peki-
ısrarla çekiştiriyorsun. ısrarla.
bu, birinin arkasından atıp tutmak anlamında değil. oluru olmayan her şeye fazla anlam yüklemenle başlıyor çekiştirmelerin. yahut, anlamı olan gururu olan her şeyi anlamsızlaştırmanın yolunu aradığın her an, çekiştire çekiştire koparıyorsun o tuttuğun dalların hepsini.
düşünme eyleminin içini boşaltıyorsun mesela.
sana ait, senin haklılığını ispatlayanları bir kenara alıp geri kalanına benzin döküp yakıyorsun.
yahut, insan yapımı her ideolojiyi hayat düsturu gibi benimseyerek, gerekmeyen ve gereken her saniyede adeta bir holigana dönüşerek yok ediyorsun geride bıraktığın tüm patikaları. ve sen artık geçmişsiz, biçimsiz ve cibilliyetine dahi saygı duymaktan hicap* duyan alelade birine dönüşüyorsun böylece.
ısrarla koparıyorsun tüm hayat damarlarını. kan revan olmuş her yer, senin takıldığın kısım yara değil. yaranın acıyor oluşu değil. yarayı yara yapanın peşine de düşmüyorsun.
tutuk kaldığın şey her neyse artık bir hiç olmak uğrunadır. kendini akşam sabah güncelleyerek fotoğraflaman, anı saklama safsatası adı altında mimiklerini iki saniyeliğine "güler" pozisyona getirdikten sonra ağlar haline estetik güzellemeler dizmeni elbette kendin olmakla açıklayacaksın. dönüşümünü, dönüştüğün şeyi ve seni dönüştüren melaneti* düşünmek şöyle durur senin için. bir köşede. gerçi meydanda dursa da pek bir anlam ifade etmez. bunu biliyorsun. herkes gibi olmanın içinde derin bir farklılık var sanıyor olman insanlığından, herkes gibi olduktan sonra kendi farklılığınla ilgili farkındalıklar oluşturmaya çalışman aptallığından.
neden böylesi kusursuz bir makinayı aynılığın bitmez tükenmez çilesine hapsediyorsun anlamıyorum. herkes gibi giyinmek, herkes gibi vakit harcamak, herkesin yediğinden yemek, herkesin aldığından almak ama herkesin aldığı nefesi kendi ciğerlerine haram etmek...
çelişki değil sendeki. çelişki düzene karşı istikametini isyana çevirmen olurdu lakin senin tek isyanın bu düzeni çizen kemiyetlere değil, kemiyeti ve varı var eden ebedi hakim'e. (ebedi hakim'den kasıt Hak Teala'dır)
insanın kendi yapamadıklarını Allah'tan intikam alır şekilde isyana dökmeye çalışması insaniyetten. evet, öyle. ancak tövbeye dönmeyen günah yalnızca kömür karası bir kalp bağışlar sana. o kara kalbi satın almak için biricik tazecik ömrünü, aklını, duygularını, varlığını, yeteneklerini rehin vermen ve üstüne para üstü bile almıyor olman senin bu düzenin içindeki aynılığını gözler önüne seriyor.
utanma, sen de kültür şokuna maruz kalmak uğruna her öğün sushi yiyenlerden biri olmak istiyorsun. ayağına gelsin yemekler, giysiler, insanlar ve her şey. lakin sen hiç çaba harcama.
içten içe, oturduğu yerden kullanmadığı kozmetik ve kimyayı öven etkileşim mağduru kişiliklerin kazandığı deli paraya sahip olma arzusu seni de ele geçiriyor. peki ya o sanat sepet yapıyorum ayağına kendi dahil herkesi kazıklayanların seni nasıl hayran bıraktığını hatırlamıyor musun? ben unutmuyorum.
iki kelime okuyanın kendisini kültür abidesi, sanat eser, "masterpiece" sandığı, iki harf yazanın yazar diye yaşından fazla konferans seminer verdiği, konuştuğunda bir halt olmadığı halde sırf zengin, sırf gösterişli, sırf zilli, sırf yakışıklı olmasından mütevellit fenomen olduğu bu dünyada, sen hayranlığını gizleyemeyişini ve içten içe kıskançlık krizleri geçirişini kendi öz farklılığın olarak dünyaya sunmak ve kabul görmek istiyorsun, öyle değil mi?
peki.
*-*-*-*
hicap duymak: utanmak, utanç duymak
melanet: büyük kötülük, kötü iş
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top