2.BÖLÜM
Bahar bahçedeki masada oturan adama şaşkınca baktı, kim sorabilirdi ki Baharı, bu hayatta Yade den ve kardeşinden başka kimsesi yoktu karşısında oturan adam konuşmaya başladı.
"Siz Bahar Karalı mısınız?" sesi titreyerek konuşuyordu genç adam.
"Evet yani evlenmeden önce öyleydim şuan Bahar Ayazım benimle ne konuşacaksın acaba?" merakla sordu Bahar.
"Ben Deniz siz benim ablammışsınız bana öyle söyledi beni evlatlık alan ailem." deyip elindeki kağıdı gösterdi Bahara
Bahar kağıdı alıp incelemeye başladı kağıtta kendisiyle ilgili bir şeyler yazıyordu incelemesi bitince başı dönmeye başladı yıllardır aradığı kardeşi şimdi canlı bir şekilde karşısında duruyordu kendisini toparlamaya çalıştı hemen.
"Sakın sakın, bir yere gitme tamam mı? benim bir lavaboya gitmem gerekiyor bu çok ani oldu."
Bahar kardeşinin cevap vermesini beklemeden hızlı bir şekilde gitti, yürümesi zorlanıyordu. Sanki yer ayağının altından kayıyordu. Bahar'ın bu halini gören Yade hemen yanına gitti.
"Bahar canım iyi misin? "dedi Yade endişeli bir şekilde Bahar'ı tutup sandalyelerden birine oturtturdu, ve hemen masanın üstünden bir bardak alıp sürahiden su doldurup verdi.
Bahar suyu içip cümlelerini toparlamaya çalışarak konuşmaya çalıştı Yadeyle.
"Yade yıllardır aradığım kardeşimmiş o, şimdi ben ne yapacağımı bilmiyorum gözleri aynı anneminki gibi" dedi Bahar ağlayarak.
Yadenin gözünden de yaşlar döküldü, o arkadaşı için kendini toparlaması gerekiyordu hemen derin bir nefes aldı ve kendini toparlamaya çalıştı.
"Bahar bana bak şimdi kendini toparla ve 25 yıldır yapmak istediğini yap canım." Bahar'ın ellerini tutarak konuştu Yade.
Tam o sırada arka kapıdan Barış'ın annesi Aysun hanım geldi bugün derneğe gidecekti sipariş ettiklerini almaya gelmişti iki kızını bu halde görünce hemen yanlarına gelip anne şefkatiyle konuştu.
"Kızlarım size ne oldu bu haliniz ne?" diye sordu endişeyle.
Aysun hanım Bahar ve Yadeyi kendi kızı Burcudan ayırmazdı hiçbir zaman hep diyordu ki "Benim bir kızım vardı siz geldiniz iki kızım daha oldu." Bahar ve Yade anne sıcaklığını Aysun hanım sayesinde unutmadı.
Bahar, Aysun hanımın yanına gelip sarıldı ve ağlayarak konuştu.
"Anne kardeşim Deniz geldi." hıçkırarak konuşuyordu Bahar.
Aysun hanım, Baharın sırtını sıvazladı ve ağlaması bitince gözlerinin içine bakarak konuştu Baharla, Bahar'ın hikayesini biliyordu ama buna kendisi de şaşırmıştı, bir gün bunun olacağını biliyordu kızı için toparlanması gerekiyordu.
"Sakın ağlama her zaman yaptığın gibi güçlü dur kızım git ve yüzleş kardeşinle siz birbirinizi bulmuşken daha fazla beklemeyin, ben senin hep yanındayım." dedi Bahar'ı sakinleştirerek Aysun hanım.
Bahar artık desteği aldığını anladı ve kendini toparladı. Aysun hanımın acelesi olduğu için alınacaklarını aldı ve gitti ama Bahar şimdi de oğluna açıklama yapması gerekiyordu hemen Denizi yanına çağırdı.
"Denizim minik şefim." diye oğluna seslendi.
Deniz hemen geldi ve annesinin üzgün olduğunu görünce merakına yenik düşüp sordu.
"Annem neden üzgünsün ne oldu sana?" diye sordu minik ellerini annesinin yüzüne değdirerek.
Bahar oğlunun avuçlarından öperek kendini toparlamaya çalıştı ama anlatamazdı yaşadıklarını oğluna hemen okuduğu son kitap aklına geldi ve cevap verdi Denize.
"Hachiko'yu hatırlıyor musun? Deniz sahibini 10 yıldır beklemişti hani." cümlesini nasıl tamamlayacağını düşünürken Deniz konuştu hemen.
"Senin de çok beklediğin birisi mi geldi anne? "diye sordu Deniz, akıllı bir çocuk olduğu için Bahar'ı zorlamazdı hiçbir zaman, anlardı her şeyi Deniz.
"Evet oğlum ben evimizde onunla konuşmam gerekiyor sen burada Yadeyle kal ve burayı koru akşam baban seni almaya gelecek."
"Tamam ben buraya da bakarım, Yademe de bakarım sen üzme kendini annem."
Denizi, Yade'ye emanet edip Barış'a mesaj attı Bahar.
"Barış hayatım yıllardır aradığım kardeşim, ben onu bulmaya çalışırken o beni buldu merak etme iyim sadece yüzleşmem gerekiyor, Denizi pastaneden alırsın telefonum kapalı olacak ulaşamazsın bana."
Mesajı yollayıp telefonu kapattı Bahar dışardaki masada bekleyen kardeşinin yanına gitti ama burada herkesin içinde konuşamazdı yalnız kalmalıydı kardeşiyle, kardeşine baktığında yanında valiz vardı anlaşılan gidecek yeri yoktu.
"Beklettiğim için özür dilerim, kalacak yerin var mı?" dedi Bahar bir umutla.
"Aslında iki gün önce vardı ama şimdi yok, ama ben başımın çaresine bakarım." dedi çekinerek.
"Bakma, yani gidiyoruz burada konuşamayız, birazdan burası kalabalıklaşmaya başlar."
Bahar kardeşine baktı mecbur kabul etmişti çünkü artık o da yalnızdı, çantasını aldı ve kardeşini arabaya doğru götürdü, evinin yolunu tutmaya başladılar arabanın içinde ikisinin ağızından tek kelime çıkmıyordu, kısa bir sürede eve geldiler. Arabayı park ettikten sonra bavulu bagajdan alıp içeri götürdü kardeşi ve salondaki koltuğa oturdular.
"Bir şey içmek ister misin?" diye sordu Bahar.
"Yok sadece konuşmak istiyorum evlatlık olduğumu ben yeni öğrendiğimde." dedi.
"Bende senin şuan karşımda olduğunu halen inanamıyorum çünkü ben seni çok aradım Deniz." ağlaması istemsizce geliyordu Baharın.
"Lütfen ağlama abla." dedi.
Bahar kardeşinin kendisine abla dediğini duyunca daha fazla dayanamadı ve kendisine çekip sıkıca sarıldı kardeşine o bebek kokusu halen aynıydı Denizin.
"Bana hep abla de tamam mı? sen benim hep küçük kardeşimsin." Bahar kendini toparladı ve kardeşin sorularına cevap verdi.
"Sormak istediğim çok soru var?" dedi kardeşi Baharın gözlerin içine bakarak ama nerden başlayacağını bilmiyordu.
"Sen sormadan ben her şeyi anlatsam daha iyi olacak hem sen de zorlanmazsın." derin bir nefes aldı artık kardeşine geçmişini anlatması gerekiyordu.
"Olur" dedi kardeşi.
"Annem sana hamileydi son haftalarındaydı ailecek denize girmeye gidecektik çok mutluyduk o gün, babam arabayı sürüyordu birden önümüze bir araba geldi ben o kadar çok korktum ki." Bahar anlattıkça o güne gidiyordu sanki elleri titriyordu Babasını o gün son kez görmüştü.
"Kötü olacaksan söyleme." dedi Deniz ablasının ellerinden tutarak.
"Yok şimdi anlatmazsam bir daha anlatacağımı sanmıyorum, işte o gün araba bize çarptı biz takla attık babamız olay yerinde ölmüş, bende gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu anladım daha 7 yaşındaydım ben o zaman, annem de acil olarak seni doğurmak zorunda kalmış sonra da yoğun bakıma aldılar annemi, bir hafta sonra annem uyandı, o kötü kazada bende hasar aldım bacaklarım tutmuyordu hemşirenin yardımıyla annemin yanına geldim ben, annem gözlerini açıp son kez konuştu "kardeşin sana emanet." dedi ve gözlerini sonsuzluğa kapattı.
"Bizi nasıl ayırdılar. "dedi Deniz ablasının kötü olduğunu anladı ama merak ediyordu.
"Hastaneden ayrıldıktan sonra yetimhaneye gittik, sen daha bebektin o zaman adını ben koydum, orda Yadeyle tanıştım." dedi Bahar gülümseyerek.
"Pastanede ki kız"
"Evet, ben okula gidip geliyordum sende büyüyordun, ama bir gün sen daha yeni bir yaşını doldurmuştun okuldan geldim, Yade tekerlekli sandalyeyi sürerek beni senin yanına getirdi ama beşik boştu bize bakan Fatma teyze vardı ona sordum dedi ki kardeşini evlatlık verdiler o kadar çok ağladım ki ben, zor sakinleştirdiler beni o gün sonra üç yıl hiç
konuşmamaya başladım her gün pedagog geliyordu, fizik tedavi için geliyorlardı ama hiçbirine yanıt vermiyordum ben, en son gelen pedagog kardeşini bulmak istiyorsan konuşman ve yürümen gerekiyor dediğinde bende konuşmaya ve Yade'nin yardımıyla fizik tedaviye tekrar başladım, bir yıl sonra yürümeye başladım zaten 18 yaşımıza geldiğinde yurttan ayrıldık Yadeyle, çalışıp ev tuttuk bir yandan hep seni aradım ben sonra işte geldiğin pastanede Barışla karşılaştım kısa bir süre içinde evlendik oğlum mucizem geldi benim hayatım bu kadar." dedi artık cümlesinin sonunu getirerek Bahar.
"Oğlun mu var?" dedi gülerek şuan dayı olduğuna sevinmişti Deniz.
"Evet kıvırcığım ismi Deniz." dedi Bahar kardeşine bakarak.
"Adaşız yani." dedi gülerek.
"Evet, peki senin hayatın nasıl geçti ablacım." Bahar kardeşine umutla baktı kardeşinin iyi bir hayat geçirmesini diledi içinden.
"Annem öğretmendi, babam polisti ikisi de beni severdi ama annem okula gittiğinde beni dedeme bırakırlardı beni nedensizce hiç sevmezdi şimdi anladım zaten neden sevmediğini beni ışığı kapatıp karanlık bir odanın içine koyardı hep, annem gelince iyi davranırdı bana ama hep derdi annene söylersen annen seni sevmez derdi bende çocuk aklıyla sustum ilk defa beni dövmeye kalktı artık söylemeye kalkacaktım ki o gün kapı çaldı polisler geldi babamın şehit olduğunu söylediler bende annem üzülmesin diye sustum hep, 5 ay önce annemin kanser olduğunu öğrendim çok savaştı annem benim için ama işte kansere yenik düştü son sözü "ablanı bul." oldu herkesten gizli bir sandığı vardı orda senin adresin, pastanenin adresi daha sayamadığım bir sürü şey vardı seninle ilgili." dedi yaşadıklarını ablasına anlattı Deniz, dedesi olmasaydı iyi bir hayatı olmuştu Deniz'in.
"Benimle yaşamak ister misin? Deniz yeniden başlayalım mı seninle kardeşim?" dedi Bahar Deniz'e bakarak.
"Olur abla çok isterim ben, ama biraz dinlensem olur mu?" Baharın gözlerinin içine bakarak konuştu şimdi ait olduğu bir yer vardı Deniz'in.
Bahar hemen odasına gitti kardeşi için hazırladığı odayı açmanın zamanı gelmişti artık, dolabından küçük kutuyu aldı ve içini açtı, içinden anahtarı alıp Deniz'in yanına geldi Bahar.
"Benimle gel." deyip kardeşinin ellini tuttu ve o kilitli odanın oraya götürüp anahtarla kapıyı açtı.
"Burası kimin odası?" diye sordu Deniz ablasına bakarak.
Bahar gülümseyerek kardeşine baktı.
"Senin odan ben seni bulacağımı biliyordum bu evi ilk aldığımızda en çok bu oda için çok uğraştım." dedi Bahar.
Deniz odayı inceledi koyu yeşil duvarlar, büyük kahverengi bir dolap, geniş bir çalışma masası vardı, çift kişilik yatağın üstündeki oyuncak aslan dikkatini çekmişti sonra çalışma masasının oraya gitti oradaki çerçevedeki fotoğrafa baktı.
"Bu çerçevedeki kimin fotoğrafı?" çerçeveyi dedi Bahara göstererek.
"Bu sensin, senin bende kalan tek fotoğrafın yetimhaneden ayrılırken bu fotoğrafı alabildim birde oyuncak aslanını." dedi Bahar kardeşine bakarak.
"Ben eşyalarımı yerleştirip dinlensem iyi olacak." dedi Deniz.
"Olur, ben o zaman yemek yapmaya gidiyorum birazdan gelir benimkiler." Bahar kardeşini odasında yalnız bıraktı.
Bahar mutfağa gidip yemek yapmaya başladı ıspanak, makarna ve son olarak da etimek tatlısı yaptı işi iki saat içinde bitti ve kitabını alıp okumaya başladı on dakika geçince kardeşi yanına gelip oturacakken kapı çaldı.
"Benimkiler gelmiştir." deyip kapıyı açmaya gitti Bahar.
Kapıyı açtığında Barış'ın ellini tutmuş oğlunu gördü, elinde de bir poşet vardı Deniz'in.
"Anne bak yeni kitap aldım." heyecanlı bir şekilde konuştu Deniz.
"Aferin benim oğluma, koş banyoya ellerini yıka gel." Deniz koşarak annesinin dediğini yapmaya gitti.
Barış, Bahar'ın yüzündeki mutluğu gördüğünde artık Bahar'ın acısının artık dindiğini anladı.
"İçerde mi? Büyük Deniz." dedi Barış.
" Evet artık yanımda büyüğü de de küçüğü de." dedi Bahar gülerek.
Barış ve Bahar içeri geçtiler, Barış hemen Denizle tanışmaya başladı.
" Merhaba ben Barış." diyerek elini uzattı Barış.
"Bende Deniz." dedi çekinerek.
Tam o sırada küçük Deniz geldi annesinin ve babasının yanındaki adama şaşkınca bakıyordu.
"Anne bu ağabey kim?" annesine bakarak söyledi Deniz
"O benim kardeşim oğlum" dedi Bahar oğluna bakarak.
Deniz, küçük çocuğa ellini uzatarak konuştu.
" Merhaba küçük adam ben Deniz." dedi yeğeninin elini sıkarak.
"Deniz mi?, benim adım da Deniz şuan kafam karıştı ben seni niye görmedim. "dedi Deniz merakla.
Barış, Bahara bakıyordu bu sohbet ne zaman bitecekti. Büyük Deniz konuştu.
"Ben kaybolmuştum sonra yolumu buldum." dedi Deniz ablasına bakarak.
"İyi o zaman benim halalarım vardı, şimdi de dayım oldu." Deniz sevinçle dayısına sarıldı.
"Oğlum rahat bırak dayını hadi. "dedi Barış.
Deniz geri çekilip babasına sinirli bir şekilde baktı. Bahar ikisinde baktı kardeşi ve oğlu hemen kaynaşmışlardı.
"Hadi ben sofrayı kuruyorum." dedi Bahar.
Bahar masayı kurmaya başladı oğlunun yardımıyla, Barış ta Bahar'ın kardeşiyle sohbet ediyordu. Masa kurma işi kısa bir süre içinde bitti.
"Deniz koş babanla dayını çağır." dedi oğlunun kıvırcık saçlarını karıştırarak.
Deniz annesinin dediğini yaparak kanepede oturan koyu bir sohbette olan babası ve dayısının yanına gitti.
"Baba, dayı annem dedi ki sofra hazır." dedi ve dayısının elinden tutup götürdü.
Barış gülümseyerek baktı oğluna dayısını görünce babasını unutmuştu oğlu masaya doğru gitti.
Bahar yemeği tabaklara koymaya başladı ama oğlunun suratından hiç hoşlanmadı, Deniz'in ıspanakla hiç arası yoktu.
"Anne ıspanak istemiyorum ben." deyip önüne gelen tabağı geri çekti.
Barış araya girdi oğlunun bu inadını kardeşi Burcudan almıştı içinden dedi ki başka bir şey olsa almazdı.
"Oğlum annen ne güzel yapmış ayıp ama." dedi ısrar ederek.
"Ama baba ben sevmiyorum ki." dudağını büzerek söyledi Deniz.
Bahar oğluna sabır çekerek baktı, ıspanak da yemesi gerekiyordu büyümesi için, araya kardeşi girdi.
"Deniz dayıcım sen Temel Reis'i bilir misin?" diye sordu.
"Hayır o kim ki ?" merakla sordu Deniz.
Bahar ve Barış ikiliye şaşkınca bakıyordu.
"Temel Reis bir çizgi filmdir, Temel Reis'in karısını kötü adam Kabasakal tarafından kaçırılıyor Temel Reis te ıspanak yiyerek güçleniyor ve karısı Safinaz'ı hemen güçlendiği için Kabasakaldan kurtarıyor." annesi ıspanağı böyle sevdirmişti Deniz'e.
"Ben ıspanak yersem o zaman annemi, halalarımı ve Yade mi kötü adamlardan korurum." diyerek geri çektiği tabağı alıp iştahla yemeye başladı.
Bahar ve Barış şaşırarak oğullarına baktı.
"Nasıl ikna ettiğin biz o kadar söyledik yemiyordu." dedi Barış.
"Benim de ıspanakla hiç aram yoktu annem beni böyle ikna ederdi. "dedi Deniz burukça.
Bahar kardeşinin üzüldüğünü anladı, Barış masanın altından karısının ellini tuttu destek olarak, Bahar hemen hüzünlü ortamdan kurtulmak için konuyu değiştirdi.
"Hadi o zaman herkes güçlenmek istiyorsa bu tabaklar bitecek." dedi Bahar.
Kısa sürede tabaklardaki yemekler bitti masa toplandı içeri geçildi Bahar tatlıyı getirdi, tatlı bitmesine yakın Deniz'in esnemesi duyuldu.
"Annecim senin uykun geldiyse, pijamanı giy seni yatıracağım." dedi Bahar oğluna bakarak.
"Olur ama yeni kitabım Pinokyo'yu dayım okusa olur mu?" dedi Deniz annesine bakarak.
"Annecim bugün kitapsız uyusan." dedi Bahar oğluna bakarak.
Deniz hemen numarasını yaptı kollarını birbirine birleştirdi ve dudağını büzdü bu numarası hep işe yarıyordu.
"Benim için sorun değil abla." dedi kardeşi.
Bahar kardeşine bakarak gülümsedi Deniz izini kaptığını anlayınca koşarak odasına gitti.
"Teşekkür ederim ablacım normalde Deniz bu kadar alışmaz hemen. "dedi Bahar.
Barış lafa girdi hemen.
"Kan çekiyorsa demek."
Deniz, Barış'a gülümsedi halen alışamamıştı yeni bir ortama cevap verecekken yeğenin sesi geldi.
"Ben küçük Denizin yanındayım." deyip gitti.
Barış ve Bahar yalnız kaldı Bahar konuşmaya başladı.
"Benim kardeşim iyi bir hayat yaşamış Barış ama dedesi çok kötü davranmış sırf evlatlık olduğu için bir çocuğun yaşamak istemeyeceği şeyleri yapmış kardeşime." Bahar üzgün bir şekilde konuştu.
"Baharım bazı insanların karakterleri böyle değiştiremeyiz ne yapalım ama sonuca bak kardeşine kavuştun sonunda yanında." Baharı kendine çekerek konuştu Barış.
"Barış kalk çocuklara süt hazırlamam gerekiyor."
"Bahar şurada ki güzel ortamın içine ettin canım ya." dedi Barış, Bahar'a söylenerek.
Bahar, Barış'a göz devirip mutfağa doğru gitti Barışta arkasından geldi. Bahar dolaptan sütü alıp cezveye koydu, ocağında altını açıp cezveyi ocağa koydu kısa sürede süt ısındı, dolaptan iki bardak aldı ve sütü boşalttı içine bir çay kaşığı bal koydu ve bardağı aldı. Barışa söylenmeye başladı.
"Hayatım diğerini sen getir hadi oyalanma "
"Bahar yine annelik damarın tuttu." Barış Bahar'a söylendi ama Bahar'ın bu huyunu seviyordu.
Bahar, Barış'a kızgınca baktı oğlunun odasına gitti ama geç kalmışlardı kardeşi ve oğlu birbirine sarılıp uykuya teslim olmuşlardı.
"Sütler bize kaldı." dedi Barış.
Bahar kocasına gülümsedi, elindeki sütü Barış'a verip oğlunun ve kardeşinin üzerindeki kitabı alıp masaya koydu ve üzerlerini örtüp, Barışla birlikte kendi odalarına gitti.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top