üçüncü gün

Gerçekle rüya arasında bir yerlerdeyim. Uyuyorum, rüya görüyorum, gerçek sanıyorum, uyanıyorum ve sonra kâbuslar görüyorum. Bu yaklaşık bir senedir böyle.

Yine bir yerden bir yere yürüyorum. Okuldan eve gidiyorum, bugün iş de yok, annemler akşam görüntülü konuşmak istiyordu, eve gidip saçlarıma çeki düzen vermem gerek, ayrıca düzgün bir şeyler de pişirip yemem lazım ki onlar bana "Düzgünce besleniyorsun, değil mi?" diye sorduklarında yalan söylemiş olmamalıyım.

Düşünceli bir halde yürürken yanımda yürüyen çiftin konuşmalarına kulak misafiri oldum. "Bir senedir sensizim, bunun anlamını biliyorsun, değil mi?" diye sordu kız. Adamdan ses çıkmadı.

İçimden saydım, ...altı, yedi, sekiz... "Biliyorum." diyebildi sonunda. Kız sinirle durdu, ben de durup ayakkabılarımın ipleri bozulmuş gibi yere uzandım.

"Açıklama yapmadan gittin ve açıklama yapmadan geri döndün. Şimdi elimi tuttun ve ben her şeyi affettim, bana beni özlediğini söyledin bak nasıl da unuttum her şeyi... Ben dışarıdan güçlü görünebilirim ama konu sen olunca değilim.." Kız hıçkırarak konuşmayı sürdürdü. "Bana bunu niye yaptın ki? Kalbim.."

O ağladı, adam ona sarıldı, ben yerimde doğrulup yürümeye başladım. İnsan nasıl güçlü olurdu ve nasıl güçsüz hale gelirdi? Bunu açıklamak çok zordu ama ben yine kendimi bir başkası gibi hissetmiştim. O kız bendim, o adam oydu. Giden oydu, bir senedir dönmeyen de o.

Telefonumun çalmasıyla irkildim. Cebime attım elimi. Annem arıyordu.

Derin bir nefes verdim, tazesini çektim içime. "Efendim anne."

"Münevver, nasılsın kızım?"

"İyiyim anne.." yürürken konuşmaktan nefret ederdim "Akşam konuşmayacak mıydık?"

"Babanın bir işi çıktı ben de şimdi arayayım dedim," dedi,

"İyi yapmışsın." dedim.

"Yemeklerini düzgün yiyorsun değil mi?" Anne içgüdüsüyle aniden sorduğu bu soruyu doğru cevaplamayacağımı biliyordu.

"Ye...Yiyorum anne."

"Yalancı seni," deyip iç çekti. "Aptal bir oğlanın peşine takıldın üniversiteyi dışarıda okumaya gittin. O gerizekalı da sözde evlenecekti seninle, anası babası yoktu ona sen ana-babalık edecektin, onun ailesi olacaktın ama ne oldu? Seni bırakıp gitti. Nereye gittiğini bilmiyorsun değil mi hala? Bir aptal oğlanın yüzünden ben kızımdan ayrı kaldım, kızım da hayatsız kaldı. Yemek yemiyorsun, eskisi gibi gülmüyorsun, derslerinin altından ne zor kalktığını tahmin edebiliyorum..." onu durdurdum.

"Anne.." "Ben iyiyim."

"İyi miyi değilsin Münevver. Baban bir şey bilmiyor ama ben her şeyin farkındayım. Görüntülü konuşmalarda fark etmiyorum mu sanıyorsun? İğne ipliğe dönmüşsün ve bunu fondötenle kapatamıyorsun!"

"Anne..."

"Kızım, canım kızım. Aldırsana kaydını bizim buraya. Yetmez mi anneciğim, yetmez mi? Bu herifin sana yaptığı yetmez mi kuzum?" Gözlerim dolmuştu. Kalmayı istediğim kadar gitmeyi de bir o kadar istiyordum ki.

Ağlamaklı bir ses tonuyla konuştum. "O... dönecek anne. Öyle dedi, dönecek o. Hem az kaldı okulumun bitmesine, başka üniversiteye geçersem zorlanırım belki..."

O dönecek miydi sahiden Münevver?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top