13.BÖLÜM ~UMUT ET~
"Mutlu olmak için umut etmek gerekir. Hayalleri olmalı insanın... Sevmeyi bilmeli , sevilmeyi öğrenmeli. Sevmeden sevilebilir mi? Yoksa sevilmeden sevebilir mi? Umudunuz olsun bir kere. Olmaz dediğiniz her şey için umudunuz olsun. Ne demiş yazar ; İmkansız derken bile içinde 'imkan' var. Umut edin! Hayallerinizi gerçekleştirin ne olursa olsun. Ve asla pes etmeyin!"
Multimedia : Sibel Can - Yalnız Beni Sev
~~~~~~~~~~~~~~~~
Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar mutlu hissediyordum kendimi. Evet şuan sorabilirsiniz senin Tamay'ın yanında olman gerekiyor diye. Biliyorum fakat onun bir hastasının ameliyatına girmesi gerektiği için yanımdan ayrılmak zorunda kaldı. Beni de evimin yakınlarında bir yerde bırakıp hastaneye gitti. Zaten hukuk bürosundan öyle çıkınca iş yerimden izin almıştım. Neyse ki patronum beni seviyordu ki fazla soru sormayıp izin vermişti.
Anahtarı çantamdan çıkartıp evin kapısını açtıktan sonra içeri girdim. Hemen odama çıkmıştım. Sırılsıklam olmuş kıyafetlerimi hemen üstünden çıkartıp pandalı pijamalarımla yatağımın içine girmiştim. Gülmeyin ne var yani pandalı pijamalarım olamaz mı? Ben pijamalarımı çok seviyorum ama...
Bugün olanları anlatmak için uzun zamandır konuşmaya vakit bulamadığım arkadaşım , can dostum ve ayrıca biricik ikizimin sevgilisi Hazal'ı aramıştım. Telefon bir kaç çalıştan sonra açılmıştı. "Merhaba kankaların gülü müsait misin ?"demiştim neşeli bir sesle.
"Hangi dağda kurt öldü de beni aradınız Biray hanım?"diye cevap vermişti biraz sitemkar halde. "Aaaaaaa çok çok çok ayıp ben hiç güzelimi aramamızlık yapar mıyım? Biliyorsun sadece bu aralar fazla yoğundum ,arayamadım. Gerçekten üzgünüm. Kusura bakma güzel gözlüm."dedim biraz kendimi onun tribinden kurtarmaya çalışarak.
"Tamam tamam affettim. Yalakalığı kes de senin bu neşe saçan sesin de ne böyle? Tamam hep böyle ol ama uzun zamandan sonra seni ilk defa bu kadar mutlu sesini işittim."dedi Hazal biraz şaşırmış bir halde.
Yüzümden gülücükler eksik olmuyordu. Gerçekten uzun zamandan sonra mutlu ve huzurluydum. Adım adım gerçekleştiriyordum. Hazal'ı daha fazla merak ettirmeden söze girdim.
"Hani uğruna başka şehire gittiğim Tamay Arıkan vardı ya biz onunla sevgili olma yolundayız. Ya da ben öyle düşünüyorum. İşte öyle bir şey var ya of çok heyecanlıyım ya."dedim. Hazal şok olmuş belirtileri gösteren sesler çıkarırken telefonda bende onu beklemeye koyulmuştum.
"Ohaaaaaa hadi canım inanmam sen ve Tamay Arıkan. Haddi beeeee! Yeme len beni inanmam. Kızım aradan 6 yıl geçti. Nasıl ya ? Ya da dur dur benim niye bundan şimdi haberim oluyor Biray hanım?"dedi hafif sinirlenmiş ve sitem eder halde.
"Tamam tamam biraz sakinleşir misin ? Biliyorum dediğim gibi ani gelişti her şey. Ama ben çok mutluyum be kızım hiç olmadığım kadar."dedim.
Gerçekten de öyleydim. Önceden olsa hayır olmaz derdim. Ama şuan umutluyum. Huzurluyum. Hayallerim var artık. Sevmek güzel şey doğrusu.
Hazal telefondan "Oho nereye gittin be güzelim. Gene nerelere daldın da gittin."diye söyleniyordu. Onu daha fazla bekletmemek için ona başından şuana kadar olan her şeyi eksiksiz bir şekilde anlattım. Hazal da işe dönmesi gerektiği için çok sevindiğini ve umarım bir daha ayrılamamamız gerektiğini söyleyip telefonu kapatmıştı.
Telefonu elime alıp aşağıya kendime kahve almak için indim. Bugün evde tektim. Ayaz reklam şirketinde , annemse hastane de çalışıyordu. Bugün eve geç gelebilirlermiş sabah öyle söylemişti annem ve Ayaz. Zaten Hazal'la zaman nasıl geçti anlamamıştım. Akşam olmak üzereydi.
Kahvemi hazırladıktan sonra yukarıya balkona çıkmıştım. Yağmurdan arda kalan şehri seyrediyordum. İstanbul güzel şehirdi doğrusu. Akşam vakti ayrı bir güzel oluyordu İstanbul. İnsanı çok ama yaşanmışlığı güzel olan şehirdi. Tarihi vardı İstanbul'un. Sevdiriyordu kendini bir kere. Umut ettiriyordu, hayal kurdurtuyordu. Ben hayallere dalmış giderken telefonumdan bildirim sesi gelmişti. Telefon ekranına baktığımda bilinmeyen bir numaradan bir mesaj vardı. Mesajı açmıştım bakmak için. Mesajda;
055********: Evet , İstanbul güzel ama sen daha güzelsin (".
Yazıyordu. Ne olduğumu şaşırmıştım. Hem nerden biliyordu benim İstanbul da olduğumu. Neyse bugün mutluyum. Bu konuyu düşünmek istemiyorum. Fazla aldırış etmeden görüldü atıp telefonu kapatmıştım. Bir kaç dakika geçtikten sonra tekrar bir bildirim sesi gelmişti. Telefonu açtığımda tekrar aynı kişiden mesaj gelmişti. Bu sefer mesajda ;
055********: Bu kadar sene seni bekledim. Görüldü atmak sana yakışmıyor Biray Hanım (".
055********: Ayrıca pandalı pijamaların sana çok yakışmış (".
'Bu kadar sene' yazdığını görünce anlamıştım. Bu Tamay'dı. Utanmıştım. Eger gerçekten o Tamay'sa ona rezil olmuştum. Of ya... Fakat nerden biliyor benim numara mı? Tamay olduğundan emin olmak için aynı numaraya ;
"Tamay ?" yazıp gönderdim. Aynı numaradan tekrar mesaj gelmişti.
055********: Sonunda bilebildin (".
055********: İçeri geç üşüyeceksin.
Dışarı da oturduğumu nerden biliyordu? Balkonda oturduğum yerden ayağa kalktım. Sağa sola baktım. Görünürde kimse yoktu. Bilinmeyen numarayı büyük harflerle 'TAMAY ARIKAN' diye kaydettikten sonra mesaj panosuna ;
"Tamay burda mısın? Burdaysan ben seni neden göremiyorum ayrıca sen kimden aldın numara mı?" yazıp gönderdim.
Bir kaç dakika geçtikten sonra telefonum çalmaya başladı. Tamay arıyordu. Heyecanlanmıştım. Nasıl konuşacaktım? Of of neyse... Telefonu fazla bekletmeden açtım.
"Efendim."dedim hafif neşeli bir ses tonunda." Aşağıya iner misin ? Seni bir yere götürmek istiyorum Biray. Gelir misin?"demişti. Onunla gelmemi istiyor gibi bir sesi vardı.
"Peki üstümü değiştirip iniyorum aşağıya."dedim utanmış bir halde. Üstüme siyah bir sweat onun üstüne siyah deri bir ceket altına da siyah deri tayt ve onun altına da beyaz bağcıklı bot giydim. Yüzüme hafif bir makyaj , saçlarımı da hafif dağınık topuz yaptım. Çantamı alıp anneme 'Arkadaşımla dışarıda yemek yiyeceğim anneciğim haberin olsun.' diyerek mesaj yazıp yolladım ve evden ayrıldım.
Bahçe kapısından dışarı çıktım. Hemen sonra Tamay'ın nerde olduğunu görmek için sağa sola baktım. Sol da köşede çöp konteynırın biraz ilerisinde arabasının önünde beni beklediğini gördüm. Üstünde siyah deri ceket, içinde beyaz bir tişört, altında siyah dar paça pantolon, siyah ayakkabı. Ve havalı yapılmış saçlar. Of of gene çok yakışıklı. Ayrıca nasıl da aynı giyinmişiz ya. Kalp kalbe karşı işte. Ne diyorum ben. Kendine gel Biray gene fazla geveze olmaya başladın. Hemen yanına doğru hızla ilerledim.
"Hadi annemler evde olsaydı. Hele ikizim Allah korusun. Sahte maço tavırlarla 'hayırdır bilader' derdi. Hem sen nerden biliyorsun benim evi mi? Sen beni evimin önünde indirmedinki Tamay."dedim kafamda deli sorular dönüp dolaşırken.
Tamay "Annenler evde olsa bana 'peki üzerimi değiştirip geliyorum' demezdin bu 1. İkincisi ikizin dese de bir şey olmaz ikizine 'ikizini seviyorum ve burda durmaya hakkım var' derdim. Ve son olarak eh işte bizde biliyoruz bir şeyler fazla yorma kafanı."demişti yandan bir gülüşle.
Şaşırmıştım. Fakat fazla oyalanmak istemediğini belli eder halde, benim önümden geçip bana arabasının kapısını açtı. Bende onu bekletmeden sağ ön koltuğa oturdum. Heyecanlıydım. Acaba beni nereye götürecekti ? Şimdiden meraklanmıştım.
Merakımı gidermek için ona döndüm. " Tamay beni nereye götüreceksin ?"dedim heyecanlı ama bir o kadar da belli etmek istemez halde. Bana döndü. Gözlerimin içine bakarak ve ellerimi tuttu. Bende geri çekmedim. Sıcacıktı elleri hiç böyle hissetmedim. Dudaklarını araladı.
"Benim sevdiğim bir yer ve senin de seveceğin bir yer. Daha doğrusu 'bizim' seveceğimiz bir yere gidiyoruz."dedi sıcacık bir gülümsemeyle.
~~~~~~~~~~
Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top