5.BÖLÜM ~NEREDEN TANIYORUM~
"Hayat! Sadece beş harf iki hece olmasına rağmen her gün yaşadığın ve yaşamak zorunda da olduğun tek gerçek. Bilinmezlikler arasında tek bildiğin, seni çıkmazlara sokan, sana herşeyi yapabilecek tek şey belkide. En kötüsü de yaşamak zorunda olduğun tek gerçeğin bu olması onca belirsizlikler içinde..."
~~~~~~~~
"Daha işimiz bitmedi " demişti.
Ben ona hayretle bakarken o bana küstahça ve çok bilmiş bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Neden bir insan bu kadar yakışıklı ve megoloman olabilir diye düşünmüyor değilim. Hem çok yakın hem çok uzak gibi... Of Biray dünyadan Biray'a hadi canım hayal alemini bırak ve gerçek hayata dön bebeğim. Tamam sadece düşündüm. Suç mu? Bence değil. Şu bir kaç gün de ne kadar da çok şey değişmeye başladı. Sadece şaşkınım.
Daha yakınıma gelmeye başlamıştı. Tam ağzımı açıp konuşmaya başlayacakken MC bay ukala konuşmaya başladı. Kim mi MC bay ukala? Yemeyin canım beni biliyorsunuz işte adını bastıra bastıra söyleyen ultra yakışıklı genç adamımız Tamay Arıkan.
Her neyse işte canım."Daha işimiz bitmedi demiştim değil mi evet bitmedi yürü hadi gidiyoruz."dedi beni kolumdan çekiştirmeye başladı."Ben senle hiç bir yere gelmem bay ukala."diye homurdandım. Bana öyle bir baktı ki korkmuştum.
"Bana ukala demeyi kes(!)" dedi tıslarcasına. Hemen önüme döndüm. Kahverenginin siyaha dönük hali olan gözleri çok korkutucuydu çünkü.
Onu takip etmeye başladım. İçimde kendi kendime konuşuyordum. Acaba beni nereye götürecek aman tanrım(!) yoksa beni öldürecek mi? Of Biray saçmalamayı kes öğrenirsin haza.
Ben kendi kendime konuşmaya devam ederken sanki aklımı okumuş gibi "Korkma senin gibi ufaklıkları öldürmem pek bana göre değil de."dedi alaya vurarak. Hemen bende dudaklarımı araladım. "Ben beni öldüreceğini söylemedim hem bir kere tamam mı bay ukala? " dedim. Aman tanrım(!) Ben ne dedim öyle o bana daha demin dememiş miydi bana 'bana ukala demeyi kes' diye ben naptım gittim tekrar 'bay ukala' dedim. Siz benim fındıklı fıstıklı böğürtlen li mercimekli helvamı hazırlayın valla bak hazırlayın. Şimdi demeyin bu nasıl helva bence çok güzel helva olur aman ne diyorum ben ya siz işte ayarlayın bir helva güzel olsun millet arkamdan küfretmesin hem ona göre.
Of ben ne diyorum ya böyle neyse hemen topla kafanı Biray o okulda susan ama bu yakışıklı genç adamın yanına geldiğimde susmak bilmeyen ağzım."Valla çok özür dilerim demeyecektim ama ağzımdan kaçtı bir kere valla ya özür dilerim hem de çok. " dedim kedi misali bakışlar atarak.
Bana baktı o katı ses tonuyla "Bir daha olmasın yoksa." dedi ve sustu."Evet ne olurmuş yoksa sen söylesene hem bir kere söyle söyle valla söyle hiç çekinme." dedim sitem edercesine.
Durdu. Bana doğru bir adım daha yaklaştı ve tam gözlerimin içine içine öfkeyle baktı. "Senin o dilini keserim." dedi tehditkar bir ses tonuyla.
Evet Biray evet belli oldu sen o çok konuşan ağzını susturacaksın. Yoksa bu cani acımaz senin o güzel dilini kesiverir valla.Ona doğru göstere göstere ağzımı fermuar çekermiş gibi yaptım. Tabi Tamay Arıkan'ımız sadece göz devirmekle yetindi. Hayret bu bay ukala göz devirebiliyormuymuş ya valla hayret.
~~~~~~
Yol boyunca son konuşmamız bana 'o dilini keserim' dediği için sustum bir daha da konuşmadım. Seviyorum canım ben dilimi valla kestirmeye hiç niyetim yok siz isterseniz konuşun ben konuşmayacağım.
Tamay durdu haliyle bende durdum. Yani mal gibi o durmuş bende yolda yürüyor olmak istemem tabi. Bana döndü. "Hadi yürü şuraya gireceğiz."dedi itiraz istemeyen bir ses tonuyla.
Etrafıma baktım ne ara bu kadar çok yol gelmişiz dedim kendi kendime . Burası yıkık dökük binalarla doluydu. Çok pis kokuyordu . Çocuklar ortada koşuşturuyordu.
Tamay öne doğru bir adım atıp yürürken çocuklar hemen onun etrafına doluştu. Tamay da onlara sarıldı sımsıcak gülümsemesiyle. İlk kez güldüğünü görüyorum. Çok güzel bir gülüşü vardı. Böyle insanın içini ısıtan yumuşacık yapan.
Çocuklardan biri "Hoşgeldin Tamay abi bu abla kim?"dedi meraklı gözlerle. Tamay bana baktı daha sonra o yeşil gözlü sarışın çocuğa baktı. "Boşver sen onu sen bana babam nerde onu söyle bakalım" dedi.
Ne yani benden bu kadar mı nefret ediyor 'boşver onu' diyecek kadar mı? Of Biray ne bekliyorsun sanki yıllar önce tanıştığın biri mi ?Daha dün bir bugün iki kaptırdın kızım kendini diyen iç sesime kızdım. Yeşil gözlü sarışın tatlı mı tatlı çocuk eliyle bir yer işaret etti. Tamay yürümeye başladı aklına ben gelmiş olacağım ki arkasını döndü. Kaş göz işaretleriyle 'yürü gidiyoruz' bakışı attı.
~~~~~~
Yıkık dökük bir evin önünde durmuştuk. Tamay dudaklarını araladı. "Sen burda bekle hiç bir yere kaybolma ben geleceğim az sonra." dedi ve yürümeye başladı. Benim cevabım ne ki zaten değil mi yani sen kimsin zaten neyse ya.Daha deminki tatlı mı tatlı sarışın yeşil gözlü çocuk yanıma geldi. "Sen onu takma abla o hep böyle ama içini bir görsen çok tatlı yumuşacık." dedi. Bende ona güzel bir tebessüm armağan ettim.
"Merak etme canım takmıyorum zaten o bay ukalayı."dedim. Çocuk bana döndü. "Abla sakın deme o kelimeyi abim çok kızar bak benden söylemesi." dedi temkinli bir sesle.Çocuğa döndüm. "Canım hangi kelimeyi ukalayı mı?"dedim meraklı bir ses tonuyla. Sarışın yeşil gözlü çocuk kafasını onaylarcasına salladı.
"Bana hep bu ukala kelimeyi dememem için bir çok laf söyledi peki neden 'ukala' dememi istemiyor biliyor musun sen?" dedim sarışın tatlı çocuğa.
Bana doğru iyice yaklaştı. "Pek bilmiyorum ablacım ama galiba zamanında Tamay abimin sevdiği bir kız varmış o kız Tamay abime hep 'ukalam' diye mi ne severmiş. İşte abla daha sonra kız ölmüş. O gün bugündür Tamay abim kimseden o 'ukala' kelimesini duymak istemez."dedi çocuk.
Yüzüm asılmıştı . Çok üzülmüştüm demek şimdi anlıyordum neden benim 'ukala' dememi istememesini. Baksana yakışıklı çocuğumun ne derdi varmış da söylememiş zaten söylemezdi de zaten kesin. Hem neden söylesin ki? Ben onun hiç bir şeyiyim.
Yeşil gözlü sarışın çocuğa baktım. "Teşekkür ederim canım." dedim ve iki yanağına sulu bir öpücük bıraktım. "Yapma bunu abla bune yaaa" dedi ve yanımdan ayrıldı çocuk. Tebessüm ettim.
Çok geçmeden Tamay yanıma geldi. "Ne konuşuyordunuz Burak'la?" dedi adına yeni öğrendiğim çocukla.
"Hiç canım öylesine havadan sudan konuşuyorduk ne yani konuşamaz mıyım? " dedim sitemli bir ses tonuyla .Bana baktı şöyle bir süzdükten sonra "Ben sana ne konuştunuz dedim. Konuşamazsın demedim." dedi o katı sert ses tonuyla. Ardından ekledi. "Neyse ne ya hadi içeride babam seni bekliyor. " dedi .
Ben ağzım bir karış açık bir vaziyette "Ne baban mı beni bekliyor?" dedim şaşırmış bir şekilde. "Evet babam seni bekliyor geçen ki hastane olayında seni öğrendi. Sana teşekkür etmek istiyormuş niye teşekkür edecekse. İşte her neyse ya yürü."dedi umursamaz bir şekilde.
Ben de 'anladım' bakışları atıp ' hiç babanıza çekmemişsiniz bay uk-'diyecekken hemen lafı değiştirip. "Hiç babanıza çekmemişsiniz bay öküz." dedim derin bir nefes alıp verdim.
Bana göz devirdi. 'Sen bu işleri öğrenmeye başlıyorsun' bakışı attı. Yürümeye devam etti.
Nihayet bir odaya girmiştik. Küçüktü ama temizdi o kadar pis bir yerde olmasına rağmen. Bir yatakta adam vardı yatıyordu hemen yanında da bir tüp vardı galiba nefes alıp verebilmesi için takılan tüplerdendi annemden anca bu kadarını öğrenebilmiştim çünkü.
Her neyse yaşlı adam oğluna baktığında hiç öyle soğuk ve sert durmuyordu. Gayet tatlı ve sempatik bir adama benziyordu bence. Hemen yanına gittim yaşlı adamın ve elini öptüm. Yaşlı adam bana baktı.
"Çok teşekkür ederim hanım kızım oğlumu hastaneye götürmüşsün. Benim bu hergeleye kalsa gitmezdi bir yere sağol." dedi minnetle bana bakarak. Tebessüm ettim."Rica ederim efendim kim olsa aynı şeyi yapardı. "dedim tebessüm eden bir yüz ifadesiyle.
Yaşlı adam bir oğluna bir bana baktı. "Ben seni nereden tanıyorum hanım kızım?" dedi.Tamay'la birbirimize baktık. Daha sonra yaşlı adama sorar bakışlarla bakmaya başladım.
Peki Tamay'ın babası beni nereden tanıyordu?
~~~~~~~~~
Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top