41.BÖLÜM ~BEKLE~

"Bir kalp kaç defa aynı yerden kırılır? Birinin seni sevebilmesi için mucize mi gerekli ? Yoksa gerçekten seven bir kalp sevgisini hissettirebilir mi ? Çelişkiler içinde bir kalbin anlatmaya gücü yeter mi ? Ya da anlatsa da anlaşılır mı ? Seviyorum derken bile yalan söylemek, bu nasıl acınası bir duygu? İnsan severken özler , severken kıyamaz. Peki gerçekten seveni bulmak çok mu zor ? Sevilmeyi hissetmek bu kadar zor olabilir mi ? En iyisi beklemek. Umudun kapıları aralandığında, mutluluk seni çağırdığında kucaklayabilmek için beklemek gerek. Bekle, ey gönlün sahibi insan! Unutma ki ; her yeni başlangıç, yeni bir umudu da beraberinde getirir."

Multimedia : Çağatay Ulusoy - Mutlu Sonsuz

~~~~~~~~~~~~

Gökyüzü ne kadar da güzel değil mi ? Gecenin karanlığı vurmuş yüzüme, ışıklar saçmış yıldızlar ve bana gülen bir ay. Nasıl anlatsam mutluluğumu? Kelimelerle ifade edebilir miyim bilmiyorum? Sadece yaşanılası güzellikte olduğunu biliyorum. Senin sevdiğin adamın sana evlilik teklifi etmesi çok başka, bambaşka. Sevildiğini hissetmek çok güzel. Seni hayatında istemesi çok güzel. Gerçekten seven insanı bulmak çok güzel ve bambaşka bir his.

Şuan yatak başlığına yaslanmış salak salak gülüyorum. Penceremden yansıdığı kadarıyla ayın ışığıyla yetiniyorum. Arada sağ yüzük parmağıma bakıyorum. Sizce de çok yakışmadı mı ? Bence çok yakıştı. Çok güzel bir yüzük seçmiş. Biraz pahalı gibi duruyor ama fazlasıyla narin ve hoş. Fazla yakıştık biz birbirimize. 

Her ne kadar şuan Tamay'la göz göze el ele olmak istesemde, maalesef şuan evde yatak başlığıma yaslanmış şekilde odamda oturuyorum. Biliyorsunuz ki Tamay doktor olduğu için acil ameliyata girmesi gerekti. Beni eve bırakıp hemen  çalıştığı hastaneye gitti. Bugün ev biraz sessiz. Artık canımı sıkan bir Ayaz yok evde. Onun artık karısıyla , biricik Hazal'ımla ortak bir evleri var. Annem deseniz nöbette. Ve ben hala evdeyim.

Evde durmaktan canım sıkıldığı için bir de ikizimi ne kadar özlediğim aklıma geldi. Komodinin üstündeki küçük el çantamı ve telefonumu aldım. Anneme evde olmayacağıma dair bir mesaj çektikten sonra evden ayrıldım. 10 dakikadan kısa sürede Ayazgilin evine varmıştım. Bizim ev ile mesafesi çok azdı. Ayaz ve Hazal hem işlerine yakın hem de ailelerinden uzak kalmamak için bizim evin yanından tutmuşlardı evlerini.

Sitenin güvenliğinden geçtim. Asansöre bindim . 9.kata basıp asansörün durmasını bekledim. Asansör durduktan sonra Ayazgilin kapı ziline bastım. Evet biliyorum biraz çocukça gelecek ama yüzük parmağımda ki tektaşı göstermek babında elimi yüzüme yaklaştırdım. Kapı açılasıya kadar öylece bekledim. Bir kaç dakika sonra kapıda Hazal belirdi. Ve o an duyduğum tek şey bağıran bir Hazal'ın sesi oldu.

"Kızım sen delirdin mi ? Bu böyle mi haber edilir ya? Biz evlenme teklifi aldığımız ilk gün haber edelim. Hanımefendiye bak bir de şimdi haber ediyor ya. Tamam bende tahmin ediyordum ama ne bilim yinede sadece yemek yiyeceklerdir diye düşündüm. Çabuk eve geç anlatacaklarını dinlemek için can atıyorum."dedi Hazal telaşeye girmiş ve şok olmuş bir ses tonuyla.

Sinirli Hazal hiç çekilmediği için susup sadece içeri geçtim. Salonda koltuğun üstüne yayılarak oturmuş pes oynayan Ayaz'ın ayağına vurarak köşede ki tekli koltuğa geçtim. Ayaz'ın her zaman ki umursamazlığı üzerinde olduğu için sadece göz devirmekle yetindim.

Hazal elinde üstünde çay bardakları olan tepsiyle içeri girdi. Yanına da bir kaç parça kurabiye koymuştu. Burdan anlaşılıyor ki  çayım da var kurabiyem de kimse beni tutmasın bugün dedikodu var. Liseden beri hep dedikodu yapacağımız da çay ve kurabiye partisi yapardık.

Hazal'ın heyecanı benden çok daha fazlaydı. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum. "E hadi ama kızım ne duruyorsun? Hadi anlatsana çabuk."dedi Hazal merak dolu bakışlarla. Sözünü bitirir bitermez gözlerimle pes oynayan Ayaz'ı işaret ettim.

Hazal komutu almış bir şekilde "Ayaz o elinde ki oyun konsolunu yavaşça koltuğun üstüne bırakmaz isen ve ben bu dedikodunun tadına vara vara dinleyemezsem 1 hafta boyunca yanımda uyuyamazsın bunu bilmiş ol."dedi Hazal tehditkar bir sesle.

"Ama bu yapılmaz güzelim. Tamam dedikodun var ama ayda yılda bir pes oynayan birine bunu yapmak ayıp değil mi?"dedi Ayaz üzüntülü bir sesle. Hazal "Ayaaaaaz! Bir daha demeyeceğim canımın içi."dedi tehditkar bakışlarla. Ayaz Hazal'ın dedikodu hassasiyeti bildiği için daha fazla üstelemeden, oyun konsolunu sehpanın üzerine bırakıp bize doğru döndü.

"E hadi anlatmıyor musunuz ? Niye bıraktım ben konsolumu?"dedi Ayaz. Daha fazla merakta bırakmamak adına herkesi sağ elimi kaldırdım.

"Ben EVLENİYORUM!"dedim yüksek sesle.

"Neeeeeee? Senin gibi sümüklüyü kim alacak diyordum. Buldun mu kız birini? Aferim."dedi Ayaz  yine sulu esprileriyle. Ona sadece göz devirmekle yetindim.

"Ya güzelim çok mutlu oldum. Tamay bana evlilik teklifi edeceğini söylemedi. Sadece sana yardımcı olmamı güzel bir yemeğe çıkaracağını söyledi. Ama tahmin etmiştim. Çok mutlu oldum sizin adınıza. Hadi! Anlat çabuk dinliyorum. Nasıl oldu ? Nasıl etti teklifi?"dedi Hazal heyecan dolu bir sesle.

Çayımdan bir yudum aldım. Derin nefes alıp verdikten sonra söze girdim. "Aslında böyle bir şey beklemiyordum. Yani o kadar yoğun bir zamanıydı ki hangi ara hazırlamış bilmiyorum. Ama beni çok mutlu etti. Dünyanın en mutlu ve şanslı kadını oldum. Senin yanından ayrıldıktan sonra taksi beni kız kulesinin olduğu sahile getirdi. Oradan da tekneyle kız kulesine vardım. Tekneden inmek için tutunacak bir yer ararken Tamay'ın eli kurtarıcım oldu. Çok fazla yakışıklı olmuştu. Zaten çok yakışıklı fakat bugün çok fazla başkaydı. Neyse el ele ben kız kulesinin içine gireceğimizi sanarken kız kulesinin arkasına muhteşem denecek bir masa hazırlanmıştı. İlk önce karşı karşıya kaldık. Aramızda bir metre mesafe vardı. Önce güzel bir konuşma yaptı. Ben sormadan o neden kız kulesine girmediğimizi söyledi. İki aşık kulenin aşkımıza şahit olmasını istediği için masayı kız kulesinin arkasına kurdurtmuş. Uzunca güzel bir konuşma yaptıktan sonra diz çöktü. Ceketinin cebinden küçük kadifemsi kutuyu çıkarıp açtı. Ve şu soruyu sordu bana 'Ömrüme ömür katan kadın, benimle bir ömür boyu bu yolda yürümeye var mısın ? BENİMLE EVLENİR MİSİN?' dedi. Ve ben o an için her şeyi unuttum. Sadece biz vardık. O , ben ve iki aşık kule. Biliyorsun ne kadar çok seviyorum Galata'yı bu ince ayrıntıyı hatırlaması beni çok mutlu etti. Tabi ki de teklifini kabul ettim. Haykırdım denize , haykırdım iki aşık kuleye. Evet diye bağırdım. Ve işte şimdi böyleyim. Sağ yüzük parmağımda güzel bir tektaş duruyor şuan."dedim gözümden bir damla yaş yanağıma düşmüşken.

"Ayaz bak görüyor musun ? Ne romantik insanlar var? Ama gerçi senin hakkını da yiyemem sende çok güzel ve bize özel bir teklif yaptın. Aferim be sana da. Ayrıca Biray'ım sana gelecek olursak , senin adına çok mutlu oldum . Böyle güzel bir teklif yakışırdı sizin aşkınıza. Görüyor musun ? Sende çok bekledin sana ne zaman evlilik teklifi edeceği zamanı ve hiç tahmin etmediğin bir zamanda en özel haliyle sana güzel bir teklif yaptı.  Umarım bir ömür aynı sevgi bağı içerisinde olursunuz.  Her şeyin en güzel ve özelini hakediyorsun. Umut dolu nice güzel zamanlarınız olsun canım."dedi Hazal tüm içtenliğiyle.

Hazal'a güzel bir tebessüm armağan ettim. Sağ yüzük parmağıma bakıp tekrar ve tekrar gülümsedim.

Bekleyişim umudum oldu. Ve bu hayattaki hissedilen en güzel duygu...

~~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top