65. BÖLÜM

Barış, yere çöküp ağlayan Bahar'ın elinden tutup konuştu.

"Bana bak Bahar." dedi Barış

"Barış kardeşim." dedi Bahar ağlayarak

"Bahar sakin ol ve hazırlan. Ben çocuklarla konuşup geliyorum." dedi Barış

"Barış çocuklar ne olacak?" diye sordu Bahar

"Deniz'e söyleyeceğim eşyalarını toplayıp Burcu'ya gitsinler." dedi Barış

"Görkem yarın Duru'yu kreşten alıp tiyatroya götürecek onu söylemeyi unutma." dedi Bahar

"Tamam canım." dedi Barış

Bahar, kendine gelmeye çalışarak odasına gitti. Barış da kızının odasına gitti. Oğluyla kızı konuşuyordu.

"Çok kötü bu masal kırmızı başlıklı kız nasıl büyükannesini tanımıyor." dedi Duru yüzünü buruşturarak

"Üç kez okudum sana masalı Duru." dedi Deniz sakin kalmaya çalışarak

Barış, oğlu ve kızının yanına doğru giderek konuştu.

"Çocuklar size bir şey söyleyeceğim." dedi Barış

"Ne oldu baba." dedi Duru merakla

"Dayınız biraz hasta olmuş. Deniz kardeşini alıp Burcu halana gitmeniz gerekiyor oğlum." dedi Barış

Deniz, bir terslik olduğunu anladı ve Duru'ya bakıp konuştu.

"Duru bugün Burcu halamda kalalım." dedi Deniz

"Kızım yarın Görkem ağabeyin seni kreşten alacak sürprizi varmış." dedi Barış

"Yaşasın." dedi Duru mutlukla

Barış, odadan çıkınca Deniz yukarı annesinin yanına geldi.

"Anne üzülme dayım iyi olacak." dedi Deniz gülümseyerek

Bahar gözyaşlarını sildi ve konuştu.

"Oğlum benim üzülmüyorum ben. Kardeşinin çantasına kıyafetlerini de koy. Belki ben bugün eve gelemem." dedi Bahar

"Tamam anne." dedi Deniz

Bahar ve Barış çocuklar ile vedalaştıktan sonra arabayla hastaneye doğru gittiler. Hemen asansör ile yukarı çıktılar. Bahar koridorda Arda'yı görünce yanına gitti.

"Arda ne oldu kardeşime." dedi Bahar bağırarak

"Alkol almış." dedi Arda

"Ne derdi var bu çocuğun ya." dedi Bahar

"Bahar biraz sakin ol hayatım." dedi Barış

Selim, odadan çıkıp konuşmaya başladı.

"Selim neyi var kardeşimin." dedi Bahar

"Alkolün etkisiyle kriz geçirmiş. Şimdi uyutuyoruz sabah ilacı kesince uyanır." dedi Selim

"Teşekkür ederim." dedi Bahar burukça

Bahar, pencereden uyuyan Deniz'e doğru baktı.

Barış, hemen Bahar'a doğru sarıldı. Bahar'ın telefonu çalınca açtı. Arayan kişinin Yade olduğunu gördü.

"Bahar canım." dedi Yade

"Efendim Yade." dedi Bahar zor konuşarak

"Deniz iyi mi?" dedi Yade

"Değil hastanedeyiz. Bir dakika ya sen nereden biliyorsun." dedi Bahar

"Piraye ile ayrılmışlar. Zor sakinleşti Piraye." dedi Yade

"Durup dururken niye ya." dedi Bahar

"Selim'in hastanesi dimi oraya geliyorum." dedi Yade

"Evet." diyerek telefonu kapattı Bahar

"Ne diyor Yade." diye sordu Bahar

"Piraye ile ayrıldıkları için bu halde." dedi Bahar

Yarım saat sonra Yade ve Piraye geldi.

"Bahar." dedi Yade koşarak

"Yade." dedi Bahar sarılarak

"Deniz nasıl?" dedi Piraye zor konuşarak

"Çok iyi gel bak burada uyuyor senin sayende." dedi Bahar

Piraye'nin kolundan tutup odada yatan Deniz'i gösterdi.

"Ben böyle olsun istemedim." dedi Piraye ağlayarak

"Ne istedin Piraye sen acaba bak eserinle gurur duyabilirsin şimdi." dedi Bahar sinirle

Piraye hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Bahar, yeter bırak görmüyor musun o da üzgün." dedi Yade sinirle

"Benim kardeşim burada yatıyor Yade hepsi senin kardeşin yüzünden." dedi Bahar bağırarak

"Bir açıklaması vardır. Anlatır şimdi." dedi Yade kardeşine bakarak 

Piraye susunca Bahar daha çok sinirlenmeye başladı.

"Çok güzel açıkladı gerçekten susuyor." dedi Bahar sinirden gülerek

"Arda dışarı çıkar Pirayeyi buradan." dedi Yade sinirle

Arda, Piraye'nin kolundan tutup dışarı çıkardı.

"Kızım sen ne yaptın böyle." dedi Arda

"Ben bu kadar kötü olacağını düşünmedim." dedi Piraye ağlayarak

"Ne dedin sen bu çocuğa da bu hale geldi." dedi Arda

Piraye, Deniz'e söylediklerinin hepsini Ardaya anlatır.

"Onun için yaptım ama." dedi Piraye

"Yuh ama Piraye bu çocuk uyanınca seni nasıl affedecek." dedi Arda

"O iyi olsun da affetmese de olur." dedi Piraye

"Gerçekten sabır taşısın Piraye." dedi Arda sinirden gülerek

Yade, Bahar'a bakarak sakin bir şekilde konuştu.

"Bahar ben Piraye ile konuşup derdini öğreneceğim." dedi Yade

"Senin kardeşin gözüme gözükmesin Yade." dedi Bahar sinirle

"Bende gözüne gözükmüyorum o zaman  Bahar." dedi Yade ağlayarak gitti

Selim, Yade'nin kötü olduğunu görünce peşinden gitti.

"Yade." diyerek kendine çevirdi

"Şuan konuşmak istemiyorum." dedi Yade

"Ağlama korkusundan öyle söyledi." dedi Selim

"Anlıyorum onu ama çok tepki veriyor." dedi Yade

"Yade yapma şimdi alkol almış Deniz. Epilepsi hastası çocuk atak geçirdi önümüzde, endişelenmesi normal Baharın." dedi Selim

"Bu salakla konuşacağım derdi neymiş." dedi Yade burukça

*****************************
Burcu, mutfakta kendinden geçmiş bir şekilde Doruk ve Derin ile kek yapan Alp'e bakarak konuştu.

"Alp ben bir ağabeyime doğru  gidiyorum. Çocuklar daha gelmedi." dedi Burcu

"Tamam canım." dedi Alp gülümseyerek

"Doruk dikkat et." dedi Derin tabağı tutarak

"Siz verin bana fırına atacağım." dedi Alp

Burcu, tam gidecekken kapı çaldı. Gelen Deniz, Duru ve Venüs olduğunu gördü.

"Burcu hala ağabeyimle burada kalacakmışız." dedi Duru

"Biliyorum güzelim." dedi Burcu

"Duru geldi baba gidiyorum." dedi Doruk

"Bende." dedi Derin

"Ellerinizi yıkayın." dedi Alp

"Kek yapıyorlardı, hadi siz girin bakalım." dedi Burcu

"Burcu." diye bağırdı Alp

"Hiç bağırma Alp o mutfağı sen toplayacaksın." dedi Burcu

Alp, mutfağı topladıktan sonra içeri doğru geldi. Çocuklar oyun hamuru ile oynuyordu.

"Deniz ne yapıyorsun?" diye sordu Alp

"Ders çalışıyorum." dedi Deniz

"Hangi ders yardım edeceğim bir şey var mı?" dedi Alp

"Matematik zor ama anlar mısın?" dedi Deniz gülerek

"Niye anlamayacak olayım ki." diyerek kitabı aldı ve baktı Alp

"Ne oldu hayatım bir zorlandın sanki." dedi Burcu gülerek

"Yok kolay da Deniz'in kendi yapması daha iyi olur." dedi Alp

"Tabi canım." dedi Burcu

Doruk ve Derin oyun hamurlarını bırakıp geldi.

"Anne acıktım." dedi Derin

"Evet anne daha kek yiyeceğiz." dedi Doruk

"Neden acıktıkları belli oldu." dedi Alp

"Duru kuşum sende acıktın mı?" dedi Burcu

"Evet." dedi Duru

"Ben sofrayı hazırlıyorum o zaman." dedi Burcu

"Ağabey annemle konuşabilir miyim?" dedi Duru

"Benim telefonumdan konuşa bilirsiniz Deniz." dedi Alp telefonu uzatarak

"Baba mı arıyorum Duru." dedi Deniz

"Annem üzgün olduğu için mi?" dedi Duru

Deniz, bir şey demeden telefonla babasını aradı.

"Hadi konuş bakalım." dedi Deniz gülümseyerek

Duru, telefonda konuştuktan sonra Deniz'e doğru uzattı telefonu.

"Burada kalacakmışız. Babam seninle konuşmak istiyor." dedi Duru dudağını büzerek

"Hadi sen mutfağa doğru git." dedi Deniz

Venüs, Duru'nun peşinden mutfağa doğru gitti.

"Burcu hala Venüs de acıktı." dedi  Duru

"Venüs'e de yemeğini koyalım. Kaju nerede?" dedi Burcu

"Babamın terliğini ısırıyordu." Doruk

"Gitti güzelim terlik." dedi Alp

"Durucum tiyatro yapılacakmış kreşte hangi rolü oynamak istiyorsun." dedi Burcu yemekleri tabaklara koyarak

"Hiçbirini." dedi Duru

"Neden?" diye sordu Deniz

"Kırmızı Başlıklı Kız olmak istiyordun Duru." dedi Derin

"Çok saçma o kitap Derin. Ağabeyim okudu bana Kırmızı Başlıklı Kız nasıl büyükannesini tanımıyor." dedi Duru

"Çok mantıklı konuşuyor." dedi Alp gülümseyerek

"Ağabeyim de bu düşünce yapısı yok. Ablamdan almış kesin." dedi Burcu

"Bende oynamayacağım tiyatro da anne." dedi Derin

"Ben oynayacağım avcı olmak istiyorum." dedi Doruk

"Ol oğlum sen avcı tamam." dedi Alp gülümseyerek

Deniz, gelince yemekleri yediler. Mutfağı topladıktan sonra Burcu çocuklara kek ve süt verdi.

"Çok güzel olmuş." dedi Duru

"Biz yaptık." dedi Doruk ve Derin

"Afiyet olsun canım." dedi Burcu gülümseyerek

Duru'nun uykusu gelince esnemeye başladı.

"Uykun mu geldi." dedi Deniz

"Evet." dedi Duru

"Pijamanı giy Duru kuşum. Bende yatağını hazırlayacağım." dedi Burcu

"Ben ağabeyimle uyuyacağım." dedi Duru

"Benimle uyumayı bu aralar çok seviyor hala." dedi Deniz gülerek

"Tamam o zaman kanepeyi ayarlıyorum size." dedi Burcu

"Hadi bakalım sizde yatağa canavarlar." dedi Alp ikizlere bakarak

"Kaju, Venüs iyi geceler." dedi Doruk ve Derin

Burcu, yatağı hazırlayınca Deniz ve Duru gelip uyudu. Sabah kahvaltı yaptıktan sonra Derin'in saçını ördü.

"Senin saçını da öğrelim mi Duru." dedi Burcu

"Hayır ben açık kalmasını istiyorum." dedi Duru

"Tarıyalım o zaman." dedi Burcu tarakla gelerek

"Çillinin saçları düz benimki de düz olsun." dedi Duru

"Çilli kim kız?" dedi Alp

"Görkem ağabeyinin nişanlısı ismi Melis." dedi Deniz

"Çilli ağabey çilli." dedi Duru

"Sanki bir kıskançlık seziyorum." dedi Burcu gülerek

"Hiç sevemedi Melis ablayı." dedi Deniz

"Hadi bakalım gidiyoruz." dedi Alp

"Nasıl sığacağız arabaya." dedi Doruk

"Ben öne otururum." dedi Deniz

"Durucum sende ortaya otur kemerini tak. Sizde koltuklarınıza oturursunuz." dedi Alp

"Sığdık bak Doruk." dedi Derin

"Görüyorum Derin." dedi Doruk

"Başladılar yine şarkı açalım biz." dedi Alp

Alp, çocukları okula doğru götürdü. Çıkış saati gelince bütün çocuklar gidince Duru tek kalmıştı.

"Durucum seni kim alacak?" diye sordu Öğretmen

"Görkem alacak öğretmenim." dedi Duru

"Hadi içeri de bekliyelim." dedi Öğretmen

"Tamam." diyerek içeri girdi Duru

Arda, sınıftan Rüzgar ve Korsan ile birlikte çıktı.

"Baba Duru burada." dedi Rüzgar

"Gel gidelim oğlum." dedi Arda

Korsan koşarak Duru'nun yanına geldi.

"Korsan yavaş ol." dedi Rüzgar

"Duru sen niye gitmedin." dedi Arda

"Görkem'i bekliyorum Arda ağabey." dedi Duru

"Doruk ve Derin gitti mi?" diye sordu Rüzgar

"Burcu halam erken aldı işleri varmış." dedi Duru

"Babam mesleğini tanıtırken Korsan'ı getirdi." dedi Rüzgar

"Bekleyelim mi seni burada." dedi Arda

"Dayım iyi mi Arda ağabey." dedi Duru dudağını büzerek

"Sen eve gidince gelmiş olur." dedi Arda

Kreş'in kapısı çalınca Duru kafasını uzatıp baktı.

"Görkem geldi öğretmenim." dedi Duru bağırarak

"Duru için gelmiştim." dedi Görkem

"Durucum, Görkem ağabeyin gelmiş." dedi Öğretmen

"Rüzgar ben gidiyorum." dedi Duru

"Görüşürüz yarın okulda Duru." dedi Rüzgar

"Hadi bakalım bizde gidiyoruz oğlum. Korsan yavaş adımlarla yürüyorsun." dedi Arda

Görkem, Duru'nun çantasını aldı ve Duru'nun elinden tutup arabaya götürdü.

"Nerede kaldın sen Görkem." dedi Duru somurtarak

"Özür dilerim küçük hanım ama istediğiniz birşey vardı. Onu aldım." dedi Görkem

Görkem, arabanın arka koltuğuna Duru'yu koyup kemerini taktı.

"Sende mi buradasın çilli." dedi Duru

"Nasılsın canım." dedi Melis

"Hey küçük hanım nişanlıma çilli demeyi bırakır mısın?" dedi Görkem

"Alıştım ben Görkem birşey olmaz." dedi Melis gülerek

"Hediyem nerede Görkem." dedi Duru

"Nasıl da konuyu değiştiriyor. Poşeti Duru'ya verir misin canım." dedi Görkem

Melis, poşeti alarak Duru'ya doğru verdi.

"Aç bakalım içini gör." dedi Melis gülümseyerek

Duru, poşeti açtı içinden küçük bir kutu çıktı. Kutu açınca yüzük çıktı.

"Görkem yüzük almışsın." dedi Duru sevinçle

"Melis ablan ile birlikte seçtik." dedi Görkem

"Teşekkür ederim Melis." dedi Duru

"Birşey değil canım." dedi Melis

"Tamam Görkem senin olsun. Ama görümcelik yapacağım." dedi Duru

"Bu da iyi birşey." dedi Görkem

"Nereye gidiyoruz." dedi Duru

"Önce sıcak birşeyler içelim. Sonra da Küçük Prens tiyatrosuna bilet aldık oraya gidelim." dedi Görkem

"Keşke ağabeyim de burada olsaydı. Bana okumuştu kitabı." dedi Duru

"Deniz'i de götürmek isterdim ama sınavları varmış." dedi Görkem

"Bir dahaki sefere Deniz de gelir." dedi Melis

On beş dakika sonra kafenin içine geldiler.

"Ne istiyorsunuz bakalım hanımlar." dedi Görkem

"Kahve canım." dedi Melis

"Sıcak çikolata istiyorum ben." dedi Duru

Görkem, siparişleri verdi. Duru, susayınca Melis, Duru'nun su şişesini verdi.

"Duru senin fotoğrafını çekelim mi burada." dedi Melis

"Olur." dedi Duru

Melis, telefonla Duru'nun resmini çekti.

"Çocuk mankeni olman gerekiyor senin sarı papatyam." dedi Görkem

"Ya Görkem." dedi Duru utanarak

"Utantırma kızı Görkem." dedi Melis

Siparişler gelince Duru masaya oturdu.

"Yavaş iç sıcak sarı papatyam." dedi Görkem

"Hızlı içemem zaten Görkem." dedi Duru

"Sende hiçbirşey bilmiyorsun Görkem." dedi Melis

"Bende sizin resmini çekebilir miyim?" diye sordu Duru

"Al benim telefonumdan çek." diyerek telefonunu verdi

Duru, telefonla Melis ve Görkem'in fotoğrafını çekti.

"Teyzem niye gelmedi." dedi Duru telefonu vererek

"Güneş ablanı kursa götürdü çünkü." dedi Görkem

Derya, sesizce gelerek eliyle Duru'nun gözlerini kapattı.

"Ben kim?" dedi Derya

"Teyze sensin." dedi Duru

"Nereden anladın sen." dedi Derya

"Parfümden." dedi Duru gülerek

"Çok mu sıkmışım." dedi Derya

"Biraz öyle olmuş." dedi Melis

"Abartıyorsun bu parfüm işini anne." dedi Görkem

"Ne yapıyorsunuz burada." dedi Derya

"Kahve sonrada tiyatroya gideceğiz." dedi Melis

"Çüçük Prensse teyze." dedi Duru kucağına oturarak

"Küçük Prens ismi Duru." dedi Görkem

"Söyleyemedim." dedi Duru dudağını büzerek

"Ben anladım güzelim." dedi Derya öperek

"Teyze sende gelecek misin?" dedi Duru

"Benim işim var canım başka zaman ağabeyini de alırız. Öyle gideriz." dedi Derya

"Tiyatro saatine yaklaştık gitmemiz gerekiyor." dedi Görkem

"Görüşürüz o zaman." dedi Derya

"Görkem kucak yoruldum." dedi Duru

"Melis ablan alsın seni ben hesapı ödeyeceğim papatyam." dedi Görkem

"Tamam Melis kucak." dedi Duru

"Anlaşıyorsunuz bakıyorum artık." dedi Derya göz kırparak

"Yıldızımız barıştı ama görümce olmaya devam edecekmiş." dedi Melis

Görkem gelince arabaya binerek tiyatroya doğru gittiler.

***********************
Bahar, bir saat önce hastaneden kardeşiyle birlikte eve doğru geldi. Deniz dinleniyordu. Görkem'i aradı daha yeni tiyatroya gittiklerini söyledi. Şimdi yemek hazırlamaya gitti. Venüs de Bahar'ın peşinden dolanıyordu.

"Birgün de özledin mi beni Venüs." dedi Bahar

Deniz, odasından çıkarak mutfağa doğru geldi.

"Abla." dedi Deniz

"Uyandın mı ablacım." dedi Bahar

"Su içecektim." dedi Deniz

"Sakın bir daha yapma Deniz çok korkuttun beni." dedi Bahar

"Özür dilerim." dedi Deniz

"Birkaç gün gitme işe istersen." dedi Bahar

"Kafamı dağıtmam lazım." dedi Deniz

"Sen bilirsin ablacım." dedi Bahar

Kapı, çalınca Deniz kapıyı açmaya gitti. Gelen kişi Görkem ve Duruydu.

"Görkemcim indire bilirsin beni." dedi Duru

"Emrin olur papatyam." dedi Duru

"Dayıcım." diyerek sarıldı Duru

"Görkem içeri gel istersen." dedi Bahar

"Olmaz anne Melis'i bırakacak Görkem." dedi Duru dayısını öperek

"Duru bende önce söyledi abla. Çantasını vereyim size." diyerek verdi ve gitti Görkem

"Dayının kucağından in kızım ellerini yıka." dedi Bahar

"Tamam." diyerek banyoya gitti Duru

Barış, anahtarla kapıyı açıp eve doğru girdi.

"Dayı." dedi Deniz

"Daha iyiyim Deniz herkes sormasın." dedi Deniz

"Hadi oğlum ellerini yıka sofrayı kuracam." dedi Bahar

Barış, Bahar'ın yanına gelerek konuştu.

"Durumlar nasıl?" dedi Barış

"Mutsuz sadece." dedi Bahar burukça

"Geçecek merak etme." dedi Barış gülümseyerek

Masayı kurduktan yemek yemeye başladılar. Yemek bitince içeri oturdu.

"Anlat bakalım kızım bugün neler yaptın." dedi Bahar

"Görkemcim ve Melisle sıcak çikolata içtim." dedi Duru

"Çilli demekten vazgeçtim ama abla desen daha iyi olmaz mı Duru." dedi Deniz

"Bu yüzük nereden çıktı kızım." dedi Barış

"Görkemcim alacaktı ya baba. Melis ile almış baba." dedi Duru

"Aldırdın sonunda yüzük." dedi Bahar

"Çüçük Prensese gittik. Boyama kitabı ve balon verdiler. Ama balon uçtu." dedi Duru dudağını büzerek

"Ben odama gidiyorum. İyi geceler size." diyerek gitti Deniz

"Ağabey sınavın olmadıgı zaman teyzem senide çağrıyor." dedi Duru

"Tamam Durucum." dedi Deniz

Biraz daha konuştuktan sonra çocukların uykusu geldi.

"Hadi bakalım yataklara." dedi Barış

Duru ve Deniz odasına doğru gitti.

"Ben bir Deniz'e bakacağım Barış." dedi Bahar

"Ben odadayım canım." dedi Barış

Bahar, kardeşinin odasına doğru giderek kapıyı çaldı ve içeri girdi.

"Deniz ne yapıyorsun?" dedi Bahar

"Abla bunları Yade ablaya verir misin?" dedi Deniz

"Bunlar ney." dedi Bahar

"Piraye'nin bana aldıkları." dedi Deniz üzgünce

"Biraz acele karar veriyorsun ablacım." dedi Bahar

"Konuşacak birşey kalmadı abla." dedi Deniz üzülerek

"Arda anlattı bana herşeyi." dedi Bahar

"Canımı çok yaktı abla." dedi Deniz

"Üzülme ablacım." diyerek sarıldı Bahar kardeşine

"Hastaneyi ayağa kaldırmışsın." dedi Deniz

"Biraz öyle oldu." dedi Bahar

"Bir daha böyle birşey yapmam merak etme." dedi Deniz

"Tamam hadi dinlen biraz sen." dedi Bahar

Bahar, kendi odasına doğru gitti. Barış, onu bekliyordu. Hemen pijamasını giydi yatağa uzandı.

"Kötü mü durum." dedi Barış

"Pireye'nin eşyalarını toplamış. Vermemi istiyor." dedi Bahar

"Vermeyeceksin dimi Bahar." dedi Barış

"Tabi vermeyeceğim Barış." dedi Bahar

"Bir sabah ki haline birde şimdikine." dedi Barış gülerek

"Barış." dedi Bahar sinirle

"Tamam birşey demedim. Gel buraya sen." dedi Barış

Barış ve Bahar birbirlerine sarılarak huzurlu bir şekilde uyumaya başladılar...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top