16.BÖLÜM ~ŞAŞIRMAK~

"İnsan işte beşer de şaşar da. Önemli olan neyi ne zaman yaptığı olmalı. Hatalar yapabilir , kalp kırabilir. Kimse kusursuz değil ki şu hayatta. Elbette ki yanlışlarımız olacak. Belki de senin yanlış sandığın doğrudur. Bilemezsin...Bunu ancak yaşayarak öğrenirsin."

Multimedia : Sıla - Oluruna Bırak

~~~~~~~~~~~~~

Yere bakıyordum. Ayaz'ın dediklerini sindirmeye çalışırken acaba 'Ne söylemeliyim?' diye içimden geçiriyordum. Gerçekten nasıl hatırladı benim uyuz ikizim? Kafam gerçekten çok karışmıştı. Ayaz'a ne diyeceğimi inan bilemiyorum. Fakat bir şey söylemeliydim.

Bir şey söylemeden önce annem duymasın diye mutfak kapısını kapatmak için kapıya doğru ilerledim. İlerlemez olaydım dediğim andaydım. Annem mutfak kapısının önünde dikiliyordu. Annem "Ne Tamay Arıkan mı? Bizim hastanenin sahibi olan Tamay Arıkan'ın senle ne işi olabilir kızım?"diye kibar fakat ciddi bir ses tonuyla sormuştu.

Gerçekten bana kal gelmişti. Olduğum yerde Ayaz'a mi şaşırıyım , annemin bizi duyduğuna mı yoksa Tamay'ın annemin çalıştığı hastanenin  sahibi olduğuna mı? Söylesenize ben hangisine şaşırayım? Hem Tamay annemin orda çalıştığını biliyor muydu? Biliyorsa neden bana söylemedi? Kafamda deli sorular vardı. Kime ne diyeceğimi şaşırmış haldeydim.

Annemin sesi kafamda ki düşüncelerden sıyrılmamı sağladı. "Biray Kızım sana diyorum. Burda mısın?  Benim çalıştığım hastanenin patronuyla senin ne işin olabilir?"dedi annem.

Ayaz da durur mu ? Durmaz illa konuşacak. "Vay patronmuymuş bu Tamay. Hadi kız yine iyisin zengin yere kapak attın."dedi pis pis sırıtarak. Ayaz'a ölümcül bakışlarımı gönderdim. Nasıl baktıysam artık sırıtmayı kesti.

"Anne yeminle sana söylücektim. Sadece zamanını bekliyordum. Sen bakma bu Ayaz'a olur mu ? Hem bak kahveler de oldu balkona çıkalım ben sana her şeyi baştan ve eksiksiz anlatayım olur mu annem?"dedim sevimli bakışlarımı anneme göndererek.

Annem kafasını olumlu anlamda sallayıp balkona doğru ilerledi. Bende fısıltıyla Ayaz'a "Sen gör bittin sen biricik kardeşim Ayaz. Düşün bakalım Hazal kimin en yakın arkadaşı?"dedim bu sefer ben sinsi sinsi gülerek.

Ayaz bu tepkiyi vereceğime fazlasıyla şaşırmıştı. Kafasını kaşıyıp "Abi kabak yine benim başıma patladı ya."diye söyleniyordu. Ben de annemi fazla bekletmemek ve kahveleri soğutmamak adına hızlıca balkona doğru ilerledim.

Annemin önüne kahveyi koydum. Annem ileriye doğru bakıyordu. Kahveyi koyduğumu hissedince bana doğru döndü.  "Evet seni dinliyorum kızım."dedi ılımlı bir sesle.

"Anne nasıl söylesem, nasıl anlatsam, nerden başlasam inan bilmiyorum. Sana şu zamana kadar hiç yalan söylemedim. Bugün de söylemicem. Aslında olay bir kaç gün önce gerçekleşti. Biliyorsun anne bundan 6 yıl önce bir arkadaşım hastaydı. Senin çalıştığın hastaneye getirmiştik. Hatırlıyor musun anne?"dedim onu gözlerinin içine bakarak.

Annem hatırlamaya çalışıyor olacak ki biraz bekledikten sonra. "Evet evet şimdi hatırladım. Beyin kanaması ile gelmiş olan hasta. Ameliyatı iyi geçmişti fakat hasar aldığı yer beynin hafıza kısmında olduğu için hafızasını kaybetmişti geçici olarak."demişti annem.

Başımı olumlu anlamda salladım. "İşte anne senin çalıştığın hastanenin sahibi benim 6 yıl önce tanıştığım sonra 2 sene onu kendime hatırlatmak için uğraştığım kişi. Fakat kendimi hatırlatmayı başaramadığım için tercihimi İstanbul'a yaptım ve buraya geldik anne. Ta ki bundan birkaç gün önce onunla karşılasıya kadar. Benim çalıştığım büroya bir işi için gelmiş. Ordan işini halledince büronun ordaki  restoranta gelmiş yemek için. Ben de restoranttan çıkıyordum  çarpıştık. Ondan sonra benim onu hatırladığımı anlamak için de büroya ertesi gün tekrar geldi. Daha sonra konuştuk. O bana her şeyi anlattı. Ve biz bir ilişki yaşamaya başladık anne. Biliyorum sana böyle açık açık söylüyorum. Fakat senden başka benim böyle güzel bir sırdaşım olmadı anne. Senden sadece saygı duymanı istiyorum. Yanlış yapmayacağım anne. Sadece güzel bir ilişkiye başladım ve bunun güzel bir şekilde devam etmesini istiyorum. Çok şey mi istiyorum anne?"dedim gözlerim hafif dolmuş halde.

Annem elinde ki kahvesini masaya koydu sol elini başıma koydu ve saçlarımı okşadı. Elini yanağıma indirdi. "Bak kızım sana ilişkini kes demiyorum. Sadece iyi düşün. O doğru kişi mi diye. Biliyorsun her erkek iyi olmuyor canım. Ben sana güveniyorum. Ayrıca olgun bir genç kızsın. 23 yaşındasın. Neyin ne olduğunu az çok biliyorsun. Başarılı bir avukatsın. Üzülmeni asla istemem. Zaten Tamay'ın hastane de kötü bir yanını görmedim. Umarım mutlu olursunuz canım kızım. Son olarak seni üzecek bir şey yaparsa ameliyathaneye götürür her yerini delik deşik ederim. Kimse üzemez benim biricik güzeller güzeli kızımı. Yakın bir zamanda tanışmak da isterim."dedi şefkat dolu bakışlarıyla.

"Tamam annem."dedim ellerini öperek. Kahvelerimizi bitirip eve doğru geçtik. Anneme salona işinin başına dönmüştü. Ben de mutfakta kahve bardaklarını ve birkaç  parça olan bulaşıkları yerleştirirken annem tekrar yanıma geldi.

Merakla anneme döndüm. "Kızım hastaneden aradılar acile ağır  hasta gelmiş gitmem lazım.  Ayaz'la kendinize iyi bakın ben gelesiye kadar ve sakın kavga etmeyin. Kapıyı iyice kilitle. Hadi ben çıkıyorum kızım. Sizi seviyorum. Ayaz'a söyle üstü açık uyumasın."dedi annem. Kapıya doğru hızla ilerledi çantasını da alıp dışardan kapıyı kapattı. Ben de arkasından 'tamam annem' diye bağırdım. Ardından annemi ikiletmeden kapıyı iyice kilitledim.

Bulaşıkları yerleştirdim.Odama doğru çıktım. Pandalı pijamalarımı giydim. Komodinin üstünde ki telefonu elime aldım. 'Berceste'den 6 yeni mesaj'  '3 cevapsız çağrı' diye bildirim vardı. Evet biliyorum şimdi soruyorsunuz berceste  ne diye hemen söylüyorum. 'Seçilmiş olan , değerli' anlamına geliyor.  Tamay'ı telefona berceste olarak kaydettim. Acaba ne oldu diye hemen mesaj panosuna girdim.

Berceste : Biray sen nerdesin ?
Berceste : Merak ediyorum.
Berceste : Kaç zamandır cevap vermedin. Nerdesin?
Berceste : Biray geliyorum oraya.
Berceste : BİRAY?

(1 saat sonra tekrar mesaj)

Berceste : Geldim in aşağı köşede seni bekliyorum. Gelmezsen zile basan kişiyim bilesin. 

Ne buraya mı gelmiş hemen inmeliyim.  Eve gelmesin. Hele Ayaz varken hiç ama üstümde pijama , saçlarım dağınık topuz Allahım berbatım. Yapacak bir şey yok. Hemen merdivenlerden aşağı indim. Üstüme bir hırka  aldım. Dışarıya çıktım.

Bahçeden dışarı çıktım. Tamay karşıda beni arabasının önünde dikilmiş beni bekliyordu. Saçlar dağınık , siyah pantolon , üstüne siyah kot ceket ve siyah spor ayakkabılarıyla karşımda duruyordu. Bir de kendime baktım bir an içeri gidecek oldum. Zaten gördü göreceğini dedim hızla yanına gittim.

Önce bana bir baktı. Sonra ansızın sarıldı. Bende  sımsıkı sarıldım. Hiç bırakmayacaksızın. Kokumu içine çekti bende onunkinin tabi. Ellerini yanaklarıma koydu. Keskin bakışlarını gözlerime sabitledi.

"Çok merak ettim. Nerdeydin ? Ne oldu ?"dedi telaşlı bir şekilde. "Annem seni öğrendi Ayaz yüzünden o seni görmüş daha doğrusu biz görmüş arabada dün galiba. İşte annem de Ayaz'la ben konuşurken duydu. Anlattım her şeyi anneme annem de kızmadı. Sadece beni üzersen seni senin hastanenin ameliyathanesinde  delik deşik edeceğini söyledi. Ayrıca sen bana neden annemin çalıştığı hastanenin sahibi olduğunu söylemedin."dedim meraklı bir şekilde gözlerinin içine bakarak.

~~~~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top