18.BÖLÜM
Bahar içeri girdiğinde kardeşi ve Piraye'nin birbirlerine sarılarak uyuduğunu gördü. Sehpanın üzerinde kardeşi ve onu büyüten annesinin fotoğrafı vardı. Anlaşılan bugün kardeşi için zor geçmişti. Barış'ın sesiyle kendine geldi.
"Bahar daha bakacak mısın?" diye sordu Barış
"Tamam Barış sen Deniz'i odasına götür." dedi Bahar
Barış oğlunu alıp odasına bıraktı ve sonrada kendi odasına gitti. Bahar kardeşinin omuzuna dokunarak konuştu.
"Deniz hadi kalk yatağına yat ablacım." dedi Bahar gülümseyerek
Deniz yavaş yavaş gözlerini açtı ve göğüsün de yatan Piraye uyanmaması için sessizce konuştu.
"Abla sen mi geldin?" dedi Deniz
"Evet ablacım sen odana git. Piraye de burada uyusun." dedi Bahar
Deniz başını sallayarak Piraye'yi koltuğa doğru yatırdı ve üstünü bantanneyle örtü. Sehpanın üstünden fotoğrafı da alıp odasına doğru gitti. Bahar odaya gitmeden önce Yade'ye mesaj attı.
Yadecim senin cadı kardeşin burada uyuya kalmış. Merak etme yarın gelir.
Kısa sürede Yadeden hemen mesaj geldi.
Tamam canım.
Bahar mesajı okuduktan sonra odasına gitti. Barış yatağa yatıp uyumuştu bile kendisi de dolabından pijamasını alıp giyindi ve sonra hava sıcak olduğu için kolundaki tokayla saçını toplamaya başladı.
İşi bitince hemen yatağa yatıp uyumaya başladı. Sabahın ilk saatlerinde Bahar kalkıp kıyafetlerini değiştirip mutfağa doğru gitti. Piraye halen uyuyordu. Venüs kutusundan çıkıp Bahar'ın yanına doğru geldi.
"Günaydın Venüs hanım." dedi Bahar başından okşayarak
Venüs hemen Bahar'ın ayaklarının altına dolaştı. Bahar kahvaltılıkları aldı ve masaya koyup konuştu.
"Venüs hanım koş kaldır bakalım koltukta uyuklayan hanımı." dedi Bahar
Venüs dinlememeye başladı. O sırada kardeşi, oğlu ve Barış geldi.
"Günaydın anne." dedi Deniz
"Günaydın bebeğim." dedi Bahar oğlunun kıvırcık saçlarını karıştırarak
Barış gelip Bahar'ın arkasından sarıldı. Bahar hemen itekleyerek konuştu.
"Hadi Venüs koş dedim sana." dedi Bahar
"Abla Venüs nereye koşuyor acaba?" diye sordu Deniz
Barış Bahar'ın yanına yaklaşarak konuştu.
"Ne karıştırıyorsun sen." diye sordu Barış
"Bekleyin de görün." dedi Bahar gülerek
Venüs koşarak Piraye'nin üstüne çıktı ve yüzünü yalamaya başladı. Piraye sıçrayarak uyandı. Deniz ters ters ablasına bakarak Piraye'nin yanına gitti.
"Günaydın canım." dedi Deniz
"Ben burada mı uyumuşum. Ablam beni merak etmiştir Deniz." dedi Piraye
"Merak etme ben mesaj attım." diye seslendi Bahar
"Gel hadi kahvaltı yapalım." dedi Deniz
"Tamam." diyerek gitti Piraye
"Baba bugün evimizin adresini Kerem ağabeye vermeyi unutma sakın." dedi Deniz
"Kerem kim oğlum." dedi Barış
"Gözde'nin babası ya." diye bağırdı Deniz
"Doğru ya yarın geliyorlardı onlar dimi." dedi Bahar
"Evet anne Venüs'le tanışacak Gözde." dedi Deniz ağızına peynir atarak
"Sadece Venüs mü sence." dedi Barış gülerek
"Baba ya." dedi Deniz
"Gözde kim?" diye sordu Piraye
"Deniz beyin yeni aşkı." dedi Deniz gülerek
"Ooo ablamın minik aşkı elden gidiyor." dedi Piraye
"Yade artık bana minik aşkım diyemez onun doktor aşkı Pirayecim." dedi Deniz somurtarak
"Çok kızdı." dedi Bahar
"Dayıcım ben senin Gözdenle tanışmayı çok isterdim ama yarın burada olmacam." dedi Deniz
"Neden acaba Deniz?" dedi Bahar Piraye'ye bakarak
"Bana bakma öyle Bahar abla." dedi Piraye
"Abla Venüs'ün doktoru Arda yarın evleniyormuş. Oraya davet etti. Piraye ve beni." dedi Deniz
"Senin doktorunun kardeşi olan mı?" dedi Bahar
"Evet." dedi Piraye
"Eee o zaman Yade de gider." diye Deniz bağırarak
"Boş ver oğlum Yade'yi sana Gözde yeter." dedi Barış
"Barış." dedi Bahar uyararak
"Öyle olacak tabi baba." dedi Deniz
"Hadi okul vakti koş formanı giy Deniz." dedi Bahar gülümseyerek
"Tamam anne." dedi Deniz
"Bahar beni sen bırakman gerekiyor hayatım." dedi Barış
"Doğru ya Alp senin arabayı halen getirmedi okuldan." dedi Barış
"Alp aklı yine uçtu canım kendisi şuan Burcu hanıma evlenme teklifi edecek." dedi Barış
"Sen nasıl bu kadar sakinsin Barış." dedi Bahar kızdırarak
"Alıştık artık canım. Ne halleri varsa görsünler." dedi Barış
"Biz gidelim artık abla benim yine çekimim var." dedi Deniz
"Bende şoförlük yapıyorum biliyorsun." dedi Piraye gülümseyerek
"Tamam tamam gidin hadi. Ama Venüs'ü de kafeye bırakır mısınız?" diye sordu Bahar
"Olur." dedi Deniz
Venüs ismini duyunca hemen yemek kabından kafasını kaldırarak geldi.
"Hadi bakalım Venüs hanım seninle bugün çok güzel kaynaştık." dedi Piraye
Deniz ve Piraye Venüs'ü alıp gidince Bahar ve Barış da sofrayı topladı. Bahar oğlunun beslenmesini hazırladı.
"Ben hazırım." diyerek geldi Deniz
"Hadi bakalım o zaman." dedi Barış
"Olmaz bir dakika." dedi Deniz
"Ne oldu oğlum geç kalacaksın hadi." dedi Bahar sabır çekerek
"Gözde muzu çok seviyor anne. Ben elma sevdiğim için bana elma getirdi. Bende bugün muz vereceğim ona." dedi ve iki tane muz koydu beslenme çantasına
"Tamam hadi çabuk ol. Geç kalırsan Gözde'ni göremeyeceksin." dedi Barış
Barış'ın demesiyle Deniz koşarak arabaya doğru gitti.
"İşini biliyorsun hayatım." dedi Bahar
"Başka işlerde biliyorum gösterim mi?" dedi Barış
Barış tam Bahar'a yaklaşıp dudağından öpecekken Deniz arabanın kornasına bastı.
"Patladı çocuk." dedi Barış sinirlenerek
"Verdin gazı patlar tabi çocuk Barış." dedi Bahar gülerek
"Akşama artık yaparız bir şeyler." dedi Barış göz kırparak
"Sapık hadi yürü." diyerek Barış'ı omuzundan itti Bahar
Bahar oğlunu ve Barış'ı okula bıraktıktan sonra pastaneye doğru gitti. İçeri girecekken Venüs üzerine atladı.
"Venüs daha sabah görüştük kızım." diyerek başını okşadı
Bahar pastanenin içine girdi neyse ki fazla kalabalık değildi pastanene olanlarla da Tuna ilgileniyordu eliyle Tuna'ya selam verdikten sonra mutfak bölümünde olan Yade'nin yanına gitti.
"Yade hanım burada mısınız acaba?" dedi Bahar
"Bahar sen mi geldin." dedi Yade yeni fark ederek
"Yok canım doktor aşkın geldi" dedi Bahar dalga geçerek
"Bahar ne doktor aşkı ya beni sinir etme. Seni bu pastanın içine gömerim şimdi." dedi Yade sinirlenerek
"Canım ben bir şey demiyorum ki senin minik aşkın diyor. Yade'nin artık doktor aşkı var." dedi Bahar gülerek
"Ya ben onunla konuştum ama benim tek aşkım sensin diye." dedi Yade
"Yadecim kusura bakma ama artık çok geç. Senin minik aşkının Gözdesi var." dedi Bahar
"Hain çocuk hemen sattı beni." dedi Yade
"Oğluma hain diyemesin git sen doktor aşkına." dedi Bahar yarı kızarak
"Sus Bahar zaten bu pastayı da Piraye'nin kafasına atacağım sonunda." dedi Yade pastanın kremasını sıkarak
"Pastayla ne alakası var." dedi Bahar merakla
"Benim akıllı kardeşim Ardaya demiş ablamın pastanesi var. Arda da hemen bunu ağabeysine yetiştirmiş. Selim de geldi dedi bana kardeşimin düğün pastasını sen yap." dedi Yade sinirlenerek
"Yadecim biz bu pastanede düğün pastaları da yapıyoruz burada sinirlenecek ne var." dedi Bahar anlamayarak
"Bahar saf mısın canım sen bu Selim aklı sıra düğüne beni davet etti." dedi Yade
"Yok artık sen ne dedin? diye sordu Bahar
"Benim bir şey dememe kalmadı sağ olsun Selim dedi ki pastayı alırken kavalyemde olursun diyerek kaçtı. Piraye de Arda'ya mesaj atmış ablam geliyor diye." dedi Yade
"Piraye de çöpçatanlık da usta olmuş." dedi Bahar gülerek
"Ne demezsin hiç bana çekmemiş." dedi Yade
Bahar da gülerek Yade'nin yanına geldi ve pastayı yapmasına yardım etti.
####################
Burcu bugün Bale kursu ilaçlandığı için evde kaldı. Yıllar sonra ilk defa babasıyla karşılıklı oturup kahve içiyordu. Annesi ise mutfakta kurabiye yapmakla uğraşıyordu. Burcu babasına dönüp konuştu.
"Baba Pamir yine odasına kapandı." dedi Burcu burukça
"Burcum Pamir'e biraz zaman vermemiz gerekiyor. Bir kendini düşün sen hemen yeni ortama alışa bilir misin? Annesini daha kaybetti." dedi Asaf bey
Burcu babasına hak vererek konuştu.
"Haklısın baba ama bende onun yaralarını sarmak istiyorum." dedi Burcu üzüntüyle
Asaf bey içtiği kahveyi sehpanın üzerine bırakarak kızının ellerinden tutarak konuştu.
"Biliyorum güzel yürekli kızım." dedi Asaf bey tebessümle
Aysun hanım kızıyla kocasına mutlulukla baktı. Asaf yıllar sonra katı kalbi yumuşamıştı. Elinde ki kurabiye tabağını alıp kızına verdi.
"Burcu bu tabağı al Pamir'e götür. Kahvaltıda bir şey yemedi çocuk." dedi Aysun hanım
"Anne emin misin? Ne varsa koydun çocuğun tabağına." dedi Burcu annesini kızdırarak
Asaf bey kızının dediğine gülmeye başladı.
"Ne gülüyorsun Asaf." dedi kızarak
"Hadi Burcu anneni kızdırmadan git." dedi Asaf bey
Burcu annesinin elinden kurabiye tabağını alıp üst kata Pamir'in odasına çıktı. Kapıyı çaldı ama ses gelmedi. Burcu korkarak içeri girdi. Pamir arkası dönüktü giyinmek için yatağın üstündeki gömleğini alacaktı ki Burcu Pamir'in sırtındaki izleri gördü.
"Pamir." diye bağırdı Burcu
Pamir telaşla gömleğini giyindi ve kapıyı kapattı. Burcu'ya dönüp konuştu.
"Lütfen kimseye söyleme Burcu." dedi Pamir yalvararak
Burcu elindeki kurabiye tabağını masanın üzerine koyup Pamir'in yatağının üzerine oturdu.
"Bir şartla bana bu izlerin sebebini anlatacaksın." dedi Burcu
"Kaçışım yok mu?" diye sordu Pamir
Burcu Pamir'i anlıyordu babasının kendisiyle konuşmadığı zamanlarda her şeyi içine atmaya başlamıştı. Sadece dışarıya karşı mutlu görünmeye çalışıyordu. Ama içinde ne gibi yangınlar olduğunu kimse bilmiyordu.
"Pamir ben kendimden biliyorum. Anlatmazsan için yanar. Bırak ben sırdaşın olayım." dedi Burcu tebessümle
Pamir minnetle Burcu'ya baktı. Annesinden sonra güvenip konuşacağı birisinin olmasına sevinmişti.
"Tamam." diyerek Burcu'ya baktı
"Bekliyorum." dedi Burcu sabırsızlıkla
Pamir derin bir nefes alarak anlatmaya başladı.
"Üvey babamın eline içki parası vermezsek her gün bizi dövüyordu. Birgün annem yine o adama içki parası vermek için temizliğe gitmişti. Bende evde ondan sakladığımız paralarla kendime gitar almıştım." dedi Pamir
"Sen gitar mı çalıyorsun?" diye sordu Burcu
"Çalıyordum. Neyse o gün evde tektim. Ortaokul dan sonra okumadım. Bende anneme yardım olsun diye gitarı alıp sahilde çalıp söylüyordum. O gün evde tektim yine sahile gidip söylemek için şarkı ayarlıyordum. O adam yine içmiş. Kapıyı vuruyor geç duydum ve hemen açmaya gittim. Alkolün etkisiyle aldı gitarı sırtıma vurmaya başladı." dedi Pamir gözyaşları içinde
"Yoksa bu izler." Burcu cümlesini bitirmeden Pamir konuştu
"Ama hiç acımadı o vurdukça benim astım krizimde tetikledi. O vurmaktan vazgeçmiyordu. Kapı açıktı annem temizlikten geldi. Beni gördü ve nasıl bir güç geldiyse anneme içeri girdi ve hemen o adamı dışarı attı kapıyı da üstüne kilitleyip odadan ilacımı aldı bana verdi." dedi Pamir sanki o günü tekrar yaşıyor gibi
Burcu Pamir'in üzerine fazla gitmemek için durdurmayı denedi.
"Zorlanacaksan anlatma Pamir." dedi Burcu üzgünce
Pamir şimdi anlatmazsa bir daha anlatamayacağını bildiği devam etti.
"İlacın etkisiyle kendime biraz gelmeye başladım da annem aldı başımı dizinin üstüne koydu küçükken ananemin dayıma söylediği dayımın da anneme söylediği türkü Telli Turnamı söyledi ve dedi ki bana kapı açılınca her şeyden kurtulacaksın." dedi Pamir
Burcu Pamir'in kötü olduğunu gördü. Yine astımı tutmuştu. Çekmecenin üzerinden astım spreyini alıp Pamir'e verdi. Pamir normale dönünce dizine yatırdı Pamir'i ve Telli Turnam türküsünü söylemeye başladı. Türkü bitince Pamir'e dönüp konuşmaya başladı.
"Kurtuldun Pamir güvendesin." dedi Burcu elliyle gözyaşlarını silmeye çalışarak
"Benim kurtulmam için annemin ölmesi gerekmiyordu." dedi Pamir yorgun bir şekilde
Burcu boğazına takılan yumru geri iterek Pamir'i kaldırdı ve konuştu.
"Annenin seni böyle görmesini istemiyorsan kalk hadi gidiyoruz." dedi Burcu ayaklanarak
"Nereye?" diye sordu Pamir
"Sen ne yaparken mutlu oluyorsun." dedi Burcu
"Gitar çalıp şarkı söylerken." dedi Pamir burukça
"Bekle geliyorum." diyerek gitti Burcu
Pamir arkasından bakılmakla yetindi. Burcu odasına gidip kendi gitarını aldı. Annesiyle babası şart koşmuştu her çocuğu bir müzik aleti çalması için Barış piyano öğrenmişti. Duygu da keman ama Burcu bir türlü öğrenememişti onun yerine Baleye ilgisi olduğunu anladıklarında Bale kursuna yollamışlardı. Gitarla birlikte Pamir'in odasına gitti.
"Artık bu senin." diyerek gitarı uzattı
"Benim olmayan şeyi almam ben." dedi Pamir
"Pamir bunu bana almışlardı ben kullanamadım. Birisine verilmek için odamda duruyordu. Kısmet sanaymış." dedi Burcu gülümseyerek
"Teşekkür ederim." dedi Pamir burukça
"Hadi şimdi sahile gidiyoruz. Çal bakalım o güzel sesini duyalım." dedi Burcu
Pamir gülümseyerek Burcu'ya baktı ve gitarı alıp aşağı indiler. Aysun hanım gördü ve seslenmeye başladı.
"Burcu nereye gidiyorsunuz?" diye sordu Aysun hanım
"Sahile anne." diyerek dışarı çıktı
Burcu Pamir'le birlikte arabaya doğru gitti. Yola koyuldu ve telefonu çalmaya başladı.
"Pamir telefona bakar mısın?" dedi Burcu
Pamir telefonu alıp Burcu'ya gösterdi.
"Alpım yazıyor." dedi gülümseyerek
"Kendisi sevgilim olur. Aç bakalım hoparlörü ne diyecek." dedi Burcu
Pamir telefonu açtı Alp hemen konuşmaya başladı.
"Burcu yardıma ihtiyacım var." dedi Alp telaşla
"Ne oldu Alp?" diye sordu Burcu telaşla
"Sude'nin köpeği kayboldu ağlıyor susturamıyorum. Hani senin çocuklarla aran iyi yardım edersin diye düşündüm." dedi Alp
"Alp köpeği nasıl kaybettin acaba." dedi Burcu sakin kalmaya çalışarak
"Hayatım dört ayaklı hayvan benden hızlı koşuyor." dedi Alp
Burcu onu dinleyen Pamir'e baktı. Güya Pamir'le olacaktı bugün.
"Git sen." dedi Pamir sessizce
Burcu kabul etmek zorunda kaldı.
"Tamam Alp neredesin söyle?" dedi Burcu
"Konum atıyorum." diyerek kapattı telefonu
"Beni bırak bir yere ben giderim." dedi Pamir
"Olmaz sende geliyorsun." dedi Burcu
"Ama." dedi Pamir
"İtiraz kabul etmiyorum." dedi Burcu ısrar ederek
Pamir mecburen kabul etmek zorunda kaldı.
"Tamam." dedi Pamir
Burcu hemen Alp'ın atığı konuma geldi. Bir kumsaldı geldikleri yer. Arabayı park edip indiler. Aşağıda Sude bekliyordu. Burcu ve Pamir hemen Sude'nin yanına gittiler.
"Sudecim." dedi şefkatle Burcu
"Burcu bu kim?" diye sordu Sude
"Benim kardeşim canım." dedi Burcu gülümseyerek
"Pamir ben küçük hanım." dedi Pamir saçlarından okşayarak
Sude arkasında sakladığı papatyadan tacı çıkararak Burcu'ya verdi.
"Bunu kafana takar mısın?" dedi Sude uzatarak
"Siz ikiniz bir olup bir şeyler mi karıştırıyorsunuz?" dedi Burcu
"Hayır Burcu abla amcam dedi ki bu tacı sadece papatya kadar güzel bir kız takabilirmiş. Bak bende de var." dedi Sude gülümseyerek
"Teşekkürler küçük hanım." dedi Burcu gülümseyerek
"Beni takip edin." diyerek önden gitti
Burcu ve Pamir takip etmeye başladı. Aşağıda Alp beyaz gömlek siyah pantolon giymişti. Onu bekliyordu.
"Amca getirdim papatya prensesi yanında kardeşi de var." dedi Sude
Alp, Pamir'e doğru baktı. Burcu az çok Pamir'i anlatmıştı Alp'e başıyla selam verdi. Pamir gülümsemekle yetindi.
"Tamam fıstığım gerisi bende sen ne yapacağını biliyorsun." dedi Alp
Sude hemen amcasının telefonu alıp video çekmeye başladı. Ama kimse Sude'nin canlı yayın açtığını bilmiyordu. Alp Burcu'nun yanına geldi.
"Burcu sen bana mucize gibi geldin. Gözümü kapatıyorum her yerde sen varsın. Seninle birlikte nefes almaya başladım. Bütün hücrem sensin bir gün demiştin ki bana kiminle yaşamak istersin ben hep seni istedim. Senin için Barış'ı karşıma aldım. Gerçi sonra sıkı bir dayak yedim ama senden vazgeçmedim. Bir ömür boyu benim hayatımda olur musun?" diyerek diz çöküp yüzüğü verdi
"Alp evet evet." dedi gözyaşları içinde
Alp Burcu'nun dudağından öpmeye başladı tutkuyla ve yüzüğü parmağına taktı.
"Limon kokuyorsun." dedi Alp
"Limonlu kurabiye yemiştim de ondan." dedi Burcu gülümseyerek
"Bu sefer ayağımı sağlama aldım. Barıştan izin alıp geldim." dedi Alp gülerek
"Aferin akıllanmışsın. Benim öküz ağabeyimden dayak yemezsin artık." dedi Burcu
"Kısmet gitar çalıp şarkı söylemekti elimizdeki malzemeler bu kadar." dedi Alp burukça
"Alp biliyor musun başka bir şey istersen olmazmış." dedi Burcu gülerek
Alp Burcu'ya anlamsızca baktı. Burcu Pamir'i yanına çağırdı.
"Pamir hadi gel." diye seslendi
Pamir Burcu'nun ne yapmak istediğini anladı ve Burcu'yu takip etti. Burcu ve Pamir arabaya doğru gitti. Burcu gitarı alıp Pamir'e verdi.
"Ben mi çalacağım? diye sordu Pamir
"Evet benim için lütfen." dedi Burcu yalvararak
"Tamam." dedi Pamir gülümseyerek
Burcu Pamir'le birlikte Alp'ın yanına gitti. Alp şaşkınca ikisine baktı.
"Siz yanınızda gitarla mı geziyorsunuz." dedi Alp
"Yok sen aramasaydın Pamir bana sahilde gitar çalacaktı." dedi Burcu
"Tam size göre şarkım var." diyerek çalmaya başladı
(Burada medyadaki şarkıyı açabilirsiniz.)
Pamir yere oturup şarkıyı çalmaya başladı. Alp Burcu'yu dansa kaldırdı. Dans ederken Burcu'nun telefonu çalmaya başladı. Burcu ilk bakmadı sonra telefon susmayınca aldı telefonunu.
"Ağabeyim." dedi Burcu
"Sanki gözü var her yerde." diyerek ofladı Alp
"Açıyorum susmayacak." dedi göz devirerek
Burcu telefonunu açtığında Barış telefonun ucundan bağırarak konuştu.
"Ağabey ne oldu ya bir rahat bırakmadın." dedi sinirlenerek Burcu
"Canlı yayını kapat öküz ağabeyin seni gebertecek." dedi Barış sinirlenerek
"Ne canlı yayını ya." dedi Burcu
Barış tam cevap verecekken Sude Alp'ın yanına gelip konuştu.
"Amca bunu nasıl kapatacağım." diyerek telefonu gösterdi
"Kız cadı sen ne yaptın." dedi Alp
"Amca ben bir şey yapmadım sen Burcu ablayı öpmekten bana bakmadın ki." diye sitem etti
"Burcu şuan canlı yayındayız." dedi Alp telefonu alarak
"Ağabeyi kapatıyorum." dedi ve kapattı
Alp telefonu aldı. Burcu'ya baktı. Nerdeyse herkes izlemişti ve rezil olmuşlardı...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top