Travma


Merhaba!

Burayı çok ihmal ettiğimi fark ettim ve hazır yeni kitaplar okumuşken bölümlerimiz gelsin istedim. Sık sık bildirim göndermeyi umuyorum size hihihih çünküüüü kitaplığımda daha önceden okumuş olduğum kitaplara da şans vermek istedim. Hafızam kuvvetlidir; maşallah. O yüzden güzel incelemeler yaparız diye düşünüyorum.

Gelelim bugünkü kitabımıza; V. M. Giambanco'ya ait olan Travma. Bu isim bolluk bereketi temsil ediyor sanırım, çünkü bu ad altında yazılmış o kadar kitap var ki araştırdığımda şaşırdım. Bence kitap isimlerinin çok özenle seçilmesi gerek; özel bir hissiyat vermeli okura ve aylar yıllar sonra bile ismi duyduğunda kitabı hatırlayabilmeli kişi. He kitap çok iyi yazılmış olur orası ayrı; benim Travma diyince aklıma kesinlikle Wulf Dorn geliyor mesela. Bir gün bu güzide yazarımızın bir kitabını inceleriz diye umuyorum. 

Ben bu kitabı güzel bir indirim köşesinde yakaladım; belki bahsetmişimdir, okumayı çok sevdiğim için sürekli kitap alırım ve indirim yakalayınca da çocuk gibi mutlu olurum. Daha fazlaaaa, daha fazlaaaaa diye haykırır zihnim. ^^

Bu kitap ise bu hevesimi kursağımda bıraktı ve ne yazık ki bana hiç tat vermedi. Gerçi bu konuda benim de bir hatam var; yazarın ilk kitabıyla bağlantılı olayları anlatan ikinci bir kitap bu. Geldik en nefret ettiğim kısma; e birader madem ikinci kitap; kapağına köşesine, arka yazısına, önsöze bir yere devam kitabıdır ilk kitapla bağlantı vardır diye sıkıştırıver. Yok ama... Hiçbir uyarı yoktu kitap üzerinde. Ben de sıkıntıyı okumaya başlayınca anladım; dedim fazla kopuk kopuk niye böyle. 

Sonra devam kitabı olmasındandır dedim ama bütün kitabı okuduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki devam kitabı olmasıyla alakası yok. Çünkü orada geçen olayı detaylıca bu kitapta da anlatıyor ve havada kalan asıl olay çözülüyor. Yani problem ya çevirmenden kaynaklı, ya da yazarın zihni o kadar dağınıkmış ki bir türlü toparlayamamış. Hadi şunu ekleyeyim, dur önce şunu koyayım, ay sondan bir kesit ekleyeyim merak uyandırsın ama ilk kitabın olayını da geçmişe dönerek anlatayım derken her şeyi karıştırmış. Ben de kendimi bir anda beynim çorba olmuş halde buldum. 

Üstelik sayfalarca teferruat yazmış yazar ama olayı o denli yavaş ve sıkıcı bir şekilde işlemiş ki hiç meraklanmadım. Üstelik konu şuydu; ormana kaçırılan üç çocuktan ikisi geri döner biri asla bulunamaz. Sonunda cesedin bulunmasıyla da kurgu başlar. Ne kadar güzel işlenebilecek bir konu öyle değil mi ama ne yazık ki çarçur edilmiş buldum. Sayfaları da bitsin diye çevirdim ki ben kitapları yarım bırakmayı hiç sevmem. 

Sevmediğim bir diğer kısım da duyguların bana geçmemesiydi. Hiçbir karakterle bağ kuramadım; ana karakter bile bulanık bir hayalet gibiydi. Bağ kuramadığım için üzülemedim, heyecanlanamadım, sevinemedim. Tuhaftı. 

Yine de sevdiğim bir şeyi oldu kurgunun. (Nihayet) 

O da son kısmın güzel yazılmasıydı; şaşırttı (ilk kez) ve olaylar birbirine güzelce bağlandı. Ama şimdi soruyorum size beş yüz küsür sayfalık koskoca romanın sadece son yirmi sayfasında tat almak hoş mu? Vakit kaybı değil mi? 

Bence de öyle. O yüzden eğer incelemelerime güvenerek benden bir tavsiye isterseniz boş verin, okumayın derim. Yine de okuyan ve farklı ya da benzer görüşler sunmak isteyen olursa yorumlarını beklerim. 

Yeni inceleme için takipte kalın. 

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top