-1- "Başlarken"
Her şey ne zaman başlamıştı? Tam olarak hatırlamıyordum. Hemen yanımda yatan adam kimdi bilmiyordum. Ben... Ben en son arkadaşlarımla bir eğlence mekanında içiyordum. Burada ne işim vardı bilmiyorum. Yatağın diğer tarafından yatan adamın üstüne doğru eğildim. Siyah saçları kirpiklerine kadar iniyordu. Yüzünün sadece gözlerinden aşağısını görebiliyordum. Hızla geri çekildim ve hemen yataktan kalktım. Sırtımdaki ağrı yüzümü buruşturmama neden oldu. İçimden küfür ederek ayağa kalktım ve yerdeki kıyafetlerimi toplamaya başladım. Duşa girebileceğim herhangi bir zamanım yoktu. Buradan hemen tüymeliydim.
Kirli kıyafetlerimi yeniden giydim ve yere oturup spor ayakkabılarımı giymeye çalıştım. Spor ayakkabılarımı giydikten sonra ayağa kalktım. Kahretsin! Başımdaki ve belimdeki ağrı kafayı yememe neden olacak kadar fazlaydı. Ben ne yapmıştım? Bir erkekle birlikte olmuştum. Kahretsin! Bunu kimse öğrenmemeliydi.
Otel odasının kapısını açtım ve dışarıya çıktım. Dışarıya çıkmamla burnuma dolan koku kaşlarımı çatmama neden oldu. Vampir kokusu her yeri kaplamıştı. Çok ağır bir kokuydu bu. Ve kusma isteği uyandırıyordu bedenimde. Cebimdeki telefon çalmaya başladığında elimi pantolonumun arka cebine attım ve telefonumu çıkardım. Arayan kız kardeşim Ellen'dı.
"Ne oldu?" diyerek açtım telefonu.
"Sana da günaydın abi," dedi alayla. Derin bir nefes aldım. "Ellen ne oldu?" dedim sertçe.
"Neden bu kadar gerginsin?"
"Bilmiyorum," demekle yetindim. Gerçekten neden bu kadar gergin olduğumu bilmiyordum. Belki de etraftaki vampir kokusundan dolayı bu kadar gergindim. Umurumda değil. Buradan hemen çıkmak istiyorum.
"Ne zaman eve gelirsin?"
"Birkaç saat içinde," dedim. "Ne oldu?"
"Sadece Yaşlı Kurt ve ailesi gelecek." Kaşlarımı çattım. Yaşlı Kurt ve ailesinin bizim evimizde ne işi vardı ki? Dünyadaki bütün kurtların atası sayılan o adamın evimize gelecek olması büyük bir onurdu ama sebebini de merak ediyordum.
"Neden geldiklerini biliyor musun?"
"Evet," dedi heyecanla. "İki asırdır beklenen dişi kurt bizim ailemizden birinin bedeninde uyanmış." Sertçe yutkundum ve gülümsedim. Üç kız kardeşim ve bir ablam vardı. Onlardan biri kurtların soyunu devam ettirecek anne olacaktı.
"Sen mi yoksa diğerleri mi? Dur," dedim heyecanla. "Ablam mı yoksa?"
"Bilmiyoruz. Hemen gelmelisin tamam mı? Babam hepimizi burada görmek istiyor." Başımı salladım. Asansörü kullanmak yerine hızlıca merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden indikçe vampir kokusu daha da güçleniyordu.
"Tamam," dedim hızlıca. "Ben geliyorum."
Kurtlar, vampirler ve insanlar. Asırlar önce bu üç ırk bir arada yaşamaya başlamıştı. Kurtlar, vampirlere nazaran daha çok insanlara benziyorlardı. Bu vampirlerin, insan ve kurt dostluğunu kıskanmasına neden oldu. Ve o gün bugündür vampirlerle kurtlar düşman haline geldi. Vampirler saldırdı, kurtlar karşılık verdi. İnsanlar bir köşeye çekilip bu iki ırkın savaşını izledi.
Savaş kurtların aleyhine işlerken ufuktan dişi bir kurt çıktı.
Anne dediler o dişi kurda. Onun doğurduğu tüm kurtlar vampirlere karşı olan savaşımızı kazanmamızı sağladı. Ama kurtlar kimyaları bakımından insanlara daha çok benziyordu. En büyük benzerlikleri ise ölümdü. Bizim aksimize vampirler ölümsüzdü. Anne öldü ama kurtların soyu tehlikeye girdiğinde soyumuzu kurtaracak bir annenin ortaya çıkmasını sağladı. Anne rahmi kurtların bedeninde uyanmaya başladı. Annenin rahmi kimse uyandıysa o safkan, erkek bir kurt ile evlendi ve soyumuz böyle ilerledi. Ve şimdi... Anne rahmi benim kız kardeşlerimin birinin bedeninde uyanıyordu.
Bedenimdeki acıyı bile unutturmuştu bu haber bana. Resepsiyona indiğimde etrafıma baktım. Gözlerimin önünde tüm renkler maviye bürünürken sertçe yutkundum. Burası... Vampirlerle doluydu. Ve ben vampirlerin içindeki tek kurttum. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kontrol altına aldım. Vampirlerin aksine kurtlar daha kontrol sahibiydi. Gözlerimi açtığımda her şey eski rengine büründü. Resepsiyona doğru ilerlerken birkaç vampir beni gözleriyle izliyorlardı.
"Sakin ol," dedim kendi kendime. Buradan hemen çıkacaktım.
Resepsiyondaki kadın varlığımı hissetmiş olacak ki başını kaldırdı. Yüzündeki gülümseme saniyeler içinde solarken kaşları hafifçe çatıldı. Bir bana bir de etrafına baktı. Ardından yeniden gülümsedi.
"Buyurun Efendim," dedi kibar bir ses ile.
"Rezervasyon," dedim yavaşça. "Dün gece 45D dairesi kimin adına kiralandı?" Kadın başını salladı ve önündeki bilgisayara baktı. Parmakları klavyenin üstünde kayarken bedenimdeki kaslar yeniden kasılmaya başlamıştı. Buradaki vampir kokusu bana iyi gelmiyordu.
"Otis Stew Wright adına yapılmış Efendim."
Kaşlarımı çattım. "Teşekkür ederim," dedim kibarca ve otelin kapısına doğru ilerlemeye başladım.
Ben ilerlerken hala vampirlerin bakışları üstümdeydi. Tüm vampirler oldukları yerde durmuş bana bakıyorlardı. Omzumun üstünden geriye baktığımda resepsiyondaki kadının parmağıyla beni gösterdiğini gördüm. Karşısında takım elbiseli ve yapılı bir adam vardı. Önüme döndüm ve adımlarımı hızlandırdım.
"Beyefendi bir dakika bekler misiniz?" dediğini duydum birinin. Üstüme alınmadım ve yürümeye devam ettim. Kahretsin! Benim burada ne işim vardı ki? Neden normal bir otel yerine vampirlerle dolu bir oteldeydim. Sertçe yutkundum. Vampirlerle dolu bir otel! Lanet olsun! Ben kiminle birlikte olmuştum?
Önüme bir adam çıktığında olduğum yerde durdum. Takım elbiseli adam benden uzundu. Başımı kaldırdım ve yüzüne baktım. Güneş gözlüğünden dolayı yüzünü görmesem de tehlike arz edebileceğimi düşündüğü için çoktan köpek dişleri uzamıştı. Nefes alış verişleri hızlanmıştı.
"İsminiz nedir?" dedi takım elbiseli adam.
"Üzgünüm. Bir karışıklıktan dolayı buradayım. Hemen gidiyorum."
"Beyefendi isminizi sordum."
"Bakın-"
"İsmini söyle!" dedi adam sözümü keserek. Kontörlümü elimde tutmaya çalıştım. Onlardan korkmuyordum. Sayıları çok fazlaydı. Tek başıma hepsiyle ilgilenemezdim.
"Tylor Quade."
"Kurt-Adamsınız değil mi Bay Quade?"
"Evet."
"Benimle gelir misiniz?"
"Neden?" dedim kaşlarımı çatarak. Başını sağa sola salladı. "Bay Quade size zarar vermeyeceğiz. Lütfen bizimle gelin."
"Bunu yapmayacağım," dedim ve geriye doğru bir adım attım. "Sadece yanlış bir anlaşımla yüzünden buradayım."
"Size zarar vermeyeceğimizi belirttik. Sadece bir konu hakkında Lordumuz sizinle konuşmak istiyor."
"Lordunuz mu?"
"Evet, Vampir Lordu." Vampirlerin hala Lortlar tarafından yönetildiğini biliyordum ama daha önce hiçbir Lort görmemiştim. Derin bir nefes aldım. "Nerede?" dedim sadece. Eğer bana zarar vermeyeceklerse onlarla gidebilirdim. Yalan söylediğinde kalp atışları hızlanan bir tek insanlar değildi. Ve karşımdaki bu adamın kalp atışları hala stabildi.
"Buradayım."
Arkamdan gelen ses ile tek kaşımı kaldırdım. Yavaşa arkama döndüğümde kaşlarım çatıldı. Karşımdaki adam bana doğru yavaş adımlarla ilerliyordu. Ayakları tamamıyla çıplaktı. Üzerindeki gömleğin düğmelerini iliklememişti ve bedeninin açıkta kalan kısımlarından bazı kızarıklıklar görünüyordu. Boyun kavisindeki ısırıklar bakışlarımı kaçırmama neden oldu. Bakışlarımı yüzüne çıkardım. Siyah saçlarının önü gözlerini kapatacak kadar uzundu. Dudağının bir kenarı yukarıya kıvrılmıştı. Sertçe yutkundum. Bu yataktaki adamdı.
"Bir sorun mu var?" dedim. Etrafımdaki tüm vampirler doksan derece eğilmiş bekliyorlardı. "Evet," dedi yavaşça. Tam karşımda durdu. Elini uzattı ve çenemi kavradı. "Büyük bir sorunumuz var."
"Nedir?" dediğimde sadece yüzümü inceliyordu. Derin bir nefes aldım. Eğer karşımdaki gerçekten vampir lorduysa ona yapacağım herhangi yanlış bir hareket yeni bir savaş çıkarırdı. "Bakın benim acelem var. Gitmem gerekiyor."
"Gitmeni söylediğimde gidebilirsin," dedi yavaşça. "Ama şimdi burada kalacaksın ve sana sorduğum her soruyu yanıtlayacaksın."
"Zamanımdan çok fazla çalmadığınız sürece sorun yok."
"Tek bir sorum var," dedi yavaşça. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Yakınlığı sinir bozucuydu. Dudaklarını dudaklarımın üstüne getirdiğinde geri çekilmek istedim. Tırnakları tenimi delecek gibiydi. Sadece tutmak için dokunmadığını anlayabiliyordum. Dokunuşunun amacı çok farklıydı.
"Dinliyorum," dedim omuzlarımı dikleştirerek. Her an dudağımı, dudağına değecekmiş gibiydi ve gerçekten rahatsız oluyordum.
"Nasıl oluyor da dişi kurtlar gibi her erkeği etkin altına alacak bir koku salgılayabiliyorsun?"
---
Zaten bir kurgu varken ikinci bir tane yayınlamak bana göre çok tehlikeli. Ve ben de tehlikeye atılmak istedim. Oy verip yorum yapmayı unutmayalım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top