırkımıza karşı yükümlülüğümüz. Eğer ben anne olursam ya da kız kardeşlerimiz anne olursa emin ol ölsek bile mutlu olacağız."
"Biliyorum ama korktum."
"Korkma. Anne olmak korkulacak bir şey değil. Anne olmak bu dünyada birçok kişinin elde edemediği o kutsal mertebeye erişmek."
"Çok pozitif düşünüyorsun."
"Yani," dedi alayla. "Düşünmezsem eğer korkarak yatağımın altına girerim." İkimiz de güldü. Ablam başını omzuna yasladı. "Emma," dedim yavaşça. "İyi olacaksınız değil mi?" Ablam yanıma geldi ve sertçe sırtıma vurdu.
"Sen büyüdün de ablan için mi endişeleniyorsun kurtçuk?" dediğinde sertçe yutkundum. O lanet vampiri hatırladım. Başımı sağa sola salladım. Yarım yamalak gülümsedim. "Ben her zaman sizin için endişelendim," dedim. Ablam yatağın üstünden ceketimi aldı ve iki yana açtı. Giymem için tutuyordu.
Ben ceketimi giydikten sonra bir arabanın motorunun sesini duydum. Evde ablamla babamın arabalarından başka araba yoktu. Ablam buradaydı ve babam da aşağıdaydı. Ablam cama koştu. "Geldiler," dedi gülümseyerek. İkimizde hızlıca odamdan çıktık ve merdivenlere yöneldik. Merdivenleri ben koşarak inerken o hızlı adımlarla iniyordu. Topuklu ayakkabıları hızına engel oluyordu.
Aşağıya indiğimizde annem, babam ve kız kardeşlerim kapının önüne dizilmişlerdi. Ablam kız kardeşlerimin başına geçerken ben de ablamla kız kardeşlerimin arasına geçtim. Üçüzler on sekiz yaşındaydı. Bu kadar küçük yaşta anne olabilme ihtimalleri beni korkutuyordu. Annem kapıyı açtığında Yaşlı Kurt ve ailesi hemen kapının önündeydi. Hepimiz doksan derece eğildik.
"Bu ne gerginlik?" dedi Yaşlı Kurt gülerek. "Kaldırın başınızı evlatlarım." Hepimiz başımı kaldırdığımızda Yaşlı Kurt bize gülümseyerek bakıyordu. Kocasının koluna girdi ve içeriye bir adım attı. İçeriye girmesi ile burnuma Yaşlı Kurdun kokusu doldu. Çiçek gibi kokuyordu.
"Hoş geldiniz Efendim," dedi babam. "Ben James Quade. Sizi ağırlamak bizim için bir şereftir."
"O şeref bize ait," dedi Yaşlı Kurt. Onlardan sonra çocukları içeri girdi. Üçü erkek, üçü kızdı çocuklarının. "İsimlerinizi bu yaşlı kadına bahşedin."
"Ben Kaylee Quade," dedi annem. Yaşlı Kurt gülümsedi. "Bu evin annesi sensin," dedi. Annem başını salladı.
"Emma Quade. Kardeşlerimin en büyüğüyüm."
"Çok güzle bir kız çocuğu," dedi Yaşlı Kurt. Ailen sana sahip olduğu için çok şanslı." Yaşlı Kurt benim önümde durduğunda sertçe yutkundum.
"Tylor Quade."
"Cesur bir çocuk," dedi Yaşlı Kurt. "Sana sahip olduğumuz için çok şanslıyız." Dedikleri ile şaşkınlıkla araladım dudaklarımı. Neden olduğumuz demişti ki? Neden orada bir –muz eki vardı?
"Ben Ellen Quade."
"Ben Ellinor Quade."
"Ben Else Quade."
Üçüzlerin kendilerini tanıttıktan sonra içeri geçtik. Yaşlı Kurt ve ailesi korluklara oturduğunda hala diken üstündeydik. Onlara yapabileceğimiz herhangi bir saygısızlık devamında ölümü getirirdi. Onların tamamı asil kana sahipti. Annenin kanına sahiptiler. Ama birkaç dakika sonra annenin kanına sahip olan aile biz olacaktık.
"Başlayalım," dedi Yaşlı Kurt ve boynuna sardığı kurdeleyi çözdü. "Bu ilk annenin yani Eva'nın kurdelesi. Onu gözüme bağlayacağım ve Eva bana anneyi gösterecek. Küçük Hanımlar, karşıma gelir misiniz?"
Ablam ve kız kardeşlerim Yaşlı Kurdun karşısına geçtiğinde derin bir nefes aldım. Ablam ellerini sol göğsünün üstüne koydu. Yaşlı Kurt kurdeleyi gözüne bağladı. Sonra da elini kaldırdı ve işaret parmağını kardeşlerimin üstünde gezdirmeye başladı. Bunu iki üç kez tekrarladıktan sonra dudaklarını araladı. "Bana anneyi göster Eva," dedi
Birkaç dakika sonra parmağı durdu. Herkesin dudakları şaşkınlıkla aralandığında gözlerimi kıstım ve Yaşlı Kurdun eline baktım. Sertçe yutkundum. Yaşlı kurt başını eğdi ve kurdeleyi gözünden çekti. Başını kaldırdığında göz göze geldik.
"Tanrı seni kutsadı. Eva seni anne olarak seçti," dedi gülümseyerek. Ve ardından ekledi: "Tylor Quade."
---
-Aynı Zamanda, Başka Bir Yerde-
Parmaklarını masaya vurdukça bir ritim doğuyor ve etrafa yayılıyordu. Parmaklarının ucundan doğan bu melodi bir zaman sonra sinirini bozdu ve parmaklarını avcunun içine doğru sardı. Elini yumruk yaptı. Odasının kapısı tıklatıldığında omuzlarını dikleştirdi.
"Gel," dedi buz gibi bir ses ile. Odasının kapısı açıldı. Yardımcısı içeri girdi. Tek kaşını kaldırarak ona baktı. "Bir şey buldun mu Wulf?" Yardımcısı hem bir vampirdi hem de ismi kurt anlamına geliyordu. Vampir Lordu bunu daima komik bulmuştu.
"Evet, Efendim."
"Dinliyorum."
"Tylor Quade. İşletme mezunu. Şu anda herhangi bir işte çalışmıyor. Yakın bir zamanda babasının çalıştığı şirkette muhasebe müdürü olarak çalışmış. Ama sonrasında işten ayrılmış. Bir ablası, üç kız kardeşi var. Ailesi normal bir kurt sürüsü," dedi Wulf.
"Hayatında ilgi çekici hiçbir şey yok mu?"
"Hayır, Efendim."
"Anlıyorum."
"Efendim, neden o kurt-adamı araştırıyoruz?"
"Bazı şüphelerim var Wulf."
"Çok özle değilse paylaşır mısınız?"
"Wulf, Tylor denilen bu çocuk sanırım anne." Wulf kaşlarını hafifçe çattı. Bunu beklemiyordu. Bu kesinlikle beklediği bir şey değildi. Efendisinin o kurt-adamdan hoşlanabileceğini bile düşünmüştü ama bunu ihtimal olarak bile düşünmemişti.
"Efendim, emin misiniz?"
"Evet!" dedi sertçe. "Bir erkek kurt nasıl olurda dişi kurt gibi o kokuyu salgılayabilir ki?"
"Afrodizyak değil mi?"
"Hayır. Afrodizyak ile birilerini etkilemeye çalışacak kadar düşmez. İyi bir yüzü var. Dişilerin dikkatini kolayca çekebilir." Erkeklerinde, diye geçirdi içinden Vampir Lordu.
"Yönelimi?"
"Çocuğun düz olduğuna eminim," dedi Vampir Lordu. Onun yüz ifadesi gözlerinin önüne gelince kahkaha atmak istedi. Ama kan kırmızısı dudaklarını birbirine bastırdı. Elini kaldırdı ve parmaklarına baktı. Beyaz teninin altında hayat çizgileri fazlasıyla belli oluyordu. Yeşil ve mor damarları sanki beyaz bir tülün altındaymış gibiydi. Ölü gibi olan bu teninden nefret ediyordu. Ben zaten bir ölüyüm, diye düşündü.
"Ne yapacaksınız?"
"O gece çok sarhoştu. Ve anne olduğundan bihaber, buna eminim. Yoksa erkeklerin yanında öyle bir koku salgılamaya cesaret edemezdi. Anal seks yaptığımızdan şüpheleniyor."
"Efendim, hastane kayıtlarında rahim ile ilgili herhangi bir şey yoktu. Her üç ayda bir düzenli bir şekilde ÇEKAP yaptırıyormuş. Rahme dair bir bulgu yok."
"Rahim, anne tarafından verilir Wulf. En son ne zaman hastaneye gitmiş?"
"İki ay önce."
"İki ay önce bir rahmi yoktu ama şu anda bir rahmi olduğuna eminim."
"Efendim bu soru belki sizi rahatsız edebilir ama kondom kullanmış mıydınız?" dedi Wulf. Bu soruyu sormak ona kendini kötü hissettirmişti. Efendisinin cinsel hayatı hakkında soru sormak ona göre saygısızlıktı.
"Orada bir iş görüşmesi için bulunuyordum Wulf. İş görüşmelerinde kimseyi altıma almak için plan kurmuyorum."
"Öyleyse meni-"
"Evet. Rahmine boşladım," dedi Vampir Lordu. Dudakları yavaşa yukarıya kıvrıldı. Gözlerini kapattı ve birkaç saniye sonra gözlerini yeniden açtı. Sonra kahkaha atmaya başladı. Wulf kaşlarını hafifçe çattı. "Efendim..."
"Wulf, çok iyi hissediyorum." Kahkahalarının arasından konuşmak onun için zor olmuştu. Sağ elini sol göğsüne götürdü ve elini bastırdı. Yanakları kızarmaya başlamıştı. "Bir annenin içine boşalmak bu kadar iyi mi hissettiriyor?"
(Burada anneden kastı kurt-adamların ve vampirlerin anne adını verdikleri kişi, çocuğu olan bir anneden bahsetmiyor. Yanlış anlaşımlasın.)
Oturduğu koltuğu arkasındaki duvara doğru çevirdi. Büyük büyükbabasının tablosuna baktı. Kızarmış yanakları beyaz teninde parlıyordu. "Asılarca peşinde olduğunuz, almak için savaşlar çıkardığınız anneyi her zaman küçümserdim moruk," dedi alayla. "Ama şimdi neden onu istediğinizi anlıyorum." Diliyle kan kırmızısı dudaklarını ıslattı. "Anne, gücün diğer adı değil mi yaşlı adam?"
Koltuğunu yeniden masasına doğru çevirdi ve arkasına keyifle yaslandı. Başını geriye doğru atıp gözlerini kapattı. Gözlerinin önüne onun yüzü geldi. Kızarmış, zevkle gülümseyen yüzü Vampir Lordunu heyecanlandırıyordu. Annede başka bir şey var, diye düşündü. Tüm erkekleri ona çeken başka bir şey vardı. O her şeyin ve herkesin annesi. Ve herkes anneyi bu yüzden hamile bırakmak istiyor. Onun kokusu ve gücü için.
"Efendim sorumu maruz görün ama söyler misiniz ya spermler döllenmezse?"
Vampir Lordu gözlerini açtı. Saçlarının arasından tavana baktı. Kaşlarını çattı. Ardından Wulf'a baktı. Wulf onun bakışlarını görmese de bir adım geri çekildi.
"Döllenecek," dedi Vampir Lordu sertçe. "Döllenmek zorunda."
"Efendim-"
"Bu sefer anne için bize onlar savaş açacak." Avcunu açtı. "Ama anne benim avuçlarımın içinde olacak. Annenin rahminde benim çocuğum büyüyecek. Eğer buna engel olurlarsa anneyi onlardan koparırım" Avcunu bir anda kapattı. "Bundan sonra anneye bir nefes kadar yakın olacağım." Başını geriye doğru attığında beyaz yanakları yeniden kızarmaya başladı. Dudakları zevkle yukarıya kıvrıldı.
"Ne yapmamızı istersiniz Efendim?" dedi Wulf.
"Ona kimsenin yaklaşmasına izin vermeyin. O benim çocuğumun annesi olacak. Başka kimsenin değil!"
---
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top