32.BÖLÜM ~ÖLMEK~
"İnsanı acımasız yapan şey nedir ? Bunun cevabı ne diye sorarsanız eğer söyleyemem. Çünkü bu bir muamma... Birini öldürüp katil olabilirsin. Ve bu seni acımasız yapar mı? Adalet önünde evet. İnsanların gözlerinde de evet. Peki seni ruhen yaralayıp , öldüren biri acımasız değil mi? İşte bu kocaman bir soru işareti. Kimse seni anlamıyorken , sen gülümsüyorsun ruhunda ki tüm kırıklıklara rağmen. Adil olan neydi peki? Sevgiyle büyütmek mi ? Yoksa yeşerip büyüyen dalları yeniden aynı yerden tekrar tekrar kırmak mı ? Ben inanın insanları anlayamıyorum. Ne yapmaya çalışıyorlar ? Ne söylemeye çalışıyorlar? Bilemiyorum. Boşuna dememişti ya şair : "İnsan insanı ya tamamlayamadı ya da tam anlayamadı." İşte tam da bu noktadayım. Ne bir eksik ne bir fazla..."
Multimedia : Model - Sarı Kurdeleler
~~~~~~~~~~~~~~~
İnsan babasını 23 yaşından sonra görünce bir tuhaf oluyor açıkçası. Böyle söyleyecek sözleri olmuyor, olamıyor. Belki de onun yokluğuna alışmışlığımın vermiş olduğu bir etkidir. İnsan kırılıyor fazlaca. Fakat artık umursamıyor. Biliyor çünkü bir daha istese de geri düzelemeyeceğini. Siz hiç kırıkları onarılmış olan cam bir bardaktan su içtiniz mi ? Ben size söyleyeyim. Hayır içilmez! Şimdi soracaksınız neden diye. Çünkü bir kez kırılan geri eski halini almaz. Aynı kırılmış bir bardağın onarılmasından sonra geri içine su kattığında ki suyun sızması gibi...
Tamay konuşmuyordu. Ben deseniz şu iki kelime de takılı kalmıştım. 'Hoşgeldin kızım!'. 'Hoşbuldum baba!' demeyi o kadar çok isterdim ki. Ama diyemiyorum. Çünkü benim babam yoktu ki. Hiç olmamıştı da zaten. Baba demek bile yakışmıyor ona.
Sessizliği bozan karşımda 50'li yaşlarda saçları kırlaşmaya başlamış fakat yaşına rağmen fit ve genç gözüken adam oldu. Yani babam... "Bir şey söylemeyecek misin kızım?"dedi tok bir sesle. Sanki söyleyecek söz bırakmış gibi. Bir de kızım diyor. Kızım demek yakışmaz sana. Kızın olmama bile izin vermedin ki sen. Şimdi gelip kızım demeye cüret edebiliyorsun.
Karşımda babam olacak olan adam elini omzuma koymak için yukarı doğru hareket ettirdiğinde Tamay daha o elini omzuma koyamadan bileğinden tuttu. "Dokunamazsın ona!"dedi buz gibi bir sesle. Öyle soğuk söylemişti ki benim içim titredi. Siyahın kahvesi gözleri ateş saçıyordu resmen. İlk defa bu kadar hırçın ve sinirli görüyordum Tamay'ı.
O bileğini bir çekişte Tamay'ın elinden kurtardı. Sonra başını dikleştirdi. Giydiği siyah takım elbisenin yakasını düzeltti. "Şuna bak! Benim evlatlığım bana laf söyler olmuş. Sen kimsin ki kızımdan uzak durmamı istiyorsun?"dedi küçümseyen yapmacık bir tavırla.
Tamay daha fazla sinirlenmişti. Sinirlendiğini elini yumruk yapmasından anlamıştım. Tamay'ın kol damarları sanki patlayacakmış gibi belirginleşmişti. Sinirden çene kemikleri daha da belirgin bir hal almıştı. Burnundan soluyordu resmen. Evlatlık mı ? Ne kadar da kötü bir kelime. Belli bir yaşa kadar sadece menfaatleri için harcadığı insana evlatlık diyor. İşte böyle de kötü ve pislik bir adam. Şuan babam olduğundan bile utanıyorum.
"Evet evlatlığın dokunamazsın diyor sözde baba. Bir kez daha o elini sevdiğim kadının üzerine doğru gelirken görürsem. Hiç düşünmem tek bir hamlede bileğini kırarım."dedi Tamay ciddi ve keskin bir ses tonuyla. Siyahın kahvesi gözleri nasıl da simsiyah olmuştu öyle.
İyi ki şu an yanımda Tamay vardı. Tamay bana güç kuvvet veriyordu. Güven veriyordu. Onun yanında korkmuyorum hiç bir şeyden. Bir babanın verebileceği bir çok şeyi Tamay da buldum ben. İyi ki hayatımdasın siyahın kahvesi gözlerini , kalbini , her şeyini sevdiğim adam.
"Belli ki unutmuşsun. Hatırlatayım. Zamanında Nihat baba diye peşimde dolanıyordun. Ne değişti? Ayrıca sevdiğin kadın benim sayemde oldu."dedi pişkin pişkin sırıtarak. O an oradan sadece çekip gitmek istedim. Yapamadım. Çünkü o kadar çok söylemek istediğim cümlelerim var ki yüzüne yüzüne. Sussun ve sadece ben konuşup çekip gideyim istiyorum.
"Benim için yaptığın tek iyi şey. Anladın mı? Yaptığın tek iyi şey. Şimdi geçmiş karşıma pişkin pişkin sırıtıp benim bizim canımızı sıkmaya hakkın yok. Defol git buradan."dedi Tamay bağırarak. Fazla sinirliydi. Tamay'ın elini tutmuştum hemen. Sakinleşmesi için sakin ol der gibi bir bakış atmıştım. Fakat fazla sinirliydi. Sanki karşımızda ki adamı bir kaşık suda boğmak istiyordu.
Derken Tamay'ın bu sesine annemgil evden bir hışımla dışarı çıkmıştı. Bunu kapı sesinden anlamıştım. Annemin kızım ne oluyor demesinden sonra gördüğü şey karşısında sus pus olmuştu. Ayaz desen bana bir şey olduğunu zannedip koşmuştu. Ayak seslerinden anlamıştım. Nefes nefese yanıma gelmişti. Daha idrak edememişti baba denmeyecek olan fakat babamız olan adamı.
"Oğlum ve eski eşim hoşgeldiniz. Babana ve sen eski kocana merhaba demeyecek misiniz?"dedi pis pis gülerek . Ayaz ilk önce afalladı. Nefes nefese kalmanın vermiş olduğu etkiyle derin bir nefes alıp verdi. Sonra onun ne dediğini idrak eder etmez bana doğru döndü. Gözlerinin içi dolmuştu. Ne kadar evimizin neşesi olan oysa da evimizin çabuk duygulananı da oydu.
"Ne diyor bu adam Biray ?"dedi Ayaz hüzün dolu bir sesle. Sesi titremişti fakat dik duruşundan da ödün vermiyordu Ayaz. İçinden çıkılmaz işlere girdiğinde ya da kötü olmak istemediği çoğu zamanda yaptığı gibi elleriyle oynuyordu Ayaz. Gözlerimi Ayaz'ın gözlerine sabitledim. Fakat ne diyeceğimi bilemiyordum. Annemin nerde olduğunu merak ettiğim için arkama doğru bir bakış attım. Annem sanki donmuştu. Öylece bakıyordu karşısında ki iki çocuğunu ve kendisini terketmiş eski eşine. Ne bir ses ne bir seda. Sadece olduğu yerde ona doğru , kendisini ve iki çocuğunu terketmiş adama bakıyordu.
Karşımızda ki adam tek bir söz daha söyleyeceği sırada bu sefer sözünü söylemeden ben onun sözünü kestim. "Yeter bir söz daha söyleme. Sadece dinle ba-ba." dedim ciddi bir ses tonuyla. Nasıl da zor çıktı o kelime dudaklarımdan. O ne anlardı ki? Sadece ona baba deyişime şaşırdı. Sadece yüzüme bakıyordu. Tamay bana doğru bakıyordu. Yanındayım der gibi. El eleydik. Derin bir nefes alıp verdim gökyüzüne karşı. Gözlerimi sımsıkı açıp kapadım. Dudaklarımı araladım.
"Neden geldin en ufak fikrim yok. Ama hiç hoş bir şey yapmadın bunu biliyorum. Neden geldin ki hem sen? Niye ? Hayatımı alt üst etmeye mi geldin ? Ne sandın ha? Ne sandın ? Boynuna koşup sarılacağımızı felan mı sandın? Geçti Nihat Bey. Siz o şansı çoktan kaybettiniz. Siz o şansı beni bizi bırakıp çekip gittiğinde kaybettin. Ya ben senden sadece bana baba ol istedim. Sen onu bile beceremedin. Ama bir şeyi çok iyi beceriyorsun. Ne biliyor musun ? Terk edip gitmeyi. Geride neyi bıraktım diye sormadan gidişi. Söyle Nihat Bey neden geldiniz? Ya anlamıyorum. Anlayamıyorum. Beni bizi bıraktığında daha 3 yaşındaydık. 3. Bir kız çocuğunun babasının ona prensesim deyişini hakettiği yaşta. Bir erkek çocuğunun aslan oğlum benim deyişini hakettiği yaşta. Ama ne oldu biliyor musun ? Biz bu kelimeleri hakettik fakat bunu bize söylemeyi hakedecek adam yoktu karşımızda. Baba dediğimiz adam yoktu. Hayal meyal hatırlıyorum bana kızım deyip saçımı okşayışını. O güzel gülümsemeni. Neden geldin ya neden ? Hani diyorlar ya ; 'baba çınar ağacı gibidir , meyve vermez ama gölgesi yeterdir'diye. Benim gölge beklediğim zamanlarda sen başkasına gölge oldun Nihat Bey. Bir kız çocuğunun her zaman geri dönecek bir limanı vardır. Ama benim yoktu. Peki bu sefer neden biliyor musun ? Sen gene yoktun. Bende gittim o limanı yaktım içimde. Görüyor musun? Şu arkamızda ki buz kesmiş kadını. Senin yokluğunu aratmamak için bize her şeyi yaptı. Yeri geldi canını dişine taktı bize namerde muhtaç etmedi. Gece gündüz çalıştı. Hem annelik hem babalık yaptı. İyi ki annem var. Senin yapamadığın , beceremeyeceğin babalığı karşında ki kadın yaptı. Son olarak Nihat Bey kendini affettirmeye geldiysen eğer boşuna geldin. Ben seni asla affetmeyeceğim. Sende benim affedemeyişimi affetme! Çünkü sen benim için artık yoksun! Benim için babam ben 3 yaşındayken ÖLDÜ." dedim ciddi ve bir o kadar da hüzün dolu bir sesle. Yanağıma bir yaş düştü. Daha fazla burada kalmak istemiyordum. Yanağımda ki gözyaşını alel acele sildim. Arkamı döndüm. Hızla yürümeye başladığım anda bir ses ilişti kulaklarıma.
"Ben ölüyorum kızım!"
~~~~~~~~~~~~~~~
Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top