10| Mektup.
"Pek sevgili gecemin güneşi,
Şimdi tabii ki yine sana yazacağım bunları belkilere sığınıp.
Mektubumun başına döşeyeceğim bu pek eskiden kalma sözcükleri.
'Pek sevgili' demek bile yetmiyor mektubumun başında aslında gönlüme. Evet, yetmiyor artık ona hiçbir şey.
ama yine de pek sevgili güneşim, ayım; ben kelimelerden ibaret bir ruh, sen ise kelimelere sığdırılamayacak güzellikte bir gözyaşısın bu yorgun gözlerimde.
Öyle güzelsin ki, dünyama yaydığın ışık kör ediyor gözlerimi.
Ben ise gözlerimi sakınıyorum senden; sıcaklığını örtüyorum, sarıyorum yüreğimin üzerine.
Mektubuma kazımayacağım bugünün tarihini.
Çünkü zaman eskisi gibi işlemiyor üzerime artık benim gibi.
Ben zaman kavramını aşalı, geceleri uykuma sığınalı, gündüzleri ise balkonuma uğrayan güvercinlere selam vereli çok oluyor.
Ben renklerini göstermeyi bekleyen, bahara hasret kalmış meraklı bir çiçeğim kaldırım taşlarında, bir kış günü.
Tüm sevdiklerini uğurluyorken sonsuzluğa bir ağaç dalında, gözlerinde yaş kalmamış;
unutulmuş bir yaprağım, bir sonbahar günü.
Önünde, arkasında, sağında ve solunda cıvıl cıvıl renkler ile donanmış olan, taç yapraklarında ise bir sanat eserini saklayan o güzelim çiçekleri öylecene izleyen bir çiçeğim ölümün henüz uğramadığı ama habercisi
olan, bir ilkbahar günü.
Rüzgârın alıp götürdüğü şen kahkahaların kulaklarıma ulaşan soğuk esintisi ile yüreği üşüyen bir hayaletim, bir yaz günü.
Sen üşütme vücudunu ama hastalanırsın.
Esenlik ile kal.
Sevgilerle, Sophie."
Seni görmeyedurayım, ilk iş şuracıkta yeşerecek yapraklarım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top