50. BÖLÜM

Barış, hemen giyinme odasına doğru gidip üstüne bir şeyler geçirdi. Bahar da Barış'ın arkasından konuşuyordu.

"Barış ne oluyor ya bir şey söylesene artık." dedi Bahar korkuyla

Barış, sakin kalmaya çakışarak Bahar'a dönüp konuştu.

"Hiçbir şey bilmiyorum Bahar annem aradı Pamir'i hastaneye kaldırdılar dedi bu kadar oraya gidince anlayacağım her şeyi." dedi Barış

"Bende geliyorum seni yalnız bırakamam." dedi Bahar hemen ayaklanıp

"Baharım güzelim, canımın içi şimdi değil. Çocuklarımız var bizim onların yanında kalman gerekiyor senin." dedi Barış yalvararak

Bahar, Barış'a bakıp mecbur kabul etmek zorunda kaldı.

"Tamam ama çocuklara bakmak için birisini bulunca geleceğim. Zaten hafta sonu olduğu için Deniz'in okulu da yok" dedi Bahar

"Okulu olsa da yollama çocuğu zaten Bahar." dedi Barış sinirle

"Barış benimle tartışacağına git bence." dedi Bahar oflayarak

Barış, Bahar'ın anlından öperek arabaya bindi ve hastaneye doğru gitti. Annesini aradı nerede olduğunu sordu. Annesi üçüncü katta olduğunu söyleyince hemen üçüncü katta çıktı. Babası, annesi ve Sumru vardı karşılarında.

"Anne niye böyle oldu Pamir." dedi Barış korkuyla

"Bilmiyorum oğlum buraya geldiğinde kendinde değildi." dedi Aysun hanım gözyaşları içinde

"Baba." diyerek babasına baktı Barış

Barış, babasına doğru baktı babasının konuşmaya gücü yoktu koltuğa oturmuş resmen çökmüştü. Barış, diğer koltukta oturmuş sayıklayarak konuşan Sumru'ya baktı.

"Onu gördüm dedi, onu gördüm dedi." diyerek sayıklıyordu Sumru

"Kimi ya." dedi Barış sakin kalmaya çalışarak

"Hepsi benim yüzümden oldu." dedi Sumru hıçkırarak

Aysun hanım hemen Sumru'nun yanına geldi ve sakinleştirerek sarıldı.

"Senin suçun yok kızım." dedi Aysun hanım

Tam o sırada Kerem ve Nazlı onlara doğru geldi. Kerem kardeşinin kötü olduğunu gördü ve yanına doğru yaklaştı.

"Sumru canım iyi misin?" diye sordu Kerem kardeşinin ellerinden tutarak

"Geldiğinden beri böyle oğlum." dedi Aysun hanım endişeyle

Nazlı, Sumru'nun kötü olduğunu anladı ve kocasına bakarak konuştu.

"Kerem ben bir Sumru'yu bir lavaboya götüreyim sakinleşsin." dedi Nazlı burukça

"Tamam canım." dedi Kerem üzgünce

Nazlı, Sumru'nun kolundan tutup lavaboya götürdü ve elini yüzünü yıkamasına yardımcı oldu.

"Daha iyi misin Sumru." dedi Nazlı

"O da beni bırakacak." dedi Sumru

"Hayır tabi ki böyle düşünme sakın." dedi Nazlı teselli etmeye çalışarak

"Benim yüzümden oldu." dedi ağlayarak Sumru

Nazlı, Sumru'ya baktı ağlarsa rahatlayacaktı ama kendini sıkıyordu. Hemen sarıldı ve konuştu.

"Ağla hadi." dedi Nazlı

Sumru, hemen Nazlıya sarılarak ağladı ve sakinleşti. Nazlıyla birlikte lavabodan çıktı ve ağabeysinin yanına gitti. Kerem kardeşini görünce yanına doğru geldi.

"Daha iyiysen anlatmak ister misin güzelim." dedi Kerem kardeşine bakarak

Sumru, başını sallayarak anlatmaya başladı. Barış, Aysun hanım ve Asaf beyde dinliyordu.

"Tam otelden çıkarken kolyemi düşürdüğümü anladım. Pamir'e söyledim alma diye ama bana dedi ki kolye senin için çok önemli bekle sen burada hemen gidip alıp geleceğim. Tam on beş dakika geçti gelmesi. Geldiğinde çok kötüydü ağabey nerede kaldın dedim ona ama birden zor nefes almaya başladı, yüzü kızarmaya başladı. Hemen astım ilacını verdim ama daha kötü oldu. Son söylediği şey onu gördüm dedi ve bayıldı." dedi Sumru kolyesinden güç alarak

"Tamam canım." diyerek kardeşine sarıldı Kerem

Barış, koridordan Bahar, Alp ve Burcu'nun geldiğini gördü.

"Barış." dedi Bahar telaşla

"Bahar çocukları kime bıraktın." dedi Barış

"Yade'nin işi olduğu için Tuna ve Ezgi geldi." dedi Bahar

"Ezgi kim diye sormacam Bahar." dedi Barış, Bahar'a bakarak

Burcu, annesinin yanına doğru geldi konuştu.

"Anne Pamir iyi mi?" dedi Burcu ağlayarak

"Bilmiyorum kızım yarım saattir doktor çıkmadı. Sen çocuklarını ne yaptın." dedi Aysun hanım

"Annem ve babam geldi bakıyor." dedi Alp

Doktorun çıkmasıyla herkes o tarafa doğru gitti.

"Oğlumun durumu nasıl?." diye sordu Asaf bey

"Buraya geldiğinde solunum durmuştu. Hava yolu verdik şimdilik uyutuyoruz ilaçlarla sabaha doğru kendine gelir." dedi Doktor

"Neden oldu peki ben ilacını verdim." dedi Sumru üzülerek

"Bazı astım krizleri ilaç verirse bile stres veya üzüntüde kötü sonuçlar verir." diyerek gitti Doktor

Pamir'i sedyeyle odaya doğru götürdüler. Barış da Kerem'in yanına doğru gelip konuştu.

"Kerem sen Pamir'in neden böyle olduğunu bulabilir misin?" diye sordu Barış

Kerem, Barışın üzgün olduğunu gördüğü için gülümseyerek konuştu.

"Tamam ben bizim ekipleri ayarlayacağım kamera kaydı falan ne varsa bulacağım. " dedi Kerem

Asaf bey çocuklarının yanına doğru gelip konuştu.

"Çocuklar siz evinize ben buradayım." dedi Asaf bey

"Baba senin yaşın kaç ya hastane köşelerinde ne işin var." dedi Barış

"Asaf sen kendin ayakta duruyorsun birde kalacağım diyorsun. Hem Pamir'i normal odaya aldılar, sabaha uyanır çocuk. Ben buradayım. " dedi Aysun hanım sinirle

"Anne hem babama diyorsun ayakta zor duruyorsun. Sen babamın yanında kal. Ben kardeşimin başında beklerim." dedi Burcu burukça

"Burcu kızım galiba sen galiba unuttun. Senin iki tane bebeğin var." dedi Aysun hanım

Burcu, Alp'e doğru baktı bir şey demesini bekledi. Alp ellerini havaya kaldırıp konuştu.

"Hiç bana öyle bakma hayatım Doruk ve Derini biliyorsun sen olmadan durmuyorlar. Annem ve babamda bir yere kadar bakabilirler " dedi Alp

Sumru, konuşmaları duyunca yanlarına doğru gelip konuştu.

"İzin verirseniz ben Pamir'in yanında kalmak istiyorum." dedi Sumru burukça

"Senin eve gidip dinlenmen gerekiyor küçük hanım." dedi Kerem kardeşine bakarak

"Ağabeyi ben eve gitsem bile düşünmekten uyuyamam. Bırak lütfen kalayım burada." dedi Sumru yalvararak

Asaf bey, oğlunun yanında sevdiği kızın durması ona iyi geleceğini biliyordu. Sumru'nun da yalvaran mavi gözlerle kendisine baktığını görünce gülümseyerek konuştu.

"Tamam kızım istersen kalabilirsin. Ama bize de haber vereceksin." dedi Asaf bey tebessümle

"Tamam efendim." dedi Sumru gülümsemeye çalışarak

Nazlı, Sumru'nun biran önce Pamir'in yanına gitmek istediğini anladı ve konuştu.

"Bahar ben size Sumru'nun numarasını mesaj atarım. Zaten Keremin numarası var haber gelince size söyler." diyerek açıklama yaptı Nazlı

"Tamam canım." dedi Bahar gülümseyerek

"Sumru güzelim bir şey olunca arıyorsun beni." dedi Kerem kardeşinin başından öperek

"Tamam ağabey." dedi Sumru üzgünce

Asaf bey ve Aysun hanım kendi arabasıyla eve gitti. Alp de dışarıda Bahar'a bakıp konuştu.

"Bahar sen bizim arabayla geldin ama Barışla döneceksin dimi" diye sordu Alp

"Evet siz gidin." dedi Bahar

Alp ve Burcu arabayla eve gitti. Bahar da Barış'ın elindeki araba anahtarını aldı.

"Ne oluyor Bahar." dedi şaşkınca Barış

"Yorgunsun ve açsın hayatım eve gelene kadar arka koltukta uzan. Ben arabayı sürerim." dedi Bahar gülümseyerek

"Bu sefer itiraz edemeyeceğim sana." dedi Barış

Barış arka koltuğa yatıp eve gelene kadar gözlerini dinlendirdi. Bahar da arabayı sürdü yarım saat sonra eve geldiler. Bahar arabayı park ettikten sonra Barış'a seslendi uyanması için.

"Barış hadi kalk geldik." dedi Bahar

Barış yavaş yavaş gözlerini açtı ve arabadan indi.

"Hayret bizim kızın sessi çıkmıyor." dedi Barış

"Nazar değdirme lütfen Barış gece çok sakindi zaten." dedi Bahar

Bahar, çantasında aldığı anahtarla kapıyı açtı. Deniz masanın üzerinde resim çiziyordu. Annesini görünce hemen yanına koştu.

"Anne." diyerek sarıldı Deniz

"Ben yokken üzmedin dimi Tuna ağabeyin ve Ezgi ablanı." dedi Bahar oğlunun saçlarından okşayarak

"Yok çok eğlendik biz abla." dedi Tuna, Deniz'e göz kırparak

"Ezgi nerede Tuna" diye sordu Bahar

"Duru uyudu odasına götürdü anne." dedi Deniz

Merdivenlerden aşağı kıvırcık kızıl saçlarıyla birlikte Ezgi geldi ve konuştu.

"Tuna kurabiyelere bakıyorsun dimi sen." dedi Ezgi

"Unuttum ben onları ya." diyerek gitti Tuna

"Of Tuna ya." diye söylenerek Ezgi de gitti

Bahar şakın bir şekilde Tuna ve Ezgiye bakmaya başladı." Yazıyorum bak şuraya bu Tuna ve Ezgi yakında sevgili olacak." dedi Barış sessizce

"Kurabiye yaparken hep birbirlerine bakışıyorlardı." dedi Deniz gülerek

"Birde kadınlara dedikoducu dersiniz. Siz daha çok ediyorsunuz valla." dedi Bahar gülümseyerek

Ezgi ve Tuna ellerini yıkayıp geldiler.

"Kurabiyeler oldu." dedi Ezgi

"Yormadılar dimi sizi." dedi Bahar

"Benim alışkın olduğum şey Bahar abla evde üç tane kardeşim var." dedi Ezgi

"Duru hanım Ezgi'nin kucağında hiç ağlamadı abla." dedi Tuna gülerek

"Tuna bakmayı beceremeyince iş bana düştü." dedi Ezgi, Tuna'ya bakarak

"Tamam tartışmanıza gerek yok. Teşekkür ederiz size gençler." dedi Barış

Tuna ve Ezgi evlerine doğru gitti. Bahar da mutfağa doğru girdi ve Barış'a yemesi için tost yaptı.

"Anne amcam iyi oldu mu." diye sordu Deniz

Bahar tostu tabağa koyup, meyve suyunu bardağa doldurup Barış'a verdi ve oğlunun sorusuna cevap verdi.

"Amcan biraz yorgun düşmüş doktor amcalar onu iyileştirecek annecim." dedi Bahar gülümseyerek

Barış oğlunun korktuğunu anladı ve konuşacaktı ki kapı çaldı.

"Koş kapıya bak sen." dedi Barış

"Dayım geldi." dedi Deniz

"O hasta değil miydi niye çıktı ki dışarı." dedi Bahar sinirle

Deniz kapıyı açtı ve dayısına bakarak konuştu.

"Yakalandın dayı annem öğrendi gittiğini." dedi Deniz dudağını ısırarak

"Kızgın mı?" dedi Deniz yeğenine bakarak

"Bilmem." dedi Deniz dudağını büzerek

Deniz, içeri doğru girdi ve ablasına baktı Bahar tam konuşacakken Durunun ağlama sesi geldi.

"Şimdilik seni Duru kurtardı." dedi Bahar

Bahar, yukarı kızının odasına çıktı. Duru gözünü açmış bir şekilde etrafına bakıyordu.

"Uyandı mı benim prensesim." dedi Bahar gülümseyerek

Bahar, kızını kucağına alıp güldürmeye çalıştırdı.

Duru, annesinin kucağında sakinleşince Bahar hemen kızını emzirdi ve gazını çıkardı. Sonrada aşağı indiler. Barış'ı göremeyince oğlu cevap verdi.

"Kerem ağabey aradı anne babam konuşuyor." dedi Deniz

Bahar, merak içinde beklemeye başladı. Barış yirmi dakika sonra telefonu kapatıp sinirli bir şekilde geldi.

"Deniz hadi oğlum sen yaptığın resimleri odana götür." dedi Bahar

"Tamam." diyerek gitti Deniz

Bahar da kızını ana kucağına koyup Barış'a bakarak konuştu.

"Sakin olduysan ne olduğunu söyle Barış." dedi Bahar

Barışın sinirden anlındaki damarlar çıkıyordu ve bağırarak konuşmaya başladı.

"Üvey babası Cevdet karşısına çıkmış. Sumru da halen uyuduğunu söylüyor." dedi Barış

"Ben tahmin etmiştim ama söylemek istemedim." dedi Bahar üzülerek

"Kamera kaydını istedim birazdan Kerem atacak." dedi Barış

"Bu adam Pamir'in gözünün önünde annesini öldürmedi mi nasıl çıkıyor ya." dedi Bahar sinirle

"Bilmiyorum ama bizim avukata söyledim o da ilgilenecek şimdi." dedi Barış

Bahar, Barış'ın yediklerini alıp mutfağa götürdü. Kardeşi ve oğlu da içeri doğru geldi.

"Anne kurabiye yiyebilir miyim?" diye sordu Deniz

"Tamam getireceğim şimdi." dedi Bahar

Deniz, dayısıyla birlikte yapboz yapmaya başladı. Bahar da tabağa kurabiye ve süt koyup getirdi. Venüs ağızından Duru'nun oyuncak tavşanıyla birlikte geldi.

"Venüs sakın parçalama tavşanı Duru'nun o." dedi Barış uyararak

Venüs hemen Duru'nun yanına geldi ve oyuncak tavşanı yere bırakıp oturdu.

"Ben yemek hazırlıyorum çocuklara bak Barış." dedi Bahar

"Tamam canım sen işine bak." dedi Barış gülümseyerek

Bahar, mutfağa gidip yemek hazırlamaya başladı. Bir saat sonra çorba, nohut ve pilav yaptı. Tam sofrayı hazırlayacaktı ki Duru'nun ağlama sessi geldi.

"Beyler hadi kalkın oradan sofrayı hazırlayın. Bende bir küçük hanıma bakıyorum." dedi Bahar

"Tamam." diyerek masa kurmaya gittiler

Bahar, kızını kucağına alıp odasına götürdü önce emzirdi gazını çıkartıp altını kokladı.

"Duru kızım ama yine altını batırmışsın. Aferin kaka yapmışsın üstünü değiştirmemiz gerekiyor birde." dedi Bahar söylenerek

Bahar, hemen kızının altını değiştirip yeni kıyafetler giydirdi ve gözleri kapanan Duruyu beşiğine koyup aşağı doğru indi. Kardeşine ters ters bakıp masaya oturdu.

"Abla işe gittim bakma öyle." dedi Deniz açıklama yaparak

"Ne çabuk düzeldin de işe gittin sen Deniz." dedi Bahar

"Ben zaten o kadar kötü değildim abla." dedi Deniz oflayarak

"Bahar, hayatım uzatmasan mı artık." dedi Barış

"Of tamam bir şey demiyorum." dedi Bahar göz devirerek

Yarım saat sonra yemek yedikten sonra sofrayı toplayıp içeri oturmaya gittiler. Barışın telefonuna mesaj gelince hemen baktı.

"Kerem kamera kaydını atmış." dedi Barış

Deniz, anne ve babasına bakınca Bahar hemen konuyu hemen değiştirdi.

"Oğlum sen bugün kitabını okudun mu?" diye sordu Bahar

"Hayır." diyerek Venüs'le oynamaya devam etti Deniz

"Hadi o zaman pijamanı giyin. Yatağına geç okumaya başla birazdan yanına geleceğim." dedi Bahar gülümseyerek

"Tamam." diyerek gitti Deniz

Venüs de hemen Deniz'in arkasından yukarı doğru çıktı.

"Bende bakabilir miyim kamera kaydına." dedi Deniz

"Tabi." diyerek telefonu açtı Barış

Kamera kaydında Pamir'in otelden çıktıktan sonra karşısına üvey babasının çıktığını gördü. Adam ne dediyse Pamir kötüleşmeye başlamıştı.

"Resmen adam yaklaşmaya çalışmış Pamir'in yanına seste gelmiyor ki ne dediğini anlayalım." dedi Bahar sinirle

"Ben bir bizim avukatla konuşmaya gidiyorum. Sana da kaydı mesaj olarak attım. Sabahtan beri merakla bekleyen Burcuya at." dedi Barış diyerek gitti Barış

Bahar, hemen Barış'ın yolladığı kamera kaydını Burcuya attı. Sonrada kardeşine bakıp konuştu.

"Ablacım sen bir Deniz'e bakar mısın ne yapıyor diye." dedi Bahar

"Tamam bende yorgunum birazdan uyumaya gidecektim." dedi Deniz

Deniz, yukarı doğru çıkınca Bahar merak içinde Barış'ı beklemeye başladı. Barış on beş dakika sonra telefonu kapatıp geldi ve konuştu.

"Hay bu olmayan adalete tüküreyim." dedi Barış sinirle

"Sakın bana hapisten çıkmış deme Barış." dedi Bahar

"Yok çıkmamış ama hafta sonu tahliyesi vermişler" dedi Barış

"Çıkar çıkmaz ilk işi de hayatını kararttığı çocuğun karşısına çıkmak olmuş." dedi Bahar sinirle

"Aynen öyle hayatım. Bizim avukatla konuştum. Pamir'in yanına yaklaşmaması için uzaklaştırma kararı alacağız." dedi Barış

"İyi olur." dedi Bahar

Biraz geçince Bahar ve Barış uyumak için odalarına gittiler.

######################

Sumru saatlerdir ilaçlarla uyuyan Pamir'in yanında bekliyordu. Arada hemşire gelip Pamir'i kontrol ediyordu. Kerem ne kadar çok kamera kaydını kardeşine yollamak istemese de Sumru'nun susmayacağını biliyordu. Mecbur atmak zorunda kaldı kardeşine. Sumru gözyaşları içinde izledi kamera kaydını. Pamir'le ortak acısı vardı. Sumru'nun annesi ölünce babası ağabeysi ve kendisini terk etmişti. Dört yaşına kadar babası ile olan zamanını hayal meyal hatırlıyordu. Ama Pamir'in ki daha kötüydü. Pamir her şeyi hatırlıyordu. Annesinin onu koruduğu kendini üvey babasına siper etmesini. Şimdi bütün travmasının sebebi olan üvey babası karşısına çıkmıştı Pamir'in. Kendi kendine düşünürken telefonu çaldı ve dışarıda konuşmaya gitti Sumru.

"Güzelim iyi misin?" diye sordu ağabeysi telefonun ucundan

Sumru ağabeysinin sesini duyunca cevap verdi.

"İyim ama Pamir iyi değil ağabey." dedi Sumru üzüntüyle

"İyi olacak Pamir de sen merak canım." dedi Kerem

"Olacak dimi?" dedi Sumru

"Olacak tabi sen Pamir'i tanımıyor musun? Hülya teyzenin oğlu o güçlüdür Pamir." dedi Kerem kardeşini gülümsetmeye çalışarak

Sumru, biraz daha ağabeysiyle konuştuktan sonra telefonu kapatıp. Pamir'in kaldığı odaya gitti. Yatakta yatan Pamir'in yanına gitti ve yanağından öpüp nefesini kontrol etti. Pamir'in iyi olduğunu anlayınca kendisi de yan tarafta ki koltuğa yatıp uyudu. Sabah oda da bağırma sesiyle hemen gözlerini açtı ve sesin geldiği tarafa doğru baktı...

Medya: Ezgi

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top