CASSANDRA
Yemekhaneye bir sessizlik hâkimdi. Rue herkese kızarmış elmek dağıtıyor, Lucas ise sessizce çöreğini yiyordu. Nico biraz nar aldı, sonra da Toprak'a ikram etti. O kız nar delisiydi.
Ya da Nico için öyleydi...
Saçlarımı karıştırdım ve bir çörek aldım. Tadı çok güzeldi. O maya tadına âşıktım.
" Şimdi ne yapacağız Rue?" Diye sessizliği bozdu Reyna mutfaktan gelerek. Rue gülümsedi.
" Artık işimiz kolay. Hepiniz, kimin invileri çaldığını gayet iyi biliyor, değil mi?" Diye sordu bize bakarak. Lucas kaşlarını çattı. " Nasıl yani, sen bizim bilip bilmediğimizi bilmiyor musun?" Diye sordu. Rue kafasını sağa sola salladı. " Ben insanların zihinlerini okumam, sadece zamanı görürüm." Dedi. Çöreğimi tabağıma bıraktım. " İyi de, şimdi bu konuşacağımız şeylerden çıkartamaz mıydın?" Diye sordum. Elbette tartışırken bilmediğimizi anlardı.
Rue gözlerini açtı. " İşte, size zihin okumadığımı söylemek için böyle yaptım. Yoksa kimin bilip bilmediğini biliyorum. Nico hariç kimse bilmiyor. Ha bir de ben."
Bütün gözler Nico'daydı şimdi.
Nico dondu. " Şey," ağzındaki nar taneciklerini yuttu. " Doğmaya çalışan, ölü tanrı. Yani, titan. Her neyse işte. " Bir süre düşündüm. Sonra da tam Kronos! Diye bağıracakken Rue eliyle ağzımı kapadı. " Evet Cassandra, ama onun adını sesli söyleme. O benim babam bile değil." Kafamı yavaşça salladım.
Lucas meyve suyundan bir yudum aldı. " Şimdi asıl sorun, inciler nerede ve nasıl alacağız?" Gözler yine Rue'ya döndü. Rue öksürdü. " İda Dağı. Zeus' un doğduğu yer."
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top